Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

6

Ayet No: 

2146

Sayfa No: 

294

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ عَلَىٰ آثَارِهِمْ إِن لَّمْ يُؤْمِنُوا بِهَٰذَا الْحَدِيثِ أَسَفًا

Çeviriyazı: 

fele`alleke bâḫi`un nefseke `alâ âŝârihim il lem yü'minû bihâẕe-lḥadîŝi esefâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Ey Muhammed!) Demek onlar, bu söze (kitaba) inanmazlarsa, onların peşinde üzüle üzüle kendini helak edeceksin!

Diyanet İşleri: 

Bu söze inanmayanların ardından üzülerek nerdeyse kendini mahvedeceksin!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Şu Kur'an'a inanmadıkları ve senden yüz çevirdikleri için üzülüp hayıflanarak kendini helak mi edeceksin?

Şaban Piriş: 

Belki de sen, bu kitaba iman etmiyorlar diye onların arkasından üzüntüden kendini helak edeceksin.

Edip Yüksel: 

Bu söze inanmazlarsa onların ardından kendini sorumlu tutarak suçlayacaksın, üzüleceksin (öyle mi)?

Ali Bulaç: 

Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa Sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)?

Suat Yıldırım: 

Şimdi, bu söze inanmazlarsa, demek sen onların ardına düşüp nerdeyse kendi kendini yiyip tüketeceksin! [26,3; 35,8; 16,127]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Demek ki, onlar bu Kur´an´a inanmazlarsa arkalarından bir şiddetli hüzün ile kendini tüketeceksin.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Şimdi sen, bu söze inanmazlarsa, belki de arkalarından kendini eritircesine üzüleceksin.

Bekir Sadak: 

(11-12) Magaranin icinde onlari yillarca uyuttuk

İbni Kesir: 

Demek ki bu söze inanmayanların ardından üzülerek neredeyse kendini mahvedeceksin.

Adem Uğur: 

Bu yeni Kitab´a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.

İskender Ali Mihr: 

Bu durumda eğer onlar, (Kur´ân-ı Kerim´deki) bu sözlere inanmazlarsa, onların arkalarından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin.

Celal Yıldırım: 

Bu söze (Kur´ân´a) inanmıyacak olurlarsa, arkalarından üzüntü duyup hayıflanarak kendini yoksa tüketecek misin ?

Tefhim ul Kuran: 

Şimdi onlar bu söze (Kur´an´a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi) ?

Fransızca: 

Tu vas peut-être te consumer de chagrin parce qu'ils se détournent de toi et ne croient pas en ce discours !

İspanyolca: 

Tú quizá te consumas de pena, si no creen en esta historia, por las huellas que dejan.

İtalyanca: 

Ti struggerai seguendoli, se non credono in questo Discorso?

Almanca: 

Und nicht etwa zugrunde richtest du dich selbst in Verdrießlichkeit über das von ihnen Übriggebliebene, sollten sie keinen Iman an diese Rede (den Quran) verinnerlichen.

Çince: 

如果他们不信这训辞,在他们背离之后,你或许为悲伤而自杀。

Hollandaca: 

Misschien wilt gij u uit droefheid over hen dooden, door uwe ernstige zorg om hen te bekeeren, indien zij in deze nieuwe openbaring niet gelooven.

Rusça: 

Ты можешь погубить себя от скорби по их следам (скорбя о том, что они отворачиваются от истины), если они не уверуют в это повествование?

Somalice: 

Waxaad u Dhawdahay inaad ku (Halaagto) Naftaada Nabiyow Raadkooda (gadaashooda) haddayna rumeyn Quraankan, walbahaar dartiis.

Swahilice: 

Huenda ukajihiliki nafsi yako kwa ajili yao, kuwasikitikia kwa kuwa hawayaamini mazungumzo haya!

Uygurca: 

ئەگەر ئۇلار قۇرئانغا ئىمان ئېيتمىسا، ئەپسۇسلىنىپ، ئۇلارنىڭ (ئىماندىن) يۈز ئۆرۈگەنلىكىدىن ئۆزۈڭنى ھالاك قىلىۋېتىشىڭ مۇمكىن

Japonca: 

もしかれらがこの消息(クルアーン)を信じないならば,恐らくあなたはかれらの所行のために苦悩して,自分の身を滅ぼすであろう。

Arapça (Ürdün): 

«فلعلك باخع» مهلك «نفسك على آثارهم» بعدهم أي بعد توليهم عنك «إن لم يؤمنوا بهذا الحديث» القرآن «أسفا» غيظا وحزنا منك لحرصك على إيمانهم، ونصبه على المفعول له.

Hintçe: 

तो (ऐ रसूल) अगर ये लोग इस बात को न माने तो यायद तुम मारे अफसोस के उनके पीछे अपनी जान दे डालोगे

Tayca: 

ดังนั้น บางทีเจ้าอาจเป็นผู้ทำลายชีวิตของเจ้าด้วยความเสียใจ เนื่องจากการผินหลังของพวกเขา หากพวกเขาไม่ศรัทธาต่ออัลกุรอานนี้

İbranice: 

ואמנם אתה עלול להעמיס על עצמך מרוב צער משום שלא האמינו באשר נאמר (בקוראן)

Hırvatça: 

Pa zar ćeš ti za njima od tuge svisnuti, ako oni u ovaj govor neće da povjeruju?!

Rumence: 

Tu, poate, vei fi ros de mâhnire pe urmele lor, căci ei nu vor crede în aceste spuse!

Transliteration: 

FalaAAallaka bakhiAAun nafsaka AAala atharihim in lam yuminoo bihatha alhadeethi asafan

Türkçe: 

Şimdi sen, bu söze inanmazlarsa, belki de arkalarından kendini eritircesine üzüleceksin.

Sahih International: 

Then perhaps you would kill yourself through grief over them, [O Muhammad], if they do not believe in this message, [and] out of sorrow.

İngilizce: 

Thou wouldst only, perchance, fret thyself to death, following after them, in grief, if they believe not in this Message.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Yoxsa (kafirlər) bu Qur’ana inanmasalar, (səndən üz döndərib getdiklərinə görə) arxalarınca təəssüflənib özünü həlak edəcəksən?!

Süleyman Ateş: 

Herhalde sen, onlar bu söze inanmıyorlar diye, peşlerinde üzüntüden kendini helak edeceksin!

Diyanet Vakfı: 

Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helak olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.

Erhan Aktaş: 

Onlar, bu söze inanmıyorlar diye, onların durumlarına üzüntünden neredeyse kendini harap edeceksin!

Kral Fahd: 

Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.

Hasan Basri Çantay: 

Demek, bu söze (Kur´ana) inanmazlarsa bir üzüntü duyarak arkalarından kendini aadetâ tüketeceksin!

Muhammed Esed: 

Peki ama, onlar bu mesaja inanmak istemiyorlarsa, (inansınlar diye) kendini mi paralayacaksın?

Gültekin Onan: 

Şimdi onlar bu söze (Kuran´a) inanmayacak olurlarsa, sen onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)?

Ali Fikri Yavuz: 

Şimdi bu Kur’ân’a iman etmezlerse, belki arkalarından esef ederek kendini üzeceksin.

Portekizce: 

É possível que te mortifiques de pena por causa deles, se não crerem nesta Mensagem.

İsveççe: 

Kommer du kanske att gräma dig till döds, om de inte vill tro på detta budskap?

Farsça: 

شاید تو می خواهی اگر [این معاندان لجوج] به این سخن [که قرآن کریم است] ایمان نیاورند، خود را از شدت اندوه هلاک کنی!!

Kürtçe: 

جا لەوانەیە خۆت لە ناوبەری لەبەر کردەوەی ئەوان ئەگەر ئیمان نەھێنن بەم قورئانە لە داخ و خەفەتدا (بمریت)

Özbekçe: 

Улар бу сўзга иймон келтирмасалар, эҳтимол уларнинг ортидан таассуф ила ўзингни ҳалок этмоқчи бўларсан?! (Яъни, мушриклар Қуръонга иймон келтирмасалар, уларга афсусланиб, ўзингни ўзинг қийнарсан? Йўқ, бундай қилма. Улар бунга арзимайдилар.)

Malayca: 

Maka jangan-jangan pula engkau (wahai Muhammad), membinasakan dirimu disebabkan menanggung dukacita terhadap kesan-kesan perbuatan buruk mereka, jika mereka enggan beriman kepada keterangan Al-Quran ini.

Arnavutça: 

A mos vallë do të bësh vetëvrasje për shkak të tyre, nëse ata nuk besojnë në këtë Kur’an, duke qenë i pikëlluar ti?

Bulgarca: 

Не погубвай себе си от скръб по тях [о, Мухаммад], ако не повярват в това послание.

Sırpça: 

Па зар ћеш да уништиш себе од туге за њима, ако они у Кур'ан неће да поверују?!

Çekçe: 

Chceš se snad zahubit smutkem jda ve stopách jejich, jestliže tomuto příběhu neuvěří?

Urduca: 

اچھا، تو اے محمدؐ، شاید تم ان کے پیچھے غم کے مارے اپنی جان کھو دینے والے ہو اگر یہ اِس تعلیم پر ایمان نہ لائے

Tacikçe: 

Шояд агар ба ин сухан имон наёваранд, худатро ба хотирашон аз андӯҳ ҳалок созӣ.

Tatarca: 

Ий Мухәммәд г-м! Кәферләрнең синнән бизгәннәре өчен бәлки үзеңне шелтәли торгансың, бик нык тырышып та, хак булган Коръәнгә ышанмауларына хәсрәтләнеп.

Endonezyaca: 

Maka (apakah) barangkali kamu akan membunuh dirimu karena bersedih hati setelah mereka berpaling, sekiranya mereka tidak beriman kepada keterangan ini (Al-Quran).

Amharca: 

በዚህም ንግግር (በቁርኣን) ባያምኑ በፈለጎቻቸው ላይ በቁጭት ነፍስህን አጥፊ ልትሆን ይፈራልሃል፡፡

Tamilce: 

ஆக, (நபியே!) அவர்கள் இந்த குர்ஆனை நம்பிக்கை கொள்ளவில்லை என்பதற்காக (அவர்கள் மீது) துக்கப்பட்டு (விலகி சென்ற) அவர்களுடைய (காலடி) சுவடுகள் மீதே உம் உயிரை நீர் அழித்துக் கொள்வீரோ!

Korece: 

아마도 그대는 그들이 말씀을믿지 아니함으로 말미암아 괴로울때가 있으리라

Vietnamca: 

Có lẽ Ngươi (Muhammad) khổ tâm, đau buồn khiến bản thân chết dần chết mòn trên lối mòn của họ nếu họ không có đức tin vào Lời Nói này (Qur’an).