Arapça:
إِذْ هَمَّت طَّائِفَتَانِ مِنكُمْ أَن تَفْشَلَا وَاللَّهُ وَلِيُّهُمَا ۗ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Çeviriyazı:
iẕ hemmeṭ ṭâifetâni minküm en tefşelâ vellâhü veliyyühümâ. ve`ale-llâhi felyetevekkeli-lmü'minûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O zaman içinizden iki takım bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. İnananlar, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.
Diyanet İşleri:
Sizden iki takım bozulup geri çekilmek üzere idi; oysa Allah onların dostu idi, inananlar yalnız Allah'a güvensinler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hani içinizden iki bölük, korkup geri dönmek üzereydi, halbuki Allah, onların yardımcısıydı ve ancak Allah'a dayanmalı inananlar.
Şaban Piriş:
İçinizden iki grup, Allah yardımcıları olmasına rağmen, az kalsın yılgınlık gösterip, geri çekilmeye yeltenmişlerdi. Müminler, Allah’a tevekkül etsinler!
Edip Yüksel:
Sizden iki grup nerede ise bozguna uğradı. Oysa ALLAH onların Sahibiydi. İnananlar ALLAH'a güvensin.
Ali Bulaç:
O zaman sizden iki grup, neredeyse 'çözülüp geri çekilmek' istemişti. Oysa Allah onların (Velisi) yardımcısıydı. Artık mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir.
Suat Yıldırım:
Ve hani sizden iki bölük, Allah da kendilerinin yardımcıları olduğu halde, korkarak geri çekilmeye yeltenmişlerdi.Halbuki müminlere düşen, yalnız Allah'a dayanıp güvenmeleridir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
O vakit ki, sizden iki zümre dağılmaya kastetmişti. Halbuki onların muhafızı Cenâb-ı Allah´tır. Ve mü´minler ancak Allah Teâlâ´ya tevekkül etmelidirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sizden iki takım, korku ile bozulmak üzereydi. Halbuki Allah onların Velî'siydi. Müminler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar.
Bekir Sadak:
(126-12) 7 Allah bunu, ancak size mujde olsun ve boylece kalbleriniz yatissin diye yapmistir. Inkar edenlerin bir kismini kesmek veya umidsiz olarak geri donecek sekilde bozguna ugratmak icin gereken yardim, ancak guclu ve Hakim olan Allah katindan olur.
İbni Kesir:
O zaman sizden iki takım bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki onların dostu Allah idi. Mü´minler yalnız Allah´a güvenip, dayansınlar.
Adem Uğur:
O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Müminler, yalnız Allah´a dayanıp güvensinler.
İskender Ali Mihr:
Sizden iki grup, korkaklık göstererek bozgunluğa meyl etmişti. Allah, o ikisinin de (iki grubun da) dostudur ve artık mü´minler Allah´a tevekkül etsinler.
Celal Yıldırım:
Ve hani sizden iki fırka korku ve endişe duyarak geri çekilmek istiyorlardı. Halbuki Allah onların dost ve yardımcısı idi, (bunu hatırlayarak geri çekilmekten vazgeçmişlerdi). Mü´minler ancak Allah´a güvenip dayansınlar.
Tefhim ul Kuran:
O zaman sizden iki grup, neredeyse, ´çözülüp geri çekilmek´ istemişti. Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı. Artık mü´minler, yalnızca Allah´a tevekkül etmelidirler.
Fransızca:
Quand deux de vos groupes songèrent à fléchir ! Alors qu'Allah est leur allié à tous deux ! Car, c'est en Allah que les croyants doivent placer leur confiance .
İspanyolca:
Cuando dos de vuestras tropas proyectaron abandonar, a pesar de ser Alá su Amigo. ¡Que los creyentes confíen en Alá!
İtalyanca:
Quando due vostri clan stavano per ritirarsi, nonostante che Allah sia il loro patrono. I credenti ripongano fede in Allah.
Almanca:
Und (erinnere daran), als zwei Gruppen unter euch beinahe Rückzieher machten, aber ALLAH war ihr Wali. Und ALLAH gegenüber sollen die Mumin Tawakkul üben.
Çince:
当时,你们中有两伙人要想示弱;但是真主是他们的保佑者。信士们只信托真主吧!
Hollandaca:
Toen twee van de heerscharen den moed verloren en God hen ondersteunde. Op God moeten de geloovigen dus vertrouwen.
Rusça:
Когда два отряда среди вас готовы были пасть духом, Аллах был их Покровителем. Пусть же на Аллаха уповают верующие!
Somalice:
Markay Hamiday «Doontay» Labo Kooxood oo idinka mid ah inay Fashilaan (Cabsadaan) Eebana Waligooda (Gargaarahooda) ahaa ee Eebe uun ha tala saarteen Mu'miniintu.
Swahilice:
Makundi mawili miongoni mwenu yakaingiwa na woga kuwa watashindwa - na hali Mwenyezi Mungu ndiye Mlinzi wao; na Waumini wamtegemee Mwenyezi Mungu tu.
Uygurca:
ئۆز ۋاقتىدا سىلەردىن ئىككى گۇرۇھ (يەنى سەلەمە ئايمىقى بىلەن بەنى ھارىسە ئايمىقى) ئاجىزلىق كۆرسەتمەكچى (يەنى قورقۇپ ئۇرۇش مەيدانىدىن قايتماقچى) بولدى؛ اﷲ ئۇلارنىڭ مەدەتكارى ئىدى. (مۆمىنلەر جىمى ئەھۋالى ۋە جىمى ئىشلىرىدا) اﷲ غىلا تەۋەككۈل قىلسۇن!
Japonca:
あなたがたの中の2団が,臆病で怯んだ時を思え。だがアッラーはかれらを援護された。だから,信者は(不断に)アッラーを信頼すべきである。
Arapça (Ürdün):
«إذا» بدل من إذ قبله «همت طائفتان منكم» بنو سلمة وبنو حارثة جناحا العسكر «أن تفشلا» تجبنا عن القتال وترجعا لما رجع عبد الله بن أبيّ المنافقُ وأصحابه وقال: عَلام نقتلُ أنفسنا وأولادنا وقال لأبي جابر السمي القائل له أنشدكم الله في نبيكم وأنفسكم لو نعلم قتالا لا تبعناكم فثبتهما الله ولم ينصرفا «والله وليهما» ناصرهما «وعلى الله فليتوكل المؤمنون» ليثقوا به دون غيره.
Hintçe:
ये उस वक्त क़ा वाक़या है जब तुममें से दो गिरोहों ने ठान लिया था कि पसपाई करें और फिर (सॅभल गए) क्योंकि ख़ुदा तो उनका सरपरस्त था और मोमिनीन को ख़ुदा ही पर भरोसा रखना चाहिये
Tayca:
จงรำลึกขณะที่สองกลุ่ม ในหมู่พวกเจ้ารู้สึกอ่อนแอและขลาด และอัลลอฮ์เป็รนผู้ทรงคุ้มครองทั้งสองกลุ่มนั้นไว้ และแด่อัลลอฮ์นั้นมุมินทั้งหลายจงมอบหมายเถิด
İbranice:
כאשר כמעט נפלה רוחם של שני שבטים מבינכם, אך אלוהים מגונן עליהם, כי על אלוהים סומכים המאמינים
Hırvatça:
Kada dvije skupine vaše gotovo ne uzmakoše, a Allah je njihov zaštitnik. I samo na Allaha neka se vjernici oslone!
Rumence:
Două dintre taberele voastre au crezut că vor fi înfrânte, însă Dumnezeu este Oblăduitor lor, al amândurora. Credincioşii să se încredinţeze lui Dumnezeu!
Transliteration:
Ith hammat taifatani minkum an tafshala waAllahu waliyyuhuma waAAala Allahi falyatawakkali almuminoona
Türkçe:
Sizden iki takım, korku ile bozulmak üzereydi. Halbuki Allah onların Velî'siydi. Müminler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar.
Sahih International:
When two parties among you were about to lose courage, but Allah was their ally; and upon Allah the believers should rely.
İngilizce:
Remember two of your parties Meditated cowardice; but Allah was their protector, and in Allah should the faithful (Ever) put their trust.
Azerbaycanca:
(O müharibədə) sizin içərinizdən (Sələmə və Harisə oğullarından ibarət) iki dəstə məğlubiyyətdən (uğursuzluqdan) qorxaraq geri çəkilmək fikrinə düşmüşdü. Halbuki, Allah onların yardımçısı idi. Gərək mö’minlər (hər işdə) Allaha təvəkkül etsinlər!
Süleyman Ateş:
Sizden iki takım, korkup bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah, kendilerinin dostu idi. İnananlar, Allah'a dayansınlar.
Diyanet Vakfı:
O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Müminler, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.
Erhan Aktaş:
Hani! İçinizden iki grup korkuya kapılıp, geri çekilmeye yeltenmişti. Hâlbuki Allah, onların velisiydi.(1) Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül(2) etsinler.
Kral Fahd:
O zaman içinizden iki bölük bozguna uğramak korkusuna düşmüştü. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Müminler, yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.
Hasan Basri Çantay:
O zaman içinizden iki zümre za´f göster (mek iste) mişdi. Halbuki onların yardımcısı Allahdı. Mü´minler ancak Allaha güvenib dayanmalıdır.
Muhammed Esed:
İçinizden iki grubun paniğe kapıldığını (da); halbuki Allah onlara yakındı ve müminler yalnız Allah´a güven duymalıydılar:
Gültekin Onan:
O zaman sizden iki grup neredeyse ´çözülüp geri çekilmek´ istemişti. Oysa Tanrı onların (velisi) yardımcısıydı. Artık inançlılar yalnızca Tanrı´ya tevekkül etsinler.
Ali Fikri Yavuz:
O zaman (Uhud savaşında ordunun sağ ve sol kanadını teşkil eden Seleme Oğulları ile Harise Oğullarından ibaret) içinizden iki birlik savaş korkusundan (münafık Ubeyy’in kaçışına bakarak) geri dönmeğe niyyetlenmişti. Halbuki onların yardımcısı Allah idi. Müminler yalnız Allah’a güvenip dayanmalıdır.
Portekizce:
E de quando dois grupos dos teus pensaram em acovardar-se, apesar de ser Deus o seu Protetor. Que a Deus seencomendem os fiéis.
İsveççe:
Två grupper bland dina män var nära att förlora modet, trots att de stod under Guds beskydd - det är till Gud som de troende måste lita.
Farsça:
[یاد کنید که] در آن هنگام دو گروه از شما بر آن شدند که سستی و ناتوانی نشان دهند [و از جنگ منصرف شده، برگردند] ، در حالی که خدا یار و یاورشان بود [لذا از این قصد شیطانی بازشان داشت] و مؤمنان باید فقط بر خدا توکل کنند.
Kürtçe:
لەو کاتەدا کە دوو کۆمەڵ لە ئێوە خەریک بوون سست بن وتێک بشکێن و (بگەڕێنەوە) بەڵام خوا دۆست و یارمەتی دەریان بوو وە بڕوا داران با پشت تەنھا بە خوا ببەستن
Özbekçe:
Сизлардан икки тоифа қўрқиб заифлашмоқчи бўлганини эсла! Аллоҳ уларнинг валийсидир. Мўминлар фақат Аллоҳнинг Ўзига таваккал қилсинлар. (Бу ояти карима Ҳазраж қабиласига мансуб Бани Салама уруғи ва Авс қабиласига мансуб Бани Ҳориса уруғи ҳақида тушган. Улар мунофиқларнинг бошлиғи Абдуллоҳ ибн Убай ибн Салул хафа бўлиб: «Менинг айтганимни қилмай, ёш болаларнинг айтганини қилди», деб жангчиларнинг учдан бирини олиб Уҳуд йўлидан қайтганида, унинг фитнасига учишларига сал қолган эди. Бу эса, мусулмонлар сафининг янада заифлашишига, руҳий ва маънавий тушкунлик келтиришга сабаб бўлиши мумкин эди. Ҳали уруш бошланмай туриб бундай ишларнинг бўлиши жуда ҳам ноқулай вазиятни вужудга келтирар эди. Лекин бу тоифаларни Аллоҳ таолонинг Ўзи сақлаб қолди, иноятига олди.)
Malayca:
(Ingatlah) ketika dua puak dari kamu (pada hari peperangan Uhud itu) terasa lemah semangat (untuk meneruskan perjuangan) kerana takut, padahal Allah Penolong dan Pelindung mereka; dan (jika sudah demikian) kepada Allah sahajalah hendaknya orang-orang yang beriman itu bertawakal.
Arnavutça:
kur dy grupe nga ju menduan të kthehen prej frikës, Perëndia është ndihmëtar i tyre (e nuk ka nevojë të kthehen). Andaj besimtarët le të mbështeten vetëm te Perëndia!
Bulgarca:
Когато две ваши дружини тъкмо да се провалят, Аллах ги взе под покровителство. Нека на Аллах се уповават вярващите!
Sırpça:
Када две ваше групе готово не узмакоше, а Аллах је њихов заштитник. И само на Аллаха нека се ослоне верници!
Çekçe:
A vzpomeň si, když dva oddíly z vás již bezmála chtěly projevit svou malomyslnost, ačkoli Bůh byl ochráncem jich obou; nechť na Boha se věřící spoléhají!
Urduca:
یاد کرو جب تم میں سے دو گروہ بزدلی د کھانے پر آمادہ ہوگئے تھے، حالانکہ اللہ ان کی مدد پر موجود تھا اور مومنوں کو اللہ ہی پر بھروسہ رکھنا چاہیے
Tacikçe:
Ду гурӯҳ аз шумо нияти он карданд, ки дар ҷанг сустӣ намоянд ва Худо ёварашон буд, пас мӯъминон бояд, ки бар Худо таваккал кунанд!
Tatarca:
Сездән ике таифә, сугыштан куркып, кире кайтырга теләделәр, ләкин ул ике таифәнең хуҗасы – Аллаһдыр. Ягъни Аллаһ күңелләренә батырлык салды аннары сугышка катнаштылар. Мөэминнәр һәрвакыт Аллаһуга тәвәккәл итсеннәр, курыкмасыннар!
Endonezyaca:
ketika dua golongan dari padamu ingin (mundur) karena takut, padahal Allah adalah penolong bagi kedua golongan itu. Karena itu hendaklah kepada Allah saja orang-orang mukmin bertawakkal.
Amharca:
ከእናንተ ሁለት ጭፍሮች አላህ ረዳታቸው ሲኾን ለመፍራት ባሰቡ ጊዜ (አስታውስ)፡፡ በአላህም ላይ ብቻ ምእምናኖች ይመኩ፡፡
Tamilce:
உங்களில் இரு பிரிவினர் கோழைகளாகி (போரை விட்டு) விலகிவிட நாடிய சமயத்தை நினைவு கூர்வீராக! அல்லாஹ்வோ அவ்விருவரின் பொறுப்பாளன் ஆவான். இன்னும், நம்பிக்கையாளர்கள் அல்லாஹ்வின் மீதே (தவக்குல்) நம்பிக்கை வை(த்து அவனையே சார்ந்து இரு)ப்பார்களாக!
Korece:
너희 가운데 두 무리가 불 안해 할 때 하나님은 그들의 보호 자가 되시었나니 믿는 사람들은 그들 자신들을 하나님께 위탁하노라
Vietnamca:
Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) hãy nhớ lại về việc hai đội quân trong các ngươi (bộ tộc Salamah và bộ tộc Harithah) đã có ý định bỏ ngũ trong khi Allah là Đấng Bảo Hộ cho cả hai đội quân đó. Bởi thế, những người có đức tin hãy phó thác cho Allah.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: