Arapça:
أَوْ تُسْقِطَ السَّمَاءَ كَمَا زَعَمْتَ عَلَيْنَا كِسَفًا أَوْ تَأْتِيَ بِاللَّهِ وَالْمَلَائِكَةِ قَبِيلًا
Çeviriyazı:
ev tüsḳiṭa-ssemâe kemâ za`amte `aleynâ kisefen ev te'tiye billâhi velmelâiketi ḳabîlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yahut söyleyip zannettiğin gibi, göğü başımıza parça parça düşüresin veya Allah'ı ve melekleri söylediğine şahit getiresin.
Diyanet İşleri:
Yahut da iddia ettiğin gibi, göğü tepemize parça parça düşürmeli, ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yahut umduğun gibi göğü, parçaparça üstümüze düşürmedikçe, yahut Allah'la melekleri karşımıza getirmedikçe.
Şaban Piriş:
Yahut iddia ettiğin gibi göğü üzerimize parça parça düşürmeli ya da (gözümüz) önüne Allah’ı ve melekleri getirmelisin.
Edip Yüksel:
Veya ileri sürdüğün gibi gökten üzerimize parçalar düşürmeli, yahut ALLAH'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin.
Ali Bulaç:
Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin.
Suat Yıldırım:
Yahut iddia ettiğin gibi gökyüzünü parçalayıp üzerimize kısım kısım düşüresin, ya da Allah'ı ve melekleri karşımıza getiresin de onlar senin söylediklerine şahitlik etsinler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Veya göğü zû´m ettiğin gibi üzerimize parça parça düşüresin veya Allah´ı ve melekleri âşikâre olarak karşımıza getiresin.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Yahut iddia ettiğin gibi göğü, parçalar halinde üzerimize düşürmelisin, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza dikmelisin.
Bekir Sadak:
Allah´in dogru yola eristirdigi kimse hak yoldadir. Kimleri de saptirirsa, artik onlar icin Allah´dan baska dostlar bulamazsin. Biz onlari kiyamet gunu yuzukoyun, korler, dilsizler ve sagirlar olarak hasrederiz. Varacaklari yer cehennemdir. Onun atesi ne zaman sonmeye yuz tutsa hemen alevini artiririz.
İbni Kesir:
Yahut iddia ettiğin gibi göğü üzerimize parça parça düşüresin veya Allah ı ve melekleri karşımıza getiresin.
Adem Uğur:
Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah´ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin.
İskender Ali Mihr:
Veya iddia ettiğin gibi semayı parça parça üzerimize düşürürsün. Veya Allah´ı ve melekleri açıkça (karşımıza) getirirsin.
Celal Yıldırım:
Veya iddia ettiğin gibi göğü parça parça üzerimize düşüresin ya da Allah´ı ve meleklerini karşımıza (kanıt ve açık belge) olarak getiresin
Tefhim ul Kuran:
«Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah´ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin,»
Fransızca:
ou que tu fasses tomber sur nous, comme tu le prétends, le ciel en morceaux, ou que tu fasses venir Allah et les Anges en face de nous ;
İspanyolca:
o que, como pretendes, hagas caer sobre nosotros parte del cielo o nos traigas en tu apoyo a Alá y a los ángeles,
İtalyanca:
o non avrai fatto cadere, come pretendi, il cielo in pezzi su di noi; o non avrai fatto venire, davanti a noi, Allah e gli angeli in tuo aiuto".
Almanca:
oder du läßt über uns den Himmel, wie du es behauptet hast, in Stücke fallen, oder du bringst ALLAH und die Engel uns gegenüber,
Çince:
或者你使天如你所说的那样,一块块地落在我们的头上;或者你请真主和众天神来(与我们)见面;
Hollandaca:
Of indien gij een deel der hemelen op ons doet nedervallen, of dat gij God en de engelen doet verschijnen, om borg voor u te blijven.
Rusça:
или пока не обрушишь на нас небо кусками, как ты это утверждаешь; или не предстанешь перед нами вместе с Аллахом и ангелами;
Somalice:
ama nagaga soo riddid Samada saad sheegatay, Goosimo iyadoo ah, ama u keentid Eebe iyo Malaa'igta si caddaana.
Swahilice:
Au utuangushie mbingu vipande vipande kama ulivyo dai; au utuletee Mwenyezi Mungu na Malaika uso kwa uso.
Uygurca:
ياكى سەن ئېيتقاندەك ئۈستىمىزگە ئاسماننى پارچە - پارچە قىلىپ چۈشۈرگىن، ياكى (پەيغەمبەرلىكىڭگە) گۇۋاھچى قىلىپ اﷲ نى ۋە پەرىشتىلەرنى ئالدىمىزغا كەلتۈرگىن
Japonca:
またはあなたが(あり得ると)言明したように,大空を粉ごなにしてわたしたちに落すまで。またアッラーそして天使たちを,(わたしたちの)面前に連れて来るまで。
Arapça (Ürdün):
«أو تسقط السماء كما زعمت علينا كسفا» قطعا «أو تأتي بالله والملائكة قبيلاً» مقابلة وعيانا فنراهم.
Hintçe:
या जैसा तुम गुमान रखते थे हम पर आसमान ही को टुकड़े (टुकड़े) करके गिराओ या ख़ुदा और फरिश्तों को (अपने क़ौल की तस्दीक़) में हमारे सामने (गवाही में ला खड़ा कर दिया
Tayca:
”หรือท่านทำให้ชั้นฟ้าหล่นลงมาบนพวกเราเป็นเสี่ยงๆ ตามที่ท่านอ้าง หรือนำอัลลอฮและมะลาอิกะฮมาให้เราเห็นต่อหน้า
İbranice:
או שתפיל עלינו כפי שטענת את השמים, חלקים, או עד שנראה את אלוהים והמלאכים פנים אל פנים
Hırvatça:
ili dok na nas nebo u parčadima ne oboriš, kao što tvrdiš; ili dok Allaha i meleke nama sučelice ne dovedeš;
Rumence:
ori, după cum ai pretins, până ce nu vei prăvăli cerul în bucăţi asupra noastră, ori până ce nu-i vei aduce pe Dumnezeu şi pe îngeri, chezăşie,
Transliteration:
Aw tusqita alssamaa kama zaAAamta AAalayna kisafan aw tatiya biAllahi waalmalaikati qabeelan
Türkçe:
"Yahut iddia ettiğin gibi göğü, parçalar halinde üzerimize düşürmelisin, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza dikmelisin."
Sahih International:
Or you make the heaven fall upon us in fragments as you have claimed or you bring Allah and the angels before [us]
İngilizce:
Or thou cause the sky to fall in pieces, as thou sayest (will happen), against us; or thou bring Allah and the angels before (us) face to face:
Azerbaycanca:
Yaxud, iddia etdiyin kimi, göyü parça-parça edib başımıza endirməyincə, yaxud Allahı və mələkləri (peyğəmbərliyinin doğruluğuna şahid olaraq) açıq-aşkar qarşımıza gətirməyincə;
Süleyman Ateş:
Yahut zannettiğin gibi üzerimize gökten parçalar düşürmelisin, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin (onlar senin doğru söylediğine şahidlik etmelidirler)!
Diyanet Vakfı:
"Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin."
Erhan Aktaş:
“Veya iddia ettiğin gibi, göğü paramparça edip üzerimize yıkmalısın. Veya Allah’ı ve melekleri karşımıza çıkarmalısın.”
Kral Fahd:
"Yahut iddia ettiğin gibi, göğü üstümüze parça parça düşürmedikçe veya Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe;
Hasan Basri Çantay:
«Yahud iddia etdiğin gibi gök yüzünü üstümüze parça parça düşüresin veya Allahı ve melekleri kefil getiresin».
Muhammed Esed:
yahut, tehdit edip durduğun gibi, göğü parça parça üzerimize düşürmedikçe; yahut Allah´ı ve melekleri bizimle yüzyüze getirmedikçe;
Gültekin Onan:
17:91
Ali Fikri Yavuz:
Yahud söyleyip zannettiğin gibi, semayı parça parça azab olarak üzerimize düşüresin, yahud Allah’ı ve melekleri söylediğine şâhid getiresin.
Portekizce:
Ou que faças cair o céus em pedaços sobre nós, como disseste (que aconteceria), ou nos apresentes Deus e os anhos empessoa,
İsveççe:
eller förmår himlen att störta ned över oss i stycken - som du har sagt skall ske - eller gör så att Gud och änglarna stiger ned inför [våra ögon],
Farsça:
یا آسمان را آن گونه که گمان کرده ای [قدرت داری] پاره پاره بر سر ما بیفکنی، یا خدا و فرشتگان را رو به روی ما آوری.
Kürtçe:
یان ئاسمان بڕوخێنی بەسەرماندا ھەرچۆن لافت لێداوە کە بەپارچە پارچە دەکرێت یان خوا و فریشتەکان بھێنیت ڕوو بەڕوو (بیان بینین)
Özbekçe:
Ёки ўзинг даъво қилганингдек, устимиздан осмонни парча-парча қилиб туширмагунингча ёхуд Аллоҳни ва фаришталарни олдимизга келтирмагунингча (сенга иймон келтирмаймиз, дерлар). (Бу таклифда очиқ тажовузкорлик, Аллоҳнинг қудратидан қўрқмаслик кўриниб турибди.)
Malayca:
Atau (sehingga) engkau gugurkan langit berkeping-keping atas kami, sebagaimana yang engkau katakan (akan berlaku); atau (sehingga) engkau bawakan Allah dan malaikat untuk kami menyaksikannya.
Arnavutça:
ose, derisa të mos e rrëzosh qiellin në ne – si thua ti në copa-copa; ose, përderisa të mso sjellësh Perëndinë dhe engjëjt, si garantues;
Bulgarca:
или да направиш небето да падне - както твърдиш - върху нас на отломки, или да доведеш насреща ни Аллах и ангелите,
Sırpça:
или док на нас небо у парчадима не обориш, као што тврдиш; или док нам Аллаха и анђеле не доведеш да их својим очима видимо;
Çekçe:
či dokud nenecháš, jak tvrdíš, spadnout na nás nebe po kusech anebo si nepřivedeš Boha a anděly jako ručitele
Urduca:
یا تو آسمانوں کو ٹکڑے ٹکڑے کر کے ہمارے اوپر گرا دے جیسا کہ تیرا دعویٰ ہے یا خدا اور فرشتوں کو رُو در رُو ہمارے سامنے لے آئے
Tacikçe:
ё чунон ки гуфтаӣ, осмонро пора-пора бар сари мо афканӣ ё Худову фариштагонро пеши мо ҳозир оварӣ,
Tatarca:
Яки үзең әйткәнчә, күкне кисәк-кисәк итеп өстебезгә төшергәнеңәчә, яки Аллаһуны вә фәрештәләрне алдыбызга килтереп бастырганыңача.
Endonezyaca:
atau kamu jatuhkan langit berkeping-keping atas kami, sebagaimana kamu katakan atau kamu datangkan Allah dan malaikat-malaikat berhadapan muka dengan kami.
Amharca:
«ወይም እንደምትለው ከሰማይ ቁራጮችን በኛ ላይ እስከምታወድቅ፤ ወይም አላህንና መላእክትን በግልጽ እስከምታመጣ፡፡
Tamilce:
“அல்லது நீர் கூறியது போன்று (முறிக்கப்பட்ட) துண்டுகளாக வானத்தை எங்கள் மீது நீர் விழவைக்கின்ற வரை; அல்லது, அல்லாஹ்வையும் வானவர்களையும் கண்முன் நீர் கொண்டுவருகின்ற வரை (உம்மை நாம் நம்பிக்கை கொள்ளவே மாட்டோம்).”
Korece:
그대의 주장대로 하늘을 산 산조각을 내어 우리 위에 떨어뜨 리고 하나님과 천사들을 데려와 대면시키라 하더라
Vietnamca:
“Hoặc Ngươi làm bầu trời trút hình phạt xuống (hành hạ bọn ta) giống như Ngươi luôn khẳng định hoặc Ngươi hãy gọi Allah và cả Thiên Thần xuất hiện (cho bọn ta tận mắt nhìn thấy).”
Ayet Linkleri: