Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

102

Ayet No: 

2585

Sayfa No: 

331

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَا يَسْمَعُونَ حَسِيسَهَا ۖ وَهُمْ فِي مَا اشْتَهَتْ أَنفُسُهُمْ خَالِدُونَ

Çeviriyazı: 

lâ yesme`ûne ḥasîsehâ. vehüm fî me-ştehet enfüsühüm ḫâlidûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bunlar onun (cehennemin) uğultusunu bile duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.

Diyanet İşleri: 

Cehennemin uğultusunu duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Orasının en hafif bir sesini bilmezduymaz onlar ve canlarının dilediği, arzuladığı şeylerin içinde ebedidir onlar.

Şaban Piriş: 

Onun uğultusunu duymazlar. Nefislerinin arzu ettiği şeyler içinde ebedi kalırlar.

Edip Yüksel: 

Onun uğultusunu işitmezler. Canlarının istediği şeyler içinde ebedi kalırlar.

Ali Bulaç: 

Onun uğultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar.

Suat Yıldırım: 

Onlar cehennemin hışırtısını bile işitmeyecek, canlarının çektiği nimetler içinde ebedî kalacaklardır. [10,26; 55,60]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onun hışıltısını bile duymazlar ve onlar nefislerinin hoşlandığı şeyler içinde daima kalacak kimselerdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onun uğultusunu duymazlar. Onlar, gönüllerinin istediği şeyler içinde sürekli yaşayacaklardır.

Bekir Sadak: 

De ki: «Dogrusu tanrinizin tek bir Tanri oldugu bana suphesiz vahyolundu. Artik musluman olacak misiniz?»

İbni Kesir: 

Onun uğultusunu duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.

Adem Uğur: 

Bunlar onun uğultusunu duymazlar

İskender Ali Mihr: 

Onun (cehennemin) uğultusunu işitmezler. Ve onlar, istedikleri şeyler içinde ebedî kalacak olanlardır.

Celal Yıldırım: 

Cehennem uğultusunu da duymazlar ve onlar canlarının çektiği nîmetler içinde ebedîdirler.

Tefhim ul Kuran: 

Onun uğultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar.

Fransızca: 

Ils n'entendront pas son sifflement et jouiront éternellement de ce que leurs âmes désirent.

İspanyolca: 

No oirán el más leve ruido de ella y estarán eternamente en lo que tanto ansiaron.

İtalyanca: 

non ne sentiranno il fragore e godranno per sempre quel che le loro anime desiderano.

Almanca: 

Sie hören sein Geräusch nicht. Und sie bleiben in dem, was sie sich wünschten, ewig.

Çince: 

而不闻其最微的声音,他们将永居在自己所爱好的享乐中,

Hollandaca: 

Zij zullen niet het minste gedruisch er van hooren, en zij zullen eeuwig de gelukzaligheid genieten, welke hunne zielen begeeren.

Rusça: 

Они не услышат даже малейшего ее звука и вечно пребудут среди того, что возжелали их души.

Somalice: 

mana Maqlaan Shanqadteeda iyaguna waxay Doonto Naftoodu yey ku Waari.

Swahilice: 

Hawatausikia mvumo wake, na wao watadumu katika yale zinayo yatamani nafsi zao.

Uygurca: 

ئۇلار دوزاخنىڭ شەپىسىنىڭ ئاڭلىمايدۇ، كۆڭلى تارتقان نازۇنېمەتلەر ئىچىدە مەڭگۈ قالىدۇ

Japonca: 

そこの微な音も聞こえないであろう。そしてかれらの魂が念願していた所に永遠に住む。

Arapça (Ürdün): 

«لا يسمعون حسيسها» صوتها «وهم في ما اشتهت أنفسهم» من النعيم «خالدون».

Hintçe: 

(यहाँ तक) कि ये लोग उसकी भनक भी न सुनेंगे और ये लोग हमेशा अपनी मनमाँगी मुरादों में (चैन से) रहेंगे

Tayca: 

พวกเขาจะไม่ได้ยินแม้แต่เสียงแผ่วเบาของมันและพวกเขาจะอยู่ในสวนสวรรค์อย่างถาวรตามที่จิตใจของพวกเขาปรารถนา

İbranice: 

ולא ישמעו כל רחש מתוכו, וישכנו לנצח בגן עדן עם כל מה שחשקה נפשם בו

Hırvatça: 

Huku njegovu neće čuti, i vječno će u onom što im budu duše željele uživati;

Rumence: 

Ei nu vor auzi urletul ei şi vor avea de-a pururi ceea ce poftesc.

Transliteration: 

La yasmaAAoona haseesaha wahum fee ma ishtahat anfusuhum khalidoona

Türkçe: 

Onun uğultusunu duymazlar. Onlar, gönüllerinin istediği şeyler içinde sürekli yaşayacaklardır.

Sahih International: 

They will not hear its sound, while they are, in that which their souls desire, abiding eternally.

İngilizce: 

Not the slightest sound will they hear of Hell: what their souls desired, in that will they dwell.

Azerbaycanca: 

Onlar (Cəhənnəmin) uğultusunu eşitməyəcəklər. Onlar (Cənnətdə) ürəklərinin istədiyi (ne’mətlər) içində əbədi qalacaqlar.

Süleyman Ateş: 

Onun uğultusunu duymazlar. Ve canlarının çektiği (ni'metler) içinde ebedi kalırlar.

Diyanet Vakfı: 

Bunlar onun uğultusunu duymazlar; gönüllerinin dilediği nimetler içinde ebedi kalırlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar, Cehennem’in uğultusunu bile duymazlar. Ve onlar canlarının istediği şeylerin içinde sürekli kalacaklardır.(1)

Kral Fahd: 

Bunlar onun uğultusunu duymazlar gönüllerinin dilediği nimetler içinde ebedî kalırlar.

Hasan Basri Çantay: 

Bunlar gönüllerinin dilediği (ni´metler) içinde ebedî (yaşamlarken onun (cehennemin) gizli sesini bile duymazlar.

Muhammed Esed: 

onlar (cehennemin) soluğunu (bile) işitmeyecekler ve canlarının arzu edegeldiği şeyler arasında sonsuza kadar yaşayıp gidecekler.

Gültekin Onan: 

Onun uğultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar.

Ali Fikri Yavuz: 

Cehennemden uzaklaştırılan o cennetlikler, cehennemin hışıltısını bile duymazlar ve bunlar canlarının istediği şeyler (çeşitli nimetler) içinde ebedi olarak kalıcıdırlar.

Portekizce: 

Não ouvirão a crepitação (da fogueira) e desfrutarão eternamente de tudo quanto à sua lama apetecer.

İsveççe: 

inte ens det svagaste ljud skall de uppfatta därifrån och de skall förbli [i paradiset] till evig tid, [omgivna av allt] det som deras själar har längtat efter.

Farsça: 

کمترین صدای آن را [هم] نمی شنوند، و آنان در آنچه [از نعمت های الهی] دلشان بخواهد جاودانه اند.

Kürtçe: 

(ئەوان) نابیستن دەنگی (بڵێسەو قرچەی) ئاگری دۆزەخ وەئەوان لەناو ئەو (نازو نیعمەتەی) دڵیان حەزی لێیەتی بەھەمیشەیی وبێ بڕانەوە دەمێننەوە

Özbekçe: 

Улар унинг чисирлашини эшитмаслар. Улар ўз нафслари иштаҳа қилган нарсалари ичида абадий қолгувчилардир.

Malayca: 

Mereka tidak mendengar suara (julangan) api neraka itu, dan mereka akan kekal selama-lamanya di dalam (nikmat-nikmat Syurga) yang diingini oleh jiwa mereka.

Arnavutça: 

Ata, nuk do të dëgjojnë fërshëllimën e tij (zjarrit) dhe ata do të qëndrojnë përherë në atë që u ka dëshiruar shpirti i tyre,

Bulgarca: 

Не ще чуват от него дори шумолене. В това, което са желали, те ще пребивават вечно.

Sırpça: 

Његову буку неће да чују, и вечно ће да уживају у ономе што им буду душе желеле.

Çekçe: 

a neuslyší z něho ani šelest nejmenší a v tom, po čem duše jejich toužily, budou nesmrtelní.

Urduca: 

اس کی سرسراہٹ تک نہ سُنیں گے اور وہ ہمیشہ ہمیشہ اپنی من بھاتی چیزوں کے درمیان رہیں گے

Tacikçe: 

Инҳо садои дӯзахро намешунаванд ва дар биҳишт, ки ҳар чӣ хоҳанд, муҳайёст, ҷовидонаанд.

Tatarca: 

Алар җәннәткә кергәннән соң җәһәннәмдәге яман тавышларны ишетмәсләр, алар җәннәттә нәфесләре теләгән нәрсәләрдән файдаланып анда мәңге булырлар.

Endonezyaca: 

mereka tidak mendengar sedikitpun suara api neraka, dan mereka kekal dalam menikmati apa yang diingini oleh mereka.

Amharca: 

ድምጽዋን አይሰሙም፡፡ እነርሱም ነፍሶቻቸው በሚሹት ነገር ውስጥ ዘውታሪዎች ናቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் அதன் சத்தத்தை செவியுறமாட்டார்கள். அவர்கள் தங்களது ஆன்மாக்கள் விரும்பிய (இன்பத்)தில் நிரந்தரமாக இருப்பார்கள்.

Korece: 

그곳의 소음도 듣지 아니 하며 그들의 영혼들이 원하는 그 곳에서 영주하노라

Vietnamca: 

Họ sẽ không nghe thấy một tiếng xì xào nào của (Hỏa Ngục) và họ sẽ mãi mãi (sống trong Thiên Đàng) hưởng thụ những gì mà bản thân họ đã từng mong ước.