Arapça:
يَتَخَافَتُونَ بَيْنَهُمْ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا عَشْرًا
Çeviriyazı:
yeteḫâfetûne beynehüm il lebiŝtüm illâ `aşrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Siz dünyada sadece on(gün) kaldınız diye kendi aralarında gizli gizli konuşurlar.
Diyanet İşleri:
Siz dünyada sadece on gün eğleştiniz diye, aralarında saklı saklı konuşurlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Aralarında gizligizli konuşup ancak derler, on geceden fazla kalmadınız dünyada.
Şaban Piriş:
Aralarında: On günden fazla kalmadınız, diye gizli gizli söyleşirler.
Edip Yüksel:
Aralarında gizli gizli konuşurlar, "Siz (dünyada) sadece on kaldınız."
Ali Bulaç:
(Dünyada) Yalnızca on (gün) kaldınız" diye kendi aralarında fısıldaşacaklar.
Suat Yıldırım:
Kendi aralarında sessizce konuşurken:“Dünyada, olsa olsa on gün kadar bir şey kaldınız.” derler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Aralarında gizlice konuşurlar ki: «(Dünyâda) On günden ziyâde kalmış olmadınız.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Aralarında fısıldaşır gibi konuşurlar: "Ancak on gün filan kaldınız."
Bekir Sadak:
O gun Rahman´in izin verdigi ve sozunden hosnut oldugu kimseden baskasinin sefaati fayda vermez.
İbni Kesir:
Aralarında gizli gizli konuşarak: Siz, sadece o gün eğleştiniz, derler,
Adem Uğur:
Aralarında birbirlerine gizli gizli şöyle derler: "
İskender Ali Mihr:
Onlar aralarında: “(Dünyada) sadece 10 (gün) kaldınız.” diye gizlice konuşacaklar.
Celal Yıldırım:
Kendi aralarında, «ancak on (gün veya gece) eyleştiniz» diye fısıldaşacaklar.
Tefhim ul Kuran:
«(Dünyada) Yalnızca on (gün) kaldınız» diye kendi aralarında fısıldaşacaklar.
Fransızca:
Ils chuchoteront entre eux : "Vous n'êtes restés là que dix [jours]" !
İspanyolca:
diciéndose unos a otros por lo bajo: «No habéis permanecido sino diez días».
İtalyanca:
Bisbiglieranno tra loro: «Non siete rimasti
Almanca:
Sie flüstern zueinander: "Ihr habt doch nur zehn Tage verweilt!"
Çince:
他们低声相告说:你们只逗留了十天。
Hollandaca:
Zij zullen met eene zachte stem tot elkander spreken, zeggende: Gij zijt er niet langer dan tien dagen gebleven.
Rusça:
Они будут переговариваться шепотом: "Вы пробыли там (в мирской жизни) всего десять дней!"
Somalice:
wayna is warsan (xansan) dhexdooda maydaan ku nagaanin (adduunyada) Toban mooyee (maahmood)
Swahilice:
Watanong'onezana wao kwa wao: Hamkukaa ila siku kumi tu.
Uygurca:
(قىيامەتنىڭ دەھشىتىنى كۆرۈپ دۇنيادا تۇرغان ۋاقتى قىسقا بىلىنگەنلىكتىن) (ئۇلار) «(دۇنيادا) پەقەت ئون كۈنلا تۇردۇڭلار» دېيىشىپ پىچىرلىشىدۇ
Japonca:
かれらは囁きあって,「あなたがたは10(日)も滞在しなかったであろう。」と言う。
Arapça (Ürdün):
«يتخافتون بينهم» يتسارون «إن» ما «لبثتم» في الدنيا «إلا عشرا» من الليالي بأيامها.
Hintçe:
(और) आपस में चुपके-चुपके कहते होंगे कि (दुनिया या क़ब्र में) हम लोग (बहुत से बहुत) नौ दस दिन ठहरे होंगे
Tayca:
พวกเขาจะกระซิบกระซาบระหว่างกันว่า “พวกท่านมิได้พักในโลกนี้นอกจากเพียง 10 วัน เท่านั้น”
İbranice:
והם מתלחשים ביניהם: 'שהינו בעולם רק עשרה ימים בלבד
Hırvatça:
i jedan drugom će tiho govoriti: "Niste ostali više od deset dana."
Rumence:
iar ei îşi vor şopti unii altor: “N-aţi stat decât zece zile!”
Transliteration:
Yatakhafatoona baynahum in labithtum illa AAashran
Türkçe:
Aralarında fısıldaşır gibi konuşurlar: "Ancak on gün filan kaldınız."
Sahih International:
They will murmur among themselves, "You remained not but ten [days in the world]."
İngilizce:
In whispers will they consult each other: "Yet tarried not longer than ten (Days);
Azerbaycanca:
Onlar öz aralarında pıçıldaşıb bir-birinə: “(Dünyada) cəmi on gün qaldınız!” deyəcəklər.
Süleyman Ateş:
Kendi aralarında gizli gizli, "(dünyada) On günden fazla kalmadınız" derler.
Diyanet Vakfı:
Aralarında birbirlerine gizli gizli şöyle derler: "Dünyada sadece on gün kaldınız."
Erhan Aktaş:
“Dünya hayatınız sadece on gün sürdü değil mi?” diye aralarında fısıldaşırlar.
Kral Fahd:
Aralarında birbirlerine gizli gizli şöyle derler: «Dünyada sadece on gün kaldınız.»
Hasan Basri Çantay:
Aralarında gizli gizli konuşacaklar, «(Dünyâda) on (gece) den fazla eğlenmediniz» diye.
Muhammed Esed:
birbirleriyle fısıldaşarak: "(Dünyada) on (günden) fazla kalmadınız (değil mi)?" diye soracaklar.
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Aralarında (korkularından) gizlice şöyle konuşacaklar: “- Dünyada ancak on gece kaldınız, değil mi?”
Portekizce:
Murmurarão entre si: Não permanecestes muito mais do que dez (dias)!
İsveççe:
viskande till varandra: "Vi levde [där] högst tio [dagar]."
Farsça:
در میان خودشان پنهانی و بسیار آهسته می گویند: که [در برزخ] جز ده روز درنگ نکرده اید.
Kürtçe:
بەچرپەوە لەنێوان خۆیاندا دەڵێن ئێوە تەنھا دە (شەوو ڕۆژ لەدونیادا) ماونەتەوە
Özbekçe:
Улар ўзаро: «Ўн кундан ортиқ турганингиз йўқ», дея шивирлашади.
Malayca:
Mereka berbisik-bisik sesama sendiri: "Kamu telah tinggal hanya sepuluh sahaja".
Arnavutça:
dhe njëri-tjetrit do t’i pëshpërisin (duke thënë): “Ju keni qëndruar (në të kaluarën) vetëm dhjetë ditë”.
Bulgarca:
Ще шепнат помежду си: “Пребивавахте [на земята] само десет [дни].”
Sırpça:
и један другом ће тихо да говоре: „Нисте на Земљи боравили више од десет дана.“
Çekçe:
budou si šeptat mezi sebou: 'Zůstali jsme v hrobech pouze deset dní.'
Urduca:
آپس میں چپکے چپکے کہیں گے کہ دُنیا میں مشکل ہی سے تم نے کوئی دس دن گزارے ہوں گے
Tacikçe:
Оҳиста бо ҳам сухан мегӯянд, ки даҳ рӯз беш дар дунё наистодаед.
Tatarca:
Алар үзара сөйләшерләр, сез дөньяда ун көн генә тордыгыз, дип.
Endonezyaca:
mereka berbisik-bisik di antara mereka: "Kamu tidak berdiam (di dunia) melainkan hanyalah sepuluh (hari)"
Amharca:
«ዐሥርን (ቀን) እንጂ አልቆያችሁም» በመባባል በመካከላቸው ይንሾካሾካሉ፡፡
Tamilce:
அவர்கள் தங்களுக்கு மத்தியில், “நீங்கள் பத்து நாட்களே தவிர தங்கவில்லை” என்று மெதுவாகப் பேசுவார்கள்.
Korece:
그들은 낮은 소리로 너희는열흘 외에는 체류하지 않을 것이 라고 속삭이나
Vietnamca:
Họ xầm xì bàn tán: “Các anh ở lại (cõi Barzakh) chỉ khoảng chừng mười ngày thôi đúng không?”
Ayet Linkleri: