Arapça:
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ مِن بَعْدِ مَا أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ الْأُولَىٰ بَصَائِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَّعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
Çeviriyazı:
veleḳad âteynâ mûse-lkitâbe mim ba`di mâ ehlekne-lḳurûne-l'ûlâ beṣâira linnâsi vehüdev veraḥmetel le`allehüm yeteẕekkerûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya olur ki düşünür, öğüt alırlar diye, insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı (Tevrat'ı) vermişizdir.
Diyanet İşleri:
And olsun ki, Musa'ya, ilk nesilleri yok ettikten sonra, insanlar düşünsünler diye Kitap'ı, açık belgeler, doğruluk rehberi ve rahmet olarak verdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve andolsun ki gelip geçen eski çağlardaki ümmetleri helak ettikten sonra öğüt alsınlar, ibret alsınlar diye insanlara cangözleri, hidayet ve rahmet olarak Musa'ya kitap verdik.
Şaban Piriş:
Şüphesiz Önceki nesilleri helak ettikten sonra, belki hatırlayıp öğüt alırlar diye Musa'ya, insanlar için basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere kitap verdik.
Edip Yüksel:
İlk nesilleri (Nuh, Hud, Salih, Lut ve Şuayb'ın halklarını) yok ettikten sonra Musa'ya, halkı aydınlatan bir kılavuz ve rahmet olarak kitabı verdik; belki öğüt alırlar diye.
Ali Bulaç:
Andolsun, ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa'ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere kitap verdik. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürler diye.
Suat Yıldırım:
Biz daha önceki bazı nesilleri imha ettikten sonra, insanların vicdanlarını aydınlatacak, basiretlerini açacak bir delil, bir hidâyet rehberi ve bir rahmet tezahürü olmak üzere Mûsa'ya Tevrat’ı verdik ki düşünüp ibret alsınlar. Ama bunu yapmadılar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Celâlim hakkı için evvelki asırlardakileri helâk ettikten sonra nâs için kalp gözleri ve bir hidâyet ve bir rahmet olmak üzere Mûsa´ya kitap verdik. Gerek ki, düşünürler (diye).
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun biz, ilk nesilleri helak ettikten sonra Mûsa'ya Kitap'ı; insanlar için basîretler, kılavuz ve rahmet olarak verdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Bekir Sadak:
De ki «Eger dogru sozlu iseniz, Allah katindan, bu ikisinden daha dogru bir Kitap getirin de ona uyayim.»
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa´ya, -düşünüp öğüt alsınlar diye- insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab´ı (Tevrat´ı) vermişizdir.
İskender Ali Mihr:
Ve andolsun ki evvelki nesilleri helâk ettikten sonra Musa (A.S)´a, insanlar için basiretleri açılsın (kalp gözleri görmeye başlasın) ve hidayet rehberi ve rahmet olsun (Rahîm esması tecelli etsin) diye Kitab´ı (Tevrat´ı) verdik. Umulur ki böylece onlar, tezekkür ederler.
Celal Yıldırım:
Ve and olsun ki biz, önceki kuşakları yok ettikten sonra Musâ´ya, insanların kalb ve vicdanlarını açıp aydınlatacak, doğru yol (rehberi) ve rahmet olacak Kitab´ı verdik
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, ilk kuşakları yıkıma uğrattıktan sonra, Musa´ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere Kitap verdik. Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.
Fransızca:
Nous avons en effet, donné le Livre à Moïse, - après avoir fait périr les anciennes générations, - en tant que preuves illuminantes pour les gens, ainsi que guidée et miséricorde afin qu'ils se souviennent.
İspanyolca:
Después de haber hecho perecer a las generaciones precedentes, dimos a Moisés la Escritura como argumento evidente para los hombres, como dirección y misericordia. Quizás, así, se dejaran amonestar.
İtalyanca:
Dopo aver distrutto le generazioni precedenti, invero abbiamo dato il Libro a Mosè, richiamo alla corretta visione per gli uomini, guida e misericordia. Se ne ricorderanno?
Almanca:
Und gewiß, bereits ließen WIR Musa die Schrift zuteil werden, nachdem WIR die ersten Generationen zugrunde gerichtet hatten, als etwas Einblick-Gewährendes für die Menschen, eine Rechtleitung und eine Gnade, damit sie sich besinnen.
Çince:
在毁灭远古的各世代之后,我确已把经典赏赐穆萨,以作世人的明证、向导和恩惠,以便他们记念。
Hollandaca:
En wij gaven aan Mozes het boek der wet, nadat wij de vroegere geslachten hadden verdelgd, om de harten der menschen te waarschuwen, en tot eene leiding en tot eene genade, opdat zij wellicht zouden nadenken.
Rusça:
Погубив первые поколения, Мы даровали Мусе (Моисею) Писание в качестве наглядного наставления для людей, верного руководства и милости, чтобы они могли помянуть назидание.
Somalice:
Waxaan Siinay (Nabi) Muuse Kitaabka ka Dib Intaan halaagnay Quruumihii hore, Isagoo Aragti u ah Dadka iyo Hanuun iyo Naxariis inay Xusuustaan Darteed.
Swahilice:
Na hakika bila ya shaka tulimpa Musa Kitabu baada ya kwisha ziangamiza kaumu za mwanzo, ili kiwafumbue macho watu, na kiwe uwongofu, na rehema, ili wapate kukumbuka.
Uygurca:
شۈبھىسىزكى، بىز (نۇھنىڭ قەۋمى ئاد، سەمۇد ۋە لۇتنىڭ قەۋمى قاتارلىق) ئىلگىرىكى ئۈممەتلەرنى ھالاك قىلغاندىن كېيىن، كىشىلەر (يەنى بەنى ئىسرائىل) نىڭ دىللىرىغا (ھەقىقەتنى كۆرىدىغان) نۇر بېرىپ، ئۇلارغا ھىدايەت ۋە رەھمەت قىلدۇق، ئۇلار ۋەز - نەسىھەت ئالسۇن دەپ، مۇساغا كىتابنى (يەنى تەۋراتنى) بەردۇق
Japonca:
本当にわれは,昔の幾世代を滅ぼした後,人びとの開眼のために,また導きと慈悲のために,ムーサーに啓典を授けた。必ずかれらは訓戒を受け入れるであろう。
Arapça (Ürdün):
«ولقد آتينا موسى الكتاب» التوراة «من بعد ما أهلكنا القرون الأولى» قوم نوح وعاد وثمود وغيرهم «بصائر للناس» حال من الكتاب جمع بصيرة وهي نور القلب أي أنوارا للقلوب «وهدى» من الضلالة لمن عمل به «ورحمةً» لمن آمن به «لعلهم يتذكرون» يتعظون بما فيه من المواعظ.
Hintçe:
और हमने बहुतेरी अगली उम्मतों को हलाक कर डाला उसके बाद मूसा को किताब (तौरैत) अता की जो लोगों के लिए अजसरतापा बसीरत और हिदायत और रहमत थी ताकि वह लोग इबरत व नसीहत हासिल करें
Tayca:
และโดยแน่นอนเราได้ประทานคัมภีร์แก่มูซา หลังจากที่เราได้ทำลายชนชาติในรุ่นก่อน ๆ เพื่อให้เป็นที่ประจักษ์แจ้งแก่ปวงมนุษย์ และเป็นแนวทางที่ถูกต้อง และเป็นความเมตตา หวังว่าพวกเขาจะได้พิจารณาใคร่ครวญ
İbranice:
וכבר הענקנו למשה את הספר (התורה) הסיפורים לאחר שהכחדנו את הדורות הקדומים, כאותות מכוונים ורחמים, על מנת שיועילו להיזכרותם
Hırvatça:
I Mi smo Musau Knjigu dali, nakon što smo drevne narode uništili, da bude svjetlo ljudima, i uputa, i milost, da bi se prisjetili i pouku primili."
Rumence:
După ce am nimicit leaturile dintâi, Noi am dăruit lui Moise Cartea ca o prevedere pentru oameni, o călăuzire şi o milostivenie. Poate îşi vor aminti!
Transliteration:
Walaqad atayna moosa alkitaba min baAAdi ma ahlakna alquroona aloola basaira lilnnasi wahudan warahmatan laAAallahum yatathakkaroona
Türkçe:
Yemin olsun biz, ilk nesilleri helak ettikten sonra Mûsa'ya Kitap'ı; insanlar için basîretler, kılavuz ve rahmet olarak verdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Sahih International:
And We gave Moses the Scripture, after We had destroyed the former generations, as enlightenment for the people and guidance and mercy that they might be reminded.
İngilizce:
We did reveal to Moses the Book after We had destroyed the earlier generations, (to give) Insight to men, and guidance and Mercy, that they might receive admonition.
Azerbaycanca:
Əvvəlki nəsilləri məhv etdikdən sonra insanlara (İsrail oğullarına) bir nur, doğru yolu göstərən rəhbər və rəhmət olaraq Musaya Kitab verdik ki, bəlkə, (onun vasitəsilə) öyüd-nəsihət qəbul etsinlər.
Süleyman Ateş:
Andolsun biz, ilk nesilleri (Nuh, Hud, Salih ve Lut kavimlerini) helak ettikten sonra Musa'ya, insanların gönül gözlerini aydınlatacak nur ve onlara yol gösterici olarak Kitabı verdik, belki düşünür, öğüt alırlar diye.
Diyanet Vakfı:
Andolsun biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya, -düşünüp öğüt alsınlar diye- insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı (Tevrat'ı) vermişizdir.
Erhan Aktaş:
Ant olsun ki önceki nesilleri yok ettikten sonra; Mûsâ’ya, öğüt alırlar diye, basiretler,(1) doğru yolu gösteren ve rahmet olarak Kitâp’ı verdik.
Kral Fahd:
Andolsun biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya, düşünüp öğüt alsınlar diye insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı (Tevrat’ı) vermişizdir.
Hasan Basri Çantay:
Andolsun ki biz evvelki nesilleri belâk etdiğimizden sonra Musâya — (insanlara kalb gözlerini açacak) basıyretler (vermek) ve bir hidâyet ve rahmet olmak üzere — o kitabı (Tevrâtı) vermişizdir. Olur ki onlar nasıyhat kabul ederler (diye).
Muhammed Esed:
Ve gerçek şu (ki), daha önceki (günahkar) nesilleri ortadan kaldırdıktan sonra, insanlar için bir aydınlanma kaynağı, bir doğru yol bilgisi ve bir rahmet olarak Musa´ya (vahyedilmiş) kitabı verdik ki, (Bizi) anıp düşünsünler.
Gültekin Onan:
Andolsun, ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa´ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere Kitap verdik. Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.
Ali Fikri Yavuz:
Azametim hakkı için, biz evvelki nesilleri helâk edişimizden sonra, Mûsa’ya Tevrat’ı verdik ki, insanların kalbleri için aydınlıklarla bir hidayet ve rahmet olsun. Olur ki, düşünür de iman ederler.
Portekizce:
Depois de termos aniquilado as primeiras gerações, concedemos a Moisés o Livro como discernimento, orientação emisericórdia para os humanos, a fim de que refletissem.
İsveççe:
EFTER ATT ha låtit tidigare släkten [som förhärdat sig i synd och ondska] gå under, skänkte Vi Moses Vår uppenbarelse, ett ljus som skulle hjälpa människorna att se klart och ge dem vägledning och nåd; kanske skulle [det stämma] dem till eftertanke.
Farsça:
و پس از آنکه اقوام پیشین را [چون قوم نوح و هود و صالح و لوط] هلاک کردیم، به موسی کتاب دادیم که برای مردم وسیله بینایی و هدایت و رحمتی بود، تا متذکّر و هوشیار شوند.
Kürtçe:
سوێند بەخوا بێگومان تەوراتمان بەخشی بە موسا لەپاش ئەوەی خەڵکی سەردەمە پێشوەکانمان لەناوبرد تا بەرچاو ڕوونی و ڕێنمونی و ڕەحمەت بێت بۆ خەڵکی بۆ ئەوەی ئەو خەڵکە بیربکەنەوەو ئامۆژگاری وەرگرن
Özbekçe:
Батаҳқиқ, Биз аввалги асрларни ҳалок қилганимиздан сўнг Мусога одамлар учун нур, ҳидоят ва раҳмат қилиб китобни бердик. Шоядки улар эсласалар.
Malayca:
Dan demi sesungguhnya, Kami berikan kepada Nabi Musa Kitab Taurat sesudah Kami binasakan kaum-kaum yang telah lalu, untuk membuka hati dan menjadi hidayah petunjuk serta membawa rahmat, semoga mereka beringat.
Arnavutça:
Na, me të vërtetë, ia kemi dhënë Musait Librin pasi i kemi shkatërruar popujt e lashtë, që të jetë dritë për njerëzit dhe udhëzim e mëshirë – për t’u këshilluar ata.
Bulgarca:
И дадохме на Муса Писанието, след като погубихме първите поколения - за прозрение на хората и за напътствие, и милост, за да се поучат!
Sırpça:
И Ми смо Мојсију дали Књигу, након што смо уништили древне народе, да буде светло људима, и упута, и милост, да би се присетили и примили поуку.
Çekçe:
A darovali jsme Mojžíšovi Písmo poté, co předchozí pokolení jsme zahubili, jako důkazy viditelné pro lidi i jako vedení a milosrdenství - snad se vzpamatují.
Urduca:
پچھلی نسلوں کو ہلاک کرنے کے بعد ہم نے موسیٰؑ کو کتاب عطا کی، لوگوں کے لیے بصیرتوں کا سامان بنا کر، تاکہ شاید لوگ سبق حاصل کریں
Tacikçe:
Пас аз он, ки мардуми рӯзгори пешинро ҳалок сохтем, ба Мӯсо китоб додем, то мардумро ибрату ҳидоят ва раҳмат бошад. Шояд панд гиранд.
Tatarca:
Әүвәлге азгыннарны һәлак иткәннән соң Мусага китап бирдек, ул китап кешеләрнең күңелләренә иман яктылыгы һәм туры юл, Һәм мөэминнәргә рәхмәт булганы хәлдә бирелде, шаять кешеләр вәгазьләнерләр.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya telah Kami berikan kepada Musa Al-Kitab (Taurat) sesudah Kami binasakan generasi-generasi yang terdahulu, untuk menjadi pelita bagi manusia dan petunjuk dan rahmat, agar mereka ingat.
Amharca:
የፊተኞቹን የክፍለ ዘመናት ሕዝቦችም ከአጠፋን በኋላ ለሰዎች የልብ ብርሃን መሪም እዝነትም ሲኾን ይገሰጹ ዘንድ ለሙሳ መጽሐፉን በእርግጥ ሰጠነው፡፡
Tamilce:
முந்திய தலைமுறையினர்களை நாம் அழித்த பின்னர் மக்களுக்கு ஒளியாகவும் நேர்வழியாகவும் கருணையாகவும் மூஸாவிற்கு நாம் திட்ட வட்டமாக வேதத்தைக் கொடுத்தோம், அவர்கள் நல்லுணர்வு பெறவேண்டும் என்பதற்காக.
Korece:
하나님이 전세대들을 멸망 케 한 후 모세에게 성서를 주었나 니 이로하여 백성들에게 빛이 되고길이되며 교훈을 받고자 하는 이들에게 은혜가 되도록 하였노라
Vietnamca:
Quả thật TA đã ban cho Musa Kinh Sách (Cựu Ước) dùng để soi sáng cho nhân loại sau khi TA đã tiêu diệt những thế hệ trước đó. (Kinh sách đó) vừa là một nguồn Chỉ Đạo vừa là một Hồng Ân cho (nhân loại) mong rằng họ biết lưu tâm.
Ayet Linkleri: