Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

173

Ayet No: 

3105

Sayfa No: 

374

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا ۖ فَسَاءَ مَطَرُ الْمُنذَرِينَ

Çeviriyazı: 

veemṭarnâ `aleyhim meṭarâ. fesâe meṭaru-lmünẕerîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!

Diyanet İşleri: 

Üzerlerine de yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Üstlerine öylesine bir yağmur yağdırdık ki, ne de kötüdür korkutulanlara yağdırılan yağmur.

Şaban Piriş: 

Üzerlerine şiddetli bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.

Edip Yüksel: 

Üzerlerine bir çeşit yağmur yağdırdık; uyarılanların yağmuru ne felaketli bir yağmurdur.

Ali Bulaç: 

Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kötü.

Suat Yıldırım: 

Üzerlerine öyle helâk eden bir yağmur yağdırdık ki sorma! Uyarılanların başına yağan musîbet ne fena idi!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuşların yağmuru!

Yaşar Nuri Öztürk: 

Üzerlerine bir de yağmur yağdırdık. Ne de kötüymüş uyarılanların yağmuru!

Bekir Sadak: 

26:177

İbni Kesir: 

Üzerlerine de bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.

Adem Uğur: 

Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!

İskender Ali Mihr: 

Ve onların üzerine yağmur yağdırdık. İşte bu uyarılanların yağmuru, çok kötü idi.

Celal Yıldırım: 

Ve üzerlerine (taştan topraktan bir felâket) yağmuru yağdırdık. O uyarılanların yağmuru ne de kötü !

Tefhim ul Kuran: 

Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık

Fransızca: 

et Nous fîmes pleuvoir sur eux une pluie (de pierres). Et quelle pluie fatale pour ceux qui sont avertis !

İspanyolca: 

E hicimos llover sobre ellos una lluvia. ¡Lluvia fatal para los que habían sido advertidos!

İtalyanca: 

facemmo scendere su di loro una pioggia, una pioggia orribile su coloro che erano stati [invano] avvertiti.

Almanca: 

Und WIR ließen sie mit Regen beregnen. Also schlimm ist der Regen der Gewarnten.

Çince: 

我降雨去伤他们,被警告者所遭的雨灾,真恶劣!

Hollandaca: 

En wij deden eene bui van steenen op hen nederregenen, en vreeselijk was de regenbui die op degenen nederviel, welke te vergeefs waren gewaarschuwd.

Rusça: 

и пролили на них дождь. Как же пагубен дождь тех, кого предостерегали!

Somalice: 

Waxaa ku soo Daynay (Roob Dhagax Naara) waxaana u Xun Roobka kuwa Loo digay.

Swahilice: 

Na tukawanyeshea mvua, basi ni ovu mno mvua ya waliyo onywa.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ئۈستىگە بىز يامغۇر (يەنى تاش) ياغدۇردۇق، ئاگاھلاندۇرۇلغۇچىلارغا ياغدۇرۇلغان يامغۇر نېمىدېگەن يامان!

Japonca: 

われは,(石の)雨をかれらの上に降らせた。警告されていた者たちには,災厄の雨であった。

Arapça (Ürdün): 

«وأمطرنا عليهم مطرا» حجارة من جملة الإهلاك «فساء مطر المنذرين» مطرهم.

Hintçe: 

और उन पर हमने (पत्थरों का) मेंह बरसाया तो जिन लोगों को (अज़ाबे ख़ुदा से) डराया गया था

Tayca: 

และได้ให้ห่าฝนตกลงมาบนพวกเขา ดังนั้นฝนของบรรดาผู้ถูกตักเตือนมันชั่วร้ายเสียนี่กระไร!

İbranice: 

והורדנו עליהם גשם של אבנים. ומה רע ונורא של המוזהרים

Hırvatça: 

spustivši na njih kišu - a strašne li kiše za one koji su upozoreni bili!

Rumence: 

trimiţând asupra lor o ploaie. Rea a fost ploaia pentru cei cărora li s-a predicat!

Transliteration: 

Waamtarna AAalayhim mataran fasaa mataru almunthareena

Türkçe: 

Üzerlerine bir de yağmur yağdırdık. Ne de kötüymüş uyarılanların yağmuru!

Sahih International: 

And We rained upon them a rain [of stones], and evil was the rain of those who were warned.

İngilizce: 

We rained down on them a shower (of brimstone): and evil was the shower on those who were admonished (but heeded not)!

Azerbaycanca: 

Onların üstünə (qızmar daşdan) bir yağış yağdırdıq. (Peyğəmbər tərəfindən Allahın əzabı ilə) qorxudulanların yağışı nə yaman yağışdır!

Süleyman Ateş: 

Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık, uyarıl(ıp da yola gelmey)enlerin yağmuru hakikaten çok kötü oldu!

Diyanet Vakfı: 

Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!

Erhan Aktaş: 

Ve üzerlerine taştan(1) yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür!

Kral Fahd: 

Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!

Hasan Basri Çantay: 

Üstlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki. (Bak) inzâr edilenlerin yağmuru ne kötüdür!

Muhammed Esed: 

üzerlerine (helak edici) yağmurlar yağdırdık; uyarıl(dıkları halde uslanmay)anların maruz kaldığı yağmur, gerçekten, ne korkunçtur!

Gültekin Onan: 

Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık

Ali Fikri Yavuz: 

Üzerlerine (kızgın lâvlardan ibaret) taş yağmuru yağdırdık. İşte bak, azabla korkutulanların yağmuru ne kötüdür!...

Portekizce: 

E desencadeamos sobre eles um impetuoso torvelinho; e que péssimo foi o torvelinho para os admoestadores (quefizeram pouco caso)!

İsveççe: 

i ett regn [av död och förintelse] som Vi sände över dem. Ett olycksbringande regn, det som faller över dem som har varnats [förgäves]!

Farsça: 

و بارانی از سنگ گِل بر سر آنان باراندیم؛ پس بد بود باران بیم داده شدگان.

Kürtçe: 

وە بارانێکمان (لەبەرد) بەسەریاندا باراند ئەمجا ئای چ خراپ بوو بارانی ترسێنراوەکان

Özbekçe: 

Ва уларнинг устига бир ёмғир ёғдирдикки, бас, огоҳлантирилганларнинг ёмғири қандоқ ҳам ёмон бўлди. (Шунинг учун ҳам ҳанафий мазҳабидаги баъзи фақиҳлар, Лут алайҳиссалом қавми кирдикорини қилган баччавозларни, тошбўрон қилиб ўлдириш керак, дейдилар.)

Malayca: 

Dan Kami hujani mereka dengan hujan (azab yang membinasakan); maka amatlah buruknya hujan azab yang menimpa kaum yang telah diberi amaran.

Arnavutça: 

dhe në ta lëshuam shi (të tmerrshëm – gurësh), e sa shi i shëmtuar që është ai, për ata që janë paralajmëruar!

Bulgarca: 

И изсипахме върху им дъжд [от нажежени камъни].

Sırpça: 

спустивши на њих кишу - а страшне ли кише за оне који су били упозорени!

Çekçe: 

a déšť jsme na ně spustili. Jak hnusný to byl déšť pro ty, jež marně jsme varovali!

Urduca: 

اور ان پر برسائی ایک برسات، بڑی ہی بُری بارش تھی جو اُن ڈرائے جانے والوں پر نازل ہوئی

Tacikçe: 

бар онҳо бороне боронидем ва чӣ бад буд борони таҳдидшудагон!

Tatarca: 

Вә алар өстенә ташлар яудырдык, Аллаһ ґәзабы белән куркытылып та курыкмаган кешеләрнең яңгыры нинди яман яндыр булды.

Endonezyaca: 

Dan Kami hujani mereka dengan hujan (batu) maka amat jeleklah hujan yang menimpa orang-orang yang telah diberi peringatan itu.

Amharca: 

በእነሱም ላይ (የድንጋይን) ዝናምን አዘነምንባቸው፡፡ የተስፈራሪዎቹም ዝናም (ምንኛ) ከፋ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் மீது ஒரு மழையை பொழிவித்தோம். ஆக, எச்சரிக்கப்பட்டவர்களுடைய மழை மிக கெட்டதாகும்.

Korece: 

그들 외에 돌 우박을 퍼부 었으니 이 돌 우박은 경고를 거역 한 백성에게 내려진 것이라

Vietnamca: 

TA đã trừng phạt họ bằng một trận mưa khủng khiếp; đúng là một trận mưa kinh hoàng cho đám người được cảnh báo trước.