Arapça:
لَيُدْخِلَنَّهُم مُّدْخَلًا يَرْضَوْنَهُ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَعَلِيمٌ حَلِيمٌ
Çeviriyazı:
leyüdḫilennehüm müdḫaley yerḍavneh. veinne-llâhe le`alîmün ḥalîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah onları hoşnud olacakları bir yere (cennete) elbette koyacaktır. Şüphesiz Allah Alîmdir (herşeyi bilir) Halîmdir, (Kullarına yumuşak davranır.).
Diyanet İşleri:
And olsun ki, onları hoşnut olacakları bir yere koyar. Şüphesiz Allah bilendir, Halim'dir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Mutlaka onları, hoşnut olacakları bir yere ithal edecektir ve şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir ve azap etmede acele etmez.
Şaban Piriş:
Onları hoşlarına gidecek bir yere girdirecektir. Elbette Allah, herşeyi bilendir, Halim'dir.
Edip Yüksel:
Hoşnut olacakları bir kabul ile katına alacaktır onları. ALLAH Bilendir, Şefkatlidir.
Ali Bulaç:
Onları, kendisinden gerçekten hoşnut kalacakları bir yere sokacaktır. Şüphesiz Allah, bilendir, halimdir.
Suat Yıldırım:
O, mutlaka onları memnun olacakları yere yerleştirecektir. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, hilim ve şefkati boldur.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Elbette onları hoşnut olacakları bir meskene girdirir. Şüphe yok ki Allah, elbette pek bilendir, pek hilm sahibidir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onları, razı olacakları bir yere elbette sokacaktır. Allah elbette ki, Alîm'dir, Halîm'dir.
Bekir Sadak:
Allah´in yerde olanlari ve emriyle denizlerde yuruyen gemileri buyrugunuz altina vermis oldugunu
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Allah onları, herhalde memnun kalacakları bir girilecek yere sokacaktır. Allah, kesinlikle tam bir bilgi sahibidir, halîmdir.
İskender Ali Mihr:
(Allah), onları mutlaka razı olacakları bir yere dahil edecektir. Ve şüphesiz ki Allah, mutlaka en iyi bilendir, Halim´dir.
Celal Yıldırım:
And olsun ki, onları hoşnut olacakları bir yere sokacaktır ve şüphesiz ki Allah yegâne bilendir, Halîm´dir ( = kullarına karşı çok şefkatli, merhametli ve sabırlıdır).
Tefhim ul Kuran:
Onları, kendisinden gerçekten hoşnut kalacakları bir yere sokacaktır. Şüphesiz Allah, bilendir, halîmdir.
Fransızca:
il les fera, certes, entrer en un lieu qu'ils agréeront, et Allah est certes Omniscient et Indulgent.
İspanyolca:
Ha de introducirles en un lugar que les placerá. Alá es, ciertamente, omnisciente, benigno.
İtalyanca:
Li introdurrà in un luogo di cui saranno soddisfatti. In verità Allah è il Sapiente, il Magnanimo.
Almanca:
ER wird sie doch in einen Eingang eingehen lassen, an dem sie Wohlgefallen finden werden. Und gewiß, ALLAH ist zweifelsohne allwissend, allnachsichtig.
Çince:
他必使他们进入他们所喜悦的地方;真主确是全知的,确是容忍的。
Hollandaca:
Hij zal hen het paradijs binnenleiden, op eene wijze die hun behagen zal; want God is wijs en genadig. Zoo is het.
Rusça:
Он непременно введет их во вход, которым они останутся довольны. Воистину, Аллах - Знающий, Выдержанный.
Somalice:
wuxuuna Galin Meel ay ka Raalli Noqon (Janno) Eebana waa Oge Dhulbadan.
Swahilice:
BIla ya shaka atawaingiza pahala watakapo paridhia. Na hakika Mwenyezi Mungu ni Mjuzi na Mpole.
Uygurca:
اﷲ ئۇلارنى ئەلۋەتتە ئۇلار مەمنۇن بولىدىغان جايغا (يەنى جەننەتكە) كىرگۈزىدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن (ئۇلارنى مەمنۇن قىلىدىغان نەرسىلەرنى) بىلگۈچىدۇر، ھەلىمدۇر (يەنى ئۇلارنىڭ دۈشمەنلىرىنى جازالاشقا ئالدىراپ كەتمەيدۇ)
Japonca:
かれは,必ずかれらが喜ぶ所に入らせられる。本当にアッラーは全知にして聡明な御方である。
Arapça (Ürdün):
«ليدخلنهم مدخلا» بضم الميم وفتحها أي إدخالا أو موضعا «يرضونه» وهو الجنة «وإن الله لعليم» بنياتهم «حليم» عن عقابهم.
Hintçe:
और बेशक तमाम रोज़ी देने वालों में खुदा ही सबसे बेहतर है वह उन्हें ज़रूर ऐसी जगह (बेहिश्त) पहुँचा देगा जिससे वह निहाल हो जाएँगे
Tayca:
พระองค์จะทรงให้พวกเขาเข้าไปในสถานที่ที่พวกเขาพอใจ คือสวนสวรรค์ และแท้จริงอัลลอฮ์เป็นผู้ทรงรอบรู้ ผู้ทรงขันติ
İbranice:
הוא יכניסם אל מקום אשר ישביע את רצונם, כי אלוהים היודע והסבלן
Hırvatça:
On će ih u mjesto kojim će oni biti zadovoljni, sigurno, uvesti. A Allah je, doista, Onaj Koji sve zna i Onaj Koji ne žuri s kaznom.
Rumence:
El îi va duce într-un loc ce le va fi plăcut. Dumnezeu este Îngăduitorul, Iertătorul.
Transliteration:
Layudkhilannahum mudkhalan yardawnahu wainna Allaha laAAaleemun haleemun
Türkçe:
Onları, razı olacakları bir yere elbette sokacaktır. Allah elbette ki, Alîm'dir, Halîm'dir.
Sahih International:
He will surely cause them to enter an entrance with which they will be pleased, and indeed, Allah is Knowing and Forbearing.
İngilizce:
Verily He will admit them to a place with which they shall be well pleased: for Allah is All-Knowing, Most Forbearing.
Azerbaycanca:
(Allah) onları razı qalacaqları (xoşhal olacaqları) bir yerə (Cənnətə) daxil edəcəkdir. Həqiqətən, Allah (hər şeyi) biləndir, (bəndələrinə qarşı) həlimdir!
Süleyman Ateş:
Onları razı olacakları bir yere sokacaktır. Doğrusu Allah, bilendir, halimdir.
Diyanet Vakfı:
Allah onları, herhalde memnun kalacakları bir girilecek yere sokacaktır. Allah, kesinlikle tam bir bilgi sahibidir, halimdir.
Erhan Aktaş:
Onları kesinlikle hoşnut olacakları bir yere yerleştirecektir. Allah, Her Şeyi Bilen’dir, Çok Şefkatli’dir.
Kral Fahd:
Onları, hoşnut olacakları bir yere sokacaktır. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir; ceza vermekte de aceleci değildir.
Hasan Basri Çantay:
O, her halde bunları hoşnud olacakları bir yere sokacakdır. Muhakkak ki Allah onlar (ın niyyetlerini) hakkıyle bilendir, (ıkaab hususundaki) hılmi cidden gaalibdir.
Muhammed Esed:
(ve dolayısıyla,) onları, mutlaka, son derece hoşnut kalacakları bir (varoluş) konumuna eriştirecektir; çünkü Allah, mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir, halimdir.
Gültekin Onan:
Onları, kendisinden gerçekten hoşnut kalacakları bir yere sokacaktır. Şüphesiz Tanrı, bilendir, halimdir.
Ali Fikri Yavuz:
Allah onları, hoşnud olacakları bir yere (cennete) elbette koyacaktır. Çünkü Allah Alîm’dir= iyiliklerini bilir, Halîm’dir= canilerin cezasını geciktirir.
Portekizce:
Em verdade, introduzi-los-á em um lugar que comprazerá a eles, porque Deus é tolerante, Sapientíssimo.
İsveççe:
Han kommer att ge dem ett mottagande, som [helt och fullt] tillfredsställer dem. Gud vet allt och har överseende [med era brister].
Farsça:
مسلماً آنان را به جایگاهی که آن را می پسندند وارد می کند؛ و بی تردید خدا دانا و بردبار است.
Kürtçe:
سوێند بەخوا، خوا ئەوانە دەخاتە جێگایەک کەپێی ڕازی دەبن
وە بێگومان خوا زانا و لەسەر خۆیە
Özbekçe:
Албатта, У зот уларни ўзлари рози бўладиган жойга киритур. Албатта, Аллоҳ ўта билгувчи ва ҳалим зотдир.
Malayca:
Sudah tentu Allah akan memasukkan mereka (yang tersebut itu) ke tempat yang mereka sukai (Syurga), dan sesungguhnya Allah Maha Mengetahui, lagi Maha Penyabar.
Arnavutça:
Ai do t’i shpie ata, në vendin ku, me të vërtetë, do të jenë të kënaqur! Perëndia me të vërtetë, është i Plotëdijshëm dhe i butë.
Bulgarca:
Ще ги въведе Той в място, което ще им хареса. Аллах е всезнаещ, всеблаг.
Sırpça:
Он ће их у место којим ће они бити задовољни заиста увести! – А Аллах све зна и благ је.
Çekçe:
A věru je uvede na místo, jež se jim bude líbit; a Bůh zajisté je vševědoucí, soucitný.
Urduca:
وہ انہیں ایسی جگہ پہنچائے گاجس سے وہ خوش ہو جائیں گے بے شک اللہ علیم اور حلیم ہے
Tacikçe:
Ононро ба ҷое дароварад, ки аз он хушнуд бошанд. Ва албатта Худо донову собирает!
Tatarca:
Дәхи аларны яхшы урынга хөрмәтләп кертер, алар Аллаһудан риза булырлар, әлбәттә, Аллаһ һәркемнең күңелен вә эшен белүче вә мөэминнәргә йомшактыр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya Allah akan memasukkan mereka ke dalam suatu tempat (surga) yang mereka menyukainya. Dan sesungguhnya Allah Maha mengetahui lagi Maha Penyantun.
Amharca:
የሚወዱትን መግቢያ (ገነትን) በእርግጥ ያገባቸዋል፡፡ አላህም በእርግጥ ዐዋቂ ታጋሽ ነው፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக அல்லாஹ், அவர்கள் திருப்திபடுகின்ற இட(மான இன்பங்கள் நிறைந்த சொர்க்க)த்தில் அவர்களை பிரவேசிக்க செய்வான். நிச்சயமாக அல்லாஹ் நன்கறிந்தவன், மகா சகிப்பாளன் ஆவான்.
Korece:
그분은 그들이 기뻐하는 천 국으로 들게 하니 실로 하나님은 지혜와 은혜로 충만하심이라
Vietnamca:
Ngài chắc chắn sẽ đưa họ vào một nơi mà họ sẽ vô cùng hài lòng. Quả thật, Allah là Đấng Hằng Biết, Hằng Chịu Đựng.
Ayet Linkleri: