Arapça:
وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِّن رَّبِّهِ ۖ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Çeviriyazı:
veḳâlû levlâ ünzile `aleyhi âyâtüm mir rabbih. ḳul inneme-l'âyâtü `inde-llâh. veinnemâ ene neẕîrum mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ona Rabbinden (başkaca) mucize indirilmeli değil miydi? derler. Cevaben de ki: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım."
Diyanet İşleri:
Ona Rabbinden mucizeler indirilmesi gerekmez miydi? derler. De ki: "Mucizeler ancak Rabbimin katındadır. Doğrusu ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve derler ki ona Rabbinden deliller indirilseydi. De ki: Deliller, ancak Allah katında ve ben, ancak apaçık bir korkutucuyum.
Şaban Piriş:
O’na, Rabbi katındanayetler/mucizeler indirmeli değil miydi? dediler. De ki: Ayetler/ Mucizeler sadece Allah’ın katındandır. Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım!
Edip Yüksel:
Ona Rabbinden bir mucize inmeli değil miydi?" dediler. De ki, "Mucizeler ALLAH'ın katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.
Ali Bulaç:
Dediler ki: "Ona Rabbinden ayetler (birtakım mucizeler) indirilmeli değil miydi?" De ki: "Ayetler yalnızca Allah'ın Katındadır. Ben ise, ancak apaçık bir uyarıcıyım."
Suat Yıldırım:
Onlar diyorlar ki: “Ona Rabbinden âyetler (mûcizeler) indirilseydi ya! De ki: “Âyetler sadece Allah'ın nezdindedir.Sizin keyfinize göre değil, kendi hikmeti gerektirdiğinde Peygamberine verir.Ben ancak gerçek durumu bildiren, uyaran bir elçiyim.” [17,59]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve dediler ki: «Onun üzerine Rabbinden âyetler indirilmiş olmalı değil mi idi?» De ki: «O âyetler ancak Allah´ın indindedir ve ben ancak bir apaçık nezirim.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu."
Bekir Sadak:
Ey inanmis kullarim! Benim yarattigim yeryuzu genistir. O halde guven icinde olacaginiz yere gidip yalniz Bana kulluk ediniz.
İbni Kesir:
Rabbından ona ayetler indirilmeli değil miydi? dediler. De ki: O ayetler, ancak Allah´ın nezdindedir. Ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım.
Adem Uğur:
Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi? derler. De ki: Mucizeler ancak Allah´ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.
İskender Ali Mihr:
Ve: "
Celal Yıldırım:
Dediler ki: O´na (Muhammed´e) Rabbından birtakım mu´cizeler (veya başka başka âyetler de) indirilseydi ya ? De ki: Âyetler, mu´cizeler ancak Allah´ın yanındadır. Ben ise sadece açık bir uyarıcıyım.
Tefhim ul Kuran:
Dediler ki: «Ona Rabbinden ayetler (birtakım mucizeler) indirilmeli değil miydi?» De ki: «Ayetler yalnızca Allah´ın katındadır. Ben ise, ancak apaçık bir uyarıcı korkutucuyum.»
Fransızca:
Et ils dirent : "Pourquoi n'a-t-on pas fait descendre sur lui des prodiges de la part de son Seigneur ? " Dis : "Les prodiges sont auprès d'Allah. Moi, je ne suis qu'un avertisseur bien clair".
İspanyolca:
Dicen: «¿Por qué no se le han revelado signos procedentes de su Señor?» Di: «Sólo Alá dispone de los signos. Yo soy solamente un monitor que habla claro».
İtalyanca:
E dissero: «Perché non sono stati fatti scendere su di lui segni da parte del suo Signore?». Di': «I segni sono solo presso Allah. Io non sono che un ammonitore esplicito».
Almanca:
Und sie sagten: "Würden ihm doch Ayat von seinem HERRN hinabgesandt!" Sag: "Die Ayat sind nur bei ALLAH und ich bin doch nur ein erläuternder Warner."
Çince:
他们说:怎么没有一种迹象从他的主降临他呢?你说:迹象只在真主那里,我只是一个坦率的警告者。
Hollandaca:
Zij zeggen: Zoolang geen teeken van zijn Heer wordt nedergezonden, zullen wij niet gelooven. Antwoord: Teekenen zijn alleen in de macht van God, en ik ben slechts een openbaar prediker.
Rusça:
Они говорят: "Почему ему не ниспосланы знамения от его Господа?" Скажи: "Воистину, знамения - у Аллаха, а я - всего лишь предостерегающий и разъясняющий увещеватель".
Somalice:
waxay dhaheen gaaladii (Makaad) maxaa loogu dajinwaayey korkiisa aayado xagga Eebe ka yimid, waxaad dhahdaa aayaadku waxaa uun ay ka yimaadaan Eebe agtiisa aniguse waxaan uun ahay udige muuqda.
Swahilice:
Na walisema: Mbona hakuteremshiwa Ishara kutoka kwa Mola wake Mlezi? Sema: Ishara ziko kwake Mwenyezi Mungu; ama mimi kwa hakika ni mwonyaji mwenye kubainisha tu.
Uygurca:
ئۇلار: «نېمىشقا ئۇنىڭغا پەرۋەردىگارىدىن مۆجىزىلەر نازىل قىلىنمايدۇ» دېدى. ئېيتقىنكى، «مۆجىزىلەر ھەقىقەتەن اﷲ نىڭ دەرگاھىدىدۇر (مېنىڭ قولۇمدا ئەمەستۇر)، مەن پەقەت بىر ئاشكارا ئاگاھلاندۇرغۇچىمەن»
Japonca:
だがかれらは,「何故主から印が,かれに下されないのか。」と言う。言ってやるがいい。「本当に凡ての印は,アッラーの御許にある。わたしは公明な警告者に過ぎないのである。」
Arapça (Ürdün):
«وقالوا» أي كفار مكة «لولا» هلا «أنزل عليه» أي محمد «آية من ربه» وفي قراءة آيات كناقة صالح وعصا موسى ومائدة عيسى «قل» لهم «إنما الآيات عند الله» ينزلها كيف يشاء «وإنما أنا نذير مبين» مظهر إنذاري بالنار أهل المعصية.
Hintçe:
और (कुफ्फ़ार अरब) कहते हैं कि इस (रसूल) पर उसके परवरदिगार की तरफ से मौजिज़े क्यों नही नाज़िल होते (ऐ रसूल उनसे) कह दो कि मौजिज़े तो बस ख़ुदा ही के पास हैं और मै तो सिर्फ साफ साफ (अज़ाबे ख़ुदा से) डराने वाला हूँ
Tayca:
และพวกเขากล่าวว่า ทำไมสัญญาณ ต่าง ๆ จากพระเจ้าของเขาจึงมิถูกประทานมายังเขา จงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด) แท้จริงสัญญาณเหล่านั้นอยู่ที่อัลลอฮ์ และฉันเป็นผู้ตักเตือนอันกระจ่างแจ้งเท่านั้น
İbranice:
ואמרו: 'אילו לא הורדו לו אותות מריבונו'? אמור: 'אכן, האותות אצל אלוהים, ואכן אני מזהיר ברור
Hırvatça:
i govore: "Zašto mu od Gospodara njegova nisu neki znaci poslani?" Reci: "Znaci su jedino u Allaha, a ja sam samo upozoritelj jasni."
Rumence:
Ei spun: “Şi chiar să fi pogorât asupra lui semne de la Domnul său?” Spune: “Semnele sunt numai la Dumnezeu, iar eu sunt doar un predicator cu vorbă desluşită.”
Transliteration:
Waqaloo lawla onzila AAalayhi ayatun min rabbihi qul innama alayatu AAinda Allahi wainnama ana natheerun mubeenun
Türkçe:
Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu."
Sahih International:
But they say, "Why are not signs sent down to him from his Lord?" Say, "The signs are only with Allah, and I am only a clear warner."
İngilizce:
Ye they say: "Why are not Signs sent down to him from his Lord?" Say: "The signs are indeed with Allah: and I am indeed a clear Warner."
Azerbaycanca:
(Müşriklər: ) “Bəs nə üçün Rəbbindən ona (başqa peyğəmbərlər kimi) mö’cüzə nazil olmadı?” – dedilər. (Ya Rəsulum!) De: “Mö’cüzələr ancaq Allahın əlindədir. Mən isə sadəcə olaraq (insanları Allahın əzabı ilə) açıq-aşkar qorxudan bir peyğəmbərəm!”
Süleyman Ateş:
Dediler ki: "Ona Rabbinden ayetler indirilmeli değil miydi?" De ki: "Ayetler (mu'cizeler) Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
Diyanet Vakfı:
"Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?" derler. De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.
Erhan Aktaş:
“Ona Rabb’inden âyetler(1) indirilmeli değil miydi?” dediler. De ki: “Âyetler ancak Allah’ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.(2)”
Kral Fahd:
«Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?» derler. De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.
Hasan Basri Çantay:
«Ona Rabbinden (başkaca) âyetler de indirilmeli değil miydi?» dediler. De ki: O âyetler ancak Allahın nezdindedir. Ben sâde (eğri yolun başınıza getireceği fena sonuçları) apâşikâr haber verenim».
Muhammed Esed:
Onlar, hala, "Neden o´na Rabbinden hiç mucizevi işaretler indirilmiyor?" diye sorarlar. De ki: "Mucize (göstermek) yalnız Allah´ın kudretindedir; ben ise sadece bir uyarıcıyım".
Gültekin Onan:
Dediler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Nitekim Mekke kâfirleri şöyle) dediler: “- O’na (Peygambere Mûsa’nın asası gibi) mucizeler indirilse ya.” (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: O mucizeler ve ayetler, hep Allah’ın katındadır. Ben sadece açık ifade ile korkutucu bir peygamberim.
Portekizce:
E dizem: Por que não lhe foram revelados uns sinais do seu Senhor? Responde-lhes: Os sinais só estão com Deus,quanto a mim, sou somente um elucidativo admoestador.
İsveççe:
Och de säger: "Varför har hans Herre inte gett honom ett tecken?" Säg: "Gud ensam råder över tecken och under; jag är ingenting mer än en varnare, som varnar klart och entydigt."
Farsça:
گفتند: چرا از سوی پروردگارش معجزاتی [مانند معجزات پیامبران پیشین] بر او نازل نمی شود. بگو: این معجزات فقط در اختیار خداست و من فقط بیم دهنده ای آشکارم.
Kürtçe:
وە ووتیان ئەوە بۆ چەند موعجیزە و بەڵگەیەك دانابەزێنرێت بۆ سەری (موحەممەد ﷺ) لەلایەن پەروەردگاریەوە بڵێ (پێیان ھێنانە خوارەوەی) موعجیزەکان تەنھا لەلایەن خواوەیە وە بەڕاستی من تەنھا ترسێنەرێکی ئاشکرام
Özbekçe:
Ва улар: «Унга Роббидан мўжизалар нозил қилинса эди», дедилар. Сен: »Мўъжизалар ёлғиз Аллоҳнинг ҳузуридадир. Мен эса, фақат очиқ-ойдин огоҳлантиргувчиман, холос», дегин.
Malayca:
Dan mereka berkata: "Mengapa tidak diturunkan kepada (Muhammad) mukjizat- mukjizat dari Tuhannya?" Jawablah (wahai Muhammad): "Sesungguhnya (urusan menurunkan) mukjizat-mukjizat itu adalah tertentu bagi Allah, dan aku hanyalah seorang Rasul pemberi amaran yang jelas nyata".
Arnavutça:
dhe thonë: “Përse (Muhammedit) nuk i janë zbritur mrekulli nga Zoti i tij?” Thuaj: “Mrekullitë janë vetëm te Perëndia, e unë jam vetëm paralajmërues i qartë”.
Bulgarca:
И рекоха [неверниците]: “Защо не му бяха низпослани и други знамения от неговия Господ?” Кажи: “Знаменията са само от Аллах, а аз съм само явен предупредител.”
Sırpça:
и говоре: “Зашто му од Господара његовог нису нека чуда послата?” Реци: “Чуда су једино код Аллаха, а ја само јасно опомињем.”
Çekçe:
Říkají: 'Pročpak mu nebylo sesláno znamení nějaké od Pána jeho?' Odpověz: 'Znamení jsou pouze u Boha a já jsem jen varovatelem zjevným.'
Urduca:
یہ لوگ کہتے ہیں کہ "کیوں نہ اتاری گئی اس شخص پر نشانیاں اِس کے رب کی طرف سے؟" کہو، "نشانیاں تو اللہ کے پاس ہیں اور میں صرف خبردار کرنے والا ہوں کھول کھول کر"
Tacikçe:
Ва гуфтанд: «Чаро аз ҷониби Парвардигораш оёте бар ӯ нозил намешавад?» Бигӯ: «Оёт дар назди Худост ва ман бимдиҳандае ошкор ҳастам».
Tatarca:
Мөшрикләр әйттеләр: "Ни булыр иде, әгәр Мухәммәдкә Раббысыннан аның пәйгамбәрлегенә могъҗизалар иңдерелгән булса". Син аларга әйт: "Могҗизалар Аллаһ хозурындадыр мин фәкать ышанмаган вә итагать итмәгән кешеләрне җәһәннәм ґәзабы белән куркытучымын.
Endonezyaca:
Dan orang-orang kafir Mekah berkata: "Mengapa tidak diturunkan kepadanya mukjizat-mukjizat dari Tuhannya?" Katakanlah: "Sesungguhnya mukjizat-mukjizat itu terserah kepada Allah. Dan sesungguhnya aku hanya seorang pemberi peringatan yang nyata".
Amharca:
«በእርሱ ላይም ከጌታህ ዘንድ ተዓምራቶች ለምን አልተወረዱም» አሉ፡፡ «ተዓምራቶች አላህ ዘንድ ብቻ ናቸው፡፡ እኔም ግልጽ አስፈራሪ ብቻ ነኝ» በላቸው፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள் கூறினார்கள்: “இவர் மீது அவருடைய இறைவனிடமிருந்து அத்தாட்சிகள் இறக்கப்பட வேண்டாமா!” (நபியே!) கூறுவீராக! “அத்தாட்சிகள் எல்லாம் அல்லாஹ்விடம் இருக்கின்றன. (அவன் நாடியபடி அத்தாட்சியை இறக்குவான்.) நானெல்லாம் தெளிவான எச்சரிப்பாளர்தான்.”
Korece:
그들은 왜 그의 주님께서 그에게 예증을 내리지 않느뇨 라 고 말하나 일러가로되 그 예증들은실로 하나님께 있으며 나는 분명한경고자라
Vietnamca:
(Những kẻ thờ đa thần) nói: “Tại sao Thượng Đế của Y (Muhammad) không ban cho Y những dấu hiệu lạ nào cơ chứ?!” Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) hãy nói (với họ): “Quả thật, các dấu hiệu lạ đó chỉ ở nơi Allah, còn Ta chỉ là một người cảnh báo rõ ràng mà thôi.”
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: