Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

23

Sûredeki Ayet No: 

85

Ayet No: 

2758

Sayfa No: 

347

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

Çeviriyazı: 

seyeḳûlûne lillâh. ḳul efelâ teẕekkerûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah'a aittir diyecekler. "Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız?" de.

Diyanet İşleri: 

Allah'ındır diyecekler, "Öyleyse ders almaz mısınız?" de.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Diyecekler ki: Allah'ın. De ki: O halde ne diye hala düşünüp anlamazsınız?

Şaban Piriş: 

Allah’a aittir, diyecekler. Hala düşünmez misiniz? de!

Edip Yüksel: 

ALLAH'ın," diyecekler. De ki, "Düşünmez misiniz?

Ali Bulaç: 

Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?

Suat Yıldırım: 

Elbette: “Allah'ındır” diyeceklerdir. Öyleyse, sen de ki: “Neden aklınızı başınıza almıyorsunuz?” [39,3]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Elbette diyeceklerdir ki: «Allah´tır.» De ki: «O halde düşünmez misiniz?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah'ındır! diyecekler. De ki: "Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?"

Bekir Sadak: 

Allah cocuk edinmemistir

İbni Kesir: 

Allah´ındır, diyecekler. Öyleyse ibret almaz mısınız? de.

Adem Uğur: 

Allah´a aittir diyecekler. Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız! de.

İskender Ali Mihr: 

“Allah´ındır.” diyecekler. De ki: “Hâlâ tezekkür etmeyecek misiniz (akıl etmeyecek misiniz)?”

Celal Yıldırım: 

Allah´a aittir diyecekler. De ki: Artık iyice düşünmez misiniz ?

Tefhim ul Kuran: 

«Allah´ındır» diyecekler. De ki: «Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?»

Fransızca: 

Ils diront : "A Allah". Dis : "Ne vous souvenez-vous donc pas ? "

İspanyolca: 

Dirán: «¡De Alá!» Di: «¿Es que no os dejaréis amonestar?»

İtalyanca: 

Riponderanno: «Ad Allah». Di': «Non rifletterete dunque?».

Almanca: 

Sie werden sagen: "ALLAH!" Sag: "Entsinnt ihr euch nicht?!"

Çince: 

他们要说:为真主所有。你说:你们怎不记得呢?

Hollandaca: 

Zij zullen antwoorden: Aan God. Zeg: Wilt gij dit niet bedenken?

Rusça: 

Они скажут: "Аллаху". Скажи: "Неужели вы не помяните назидание?"

Somalice: 

Waxay Odhan Eebe, waxaad Dhahdaa Miyeydaan wax Xusuusanayn.

Swahilice: 

Watasema: Ni vya Mwenyezi Mungu! Sema: Basi, je, hamkumbuki?

Uygurca: 

ئۇلار: «اﷲ نىڭ» دەيدۇ. (بۇنىڭدىن) پەند - نەسىھەت ئالمامسىلەر؟

Japonca: 

かれらは必ず,「アッラーの有である。」と言うであろう。言ってやるがいい。「あなたがたは,まだ気が付かないのか。」

Arapça (Ürdün): 

«سيقولون لله قل» لهم «أفلا تذَّكرون» بإدغام التاء الثانية في الذال تتعظون فتعلمون أن القادر على الخلق ابتداء قادر على الإحياء بعد الموت.

Hintçe: 

तुम कह दो कि तो क्या तुम अब भी ग़ौर न करोगे

Tayca: 

พวกเขาจะกล่าวว่า “มันเป็นของอัลลอฮ์” จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด “ถ้าเช่นนั้น พวกท่านจะไม่พิจารณาใคร่ครวญหรือ ?”

İbranice: 

הם יאמרו: 'לאלוהים'. אמור: 'האם לא תיזכרו

Hırvatça: 

"Allahova!", odgovorit će, a ti reci: "Pa zašto se onda ne prisjetite?"

Rumence: 

Ei vor spune: “A lui Dumnezeu!” Spune: “Nu vă veţi mai aminti?”

Transliteration: 

Sayaqooloona lillahi qul afala tathakkaroona

Türkçe: 

"Allah'ındır!" diyecekler. De ki: "Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?"

Sahih International: 

They will say, "To Allah." Say, "Then will you not remember?"

İngilizce: 

They will say, "To Allah!" say: "Yet will ye not receive admonition?"

Azerbaycanca: 

Onlar mütləq: “Allahındlr!” – deyə cavab verəcəklər. Sən də de: “Bəs elə isə (məxluqatı yaratmağa qadir olan kəsin öləndən sonra onları yenidən dirildə biləcəyini) düşünmürsünüz?”

Süleyman Ateş: 

Allah'ındır diyecekler. "O halde düşün(üp, ilk kez yaratanın, ikinci defa yine yaratılabileceğini anla)mıyor musunuz?" de.

Diyanet Vakfı: 

"Allah'a aittir" diyecekler. Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız! de.

Erhan Aktaş: 

“Allah’a aittir.” diyecekler. De ki: “Hâlâ öğüt almayacak mısınız?”

Kral Fahd: 

«Allah'a aittir» diyecekler. Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız! de.

Hasan Basri Çantay: 

«Allahındır» diyecekler. «O halde iyiden iyi düşünüb de ibret almaz mısınız siz? de.

Muhammed Esed: 

"Allah´ın!" diye cevap vereceklerdir. De ki: "Peki, (Allah´ın birliğini, eşsiz, ortaksız olduğunu) kendiliğinizden hatırlamayacak mısınız artık?"

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar diyecekler ki: “- Allah’ındır.“ Sen, de ki: “- O halde düşünüb Allah’ın kudretini anlamaz mısınız?”

Portekizce: 

Responderão: A Deus! Dize-lhes: Não meditais, pois?

İsveççe: 

De kommer att svara: "Gud." Säg: "Då borde ni tänka över [vad det innebär]?"

Farsça: 

خواهند گفت: از خداست. بگو: با این حال آیا متذکّر نمی شوید؟

Kürtçe: 

بێگومان دەڵێن (ھەمووی) ھی خوایە بڵێ دەی ئایا بیر ناکەنەوە؟

Özbekçe: 

«Аллоҳникидир», дерлар. Сен: «Наҳотки эслатма олмасангиз?!» дегин.

Malayca: 

Mereka akan menjawab: "Kepunyaan Allah". Katakanlah: "Mengapa kamu tidak mahu ingat (dan insaf)?"

Arnavutça: 

Ata thonë: “Të Perëndisë!” E ti, thuaj: “Vallë, a nuk po meditoni ju?”

Bulgarca: 

Ще кажат: “На Аллах!” Кажи: “Не ще ли се поучите?”

Sırpça: 

„Аллахова!“ Одговориће, а ти реци: „Па зашто онда не дођете себи?“

Çekçe: 

Odvětí: 'Bohu.' Rci: 'Proč se tedy nevzpamatujete?'

Urduca: 

یہ ضرور کہیں گے اللہ کی کہو، پھر تم ہوش میں کیوں نہیں آتے؟

Tacikçe: 

Хоҳанд гуфт: «Аз они Худо». Бигӯ: «Оё панд на- мегиред?»

Tatarca: 

Әлбәттә, алар Аллаһныкы диярләр. Син аларга Аллаһ эшеннән гыйбрәт алып вәгазьләнмисезме, башта юктан бар итүче Аллаһның барны тергезергә көче җитмәсме?

Endonezyaca: 

Mereka akan menjawab: "Kepunyaan Allah". Katakanlah: "Maka apakah kamu tidak ingat?"

Amharca: 

«በእርግጥ የአላህ ነው» ይሉሃል፡፡ «ታዲያ አትገሰጹምን» በላቸው፡፡

Tamilce: 

அல்லாஹ்விற்கே உரிமையானவர்கள் என்று அவர்கள் கூறுவார்கள். ஆக, (நபியே! அவர்களிடம்) கூறுவீராக! நீங்கள் நல்லறிவு பெற வேண்டாமா?

Korece: 

그들은 말하리라 하나님께 귀속하여 있도다 일러가로되 그래도 너희는 교훈을 수락하지 않느뇨

Vietnamca: 

Họ sẽ nói: “Của Allah” Ngươi hãy bảo họ: “Vậy các người không lưu tâm ư?”