Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمْ أَعْمَالَهُمْ فَهُمْ يَعْمَهُونَ
Çeviriyazı:
inne-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati zeyyennâ lehüm a`mâlehüm fehüm ya`mehûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.
Diyanet İşleri:
Ahirete inanmayanların yaptıkları işleri kendilerine güzel göstermişizdir; bu yüzden körü körüne bocalarlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Âhirete inanmayanların işledikleri işleri bezedik de artık onlar, şaşkın bir halde kalakaldılar.
Şaban Piriş:
Ahirete ima etmeyenler ise, biz onlara amellerini süsledik de onlar bocalayıp dururlar.
Edip Yüksel:
Ahirete inanmıyanların ise yaptıklarını kendilerine süslü göstermişizdir, bocalayıp dururlar.
Ali Bulaç:
Ahirete inanmayanlara gelince; Biz onlara kendi yaptıklarını süslemişiz, böylece onlar, 'körlük içinde şaşkınca dolaşırlar'.
Suat Yıldırım:
Biz âhirete iman etmeyenlere yaptıkları işleri süsledik, o yüzden onlar körelmiş bir vaziyette bocalar dururlar. [6,110]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Şüphe yok o kimseler, ki ahirete inanmazlar, onlar için yaptıklarını süslemişizdir. Artık onlar mütehayyirane bir halde bulunurlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Şu bir gerçek ki, âhirete inanmayanların amellerini biz, kendileri için süsleyip püsledik. Bu yüzden onlar kalpleri körelmiş olarak şaşkınlık içinde bocalar dururlar.
Bekir Sadak:
(10-12) «egnegini at!» Musa, degneginin yilan gibi hareketler yaptigini gorunce, arkasina bakmadan donup kacti. «Ey Musa! Korkma
İbni Kesir:
Ahirete inanmayanlara gelince
Adem Uğur:
Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki ahirete (ruhun Allah´a ulaşması) inanmayanlara, onların amellerini süsledik. Böylece onlar, (şaşkın bir halde) bocalarlar.
Celal Yıldırım:
Âhiret´e inanmayanlara ise amellerini süsleyip çekici kıldık da o sebeple onlar (inkâr ve azgınlıkları içinde) bocalayıp dururlar.
Tefhim ul Kuran:
Ahirete inanmayanlara gelince
Fransızca:
Quant à ceux qui ne croient pas en l'au-delà, Nous embellissons [à leurs yeux] leurs actions, et alors ils deviennent confus et hésitants.
İspanyolca:
Hemos engalanado a sus propios ojos las acciones de los que no creen en la otra vida. Yerran ciegos.
İtalyanca:
Quanto a coloro che non credono nell'altra vita, facemmo [sembrar] belle le loro azioni, sì che procedessero alla cieca.
Almanca:
Gewiß, denjenigen, die den Iman an das Jenseits nicht verinnerlichen, haben WIR ihre Taten schön erscheinen lassen, so sind sie verwirrt.
Çince:
不信后世者,我确已为他们而装饰了他们的行为,故他们是徘徊歧途的。
Hollandaca:
Wat hen betreft, die niet in het volgende leven gelooven, wij hebben hunne werken voor hen gereed gemaakt, zij zullen door verbazing getroffen worden, over hunne teleurstelling, als zij weder zullen worden opgewekt.
Rusça:
Воистину, тем, которые не веруют в Последнюю жизнь, Мы представили их деяния прекрасными, и они блуждают в растерянности.
Somalice:
Kuwaanse Rumayn Aakhiro waxaan u Qurxinay Camalkooda waana ku Indho la'Yihiin (Wareersanyihiin).
Swahilice:
Kwa hakika wale wasio iamini Akhera tumewapambia vitendo vyao, kwa hivyo wanatangatanga ovyo.
Uygurca:
ئاخىرەتكە ئىشەنمەيدىغانلارغا ئۇلارنىڭ ئەمەللىرىنى ھەقىقەتەن چىرايلىق كۆرسەتتۇق، ئۇلار (گۇمراھلىقلىرىدا) تېڭىرقاپ يۈرۈشىدۇ
Japonca:
われは来世を信じない者には,自分の行いを(一見)立派に見えるようにした。それで,かれらは(舷?)惑されさ迷う。
Arapça (Ürdün):
«إن الذين لا يؤمنون بالآخرة زينا لهم أعمالهم» القبيحة بتركيب الشهوة حتى رأوها حسنة «فهم يعمهون» يتحيرون فيها لقبحها عندنا.
Hintçe:
इसमें शक नहीं कि जो लोग आखिरत पर ईमान नहीं रखते (गोया) हमने ख़ुद (उनकी कारस्तानियों को उनकी नज़र में) अच्छा कर दिखाया है
Tayca:
แท้จริงบรรดาผู้ไม่ศรัทธาต่อวันปรโลกนั้น เราได้ทำให้การงานของพวกเขาสวยงามแก่พวกเขา ดังนั้นพวกเขาจะระเหเร่ร่อน
İbranice:
אולם אלה אשר אינם מאמינים בעולם הבא, המעשים הרעים שלהם נראים להם יפים, הם תועים במבוכה
Hırvatça:
Zaista onima koji u ahiret ne vjeruju Mi prikazujemo kao lijepe postupke njihove-pa oni lutaju;
Rumence:
Celor care nu cred în Viaţa de Apoi, Noi le-am împodobit faptele în ochii lor, iar ei merg orbeşte.
Transliteration:
Inna allatheena la yuminoona bialakhirati zayyanna lahum aAAmalahum fahum yaAAmahoona
Türkçe:
Şu bir gerçek ki, âhirete inanmayanların amellerini biz, kendileri için süsleyip püsledik. Bu yüzden onlar kalpleri körelmiş olarak şaşkınlık içinde bocalar dururlar.
Sahih International:
Indeed, for those who do not believe in the Hereafter, We have made pleasing to them their deeds, so they wander blindly.
İngilizce:
As to those who believe not in the Hereafter, We have made their deeds pleasing in their eyes; and so they wander about in distraction.
Azerbaycanca:
Həqiqətən, axirətə inanmayanların (pis) əməllərini özlərinə yaxşı göstərdik. Onlar (öz azğınlıqları içərisində) şaşqın bir vəziyyətdədirlər.
Süleyman Ateş:
Ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslemişizdir, onlar körü körüne bocalarlar.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar.
Erhan Aktaş:
Hesap gününe îmân etmeyenlere, yaptıklarını sevimli gösterdik. Bu yüzden şaşkınlık içinde bocalayıp dururlar.
Kral Fahd:
Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar.
Hasan Basri Çantay:
Biz, âhirete inanmayanların (kötü) amel (ve hareket) lerini kendileri için süslemişizdir de (kalbleri kör olarak) şaşırıb kalmakdadırlar.
Muhammed Esed:
Ahirete inanmayanlara gelince, onlara yapıp ettiklerini güzel göstermişizdir; bu yüzden, körcesine bocalayıp durmaktadırlar.
Gültekin Onan:
Ahirete inanmayanlara gelince
Ali Fikri Yavuz:
Ahirete inanmıyanların âmellerini, kendilerine süslü göstermişiz de, onlar hakkı göremiyorlar.
Portekizce:
Em verdade, àqueles que não crêem na outra vida, abrilhantaremos as suas ações, e eis que se extraviarão.
İsveççe:
Vi har låtit dem som inte tror på det eviga livet se sina handlingar i ett förskönande ljus och så går de sin väg fram, snubblande än hit än dit i blindo.
Farsça:
به راستی کسانی که به آخرت ایمان ندارند، اعمال [زشتشان] را در نظرشان آراستیم، پس همواره در حیرت و سرگردانی اند،
Kürtçe:
بەڕاستی ئەوانەی باوەڕ ناھێنن بەڕۆژی دوایی کردەوە (خراپە) کانیانمان ڕازاندوەتەوە بۆیان بۆیە ئەوان بەسەرگەردانی دەسوڕێنەوە
Özbekçe:
Албатта, охиратга иймон келтирмайдиганларга Биз амалларини зийнатлаб кўрсатдик. Бас, улар адашиб-улоқиб юраверарлар.
Malayca:
Sesungguhnya orang-orang yang tidak percaya kepada hari akhirat, Kami jadikan perbuatan-perbuatan buruk mereka kelihatan baik kepada mereka; oleh itu, tinggalah mereka meraba-raba dalam kesesatan.
Arnavutça:
Me të vërtetë, ata që nuk kanë besuar në jetën tjetër, Na ua kemi zbukuruar veprat e tyre (të prirura kah e keqja) – andaj, ata, janë të hutuar.
Bulgarca:
На онези, които не вярват в отвъдния живот, разкрасихме делата им и те се лутат.
Sırpça:
Заиста онима који у Онај свет не верују Ми приказујемо њихове поступке лепим - зато они лутају;
Çekçe:
Těm však, kdož v onen svět nevěří, jsme zkrášlili jejich konání, takže jen slepě tápají.
Urduca:
حقیقت یہ ہے کہ جو لوگ آخرت کو نہیں مانتے ان کے لیے ہم نے اُن کے کرتوتوں کو خوشنما بنا دیا ہے، اس لیے وہ بھٹکتے پھر رہے ہیں
Tacikçe:
Амалҳои онҳоеро, ки ба охират имон надоранд, дар дар назарашон биёростем. Аз ин рӯй саргашта мондаанд.
Tatarca:
Ахирәт көненә ышанмаган кешеләрнең кабахәт эшләрен үзләренә яхшы итеп күрсәттек, алар азгынлыктан чыга алмыйча, хәйран булып йөрерләр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya orang-orang yang tidak beriman kepada negeri akhirat, Kami jadikan mereka memandang indah perbuatan-perbuatan mereka, maka mereka bergelimang (dalam kesesatan).
Amharca:
እነዚያ በመጨረሻይቱ ዓለም የማያምኑት ለእነሱ (ክፉ) ሥራዎቻቸውን ሸለምንላቸው፡፡ ስለዚህ እነርሱ ይዋልላሉ፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக எவர்கள் மறுமையை நம்பிக்கை கொள்ளவில்லையோ அவர்களுக்கு நாம் அவர்களுடைய (தீய) செயல்களை (நல்ல செயல்களாக) அலங்கரித்து விட்டோம். ஆகவே, அவர்கள் (தங்கள் தீமைகளில்) தறிகெட்டு அலைகிறார்கள்.
Korece:
내세를 믿지 아니한 자들의 행위들이 그럴듯하게 보이게 하매 그들은 방황하였으니
Vietnamca:
Còn đối với những ai không có đức tin nơi cõi Đời Sau, TA (Allah) đã khiến cho việc làm của họ tỏ ra đẹp đẽ trong mắt của họ để họ cứ vẩn vơ lang thang.
Ayet Linkleri: