Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

22

Sûredeki Ayet No: 

60

Ayet No: 

2655

Sayfa No: 

339

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ ذَٰلِكَ وَمَنْ عَاقَبَ بِمِثْلِ مَا عُوقِبَ بِهِ ثُمَّ بُغِيَ عَلَيْهِ لَيَنصُرَنَّهُ اللَّهُ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ

Çeviriyazı: 

ẕâlik. vemen `âḳabe bimiŝli mâ `ûḳibe bihî ŝümme bügiye `aleyhi leyenṣurannehü-llâh. inne-llâhe le`afüvvun gafûr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bu böyledir, kim kendisine yapılan cezaya aynı ile karşılık verir de, sonra yine kendisine zulüm yapılırsa, muhakkak ki, Allah ona yardım eder. Allah şüphesiz çok af edicidir, çok bağışlayıcıdır.

Diyanet İşleri: 

Bu böyledir; kim kendisine verilen kadar ceza verirse ve kendisine yine de saldırılırsa, Allah ona, and olsun ki yardım edecektir. Allah şüphesiz, affeder ve bağışlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Böyledir bu ve kim bir cezaya uğrar da ceza edeni ona benzer bir surette cezalandırırsa, sonra da gene aleyhine taşkınlıkta bulunulursa Allah yardım eder ona; şüphe yok ki Allah, suçları bağışlar, örter.

Şaban Piriş: 

Bu böyledir. Kim de kendisine yapılan bir eziyete o ölçüde karşılık verir, sonra yine kendisine zulmedilirse, elbette Allah ona yardım eder. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok mağfiret edicidir.

Edip Yüksel: 

Bu böyledir. Kim, kendisine uygulanan haksızlığa karşı aynı şekilde karşılık verir de bundan dolayı da kendisine saldırılırsa ALLAH ona yardım edecektir. Elbette ALLAH Affedendir, Bağışlayandır.

Ali Bulaç: 

İşte böyle; her kim kendisine yapılan haksızlığın benzeriyle karşılık verir, sonra aleyhine 'azgınlık ve saldırıda' bulunulursa, Allah, mutlaka ona yardım eder. Şüphesiz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.

Suat Yıldırım: 

İşte böyle... Kim kendisine yapılan haksızlığa karşı misliyle karşılık verdikten sonra yine tecavüze uğrarsa, elbette Allah ona yardım edecektir. Çünkü Allah afüvdür, gafurdur (affı ve mağfireti boldur).

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bu böyledir. Ve her kim kendisine yapılan bir eziyete misliyle eziyette bulunur da sonra yine kendisine zulmedilirse elbette ona Allah yardım eder. Şüphe yok ki, Allah elbette affedicidir, yarlığayıcıdır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İşte böyle. Kim uğratıldığı cezanın aynısıyla ceza edip de zulüm ve saldırganlığa uğrarsa, Allah ona mutlaka yardım edecektir. Allah, elbette ki Afüvv'dür, Gafûr'dur.

Bekir Sadak: 

Sizi dirilten, sonra oldurecek sonra yine diriltecek olan O´dur. insan gercekten pek nankordur.

İbni Kesir: 

İşte böyle. Kim, kendisine yapılan haksızlığa benzeriyle mukabele eder de sonra yine kendisine saldırılırsa

Adem Uğur: 

İşte böyle. Her kim, kendisine verilen eziyetin dengi ile karşılık verir de, bundan sonra kendisine yine bir tecavüz ve zulüm vaki olursa, emin olmalıdır ki, Allah ona mutlaka yardım edecektir. Hakikaten Allah çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir.

İskender Ali Mihr: 

Ve işte böyle, kim maruz kaldığı şey kadarı ile ikab eder (karşılık, ceza verir), sonra da ona azgınlık yapılırsa (haklarına tecavüz edilirse) Allah ona mutlaka yardım eder. Muhakkak ki Allah, af ve mağfiret edicidir (günahları sevaba çevirendir).

Celal Yıldırım: 

(Allah´ın sünneti) budur. Kim kendisine yapılan haksız saldırıya karşı misliyle karşılık verdikten sonra yine tecâvüze uğrarsa, Allah gerçekten ona yardım eder. Şüphesiz ki, Allah çok affeden, çok bağışlayandır.

Tefhim ul Kuran: 

İşte böyle

Fransızca: 

Ainsi en est-il. Quiconque châtie de la même façon dont il a été châtié, et qu'ensuite il est victime d'un nouvel outrage, Allah l'aidera, car Allah est certainement Absoluteur et Pardonneur.

İspanyolca: 

Así es. Y si uno se desagravia en la medida del agravio recibido y es de nuevo tratado injustamente, Alá no dejará de auxiliarle. Alá, en verdad. perdona mucho, es indulgente.

İtalyanca: 

Allah certamente proteggerà chi risponda proporzionatamente all'offesa e ancora subisca rappresaglie, poiché in verità Allah è indulgente, perdonatore.

Almanca: 

Also und wer mit Gleichem straft, was ihm zugefügt wurde, dann gegen ihn Übertretung begangen wurde, ALLAH wird ihm doch beistehen. Gewiß, ALLAH ist bestimmt reue-annehmend, allvergebend.

Çince: 

事情就是这样的。凡以怨报怨,然后被人虐待者,真主必援助他。 真主确是至恕的,确是至赦的。

Hollandaca: 

Wie eene wraak zal nemen gelijk aan de schade welke hem werd toegebracht, en daarna onrechtvaardig zal worden behandeld, waarlijk God zal hem ondersteunen; want God is barmhartig en vergevensgezind.

Rusça: 

Вот так! Если кто-либо наказывает так, как он сам был наказан, после чего с ним поступают несправедливо, то Аллах непременно поможет ему. Воистину, Аллах - Снисходительный, Прощающий.

Somalice: 

waa saas, Ruuxii Ciqaaba inta la Ciqaabay oo kale Markaas la gardaraysto wuu u Gargaari Eebe, Eebana waa Cafiye Dhaafa.

Swahilice: 

Ndio namna hivi. Na anaye lipiza mfano wa alivyo adhibiwa, kisha akadhulumiwa, basi hapana shaka Mwenyezi Mungu atamsaidia. Hakika Mwenyezi Mungu ni Msamehevu Mwenye maghfira.

Uygurca: 

ئىش مانا شۇنداق، كىمكى قانچىلىك زۇلۇمغا ئۇچراپ شۇنچىلىك ئىنتىقامىنى ئالغان بولسا، ئاندىن يەنە زۇلۇمغا ئۇچرىسا، اﷲ ئۇنىڭغا چوقۇم ياردەم بېرىدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن ناھايىتى ئەپۇ قىلغۇچىدۇر، ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر

Japonca: 

それは(こうである)。誰でも自分が被ったものと同じ報復をしたのに,また不当な仕打ちをされるならば,アッラーは必ずこの者を助けなされる。本当にアッラーは寛容にしてよく赦される御方である。

Arapça (Ürdün): 

الأمر «ذلك» الذي قصصناه عليك «ومن عاقب» جازي من المؤمنين «بمثل ما عوقب به» ظلما من المشركين: أي قاتلهم كما قاتلوه في الشهر الحرام «ثم بغي عليه» منهم أي ظلم بإخراجه من منزله «لينصرنه الله إن الله لعفوٌ» عن المؤمنين «غفور» لهم عن قتالهم في الشهر الحرام.

Hintçe: 

और खुदा तो बेशक बड़ा वाक़िफकार बुर्दवार है यही (ठीक) है और जो शख्स (अपने दुश्मन को) उतना ही सताए जितना ये उसके हाथों से सताया गया था उसके बाद फिर (दोबारा दुशमन की तरफ़ से) उस पर ज्यादती की जाए तो खुदा उस मज़लूम की ज़रूर मदद करेगा

Tayca: 

เช่นนั้นแหละ และผู้ใดตอบโต้เยี่ยงที่เขาถูกรังแก แล้วเขาก็ยังถูกข่มเหงอีก อัลลอฮ์จะทรงช่วยเหลือเขาอย่างแน่นอนแท้จริงอัลลอฮ์เป็นผู้ทรงอภัยยิ่ง ผู้ทรงยกโทษ

İbranice: 

זאת, כל אחד אשר גמל ועשה כפי שעשו לו (אויביו,) אך התנכלו לו, אלוהים יסייע לו, כי אלוהים המוחל והסולח

Hırvatça: 

Eto tako! A onome ko kazni isto onako kako je kažnjen, i kome opet nepravda bude učinjena, Allah će mu, sigurno, pomoći - Allah je, zaista, Onaj Koji stalno poništava grijehe i Onaj Koji oprašta.

Rumence: 

Şi astfel, pe cel care osândeşte, precum a fost osândit, şi apoi suferă iar o nedreptate, Dumnezeu îl va ajuta. Dumnezeu este Îngăduitor, Iertător.

Transliteration: 

Thalika waman AAaqaba bimithli ma AAooqiba bihi thumma bughiya AAalayhi layansurannahu Allahu inna Allaha laAAafuwwun ghafoorun

Türkçe: 

İşte böyle. Kim uğratıldığı cezanın aynısıyla ceza edip de zulüm ve saldırganlığa uğrarsa, Allah ona mutlaka yardım edecektir. Allah, elbette ki Afüvv'dür, Gafûr'dur.

Sahih International: 

That [is so]. And whoever responds [to injustice] with the equivalent of that with which he was harmed and then is tyrannized - Allah will surely aid him. Indeed, Allah is Pardoning and Forgiving.

İngilizce: 

That (is so). And if one has retaliated to no greater extent than the injury he received, and is again set upon inordinately, Allah will help him: for Allah is One that blots out (sins) and forgives (again and again).

Azerbaycanca: 

(Allahın hökmü) budur. Və hər kim özünə verilən cəza kimi cəza versə, sonra yenə də (müşriklərin müsəlmanları Məkkədən qovduqları kimi) təcavüzə mə’ruz qalsa, şübhəsiz ki, Allah ona kömək edər. Həqiqətən, Allah (özünümüdafiə məqsədilə düşməndən intiqam alan mö’min bəndəsini) əfv edəndir, bağışlayandır!

Süleyman Ateş: 

İşte böyle. Kim kendisine yapılan cezanın dengiyle ceza verir de sonra kendisine tekrar saldırılırsa elbette, Allah ona yardım eder. Şüphesiz Allah, affeden, bağışlayındır.

Diyanet Vakfı: 

İşte böyle. Her kim, kendisine verilen eziyetin dengi ile karşılık verir de, bundan sonra kendisine yine bir tecavüz ve zulüm vaki olursa, emin olmalıdır ki, Allah ona mutlaka yardım edecektir. Hakikaten Allah çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir.

Erhan Aktaş: 

Bu böyledir! Kim kendisine yapılan haksız bir saldırıya aynı oranda karşılık verirse, sonra yine saldırıya uğrarsa Allah ona yardım eder. Allah, Çok Affedici’dir, Çok Bağışlayıcı’dır.

Kral Fahd: 

İşte böyle. Her kim, kendisine verilen eziyetin dengi ile karşılık verir de, bundan sonra kendisine yine bir tecavüz ve zulüm vaki olursa, emin olmalıdır ki, Allah ona mutlaka yardım edecektir. Hakikaten Allah çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir.

Hasan Basri Çantay: 

Bu, böyledir. (Mü´minlerden) kim (müşrikler tarafından) kendisine edilen ukuubete (cezâye) tıbkısıyle mukaabele eder de sonra yine aleyhine zulüm ve tecâvüz olunursa Allah her halde ona yardım eder. Hiç şübhesiz Allah çok afvedici, çok yarlığayıcıdır.

Muhammed Esed: 

Bu şu demektir: Kim ki kendisine yapılan saldırıya denk bir tepkiyle karşılık verdiği halde (yeniden) acımasızca kendisine saldırılırsa, Allah böyle birine mutlaka arka çıkacaktır; çünkü, Allah çok bağışlayan ve böylece kullarını günahtan arındıran gerçek bağışlayıcıdır.

Gültekin Onan: 

İşte böyle

Ali Fikri Yavuz: 

Sana anlattığımız Allah’ın hükmü işte böyledir. Müminlerden kim, kendisine yapılan cezaya aynı ile mukabele eder de, sonra yine aleyhine tecavüz edilirse, muhakkak ki Allah ona yardım eder. Gerçekten Allah ziyade afv edicidir, çok bağışlayıcıdır.

Portekizce: 

Assim será! Aquele que se desforrar um pouco de quem o injuriou e o ultrajou, sem dúvida Deus socorrerá, porque éAbsolvedor, Indulgentíssimo.

İsveççe: 

Så [skall det bli]. Den som besvarar ett angrepp som han utsatts för med samma medel och som därefter angrips på nytt, skall helt visst få Guds hjälp. Gud utplånar och förlåter mycken synd.

Farsça: 

[مطلب درباره مؤمن و کافر] همان است [که گفتیم] ، و هر کس به مانند آنچه به آن عقوبت شده [متجاوز را] عقوبت کند، آن گاه به وی ستم شود، یقیناً خدا او را یاری می دهد؛ زیرا خدا باگذشت و بسیار آمرزنده است.

Kürtçe: 

ئەمەی (باسمان کرد بۆت) وە ھەر کەسێک تۆڵەی خۆی بسێنێت (لەدەست درێژیکەر) بەوێنەی ئەو ستەمەی لێی کراوە لەدوای ئەوە جارێکی تر دەست درێژی بکرێتە سەر ئەوە بێگومان خوا یارمەتی دەدات (سەریدەخات) بەڕاستی خوا چاوپۆشیکار و لێبوردەیە

Özbekçe: 

Иш бундоқ. Ким ўзига иқоб қилинганига ўхшаш иқоб қилсаю, сўнгра унга яна зўравонлик қилинса, Аллоҳ, албатта, унга нусрат берур. Албатта, Аллоҳ авфли ва мағфиратли зотдир. (Биров зулмга учраб, бошқа бир киши томонидан иқобга учраса, қасос олиш тариқасида ўша золимдан ўзига қилинган иқоб даражасида ўч олсаю, сўнгра унга яна тажовуз қилинса, ўша одамга Аллоҳ ёрдам беради. Чунки у зулм қилмаяпти, ҳаддидан ошмаяпти, фақат ўз ҳаққини талаб қиляпти. Бошқа томон эса, аввал ноҳақдан тажовузкорлик қилган эди. Тажовузига яраша жавоб келганида, тушуниб ўзини тийиши керак эди. Аммо у яна тажовузкорлик қилди.)

Malayca: 

Demikianlah (janji balasan Allah yang melimpah-limpah itu). Dan sesiapa yang membalas kejahatan orang, sama seperti yang dilakukan kepadanya, kemudian ia dianiaya lagi, demi sesungguhnya Allah akan menolongnya. (Dalam pada itu ingatlah) sesungguhnya Allah Maha Pemaaf, lagi Maha Pengampun.

Arnavutça: 

Po, kështu është kjo! Kush dënon aq sa është dëmtuar ai me të, e pastaj përsëri i bëhet zullum atij, Perëndia, me siguri, do ta ndihmojë atë. Me të vërtetë, Perëndia është shlyes i mëkateve dhe falës.

Bulgarca: 

Така е! А който накаже със същото, с каквото е бил наказан, после отново бъде потиснат, Аллах непременно ще го подкрепи. Аллах е извиняващ, опрощаващ.

Sırpça: 

Ето тако! А оном ко истом мером узврати за учињено зло и коме опет неправда буде учињена, Аллах ће, сигурно, да му помогне - Аллах је, заиста, Онај Који стално брише грехе и Онај Који опрашта.

Çekçe: 

Tak bude! Tomu, kdo potrestá stejným způsobem, jakým byl sám trestán, a potom je mu kvůli tomu ukřivděno, tomu věru Bůh pomůže, vždyť Bůh je promíjející, odpouštějící.

Urduca: 

یہ تو ہے اُن کا حال، اور جو کوئی بدلہ لے، ویسا ہی جیسا اس کے ساتھ کیا گیا، اور پھر اس پر زیادتی بھی کی گئی ہو، تو اللہ اس کی مدد ضرور کرے گا اللہ معاف کرنے والا اور درگزر کرنے والا ہے

Tacikçe: 

Ҳар кас уқубат кунад, ҳамчунон ки ӯро уқубат кардаанд, он гоҳ бар ӯ дубора ситам кунанд, Худо ёриаш хоҳад кард. Зеро Худо авфкунанда ва омурзанда аст.

Tatarca: 

Эш Без әйткәнчәдер. Берәү икенче берәүдән зарар күреп, үзенә ирешкән зарар хәтле белән зарар ирештерүчедән үч алса, соңра бу үч алучыга икенче мәртәбә зарар ирештерелсә, ул икенче мәртәбә зарар күрүчегә, әлбәттә, Аллаһ ярдәм бирер, дөреслектә Аллаһ мөэминнәрне гафу итүче вә гөнаһларын ярлыкаучы.

Endonezyaca: 

Demikianlah, dan barangsiapa membalas seimbang dengan penganiayaan yang pernah ia derita kemudian ia dianiaya (lagi), pasti Allah akan menolongnya. Sesungguhnya Allah benar-benar Maha Pemaaf lagi Maha Pengampun.

Amharca: 

(ነገሩ) ይህ ነው፡፡ በእሱ በተበደለበትም ብጤ የተበቀለ ሰው ከዚያም በእርሱ ላይ ግፍ የተዋለበት አላህ በእርግጥ ይረዳዋል፡፡ አላህ ይቅር ባይ መሓሪ ነውና፡፡

Tamilce: 

அது, (நம்பிக்கையாளர்கள் சொர்க்கம் செல்வது அல்லாஹ்வின் வெகுமதியாகும்). இன்னும், எவர் தான் தண்டிக்கப்பட்டதைப் போன்று (தன்னைத் தண்டித்தவரை) தண்டித்தாரோ, பிறகு, அவர் மீது (மீண்டும்) வன்முறை செய்யப்பட்டதோ நிச்சயமாக அல்லாஹ் அவருக்கு உதவுவான். நிச்சயமாக அல்லாஹ் மகா மன்னிப்பாளன், பெரும் பிழை பொறுப்பாளன் ஆவான்.

Korece: 

그러하심이라 시련을 당하고 박해를 받았던 것과 같은 것 이상 으로 보복을 하지 않는 자를 하나 님은 도우시나니 실로 하나님은 자비와 관용으로 충만하심이라

Vietnamca: 

Sự việc sẽ như thế. Và ai trả đũa ngang bằng với hành vi xâm hại mà y đã hứng chịu rồi lại bị áp bức lần nữa thì Allah chắc chắn sẽ trợ giúp y bởi quả thật Allah là Đấng Hằng Xí Xóa, Hằng Tha Thứ.

Rubu tag: 

Hizb tag: