Arapça:
إِن يَمْسَسْكُمْ قَرْحٌ فَقَدْ مَسَّ الْقَوْمَ قَرْحٌ مِّثْلُهُ ۚ وَتِلْكَ الْأَيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَيَتَّخِذَ مِنكُمْ شُهَدَاءَ ۗ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
Çeviriyazı:
iy yemsesküm ḳarḥun feḳad messe-lḳavme ḳarḥum miŝlüh. vetilke-l'eyyâmü nüdâvilühâ beyne-nnâs. veliya`leme-llâhü-lleẕîne âmenû veyetteḫiẕe minküm şühedâ'. vellâhü lâ yüḥibbu-żżâlimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer size (Uhud savaşında) bir yara değmişse, (Bedir harbinde) o topluma da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler ki, biz onları insanlar arasında döndürür dururuz. (Bu da) Allah'ın sizden iman edenleri ayırt etmesi ve sizden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez.
Diyanet İşleri:
Eğer siz (Uhud'da) bir yara almışsanız, (size düşman olan) o topluluk da (Bedir'de) benzeri bir yara almıştı. Böylece biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması ve içinizden şahitler edinmesi için, bu günleri bazen lehe, bazen de aleyhe döndürüp duruyoruz. Allah, zulmedenleri sevmez.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Size bir yara deydiyse o kavim de tıpkı sizin gibi yaralandı. Bu günler, öyle günler ki onları insanlar arasında nöbetle döndürür, dururuz. Böylece de Allah, bilgisini, inananlara açıklar, içinizden şahitler edinir ve Allah zalimleri sevmez.
Şaban Piriş:
Eğer siz bir yara aldıysanız, o topluluk da ona benzer bir yara aldı. Allah’ın iman edenleri ortaya çıkarması, içinizden şehitler edinmesi için bu günleri insanlar arasında döndürür dururuz. Allah zalimleri sevmez.
Edip Yüksel:
Size bir sıkıntı dokunduysa, düşman topluluğa da benzeri bir sıkıntı dokunmuştur. Böyle günleri, halkın arasında döndürüp duruyoruz ki ALLAH gerçek inananları ayırsın ve sizden bazılarını şahitler edinsin. ALLAH zalimleri sevmez
Ali Bulaç:
Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri Biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Allah'ın iman edenleri belirtip-ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez;
Suat Yıldırım:
Şayet siz yara aldı iseniz, karşınızdaki düşman topluluğu da benzeri bir yara aldı. İşte Biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması, sizden şehitler edinmesi, müminleri tertemiz yapıp kâfirleri imhâ etmesi için, zafer günlerini insanlar arasında nöbetleşe döndürür dururuz. Allah zalimleri sevmez.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Eğer size bir yara dokunmuş ise şüphesiz o kavmine de onun misli bir yara dokunmuştur. Ve o günleri Biz nâs arasında döndürürüz. Ve Allah Teâlâ´nın, imân edenleri bilmesi ve sizden şahitler ittihaz etmesi içindir. Ve Allah Teâlâ zalimleri sevmez.
Yaşar Nuri Öztürk:
Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar/şehitler edinecektir. Allah zulme sapanları sevmez.
Bekir Sadak:
Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan once de peygamberler gecmisti. Olur veya oldurulurse geriye mi doneceksiniz? Geriye donen, Allah´a hicbir zarar vermez. Allah sukredenlerin mukafatini verecektir.
İbni Kesir:
Eğer size bir yara dokunduysa
Adem Uğur:
Eğer siz (Uhud´da) bir acıya uğradınızsa, (Bedir´de de düşmanınız olan) o kavim de benzer bir acıya uğramıştır. O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz (zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz.) Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez.
İskender Ali Mihr:
Eğer size bir yara dokunursa, o taktirde o kavme de, onun aynısı bir yara dokunmuştur. Ve bu (sevinçli ve kederli) günleri, Biz, insanlar arasında döndürüp dolaştırırız. Allah´ın, âmenu olanları (sınayıp) bilmesi (belli etmesi) ve sizden (içinizden) şahitler edinmesi içindir. Ve Allah, zâlimleri sevmez.
Celal Yıldırım:
(140-141) (Uhud Savaşı´nda) bir yara aldıysanız, şüphesiz ki o topluluk da (Bedir Savaşı´nda) benzeri bir yara almıştı. Allah sizden şehîdler (veya şâhidler) edinmek, bir de Allah, imân edenleri seçip tertemiz kılmak (içlerindeki cevheri ortaya çıkarmak), kâfirleri yok etmek için bu günleri (bazen lehte, bazen aleyhte olmak üzere) insanlar arasında nöbetleşe döndürüp dururuz. Allah zâlimleri sevmez.
Tefhim ul Kuran:
Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. O günleri
Fransızca:
Si une blessure vous atteint, pareille blessure atteint aussi l'ennemi. Ainsi faisons-Nous alterner les jours (bons et mauvais) parmi les gens, afin qu'Allah reconnaisse ceux qui ont cru, et qu'Il choisisse parmi vous des martyrs - et Allah n'aime pas les injustes.
İspanyolca:
Si sufrís una herida, otros han sufrido una herida semejante. Nosotros hacemos alternar esos días entre los hombres para que reconozca Alá a quienes crean y tome testigos de entre vosotros -Alá no ama a los impíos-,
İtalyanca:
Se subite una ferita, simile ferita è toccata anche agli altri. Così alterniamo questi giorni per gli uomini, sicché Allah riconosca quelli che hanno creduto e che scelga i testimoni tra voi - Allah non ama gli empi -
Almanca:
Sollte euch Verwundung leiden lassen, (so seid getröstet), denn gleiche Verwundung ließ ebenfalls die (gegnerischen) Leute leiden. Und diese Tage des Triumphs lassen wir zwischen den Menschen rotieren. Und damit ALLAH diejenigen, die den Iman verinnerlicht haben, kenntlich macht und manche von euch als Schahid annimmt. Und ALLAH liebt nicht die Unrecht-Begehenden.
Çince:
如果你们遭受创伤,那末,敌人确已遭受同样的创伤了。我使气运周流于世人之间,以便真主甄别信道的人,而以你们为见证--真主不喜爱不义的人。
Hollandaca:
Zoo gij in den krijg eene wonde ontvangt, dan heeft de booze mede er eene ontvangen en wij laten de dagen zoo afwisselend op elkander volgen onder de menschen, opdat God hen kenne die gelooven en wie martelaars onder u zijn (God mint de boozen niet).
Rusça:
Если вам нанесена рана, то ведь подобная рана уже была нанесена и тем людям. Мы чередуем дни (счастье и несчастье) для людей, чтобы Аллах узнал уверовавших и избрал среди вас павших мучеников, ведь Аллах не любит беззаконников,
Somalice:
Hadduu idin taabtay Dhib (Dhaawac) Dhabahaan buu u taabtay Woomkana Dhib la mid ah, waana Saas Adduunyadu waxaanuu ku kala wareejinaa Dadka Dhexdiisa iyo in Eebe Muujiyo kuwa rumeeyey kana yeesho Xaggiinna Marag, Eebana ma jeela Daalimiinta.
Swahilice:
Kama yamekupateni majaraha, basi na hao watu wengine yamewapata majaraha mfano wa haya. Na siku za namna hii tunaweletea watu kwa zamu, ili Mwenyezi Mungu awapambanue walio amini na awateuwe miongoni mwenu mashahidi. Na Mwenyezi Mungu hawapendi madhaalimu;
Uygurca:
ئەگەر سىلەرگە شىكەستىلىك يەتكەن بولسا (يەنى بۇ جەڭدە سىلەر يارىلانغان ۋە شېھىت بولغان بولساڭلار)، دۈشمەنلەرگىمۇ (بەدرى جېڭىدە) ئوخشاشلا شىكەستلىك يەتتى (يەنى ئۇلار يارىلاندى ۋە ئۆلتۈردى). بۇ كۈنلەرنى ئىنسانلار ئارىسىدا ئايلاندۇرۇپ تۇرىمىز (يەنى غەلبىنى ھەمىشە بىر پىرقىدە قىلماي، بىر كۈن بۇ پىرقىدە، بىركۈن ئۇ پىرقىدە قىلىمىز)، (بۇ) اﷲ نىڭ (ھەقىقىي) مۆمىنلەرنى (مۇناپىقلاردىن) ئايرىشى ئۈچۈندۇر، سىلەرنى شېھىتلەردىن قىلىشى (يەنى سىلەردىن بەزىلەرنى شېھىتلىك دەرىجىسىگە مۇشەررەپ قىلىشى) ئۈچۈندۇر، - اﷲ زالىملارنى دوست تۇتمايدۇ
Japonca:
あなたがたがもし損傷を被っても,相手方もまた同様の打撃を受けている。われは人間の間に(種々の運命の)こんな日を交互に授ける。アッラーはこれによって(本当の)信者を知り,あなたがたの中から(真理のための殉教の)実証者をあげられる。アッラーは不義の徒を愛されない。
Arapça (Ürdün):
«إن يمسَسْكم» يصبكم بأحد «قرح» بفتح القاف وضمها جهد من جرح ونحو «فقد مسَّ القومَ» الكفار «قرحٌ مثله» ببدر «وتلك الأيام نداولها» نصرِّفها «بين الناس» يوماً لفرقة ويوماً لأخرى ليتعظوا «وليعلم الله» علم ظهور «الذين آمنوا» أخلصوا في إيمانهم من غيرهم «ويتخذ منكم شهداء» يكرمهم بالشهادة «والله لا يحب الظالمين» الكافرين أي يعاقبهم وما ينعم به عليهم استدراج.
Hintçe:
अगर (जंगे ओहद में) तुमको ज़ख्म लगा है तो उसी तरह (बदर में) तुम्हारे फ़रीक़ (कुफ्फ़ार को) भी ज़ख्म लग चुका है (उस पर उनकी हिम्मत तो न टूटी) ये इत्तफ़ाक़ाते ज़माना हैं जो हम लोगों के दरमियान बारी बारी उलट फेर किया करते हैं और ये (इत्तफ़ाक़ी शिकस्त इसलिए थी) ताकि ख़ुदा सच्चे ईमानदारों को (ज़ाहिरी) मुसलमानों से अलग देख लें और तुममें से बाज़ को दरजाए शहादत पर फ़ायज़ करें और ख़ुदा (हुक्मे रसूल से) सरताबी करने वालों को दोस्त नहीं रखता
Tayca:
หากประสบแก่พวกเจ้า ซึ่งบาดแผลหนึ่งบาดแผลใด แน่นอนก็ย่อมประสบแก่พวกนั้น ซึ่งบาดแผลเยี่ยงเดียวกัน และบรรดาวันเหล่านั้นเราได้ให้มันหมุนเวียนไประหว่างมนุษย์ และเพื่ออัลลอฮ์จะได้ทรงรับรู้บรรดาผู้ที่ศรัทธา แลเพื่อเอาบรรดาผู้เสียชีวิตในสงคราม จากพวกเจ้าและอัลลอฮ์นั้นไม่ทรงรักใคร่ผู้อธรรมทั้งหลาย
İbranice:
ואם נגע בכם פצע (בקרב אוחוד,) גם הם (האויבים) נפצעו כמותכם (בקרב בדר.) והננו מחליפים (את ימי הניצחון) בין האנשים, למען יבחין אלוהים במאמינים ויבחר מבינכם עדים קדושים. ואלוהים אינו אוהב את המקפחים
Hırvatça:
Ako vas rane spopadnu - pa sigurno su takve rane i druge spopale - i te dane pobjede Mi naizmjenice dajemo ljudima, da bi Allah znao one koji vjeruju, i odabrao neke od vas za šehide, A Allah ne voli zulumćare.
Rumence:
Dacă veţi căpăta o rană, atunci o rană asemenea ei vor fi căpătat şi alţii. Noi facem, pentru oameni, ca zilele să vină una după alta ca Dumnezeu să-i cunoască pe cei care cred şi să-şi ia dintre voi martori. Dumnezeu nu-i iubeşte pe cei nedrepţi,
Transliteration:
In yamsaskum qarhun faqad massa alqawma qarhun mithluhu watilka alayyamu nudawiluha bayna alnnasi waliyaAAlama Allahu allatheena amanoo wayattakhitha minkum shuhadaa waAllahu la yuhibbu alththalimeena
Türkçe:
Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar/şehitler edinecektir. Allah zulme sapanları sevmez.
Sahih International:
If a wound should touch you - there has already touched the [opposing] people a wound similar to it. And these days [of varying conditions] We alternate among the people so that Allah may make evident those who believe and [may] take to Himself from among you martyrs - and Allah does not like the wrongdoers -
İngilizce:
If a wound hath touched you, be sure a similar wound hath touched the others. Such days (of varying fortunes) We give to men and men by turns: that Allah may know those that believe, and that He may take to Himself from your ranks Martyr-witnesses (to Truth). And Allah loveth not those that do wrong.
Azerbaycanca:
Əgər siz (Ühüd müharibəsində) yara aldınızsa, o biri (kafir) dəstə də (Bədr müharibəsində) o cür yara aldı. Biz bu günləri (bu hadisələri) insanlar arasında növbə ilə dəyişdiririk ki, Allah iman gətirən şəxsləri (başqalarından) ayırd etsin və içərinizdən şəhidlər (şahidlər) seçsin. Allah zülmkarları sevməz!
Süleyman Ateş:
Eğer size bir yara dokunduysa, o topluluğa da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler... onları biz insanlar arasında çevirip dururuz (kah bir kavme, kah ötekine galibiyet veririz; bazen bir topluma iyi veya kötü günler gösteririz, bazan ötekine). Allah inananları ortaya çıkarmak, sizden şehidler edinmek için (zamanı kah lehinize, kah aleyhinize çevirmektedir). Allah, zalimleri sevmez.
Diyanet Vakfı:
Eğer siz (Uhud'da) bir acıya uğradınızsa, (Bedir'de de düşmanınız olan) o kavim de benzer bir acıya uğramıştır. O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz (zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz.) Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez.
Erhan Aktaş:
Eğer size bir sıkıntı isabet ederse, başka halklara da benzeri sıkıntı isabet etmiştir. Bu günleri, insanlar arasında döndürüp dururuz. Bu, Allah’ın içinizdeki gerçek îmân edenleri ayırt etmesi ve gerçeğin tanıklarını belli etmesi içindir. Allah, zâlimleri sevmez.
Kral Fahd:
Eğer siz (Uhud'da) bir acıya uğradınızsa, (karşınızdaki) kavim de onun benzeri bir acıya uğramıştır. Biz o günleri Allah'ın iman edenleri ortaya çıkarması ve içinizden şehidler edinmesi için döndürür dururuz (zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz). Allah, zâlimleri sevmez.
Hasan Basri Çantay:
(140-141) Eğer size («Uhud» de) bir yara değmiş bulunuyorsa («Bedir»de) o kavme de o kadar yara değmişdir. O günler (öyle günlerdir ki) biz onları insanlar arasında (gâh lehlerine, gâh aleyhlerine olmak üzere elden ele ve nöbetleşe nöbetleşe) döndürür dururuz. (Bu da) Allahın (ezeldeki) ilmini îman edenlere açıklaması, içinizden şehîdler edinmesi, mü´minleri tertemiz yapıb kâfirleri (murdar ölümle) helak etmesi içindir. Allah zâlimleri sevmez.
Muhammed Esed:
Eğer başınıza bir bela gelirse, (bilin ki,) benzer bir belaya (başka) insanlar da uğramıştır; zira böyle (iyi ve kötü) günleri insanlara sırayla paylaştırırız: (Bu,) Allah´ın, imana erenleri seçip ayırması ve aranızdan hakikate (hayatları ile) şahitlik yapanları seçmesi içindir -çünkü Allah, zalimleri asla sevmez-
Gültekin Onan:
Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Tanrı´nın inananları belirtip ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Tanrı, zulmedenleri sevmez
Ali Fikri Yavuz:
Eğer size (Uhud’da) bir yara isabet etti ise, Bedir savaşında da kâfirler kavmine o kadar yara isabet etmişti. O sevinçli ve kederli günleri insanlar arasında evirip çeviririz. Allah, savaş meydanında ihlâslı ve azimkâr müminleri diğerlerinden ayırd etmek ve sizden şehitler edinmek içindir (bu). Allah zâlimleri sevmez.
Portekizce:
Quando receberdes algum ferimento, sabei que os outros já sofreram ferimento semelhante. E tais dias ( de infortúnio)são alternados, entre os humanos, para que Deus Se assegure dos fiéis e escolha, dentre vós, os mártires; sabei que Deus nãoaprecia os iníquos.
İsveççe:
Om ett hårt slag har drabbat er, har [era fiender avgudadyrkarna] också drabbats av ett hårt slag. Vi låter människorna, de ena efter de andra, uppleva sådana [svarta] dagar för att de troende skall få ge Gud bevis [på sin tro] och för att Han skall utse dem bland er som skall få vittna som martyrer [för sin tro] - Gud är ingalunda de orättfärdigas vän -
Farsça:
اگر [در جنگ احد] به شما آسیب و جراحتی رسید، آن گروه را نیز [در جنگ بدر] آسیب و جراحتی مانند آن رسید. و ما این روزها [یِ پیروزی و ناکامی ] را [به عنوان امتحان] در میان مردم می گردانیم [تا عبرت گیرند] و خدا کسانی را که [از روی حقیقت و خلوص] ایمان آورده اند، مشخص کند و از میان شما گواهانی [نسبت به پیروزی ها که نتیجه طاعت و تقواست، و شکست ها که محصول نافرمانی و بی تقوایی است] بگیرد؛ و خدا ستمکاران را [که با سستی و بی تقوایی بر خود ستم می کنند] دوست ندارد.
Kürtçe:
ئەگەر ئێوە (لە ئوحوددا) زام و برینتان تووش بووە ئەوە بێگومان ئەو ھۆزە (بتپەرستەکان لە بەدردا) زام و برینیان توش بووە بە وێنەی زامی ئێوە ئەو چەرخ و ڕۆژانەی (زاڵبوون و سەرکەوتنانە) دەیگێڕین لە ناو خەڵکیدا (جارێک بۆ ئێوە و جارێک بۆ ئەوان) لەبەر ئەوەی (لەدونیادا) خوا دەری بخات ئەوانەی بڕوایان ھێناوە و لە ناو ئێوەدا ھەڵبژێرێت چەند کەسێک بە شەھید وە خوا ستەمکارانی خۆش ناوێت
Özbekçe:
Агар сизга жароҳат етган бўлса, у қавмга ҳам шунга ўхшаш жароҳат етган. Бундай кунларни одамлар орасида айлантириб турамиз. Токи Аллоҳ иймон келтирганларни билиши учун ва улардан шаҳидларни чиқариб олиши учун. Ва Аллоҳ золимларни севмайди. (Яъни, бир ундай, бир бундай бўлиб туради. Агар иш бир хилда тураверса, дунёнинг қизиғи қолмайди. Доимо мусулмонлар ғолиб келаверса, ҳамма ўзини мусулмон деб эълон қилиб юборади. Оқибатда ҳамма аралашиб кетиб, ким ҳақиқий мўмин-мусулмон, ким юзаки эканини одамлар била олмай қоладилар. Қийинчилик, оғир ҳолатларда мўминлар мунофиқлардан ажраб чиқадилар. Шу билан бирга, мўминлар ичида янада олимақомлари–шаҳидлари ҳам ажраб чиқадилар. («Шаҳид»ларнинг иккинчи маъноси гувоҳлардир.))
Malayca:
Jika kamu (dalam peperangan Uhud) mendapat luka (tercedera), maka sesungguhnya kaum (musyrik yang mencerobohi kamu) itu telah (tercedera juga dan) mendaapat luka yang sama (dalam peperangan Badar). Dan demikian itulah keadaan hari-hari (dunia ini dengan peristiwa-peristiwa kemenangan atau kekalahan), kami gilirkan dia antara sesama manusia, (supaya menjadi pengajaran) dan supaya nyata apa yang diketahui Allah tentang orang-orang yang tetap beriman (dan yang sebaliknya), dan juga supaya Allah menjadikan sebahagian di antara kamu orang- orang yang mati Syahid. Dan (ingatlah), Allah tidak suka kepada orang-orang yang zalim.
Arnavutça:
Nëse ju ka goditur juve ndonjë plagë edhe popullin (armik) e kanë goditur aso plagë. Ato ditë Na i ndërrojmë midis njerëzve (me triumf dhe disfatë) për t’i dalluar besimtarët e durueshëm dhe për t’i bërë disa nga ju dëshmorë. Se Perëndia nuk i donë zullumqarët, -
Bulgarca:
Ако вас засегна рана, то такава рана засегна и [другия] народ. Тези дни ги редуваме сред хората, за да узнае Аллах кои са повярвали и за да вземе от вас жертващи се [за вярата] - Аллах не обича угнетителите,
Sırpça:
Ако вас ране спопадну - па сигурно су такве ране и друге спопале, и те дане победе Ми наизменице дајемо људима, да би Аллах указао на оне који верују, и одабрао неке од вас за оне који су животом посведочили. А Аллах не воли неправеднике.
Çekçe:
Jestliže jste utrpěli poranění, tedy podobné poranění utrpěli i ti druzí. Takové dny šťastné i nešťastné necháváme střídat mezi lidmi, aby Bůh rozeznal ty, kdož uvěřili, a vybral si mezi vámi mučedníky - a Bůh věru nemiluje nespravedlivé -
Urduca:
ا ِس وقت اگر تمھیں چوٹ لگی ہے تو اس سے پہلے ایسی ہی چوٹ تمہارے مخالف فریق کو بھی لگ چکی ہے یہ تو زمانہ کے نشیب و فراز ہیں جنہیں ہم لوگوں کے درمیان گردش دیتے رہتے ہیں تم پر یہ وقت ا س لیے لایا گیا کہ اللہ دیکھنا چاہتا تھا کہ تم میں سچے مومن کون ہیں، اور ان لوگوں کو چھانٹ لینا چاہتا تھا جو واقعی (راستی کے) گواہ ہوں کیونکہ ظالم لوگ اللہ کو پسند نہیں ہیں
Tacikçe:
Агар бар шумо захме расид, ба он қавм низ ҳамчунон захме расидааст. Ва ин рӯзгор аст, ки ҳар дам онро бар муроди касе мегардонем, то Худо касонеро, ки имон овардаанд, бишиносад ва аз шумо гувоҳон гирад. Ва Худо ситамкоронро дӯст надорад,
Tatarca:
Ий мөэминнәр, сезгә өход сугышында җәрәхәтләр ирешкән булса, кәферләргә дә бәдер сугышында җәрәхәтләр иреште сезгә ирешкән хәтле. Дөнья көннәрен әнә шулай әйләндерәбез бер көнне сезнең файдагызга, икенче көнне кәферләр файдасына. Аллаһ өход көнен сезнең зарарыгызга кылды, чын мөэминнәрне күрсәтмәк өчен, мөселманнар шунда сыналдылар, монафикълар качтылар һәм чын мөселманнар Аллаһ юлында шәһид булсыннар өчен шулай кылды. Аллаһ, әлбәттә, залимнәрне сөйми.
Endonezyaca:
Jika kamu (pada perang Uhud) mendapat luka, maka sesungguhnya kaum (kafir) itupun (pada perang Badar) mendapat luka yang serupa. Dan masa (kejayaan dan kehancuran) itu Kami pergilirkan diantara manusia (agar mereka mendapat pelajaran); dan supaya Allah membedakan orang-orang yang beriman (dengan orang-orang kafir) supaya sebagian kamu dijadikan-Nya (gugur sebagai) syuhada'. Dan Allah tidak menyukai orang-orang yang zalim,
Amharca:
ቁስል ቢያገኛችሁ ሰዎቹንም መሰሉ ቁስል አግኝቷቸዋል፡፡ ይኽችንም ቀናት በሰዎች መካከል እናዘዋውራታለን፡፡ (እንድትገሰጹና) አላህም እነዚያን ያመኑትን እንዲያውቅ (እንዲለይ) ከእናንተም ሰማዕታትን እንዲይዝ ነው፡፡ አላህም በዳዮችን አይወድም፡፡
Tamilce:
உங்களுக்கு காயம் (-உயிர்ச் சேதம், உடல் சேதம்) ஏற்பட்டால் (நிராகரிப்பவர்களாக இருக்கின்ற அந்த) மக்களுக்கும் அது போன்ற காயம் (-உயிர்ச் சேதம், உடல் சேதம்) ஏற்பட்டுள்ளது. (சோதனைகள் நிறைந்த) அந்த நாள்கள் - அவற்றை மக்களுக்கு மத்தியில் (சில சமயம் அவர்களுக்கும் சில சமயம் உங்களுக்கும்) நாம் சுழற்றுகிறோம். (உண்மையான) நம்பிக்கையாளர்களை அல்லாஹ் (நீங்கள் அறியும்படி வெளிப்படையாக) அறிவதற்காகவும், உங்களில் சிலரை போரில் கொல்லப்படும் தியாகிகளாக அவன் எடுப்பதற்காகவும் (காலங்களை ஒரு சமயம் உங்களுக்கு சாதகமாகவும் ஒரு சமயம் உங்களுக்கு பாதகமாகவும் அல்லாஹ் சுழற்றுகிறான்). (அல்லாஹ்வின் மார்க்கத்தை எதிர்க்கின்ற) அநியாயக்காரர்கள் மீது அல்லாஹ் அன்பு வைக்க மாட்டான்.
Korece:
너희가 상처를 입었다면 그 백성들도 그만큼 상처를 받았 노라 이것은 하나님이 인간에게 주는 흥망성쇠 이거늘 하나님은 믿는 신앙인들을 알고 계시어 너 희 가운데서 순교자들을 택하시도 다 이처럼 하나님은 우매한 자들 을 사랑하지 않으시니라
Vietnamca:
Nếu các ngươi bị thiệt hại và tổn thất thì quả thật đám người (vô đức tin) cũng bị thiệt hại và tổn thất giống như vậy. Đó là những ngày (được và mất) mà TA (Allah) xoay chuyển giữa nhân loại để Allah biết rõ ai thực sự có đức tin và đón nhận những người tử đạo trong các ngươi. Quả thật, Allah không hề yêu thương những kẻ làm điều sai quấy.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: