Arapça:
وَمَا آتَيْتُم مِّن رِّبًا لِّيَرْبُوَ فِي أَمْوَالِ النَّاسِ فَلَا يَرْبُو عِندَ اللَّهِ ۖ وَمَا آتَيْتُم مِّن زَكَاةٍ تُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُضْعِفُونَ
Çeviriyazı:
vemâ âteytüm mir ribel liyerbüve fî emvâli-nnâsi felâ yerbû `inde-llâh. vemâ âteytüm min zekâtin türîdûne veche-llâhi feülâike hümü-lmuḍ`ifûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faiz, Allah yanında artmaz. Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekata gelince, işte onlar, malları kat kat artmış olanlardır.
Diyanet İşleri:
İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz her hangi bir faiz Allah katında artmaz; fakat, Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz herhangi bir sadaka (zekat) böyle değildir. İşte onlar sevablarını kat kat artıranlardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Halkın malı artsın diye faize ait verdiğiniz şeyler, Allah katında artmaz; Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekat artar ve sevaplarını katkat arttıranlar, onlardır.
Şaban Piriş:
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Fakat, Allah’ın yüzünü dileyerek verdiğiniz zekata gelince, işte (bu amelin sahipleri, Allah tarafından sevapları) kat kat arttıranlardır.
Edip Yüksel:
Halkın malları içinde artması için verdiğiniz tefecilik parası ALLAH'ın yanında artmaz. Ancak, ALLAH'ın rızasını dileyerek verdiğiniz bir zekata gelince, onu verenler yatırımlarını katlarlar.
Ali Bulaç:
İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Allah Katında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır.
Suat Yıldırım:
Şunu unutmayın: Başkalarının mallarıyla artış sağlasın diye faize verdiğiniz para, zahiren fazlalaşsa da Allah'ın nezdinde artmaz.Ama Allah’ın rızasını arzulayarak verdiğiniz zekâtlar,O’nun nezdinde bereketlenir.İşte böyle yapanlar ödüllerini kat kat artırırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Nâsın mallarında nemalansın diye ribâ kabilinden verdiğiniz şey Allah indinde nemalanıp artmaz ve Allah´ın rızasını dilediğiniz halde verdiğiniz zekât ise böyle değildir. İşte (mallarını) kat kat arttıranlar ancak onlardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah'ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir.
Bekir Sadak:
Cunku Allah inanip yararli is isleyenlere lutfundan karsilik verecektir. Dogrusu O, inkarcilari sevmez.
İbni Kesir:
İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Allah´ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekat ise böyle değildir. İşte onlar
Adem Uğur:
İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah´ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekât veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır.
İskender Ali Mihr:
Ve insanların mallarında artış olsun diye faizden (faiz olarak) verdiğiniz şey (Allah´a ulaşmayı dilemeden yaptığınız zikir), o taktirde Allah´ın katında artmaz (nefsinizin kalbindeki nurları oluşturmaz ve arttırmaz). Allah´ın vechini (Allah´a ulaşmayı) dileyerek verdiğiniz zakat (yaptığınız (zikir)ler)
Celal Yıldırım:
İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz faiz Allah yanında artmaz. Allah´ın hoşnudluğunu dileyerek verdiğiniz zekât (böyle değildir). İşte bunlar (zekât verenler onun) karşılığını kat kat artıranlardır.
Tefhim ul Kuran:
İnsanların mallarında artsın diye, vermekte olduğunuz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah´ın yüzünü (rızasını) isteyerek vermekte olduğunuz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır.
Fransızca:
Tout ce que vous donnerez à usure pour augmenter vos biens au dépens des biens d'autrui ne les accroît pas auprès d'Allah, mais ce que vous donnez comme Zakat, tout en cherchant la Face d'Allah (Sa satisfaction)... Ceux-là verront [leurs récompenses] multipliées.
İspanyolca:
Lo que prestáis con usura para que os produzca a costa de la hacienda ajena no os produce ante Alá. En cambio, lo que dais de azaque por deseo de agradar a Alá... Ésos son los que recibirán el doble.
İtalyanca:
Ciò che concedete in usura, affinché aumenti a detrimento dei beni altrui, non li aumenta affatto presso Allah. Quello che invece date in elemosina bramando il volto di Allah, ecco quel che raddoppierà.
Almanca:
Und was ihr mit Riba verleiht, damit es sich durch die Vermögenswerte der Menschen vermehrt, dies vermehrt sich bei ALLAH nicht. Doch was ihr an Zakat entrichtet, mit der ihr (das Wohlgefallen) ALLAHs anstrebt, diese sind die wirklichen Vervielfachenden.
Çince:
你们为吃利而放的债,欲在他人的财产中增加的,在真主那里,不会增加;你们所施的财物,欲得真主的喜悦的,必得加倍的报酬。
Hollandaca:
Wat gij in woeker zult geven, om het uwe met der menschen bezittingen te vergrooten, zal niet vergroot worden, dan door Gods zegen; maar wat gij aan aalmoezen geeft voor Gods zaak, daarvoor zult gij eene tweevoudige belooning ontvangen.
Rusça:
Дары, которые вы преподносите, чтобы приумножить их за счет чужого богатства, не приумножатся у Аллаха. Приумножен для вас будет закят, который вы раздаете, стремясь к Лику Аллаха.
Somalice:
waxaad bixisaan oo Ribo ah si aad uga badsataan xoolaha dadka ma badnaado Eebe agtiisa, wixiise aad bixisaan oo Zako (xalaal ah) idinkoo ku dooni Wajiga Eebe kuwaas waa loo laablaabi.
Swahilice:
Na mnacho kitoa kwa riba ili kiongezeke katika mali ya watu, basi hakiongezeki mbele ya Mwenyezi Mungu. Lakini mnacho kitoa kwa Zaka kwa kutaka radhi ya Mwenyezi Mungu, basi hao ndio watao zidishiwa.
Uygurca:
سىلەر كىشىلەرنىڭ پۇل - مېلى ئىچىدە ئۆستۈرۈش ئۈچۈن بىرەر پۇل - مال بەرسەڭلار، اﷲ نىڭ دەرگاھىدا ئۇ ئۆسمەيدۇ (يەنى كىشىلەر بەرگىنىمدىن جىقراق قايتۇرسۇن دېگەن نىيەت بىلەن بېرىلگەن سوغىنىڭ اﷲ نىڭ دەرگاھىدا ساۋابى بولمايدۇ)، اﷲ نىڭ رازىلىقىنى كۆزلەپ بەرگەن سەدىقەڭلار (ياكى ئېھسانىڭلار) غا ھەسسىلەپ ساۋاب بېرىلىدۇ
Japonca:
あなたがたが利殖のために,高利で人に貸し与えても,アッラーの許では,何も増えない。だがアッラーの慈顔を求めて喜捨する者には報償が増加される。
Arapça (Ürdün):
«وما آتيتم من رِبا» بأن يعطي شيء هبة أو هدية ليطلب أكثر منه، فسمي باسم المطلوب من الزيادة في المعاملة «ليربوَ في أموال الناس» المعطين، أي يزيد «فلا يربو» يزكو «عند الله» لا ثواب فيه للمعطين «وما آتيتم من زكاة» صدقة «تريدون» بها «وجه الله فأولئك هم المضعفون» ثوابهم بما أرادوه، فيه التفات عن الخطاب.
Hintçe:
और तुम लोग जो सूद देते हो ताकि लोगों के माल (दौलत) में तरक्क़ी हो तो (याद रहे कि ऐसा माल) ख़ुदा के यहॉ फूलता फलता नही और तुम लोग जो ख़ुदा की ख़ुशनूदी के इरादे से ज़कात देते हो तो ऐसे ही लोग (ख़ुदा की बारगाह से) दूना दून लेने वाले हैं
Tayca:
และสิ่งที่พวกเจ้าจ่ายออกไปจากทรัพย์สิน (ดอกเบี้ย) เพื่อให้มันเพิ่มพูนในทรัพย์สินของมนุษย์ มันจะไม่เพิ่มพูนณ ที่อัลลอฮฺและสิ่งที่พวกเจ้าจ่ายไปจากซะกาต โดยพวกเจ้าปรารถนาพระพักตร์ของอัลลอฮฺ ชนเหล่านั้นแหละพวกเขาคือผู้ได้รับการตอบแทนอย่างทวีคูณ
İbranice:
כל מה שתלוו בריבית בשביל להוסיף להונכם מכספם של האנשים, לא תוסיף לכם דבר אצל אלוהים, ורק הצדקה שאתם תורמים לרצות את אלוהים, היא שתכפיל את גמולכם
Hırvatça:
A ono što dajete da se uveća imovinom drugih ljudi neće se kod Allaha uvećati, a zekat koji udijelite iz želje za licem Allahovim - upravo takvi će nagradu svoju umnogostručiti.
Rumence:
Ceea ce daţi cu camătă, ca s-o înmulţiţi cu averile oamenilor, nu se va înmulţi înaintea lui Dumnezeu, însă ceea ce daţi milostenie dorind faţa lui Dumnezeu vă va îndoi averile voastre.
Transliteration:
Wama ataytum min riban liyarbuwa fee amwali alnnasi fala yarboo AAinda Allahi wama ataytum min zakatin tureedoona wajha Allahi faolaika humu almudAAifoona
Türkçe:
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah'ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir.
Sahih International:
And whatever you give for interest to increase within the wealth of people will not increase with Allah. But what you give in zakah, desiring the countenance of Allah - those are the multipliers.
İngilizce:
That which ye lay out for increase through the property of (other) people, will have no increase with Allah: but that which ye lay out for charity, seeking the Countenance of Allah, (will increase): it is these who will get a recompense multiplied.
Azerbaycanca:
(Sərvətinizin) xalqın mal-dövləti hesabına artması üçün sələmlə (faizlə) verdiyiniz malın Allah yanında heç bir bərəkəti (artımı) olmaz. Allah rizasını diləyərək verdiyiniz sədəqə (zəkat) isə belə deyildir. Bunu edənlər (dünyada mallarının bərəkətini, axirətdə isə öz mükafatlarını) qat-qat artıranlardır!
Süleyman Ateş:
İnsanların malları içinde, artması için verdiğiniz riba, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü (O'nun rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat(a gelince); işte (onu verenler sevaplarını ve mallarını) kat kat artıranlardır.
Diyanet Vakfı:
İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekata gelince, işte zekat veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır.
Erhan Aktaş:
İnsanların mallarında artsın diye ribâdan(1) verdiğiniz, Allah’ın katında artmaz. Allah’ın yüzünü(2) dileyerek zekattan(3) verenler, işte bunu yapanlar kat kat arttıranlardır.
Kral Fahd:
İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır.
Hasan Basri Çantay:
İnsanların mallarında artış olması için faiz (cinsin) den verdiğiniz şey (nakd, mal, sadaka ve sâire) Allah katında artmaz. Allahın rızâsını dileyerek verdiğiniz zekât ise, sevâblarını kat kat artıranlar onlar (onu verenler) dir.
Muhammed Esed:
Ve (unutmayın! Başka) insanların malvarlığı sayesinde, artsın diye faizle verdikleriniz (size) Allah katında bir artış sağlamaz. Oysa, Allah´ın hoşnutluğunu kazanmak için karşılıksız verdikleriniz (O´nun tarafından bereketlendirilir,) işte onlar, (bu şekilde Allah´ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler,) ödüllerini kat kat artıranlardır!
Gültekin Onan:
İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Tanrı katında artmaz. Ama Tanrı´nın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır.
Ali Fikri Yavuz:
İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz faiz, Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekât ise
Portekizce:
Quando emprestardes algo com usura, para que vos aumente (em bens), às expensas dos bens alheios, não aumentarãoperante Deus; contudo, o que derdes em zakat, anelando contemplar o Rosto de Deus (ser-vos-á aumentado). A estes,ser-lhes-á duplicada a recompensa.
İsveççe:
Vad ni lånar ut i ockersyfte för att det skall växa [i värde] på bekostnad av [andra] människors egendom, växer inte [i värde] inför Gud; men det ni ger till de behövande för att vinna Guds välbehag [välsignar Han] med en mångdubbel belöning.
Farsça:
اموال و اجناسی را که [به صورت وام] به ربا می دهید تا در میان اموال مردم فزونی یابد، نزد خدا فزونی نخواهد یافت؛ و آنچه از زکات می دهید که [به سبب پرداختنش] خشنودی خدا را می خواهید [مایه فزونی است]؛ پس این زکات دهندگانند که مال و ثوابشان دو چندان می شود.
Kürtçe:
ئەوەی بەناوی سوود(ڕیبا) داوتانە (بەخەڵکی) بۆ ئەوەی زیاد ببێ لە ماڵ و سامانی ئەو خەڵکانەدا (زیاتر لەوە داوتانە پێیان بتان دەنەوە) ئەوە لای خوا ھیچ زیاد ناکات (پاداشتی نیە) وە ھەر زەکات و خێرێک کەداوتانە و مەبەستان تەنھا ڕەزامەندی خوا بووە ئـائەوانە (پاداشتیان) چەند جارە دەکەینەوە
Özbekçe:
Одамлар моллари ичида зиёда бўлсин, деб рибо учун берган молингиз Аллоҳ ҳузурида зиёда бўлмас. Аллоҳнинг юзини кўзлаб берган закотингиз эса, бас, ана ўшалар, бир неча баробар қилиб олгувчилардир. («Рибо» ўзбек тилида «судхўрлик» деб юритилади. Рибо бир одам иккинчисига маълум муддатга маълум миқдор пулни устига фоиз қўйиб қайтариш шарти ила беришидир. Аллоҳ таоло рибони ҳаром қилган, ҳаром нарса қанча кўп бўлса ҳам, зиёда бўлмайди. Шунингдек, рибода савоб ҳам йўқ. Балки гуноҳ бор. «Закот» сўзи ўзбек тилида «покиза» ва «зиёда» маъноларини англатади. Дарҳақиқат, закоти берилган мол покизаланади ва Аллоҳ берган барака ила зиёда ҳам бўлади.)
Malayca:
Dan (ketahuilah bahawa) sesuatu pemberian atau tambahan yang kamu berikan, supaya bertambah kembangnya dalam pusingan harta manusia maka ia tidak sekali- kali akan kembang di sisi Allah (tidak mendatangkan kebaikan). Dan sebaliknya sesuatu pemberian sedekah yang kamu berikan dengan tujuan mengharapkan keredaan Allah semata-mata, maka mereka yang melakukannya itulah orang-orang yang beroleh pahala berganda-ganda.
Arnavutça:
E, të hollat që i jepni për t’u shtuar me të hollat e njerëzve tjerë, nuk do të shtohen te Perëndia, kurse çkado që të jepni nga lëmosha, për ta arritur kënaqësinë e Perëndisë, të atillëve do t’u shumëfishohen (të mirat).
Bulgarca:
Не очаквайте при Аллах богатство за онова, което давате с лихва, за да се обогатите от имотите на хората, а за онова, което давате като милостиня закат, искайки да видите Лика на Аллах. На тези ще се умножи.
Sırpça:
А новац који дајете да се увећа новцем других људи неће се код Бога увећати, а за милостињу коју уделите да бисте се Аллаху умилили – такви ће добра дела своја умногостручити.
Çekçe:
To, co jako lichvu berete, aby to přineslo rozmnožení vzaté z majetku jiných, to nepřinese u Boha úrok žádný. Však to, co jako almužnu dáváte, toužíce po tváři Boží - tak činí ti, jimž odměna bude zdvojnásobena.
Urduca:
جو سُود تم دیتے ہو تاکہ لوگوں کے اموال میں شامل ہو کر وہ بڑھ جائے، اللہ کے نزدیک وہ نہیں بڑھتا، اور جو زکوٰۃ تم اللہ کی خوشنودی حاصل کرنے کے ارادے سے دیتے ہو، اسی کے دینے والے در حقیقت اپنے مال بڑھاتے ہیں
Tacikçe:
Моле, ки ба рибо медиҳед, то дар амволи мардум афзун шавад, назди Худо ҳеҷ афзун намешавад ва моле, ки барои хушнудии Худо аз бобати закот медиҳед, зиёд шавад, касоне ки чунин кунанд, мукофоти музоъаф (дучанд) доранд.
Tatarca:
Кешеләрдән күбрәк алыр өчен биргән садака вә бүләкләрегезгә сәваб юктыр Аллаһ хозурында, Аллаһ ризалыгы өчен генә бирелгән садаканың әҗере ике өлеш бирелер.
Endonezyaca:
Dan sesuatu riba (tambahan) yang kamu berikan agar dia bertambah pada harta manusia, maka riba itu tidak menambah pada sisi Allah. Dan apa yang kamu berikan berupa zakat yang kamu maksudkan untuk mencapai keridhaan Allah, maka (yang berbuat demikian) itulah orang-orang yang melipat gandakan (pahalanya).
Amharca:
ከበረከትም በሰዎች ገንዘቦች ውስጥ ይጨመር ዘንድ የምትሰጡት አላህ ዘንድ አይጨምርም፡፡ ከምጽዋትም የአላህን ፊት የምትሹ ሆናችሁ የምትሰጡት እነዚያ (ሰጪዎች) አበርካቾች እነርሱ ናቸው፡፡
Tamilce:
மக்களின் செல்வங்களில் வளர்ச்சி காணுவதற்காக (பிரதிபலனை எதிர்பார்த்து) அன்பளிப்புகளிலிருந்து எதை நீங்கள் கொடுத்தீர்களோ அது அல்லாஹ்விடம் வளர்ச்சி காணாது. அல்லாஹ்வின் முகத்தை நீங்கள் நாடியவர்களாக தர்மங்களிலிருந்து எதை நீங்கள் கொடுத்தீர்களோ (அதுதான் வளர்ச்சி அடையும். அப்படி கொடுக்கின்ற) அவர்கள்தான் (தங்கள் செல்வங்களையும் நன்மைகளையும்) பன்மடங்காக்கிக் கொள்பவர்கள்.
Korece:
타인의 재산으로 이익을 증 가시킨 것은 하나님 곁에서는 아 무런 증거도 될 수 없노라 그러나하나님의 기쁨을 구하기 위하여 이슬람세로 이익을 증가함은 여러배의 보상을 받게 되니라
Vietnamca:
Những gì các ngươi đưa cho (ai đó) dưới hình thức Riba (cho vay lấy lãi) với mục đích gia tăng phần lộc (của mình) trong tài sản của thiên hạ thì chắc chắn các ngươi sẽ chẳng được điều gì ở nơi Allah. Ngược lại, những gì các ngươi đưa cho (ai đó) dưới hình thức Zakah chỉ mong muốn làm hài lòng Allah (chứ không mong gì khác từ thiên hạ) thì các ngươi chính là những người sẽ được Ngài nhân thêm phần ân thưởng.
Ayet Linkleri: