Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

27

Sûredeki Ayet No: 

91

Ayet No: 

3250

Sayfa No: 

385

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ الْبَلْدَةِ الَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُ كُلُّ شَيْءٍ ۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ

Çeviriyazı: 

innemâ ümirtü en a`büde rabbe hâẕihi-lbeldeti-lleẕî ḥarramehâ velehû küllü şey'. veümirtü en ekûne mine-lmüslimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(De ki): "Ben ancak her şeyin sahibi olan ve burayı kutlu kılan bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Yine bana müslümanlardan olmam emredildi."

Diyanet İşleri: 

De ki: "Ben, yalnız her şeyin sahibi olan ve bu kutlu kılınmış şehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum." Kim doğru yolu bulmuşsa, yalnız kendisi için bulmuş olur, kim sapıtmışsa kendine etmiş olur. De ki: "Ben sadece, uyaranlardan biriyim."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bana, ancak orasını emin bir harem olarak halkeden bu şehrin Rabbine ibadet etmem emredildi ve onundur her şey ve Müslümanlardan olmam emredildi bana.

Şaban Piriş: 

(De ki:) Ben ancak, haram kıldığı bu şehri Rabbi’ne ibadet etmekle emrolundum. Her şey O’nundur. Müslümanlardan olmakla emrolundum.

Edip Yüksel: 

Ben, sadece bu şehrin Rabbine kulluk etmekle emredildim. O burayı kutsal kılmıştır ve her şey O'nundur. Ben müslümanlardan olmakla emredildim.

Ali Bulaç: 

(De ki:) "Ben, ancak bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki, O, burasını kutlu ve saygıdeğer kıldı. Herşey O'nundur. Ve Müslümanlardan olmakla emrolundum."

Suat Yıldırım: 

De ki: Bana bu beldeyi muhterem ve mukaddes kılan ve her şey Kendisine ait olan Allah'a, yalnız O’na ibadet etmem emredildi. Keza bana Allah’a teslim olanların ilki olmam ve Kur’ân okumam da emredildi. Artık kim doğru yolu bulursa sırf kendisi için bulmuş olur. Kim de yoldan saparsa de ki: “Ben sadece uyarmakla görevli elçilerden biriyim.” [106,3-4; 3,58; 28,3; 13,40]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(De ki:) «Ben muhakkak emrolundum ki bu beldenin Rabbine ibadet edeyim ki, buna bir hürmet vermiştir ve her şey O´nun içindir ve emrolundum ki, müslümanlardan olayım.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ben sadece, bu beldenin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Orayı saygıya layık kılmıştır O. Her şey O'nundur. Ben, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmakla emrolundum.

Bekir Sadak: 

Firavun memleketin basina gecti ve halkini firkalara ayirdi. Iclerinden bir toplulugu gucsuz bularak onlarin ogullarini bogazliyor, kadinlari sag birakiyordu

İbni Kesir: 

Ben

Adem Uğur: 

(De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke´nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O´na aittir. Bana müslümanlardan olmam &quot

İskender Ali Mihr: 

Ben sadece &quot

Celal Yıldırım: 

Ben ancak hürmete lâyık gördüğü bu şehrin (Mekke´nin) Rabbına ibâdetle emrolundum. Her şey O´na aittir ve ben Müslümanlardan olmakla, Kur´ân okumakla da emrolundum. Artık kim doğru yolu bulup seçerse, o ancak kendi lehine bulmuş olur

Tefhim ul Kuran: 

(De ki:) «Ben, ancak bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki, O, burasını kutlu ve saygıdeğer kıldı. Her şey O´nundur. Ve müslümanlardan olmakla emrolundum.»

Fransızca: 

"Il m'a été seulement commandé d'adorer le Seigneur de cette Ville (la Mecque) qu'Il a sanctifiée, - et à Lui toute chose - et il m'a été commandé d'être du nombre des Musulmans,

İspanyolca: 

«He recibido sólo la orden de servir al Señor de esta ciudad, que Él ha declarado sagrada. ¡Todo Le pertenece! He recibido la orden de ser de los sometidos a Él,

İtalyanca: 

In verità non mi è stato solo ordinato di adorare il Signore di questa città che Egli ha resa inviolabile. A Lui tutto

Almanca: 

Ich wurde nur angewiesen, daß ich Dem HERRN dieser Ortschaft diene, die ER für haram erklärte, und Ihm gehört alles. Und ich wurde angewiesen, von den Muslimen zu sein,

Çince: 

(你说):我只奉命崇拜这城市的主,他曾以这城市为禁地。万物都是他所有的。我亦奉命做一个归顺的人,

Hollandaca: 

Waarlijk, mij is bevolen den Heer van dit grondgebied (van Mekka) te vereeren, die het heeft geheiligd. Aan hem behooren alle dingen, en mij is bevolen een Moslem te zijn.

Rusça: 

Скажи: "Мне велено только поклоняться Господу этого города (Мекки), который Он провозгласил заповедным. Ему принадлежит всякая вещь, мне же велено быть одним из мусульман

Somalice: 

Waxaa uun Lay Faray inaan Caabudo Eebaha Baladkan (Maka) ee ah kan Xarrimay oo wax kastana iska leh, waxaana lay Faray inaan ahaado Muslimiinta.

Swahilice: 

Ama mimi nimeamrishwa nimuabudu Mola Mlezi wa mji huu aliye ufanya ni mtakatifu; na ni vyake Yeye tu vitu vyote. Na nimeamrishwa niwe miongoni mwa Waislamu, wenye kunyenyekea.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد! ئېيتقىنكى) «مەن پەقەت اﷲ ھۈرمەتلىك قىلغان بۇ شەھەر (يەنى مەككە مۇكەررەمە) نىڭ پەرۋەردىگارىغا ئىبادەت قىلىشقا بۇيرۇلدۇم، ھەممە نەرسە اﷲ نىڭ مۈلكىدۇر، مەن مۇسۇلمانلاردىن بولۇشقا، قۇرئان ئوقۇشقا بۇيرۇلدۇم». كىمكى ھىدايەت تاپىدىكەن، ئۇ ئۆزىنىڭ پايدىسى ئۈچۈندۇر، كىمكى ئازىدىكەن (ئۇنىڭ ۋابالى ئۆزىگە بولىدۇ) سەن (ئۇنىڭغا) ئېيتقىنكى، «مەن پەقەت ئاگاھلاندۇرغۇچىلاردىنمەن»

Japonca: 

わたしは,聖域となされたこの町(マッカ)の主にだけ仕えなさいと命じられた。凡ての有はかれに属する。わたしは,服従,帰依する者の一人であるよう命じられ,

Arapça (Ürdün): 

«إنما أمرت أن أعبد رب هذه البلدة» أي مكة «الذي حرمها» جعلها حرماً آمناً لا يسفك فيها دم إنسان ولا يظلم فيها أحد ولا يصاد صيدها ولا يختلى خلاها، وذلك من النعم على قريش أهلها في رفع الله عن بلدهم العذاب والفتن الشائعة في جميع بلاد العرب «وله» تعالى «كل شيء» فهو ربه وخالقه ومالكه «وأمرت أن أكون من المسلمين» لله بتوحيده.

Hintçe: 

(ऐ रसूल उनसे कह दो कि) मुझे तो बस यही हुक्म दिया गया है कि मै इस शहर (मक्का) के मालिक की इबादत करुँ जिसने उसे इज्ज़त व हुरमत दी है और हर चीज़ उसकी है और मुझे ये हुक्म दिया गया कि मै (उसके) फरमाबरदार बन्दों में से हूँ

Tayca: 

(จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด) “แท้จริงฉันได้รับบัญชาว่า จงเคารพภักดีพระเจ้า แห่งเมืองนี้ซึ่งพระองค์ทรงทำให้มันเป็นที่ต้องห้าม และทุกสิ่งทุกอย่างเป็นสิทธิของพระองค์ และฉันได้รับบัญชาให้อยู่ในหมู่ผู้นอบน้อม”

İbranice: 

הן, נצטוויתי לעבוד את ריבון העיר הזאת אשר אותה אלוהים קידש, ולו שייך כל דבר. ונצטוויתי להיות מן המוסלמים ( המתמסרים לאלוהים)

Hırvatça: 

Ja sam primio zapovijest da ibadet činim jedino Gospodaru ovoga grada, Koji ga je zabranio skrnaviti - a Njemu sve pripada - i naređeno mi je da iz reda muslimana - Allahu predanih budem.

Rumence: 

“Mie mi s-a poruncit doar să mă închin Domnului acestei cetăţi pe care o sfinţit-o. Al Lui este totul! Mie mi s-a poruncit să fiu printre cei supuşi

Transliteration: 

Innama omirtu an aAAbuda rabba hathihi albaldati allathee harramaha walahu kullu shayin waomirtu an akoona mina almuslimeena

Türkçe: 

"Ben sadece, bu beldenin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Orayı saygıya layık kılmıştır O. Her şey O'nundur. Ben, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmakla emrolundum."

Sahih International: 

[Say, O Muhammad], "I have only been commanded to worship the Lord of this city, who made it sacred and to whom [belongs] all things. And I am commanded to be of the Muslims [those who submit to Allah]

İngilizce: 

For me, I have been commanded to serve the Lord of this city, Him Who has sanctified it and to Whom (belong) all things: and I am commanded to be of those who bow in Islam to Allah's Will,-

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum! De: ) “Mənə ancaq bu şəhərin (Məkkənin) Rəbbinə ibadət etmək əmr olumuşdur. Elə bir şəhər ki, (Rəbbim) onu müqəddəs tutmuşdur. (Orada qan tökmək, bir kəsə zülm etmək qadağan olunmuşdur. Başqa yerdə halal olan şeylər orada haram buyurulmuşdur). Hər şey yalnız Onundur. Mənə müsəlman (Allaha təslim) olmaq əmr edilmişdir!

Süleyman Ateş: 

(De ki): "Ben sadece bu kentin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. O, burayı saygıdeğer kıldı ve her şey O'nundur. Ve bana müslümanlardan olmam emredildi."

Diyanet Vakfı: 

(De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam " emredildi.

Erhan Aktaş: 

Ben, sadece bu beldeye saygınlık veren Rabb’e kul olmakla emrolundum! Her şey O’nundur. Ve ben Müslim(1) olmakla emrolundum!

Kral Fahd: 

(De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine ki O burayı haram (dokunulmaz) kılmıştır kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Ve ben, müslümanlardan olmakla emrolundum"

Hasan Basri Çantay: 

(De ki:) «Ben ancak bu şehrin Rabbine — ki O, bunu hürmetli kılmışdır — ibâdet etmemle emr olundum. Her şey Onundur. Ben müslümanlardan olmamla emr olundum».

Muhammed Esed: 

(Ey Muhammed, de ki:) "Ben, yalnızca, kutlu kıldığı bu şehrin ve var olan her şeyin Rabbine kulluk etmekle emrolundum; yani, O´na yürekten boyun eğen kimselerden olmakla emrolundum;

Gültekin Onan: 

(De ki:) &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm) de ki: “- Ben ancak bu şehrin (Mekke’nin) Rabbine ibadet etmemle emrolundum

Portekizce: 

Tem-me sido ordenado adorar o Senhor desta Metrópole, o Qual a consagrou - a Ele tudo pertence -, e também me foiordenado ser um dos muçulmanos.

İsveççe: 

[SÄG, Muhammad:] "Jag har blivit befalld att dyrka Herren över denna stad - [det är Han] som har förklarat den okränkbar och allt tillhör Honom, - och jag har blivit befalld att vara en av dem som underkastar sig Hans vilja

Farsça: 

من فقط فرمان یافته ام که پروردگار این شهر را که آن را بسیار محترم شمرده و همه چیز در سیطره مالکیّت و فرمانروایی اوست، بپرستم و فرمان یافته ام که از تسلیم شدگان [فرمان ها و احکام او] باشم،

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ) بێگومان من فەرمانم پێدراوە کەتەنھا پەروەردگاری ئەم شارە (مەککە) بپەرستم ئەو (خوایە) ی (ڕێز شکاندی) ئەم شارەی حەرام کردووە و ھەموو شتێك تەنھا ھی ئەو (خوایە) وە فەرمانم پێدراوە لەموسڵمانان بم

Özbekçe: 

Мен ушбу шаҳарнинг Робби, уни ҳаром қилган зотга ибодат қилишга амр этилдим, холос. Ҳамма нарса Уникидир. Ва мусулмонлардан бўлишга амр этилдим.

Malayca: 

(Katakanlah wahai Muhammad):" Aku hanyalah diperintahkan supaya menyembah Allah Tuhan negeri (Makkah) ini yang telah menjadikannya suci lagi dihormati dan yang menguasai segala-galanya; dan aku diperintahkan supaya tetap menjadi dari orang-orang Islam (yang menyerah diri bulat-bulat kepadaNya), -

Arnavutça: 

(Thuaju atyre o Muhammed): “Mua më është urdhëruar që të adhuroj vetëm Zotin e këtij Qyteti (Mekkes), të cilin Ai e ka bërë të shenjtë dhe Atij i përket gjithçka. Dhe, më është urdhëruar që të jam prej atyre që besojnë –

Bulgarca: 

Повелено ми бе да служа единствено на Господа на този град [Мека], който Той обяви за свещен и Негово е всяко нещо, и бе ми повелено да съм от отдадените на Аллах,

Sırpça: 

Ја сам примио заповест да обожавам једино Господара овог града који је Он учинио светим – а Њему све припада – и наређено ми је да будем Аллаху предан и послушан.

Çekçe: 

Rci: 'Bylo mi nařízeno pouze, abych uctíval Pána tohoto města, jež On posvátným prohlásil a Jemu věci všechny náleží! A bylo mi rozkázáno, abych byl do vůle Jeho odevzdaný

Urduca: 

(اے محمدؐ، اِن سے کہو) "مجھے تو یہی حکم دیا گیا ہے کہ اِس شہر کے رب کی بندگی کروں جس نے اِسے حرم بنایا ہے اور جو ہر چیز کا مالک ہے مجھے حکم دیا گیا ہے کہ میں مسلم بن کر رہوں

Tacikçe: 

Ба ман фармон шуда, ки Парвардигори ин шаҳрро бипарастам. Шаҳре, ки Худованде, ки ҳама чиз аз они Ӯст, ҳурматаш ниҳода ва амр шудаам, ки аз мусалмонон бошам.

Tatarca: 

Анда золым итүне хәрам иткән Мәккә шәһәренең Раббысына гына гыйбадәт кылу белән мин боерылмыш булдым, һәрнәрсә Аныкыдыр, дәхи Аллаһуга итагать итүче мөселман булу белән мин боерылмыш булдым.

Endonezyaca: 

Aku hanya diperintahkan untuk menyembah Tuhan negeri ini (Mekah) Yang telah menjadikannya suci dan kepunyaan-Nya-lah segala sesuatu, dan aku diperintahkan supaya aku termasuk orang-orang yang berserah diri.

Amharca: 

የታዘዝኩት የዚህችን አገር ጌታ ያንን ክልል ያደረጋትን እንድግገዛ ብቻ ነው፡፡ ነገሩንም ሁሉ የእርሱ ነው፡፡ ከሙስሊሞችም እንድኾን ታዝዣለሁ (በላቸው)፡፡

Tamilce: 

(நபியே கூறுவீராக!) நான் கட்டளை இடப்பட்டதெல்லாம், இந்த ஊரின் இறைவனை வணங்குவதற்குத்தான். அவன் அதை புனிதப்படுத்தியுள்ளான். இன்னும், அவனுக்குத்தான் எல்லாப் பொருள்களும் உரிமையானவையாகும். இன்னும், நான் (அவனுக்கு முற்றிலும் பணிந்து, நபி இப்ராஹீமுடைய மார்க்கத்தை பின்பற்றுகிற) முஸ்லிம்களில் ஆகவேண்டும் என்று கட்டளை இடப்பட்டுள்ளேன்.

Korece: 

나는 이 도시를 성역으로 하여 주신 주님만을 경배하라 명 령받았으니 모든 것은 그분의 권 능 안에 있노라 또한 나는 하나님 께 순종하는 자가 되라는 명령을 받았노라

Vietnamca: 

(Hỡi Thiên Sứ Muhammad, Ngươi hãy nói): “Quả thật Ta chỉ được lệnh thờ phượng Thượng Đế của thành phố (Makkah) này, nơi mà Ngài đã làm cho nó linh thiêng, và mọi thứ đều thuộc về Ngài; và Ta được lệnh phải là một tín đồ Muslim.”