Arapça:
قَالَ لَقَدْ كُنتُمْ أَنتُمْ وَآبَاؤُكُمْ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Çeviriyazı:
ḳâle leḳad küntüm entüm veâbâüküm fî ḍalâlim mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İbrahim: "And olsun ki sizler de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" dedi.
Diyanet İşleri:
İbrahim: "And olsun ki sizler de babalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" deyince:
Abdulbakî Gölpınarlı:
O da andolsun ki demişti, siz de apaçık bir sapıklık içindesiniz, atalarınız da.
Şaban Piriş:
Hiç kuşkusuz siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorsunuz, dedi.
Edip Yüksel:
"Doğrusu, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içine düşmüşsünüz," deyince,
Ali Bulaç:
Dedi ki: "Andolsun, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz."
Suat Yıldırım:
“Yemin ederim ki, dedi, siz de atalarınız da besbelli bir sapıklık içindesiniz.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Kasem olsun ki,» dedi, «siz de, babalarınız da pek açık bir sapıklık içinde bulunmuş oldunuz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Dedi: "Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz."
Bekir Sadak:
(60-61) Bazilari: «Ibrahim denen bir gencin onlari diline doladigini duymustuk» deyince, «O halde bunlarin sahidlik edebilmeleri icin onu halkin gozu onune getirin» dediler.
İbni Kesir:
O: Andolsun ki sizler de, babalarınız da apaçık bir sapıklık içerisindesiniz, demişti.
Adem Uğur:
Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi.
İskender Ali Mihr:
(İbrâhîm A.S): “Andolsun ki siz ve babalarınız, apaçık dalâlettesiniz.” dedi.
Celal Yıldırım:
O da, «yemin ederim ki siz de, babalarınız da çok açık bir sapıklık içindesiniz» demişti.
Tefhim ul Kuran:
Dedi ki: «Andolsun, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz.»
Fransızca:
Il dit : "Certainement, vous avez été, vous et vos ancêtres, dans un égarement évident".
İspanyolca:
Dijo: «Pues vosotros y vuestros padres estáis evidentemente extraviados».
İtalyanca:
Disse: «Certo siete stati nell'errore più palese, voi e i vostri avi».
Almanca:
Er sagte: "Gewiß, bereits wart ihr und eure Ahnen in einem eindeutigen Irregehen."
Çince:
他说:你们和你们的祖先,确已陷于明显的迷误之中。
Hollandaca:
Hij zeide: Waarlijk, gij en uwe vaderen hebben in eene duidelijke dwaling verkeerd.
Rusça:
Он сказал: "Воистину, вы и ваши отцы пребываете в очевидном заблуждении".
Somalice:
Wuxuu yidhi (Nabi) Ibraahim waxaad ku Sugantihiin idinka iyo Aabayaalkiin Baadi Cad.
Swahilice:
Akasema: Bila ya shaka nyinyi na baba zenu mmekuwa katika upotofu ulio dhaahiri.
Uygurca:
ئىبراھىم: «سىلەرمۇ، ئاتا - بوۋاڭلارمۇ (پايدا - زىيان يەتكۈزەلمەيدىغان، ئاڭلىمايدىغان جانسىز بۇتلارغا چوقۇنغانلىقىڭلار ئۈچۈن) ھەقىقەتەن روشەن گۇمراھلىقتا سىلەر» دېدى
Japonca:
かれは言った。「あなたがたとあなたがたの祖先は,明らかに誤っていたのである。」
Arapça (Ürdün):
«قال» لهم «لقد كنتم أنتم وآباؤكم» بعبادتها «في ضلال مبين» بَيّن.
Hintçe:
इबराहीम ने कहा यक़ीनन तुम भी और तुम्हारे बुर्जुग़ भी खुली हुईगुमराही में पड़े हुए थे
Tayca:
เขากล่าวว่า “โดยแน่นอน พวกท่านและบรรพบุรุษของพวกท่าน อยู่ในการหลงผิดอย่างชัดแจ้ง”
İbranice:
אמר: 'אתם ואבותיכם הייתם שקועים בתעייה גמורה
Hırvatça:
"I vi ste, a i preci vaši, bili u očitaj zabludi", reče.
Rumence:
El spuse: “Şi voi şi taţii voştri sunteţi într-o rătăcire vădită.”
Transliteration:
Qala laqad kuntum antum waabaokum fee dalalin mubeenin
Türkçe:
Dedi: "Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz."
Sahih International:
He said, "You were certainly, you and your fathers, in manifest error."
İngilizce:
He said, "Indeed ye have been in manifest error - ye and your fathers."
Azerbaycanca:
(İbrahim onlara: ) “And olsun ki, siz də, atalarınız da (haqq yoldan) açıq-aşkar azmısınız!” – demişdi.
Süleyman Ateş:
Doğrusu siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz! dedi.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi.
Erhan Aktaş:
“Gerçek şu ki siz de atalarınız da açık bir sapkınlık içindesiniz.” dedi.
Kral Fahd:
Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi.
Hasan Basri Çantay:
(İbrâhîm) dedi: «Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz».
Muhammed Esed:
(İbrahim:) "Doğrusu, siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindeymişsiniz!" dedi.
Gültekin Onan:
Dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Hz. İbrâhîm, onlara) dedi ki: “- Yemin olsun, siz ve atalarınız açık bir sapıklık içindesiniz.”
Portekizce:
Disse-lhes (Abraão): Sem dúvida que vós e os vossos pais estais em evidente erro.
İsveççe:
Han sade: "Det är tydligt att ni och era fäder helt har gått vilse."
Farsça:
گفت: به یقین شما و پدرانتان در گمراهی آشکاری هستید.
Kürtçe:
(ئیبراھیم) ووتی بەڕاستی ئێوە خۆتان و باوو باپیرانتان لە گومڕاییەکی ئاشکرادان
Özbekçe:
У: «Батаҳқиқ, сиз ҳам, ота-боболарингиз ҳам очиқ-ойдин залолатдасизлар», деди.
Malayca:
Ia berkata: "Sesungguhnya kamu dan datuk-nenek kamu adalah dalam kesesatan yang nyata".
Arnavutça:
(Ibrahimi) tha: “Me të vërtetë, ju (si) dhe baballarët tuaj jeni në humbje të qartë”.
Bulgarca:
Рече: “Вие и предците ви сте в явна заблуда.”
Sırpça:
Аврам рече: "Заиста се ви, а и преци ваши, у очигледној заблуди.“
Çekçe:
Pravil: 'Vskutku vy i vaši otcové ve zjevném bludu jste!'
Urduca:
اس نے کہا "تم بھی گمراہ ہو اور تمہارے باپ دادا بھی صریح گمراہی میں پڑے ہوئے تھے؟"
Tacikçe:
Гуфт: «Албатта шумо ва падаронатон дар гумроҳии ошкоро будаед».
Tatarca:
Ибраһим әйтте: "Тәхкыйк сез үзегез вә аталарыгыз ачык адашуда булдыгыз".
Endonezyaca:
Ibrahim berkata: "Sesungguhnya kamu dan bapak-bapakmu berada dalam kesesatan yang nyata".
Amharca:
«እናንተም አባቶቻችሁም በእርግጥ በግልጽ ስህተት ውስጥ ነበራችሁ» አላቸው፡፡
Tamilce:
(இப்ராஹீம்) கூறினார்: “திட்டமாக நீங்களும் உங்கள் மூதாதைகளும் தெளிவான வழிகேட்டில் இருக்கிறீர்கள்.”
Korece:
그가 말하길 여러분과 여러 분의 선조들이 분명히 방황했노라
Vietnamca:
(Ibrahim) bảo: “Các người và cha mẹ của các người, tất cả, thật sự đều đã lầm lạc một cách quá rõ ràng.”
Ayet Linkleri: