Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

28

Sûredeki Ayet No: 

5

Ayet No: 

3257

Sayfa No: 

385

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَنُرِيدُ أَن نَّمُنَّ عَلَى الَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا فِي الْأَرْضِ وَنَجْعَلَهُمْ أَئِمَّةً وَنَجْعَلَهُمُ الْوَارِثِينَ

Çeviriyazı: 

venürîdü en nemünne `ale-lleẕîne-stuḍ`ifû fi-l'arḍi venec`alehüm eimmetev venec`alehümü-lvâriŝîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz ise istiyorduk ki, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunalım, onları önderler yapalım, onlara (ötekilerin) yerini aldıralım.

Diyanet İşleri: 

Biz, memlekette güçsüz sayılanlara iyilikte bulunmak, onları önderler kılmak, onları varis yapmak, memlekete yerleştirmek; Firavun, Haman ve her ikisinin askerlerine, çekinmekte oldukları şeyleri göstermek istiyorduk.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve bizse yeryüzünde zayıf bir hale getirilmesi istenenlere lutfetmeyi ve onları, halka rehber kılmayı ve yeryüzüne, onları miras bırakmayı dilemedeydik.

Şaban Piriş: 

Biz ise, ülkede güçsüz bırakılanlara ihsanda bulunmak ve onları önderler yapmak ve onları (oraya) mirasçı kılmak istiyorduk.

Edip Yüksel: 

Yeryüzünde güçsüzleştirilip ezilenlere lütfederek diledik ki onları önderler ve varisler yapalım.

Ali Bulaç: 

Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.

Suat Yıldırım: 

Biz ise o ülkedeki güçsüzlere ihsanda bulunmak, onları dünyada örnek şahsiyetler yapmak ve ülkeye onları vâris kılmak, onlara dünya hâkimiyeti vermek; Firavun'u, Haman’ı ve onların ordularını ise korktuklarına uğratmak istiyorduk. [7,137; 26,59; 29,39; 40,24]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Biz de o yerde zayıf düşürülmeleri istenilen kimselere lütfetmek ve onları ileri gelenler kılmak ve onları (o yere) varisler kılmak diledik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim.

Bekir Sadak: 

Musa´nin ablasina: «Onu izle» dedi. O da, kimse farkina varmadan, Musa´yi uzaktan gozetledi.

İbni Kesir: 

Biz ise istiyorduk ki

Adem Uğur: 

Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) vâris kılmak istiyorduk.

İskender Ali Mihr: 

Ve Biz, yeryüzünde güçsüz olanları ni´metlendirmek ve onları imamlar kılmak ve varisler yapmak istiyoruz (istiyorduk).

Celal Yıldırım: 

Biz ise, o ülkede güçsüz hale düşürülenlere (lütuf ve rahmetimizle) yardımda bulunmayı, onları (örnek alınacak) liderler, önderler kılmayı, onları (o yerlere) vârisler yapmayı,

Tefhim ul Kuran: 

Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.

Fransızca: 

Mais Nous voulions favoriser ceux qui avaient été faibles sur terre et en faire des dirigeant et en faire les héritiers,

İspanyolca: 

Quisimos agraciar a los que habían sido humillados en el país y hacer de ellos jefes, hacer de ellos herederos,

İtalyanca: 

Invece Noi volevamo colmare di favore quelli che erano stati oppressi, farne delle guide e degli eredi.

Almanca: 

Und WIR wollen denjenigen, die im Lande abgeschwächt wurden, Gnade erweisen, aus ihnen Imame machen, zu den Erben machen,

Çince: 

我要把恩典赏赐给大地上受欺负的人,我要以他们为表率,我要以他们为继承者,

Hollandaca: 

En het behaagde ons genadig te zijn nopens de zwakken van het land, en hen tot toonbeelden van godsdienst te maken, en tot erfgenamen van de welvaart van Pharao en zijn volk;

Rusça: 

Мы пожелали оказать милость тем, кто был унижен на земле, сделать их предводителями и наследниками,

Somalice: 

Waxaanu Dooni inaan ku Mannaysanno (Waxsiino) kuwii lagu Dullaysanayay Dhulka kana yeello Imaamyo, kana Yeello kuwa Dhaxli Dhulka.

Swahilice: 

Na tukataka kuwafadhili walio dhoofishwa katika nchi hiyo na kuwafanya wawe waongozi na kuwafanya ni warithi.

Uygurca: 

بىز (مىسىر) زېمىنىدا بوزەك قىلىنغانلارغا مەرھەمەت قىلىشنى ئىرادە قىلىمىز، ئۇلارنى يولباشچىلاردىن قىلىشنى، ئۇلارنى پىرئەۋن ۋە ئۇنىڭ قەۋمىنىڭ (مۈلكىگە) ۋارىس قىلىشنى ئىرادە قىلىمىز

Japonca: 

われは,この国で虐げられている者たちに情けを懸度いと思い,かれらを(信仰の)指導者となし,(この国の)後継ぎにしようとした。

Arapça (Ürdün): 

«ونريد أن نمن على الذين استضعفوا في الأرض ونجعلهم أئمة» بتحقيق الهمزتين وإبدال الثانية ياء يقتدى بهم في الخير «ونجعلهم الوارثين» ملك فرعون.

Hintçe: 

और हम तो ये चाहते हैं कि जो लोग रुए ज़मीन में कमज़ोर कर दिए गए हैं उनपर एहसान करे और उन्हींको (लोगों का) पेशवा बनाएँ और उन्हीं को इस (सरज़मीन) का मालिक बनाएँ

Tayca: 

และเราปรารถนาที่จะให้ความโปรดปรานแก่บรรดาผู้ที่อ่อนแอในแผ่นดิน และเราจะทำให้พวกเขาเป็นหัวหน้า และทำให้พวกเขาเป็นผู้รับมรดา

İbranice: 

ואנו רוצים לתת חסד לאלה אשר נטפלו אליהם בארץ ונעשה אותם מנהיגים ונעשה אותם היורשים

Hırvatça: 

A Mi smo htjeli da one koji su na zemlji tlačeni obdarimo i da ih vođama i nasljednicima učinimo.

Rumence: 

Noi am vrut să-i ocrotim pe cei năpăstuiţi de pe pământ, făcându-i căpetenii, făcându-i moştenitori

Transliteration: 

Wanureedu an namunna AAala allatheena istudAAifoo fee alardi wanajAAalahum aimmatan wanajAAalahumu alwaritheena

Türkçe: 

Ve biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim.

Sahih International: 

And We wanted to confer favor upon those who were oppressed in the land and make them leaders and make them inheritors

İngilizce: 

And We wished to be Gracious to those who were being depressed in the land, to make them leaders (in Faith) and make them heirs,

Azerbaycanca: 

Bis isə istəyirdik ki, o yerdə zəif düşüb əzilənlərə (İsrail oğullarına) mərhəmət göstərək, onları (xeyirxah işlərdə) öndə gedənlər və (Fir’onun mülkünə) varislər edək.

Süleyman Ateş: 

Biz de istiyorduk ki o yerde ezilenlere lutfedelim, onları önderler yapalım, onları (ötekilerin mülküne) mirasçı kılalım.

Diyanet Vakfı: 

Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) varis kılmak istiyorduk.

Erhan Aktaş: 

Biz ise, yeryüzünde ezilenlere iyilik yapmak(1) ve onları önderler kılmak ve varisler(2) yapmak istiyoruz.

Kral Fahd: 

Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) vâris kılmak istiyorduk. 

Hasan Basri Çantay: 

Biz ise diliyoruz ki o yerde za´fa uğratılanlara lütfedelim, onları (hayırda) muktedâbihler yapalım, onları (Fir´avn mülkünün) vârisler (i) kılalım.

Muhammed Esed: 

Fakat Biz istiyorduk ki, yeryüzünde hor ve güçsüz görülen kimselerden yana çıkalım, onların dinde öncüler olmasını sağlayalım, onları (Firavun´un şeref ve itibarına) varis kılalım

Gültekin Onan: 

Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları imamlar yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz de istiyorduk ki, o yerde ezilmekte olanlara lütûf yapalım, onları hayırda önderler yapalım ve kendilerini (Firavun’un yerine Mısır’da) mirasçılar kılalım.

Portekizce: 

E quisemos agraciar os subjugados na terra, designando-os imames e constituindo-os herdeiros.

İsveççe: 

Men det var Vår vilja att visa dessa förnedrade och förtrampade människor Vår särskilda nåd och göra dem till föregångsmän [i tron] och låta dem ärva [de ogudaktigas makt]

Farsça: 

و ما می خواستیم به آنان که در آن سرزمین به ناتوانی و زبونی گرفته شده بودند، نعمت های باارزش دهیم، و آنان را پیشوایان مردم و وارثان [اموال، ثروت ها و سرزمین های فرعونیان] گردانیم.

Kürtçe: 

وە ئێمە دەمانەوێت (بەچاکەی خۆمان) منەت بنێن بەسەر ئەوانەی کەلاواز و ژێر دەستکرا بوون لەووڵاتی (میصر) دا وە بیان کەینە پێشەواو بیان کەینە میراتگرانی(فیرعەون و و شوێنکەوتوانی)

Özbekçe: 

Биз эса, ер юзида эзилганларга беминнат неъмат беришни, уларни пешво қилишни ва уларни ворислар қилишни.

Malayca: 

Dan Kami hendak berihsan dengan memberikan pertolongan kepada kaum yang tertindas di negeri itu, dan hendak menjadikan mereka pemimpin-pemimpin, serta hendak menjadikan mereka orang-orang yang mewarisi (apa yang dimiliki oleh Firaun dan kaumnya).

Arnavutça: 

Na kemi dashur t’u bëjmë mirësi atyre që kanë qenë të shtypur në Tokë, e t’i bëjmë udhëheqës ata dhe t’i bëjmë trashëgimtar (të pushtetit të Faraonit),

Bulgarca: 

А Ние пожелахме да облагодетелстваме онези, които бяха обезсилени на Земята, и да ги сторим водители, и да сторим тях наследниците,

Sırpça: 

А Ми смо хтели да оне који су на Земљи тлачени милошћу обаспемо и да их вођама и наследницима учинимо.

Çekçe: 

A chtěli jsme zahrnout přízní Svou ty, kdož poníženi byli v zemi, abychom je příkladem i dědici učinili

Urduca: 

اور ہم یہ ارادہ رکھتے تھے کہ مہربانی کریں ان لوگوں پر جو زمین میں ذلیل کر کے رکھے گئے تھے اور انہیں پیشوا بنا دیں اور انہی کو وارث بنائیں

Tacikçe: 

Ва Мо бар он ҳастем, ки бар мустазъафони (заъифони) рӯи замин неъмат диҳем ва ононро пешвоён созем ва ворисон гардонем.

Tatarca: 

Фиргаун кулында изелгән Ягъкуб балаларын коткарып аларга рәхмәт итәргә һәм аларны Имамнар итәргә, һәм дә Фиргаун байлыгына варислар итәргә теләдек.

Endonezyaca: 

Dan Kami hendak memberi karunia kepada orang-orang yang tertindas di bumi (Mesir) itu dan hendak menjadikan mereka pemimpin dan menjadikan mereka orang-orang yang mewarisi (bumi),

Amharca: 

በእነዚያም በምድር ውስጥ በተጨቆኑ ላይ ልንለግስ፣ መሪዎችም ልናደርጋቸው ወራሾችም ልናደርጋቸው እንሻለን፡፡

Tamilce: 

இன்னும், பூமியில் பலவீனப்படுத்தப்பட்டவர்கள் மீது நாம் அருள்புரிவதற்கும் அவர்களை ஆட்சியாளர்களாக நாம் ஆக்குவதற்கும் (ஃபிர்அவ்னும் அவனுடைய சமுதாயமும் அழிக்கப்பட்டதன் பின்னர் அவர்களின் பூமிக்கும் சொத்துகளுக்கும்) சொந்தக்காரர்களாக அவர்களை நாம் ஆக்குவதற்கும் நாடினோம்.

Korece: 

하나님은 그 땅에서 학대받은 그들에게 은혜를 베풀어 그들을 신앙의 지도자가 되게하고 또 그 들을 후계자로 하고자 하였으매

Vietnamca: 

TA (Allah) muốn ban ân cho những người yếu thế trong xứ, TA muốn làm cho họ thành những nhà lãnh đạo và thành những người kế thừa.