Arapça:
وَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا يَخَافُ ظُلْمًا وَلَا هَضْمًا
Çeviriyazı:
vemey ya`mel mine-ṣṣâliḥâti vehüve mü'minün felâ yeḫâfü żulmev velâ haḍmâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Her kim de mümin olarak salih amelleri işlerse, artık o, ne bir haksızlıktan ve ne de çiğnenmekden korkar.
Diyanet İşleri:
İnanmış olarak, yararlı işler işleyen kimse, haksızlıktan ve hakkının yeneceğinden korkmaz.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Fakat inanarak iyi işlerde bulunan ne günahının arttırılmasından korkar, ne sevabının eksiltilmesinden.
Şaban Piriş:
Mümin olarak salih ameller yapan ise zulümden ve hakkının eksiltilmesinden korkmaz.
Edip Yüksel:
İnançlı olduğu halde erdemli davrananlar herhangi bir haksızlıktan ve güçlükten korkmayacaktır.
Ali Bulaç:
Kim de bir mü'min olarak, salih olan amellerde bulunursa, artık o, ne zulümden korksun, ne hakkının eksik tutulmasından.
Suat Yıldırım:
Mümin olarak güzel ve makbul işler işleyen ise, ne zulümden, ne de haklarının çiğnenmesinden korkar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve her kim mü´min olduğu halde sâlih amellerden işlerse artık o ne zulme uğramaktan ve ne de sevabının eksilmesinden korkmaz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Mümin olarak hayra ve barışa yönelik iyilikler yapan ise ne haksızlığa uğratılmaktan korkar ne de ezilip horlanmaktan.
Bekir Sadak:
20:117
İbni Kesir:
Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse
Adem Uğur:
Her kim, mümin olarak iyi olan işlerden yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.
İskender Ali Mihr:
Ve mü´min (kalbine îmân yazılmış) olarak salih (nefsi ıslâh edici) amel işleyen kimseler, artık zulümden (kendilerine) haksızlık yapılmasından ve (kazandıkları derecelerin) azaltılmasından korkmasınlar.
Celal Yıldırım:
Mü´min iken iyiyararlı amellerde bulunan kimse ne haksızlığa uğramaktan, ne de (sevabının) eksilmesinden korkar.
Tefhim ul Kuran:
Kim de bir mü´min olarak, salih olan amellerde bulunursa, artık o, ne zulümden korksun, ne de hakkının eksik tutulmasından.
Fransızca:
Et quiconque aura fait de bonnes oeuvres tout en étant croyant, ne craindra ni injustice ni oppression.
İspanyolca:
Quien, en cambio, obra bien, siendo creyente, no tiene por qué temer injusticia ni opresión.
İtalyanca:
e chi sarà stato credente e avrà compiuto il bene, non temerà alcun danno o ingiustizia.
Almanca:
Doch wer von gottgefällig Gutem tut, während er Mumin ist, der fürchtet weder Ungerechtigkeit noch Minderung.
Çince:
信道而行善者,不怕亏枉和克扣。
Hollandaca:
Maar hij die goede werken doet en een waar geloovige is, zal geene onrechtvaardigheid of geene vermindering vreezen van zijne belooning door God.
Rusça:
А тот, кто совершал праведные дела, будучи верующим, не будет бояться ни несправедливости, ни ущемления.
Somalice:
ruuxii fala wanaag isagoo rumeeyey kama Cabsado dulmi iyo nusqaamin midna.
Swahilice:
Na anaye tenda mema, naye ni Muumini, basi hatakhofu kudhulumiwa wala kupunjwa.
Uygurca:
مۆمىن تۇرۇپ ياخشى ئەمەللەرنى قىلغانلار يامانلىقلىرىنىڭ ئېشىپ كېتىشىدىن ۋە ياخشىلىقلىرىنىڭ كېمىيىپ كېتىشىدىن قورقمايدۇ
Japonca:
だが善行に動しみ,信仰した者は,何の心配もなく,(主からの報奨を)減らされることもないのである。
Arapça (Ürdün):
«ومن يعمل من الصالحات» الطاعات «وهو مؤمن فلا يخاف ظلماً» بزيادة في سيئاته «ولا هضماً» بنقص من حسناته.
Hintçe:
और जिसने अच्छे-अच्छे काम किए और वह मोमिन भी है तो उसको न किसी तरह की बेइन्साफ़ी का डर है और न किसी नुक़सान का
Tayca:
และผู้ใดปฏิบัติคุณงามความดีทั้งหลายโดยที่เขาเป็นผู้ศรัทธา เขาจะไม่กลัวความอธรรมและการบั่นทอนใด ๆ
İbranice:
ואולם העושה את הטוב בעודו מאמין, לא יהיה לו כל חשש מקיפוח
Hırvatça:
A onaj ko je dobra djela činio, a vjernik je bio, neće se zuluma ni zakidanja plašiti.
Rumence:
însă cel care a săvârşit fapte bune, credincios fiind, nu are a se teme nici de nedreptate, nici de mistuire.
Transliteration:
Waman yaAAmal mina alssalihati wahuwa muminun fala yakhafu thulman wala hadman
Türkçe:
Mümin olarak hayra ve barışa yönelik iyilikler yapan ise ne haksızlığa uğratılmaktan korkar ne de ezilip horlanmaktan.
Sahih International:
But he who does of righteous deeds while he is a believer - he will neither fear injustice nor deprivation.
İngilizce:
But he who works deeds of righteousness, and has faith, will have no fear of harm nor of any curtailment (of what is his due).
Azerbaycanca:
Mö’min olub yaxşı işlər görən kəs isə nə zülmə mə’ruz qalmaqdan, nə də (mükafatının) əskilməsindən qorxar!
Süleyman Ateş:
Kim inanarak iyi olan işlerden yaparsa artık o, ne zulümden, ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.
Diyanet Vakfı:
Her kim, mümin olarak iyi olan işlerden yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.
Erhan Aktaş:
Îmân Eden biri olarak sâlihâtı yapan kimse ise haksızlığa uğramaktan da hakkının yeneceğinden de korkmaz.
Kral Fahd:
Her kim, mümin olarak iyi olan işlerden yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.
Hasan Basri Çantay:
Kim, bir mü´min olarak, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunursa o, ne (seyyiâtının) artırılmasından, ne (hasenatının) ekşitilmesinden endîşe etmez.
Muhammed Esed:
Buna karşılık, inanıp da dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan kimseye gelince: böyle birinin, haksızlığa uğramaktan ya da (hak ettiği karşılıktan) yoksun bırakılmaktan korkmasına hiçbir sebep yoktur.
Gültekin Onan:
Kim de (bir) inançlı olarak salih amellerde bulunursa, artık o ne zulümden korksun, ne hakkının eksik tutulmasından.
Ali Fikri Yavuz:
Her kim de mü’min olarak salih ameller işlerse, artık o, ne bir zulümden korkar, ne çiğnenmeden (hakkının zayi olmasından).
Portekizce:
E quem tiver praticado o bem e for, ademais, fiel, não terá a temer injustiça, nem frustração.
İsveççe:
men den som levde ett rättskaffens liv och var troende behöver inte frukta någon orättvisa och ingenting av [hans förtjänster] skall frånkännas honom.
Farsça:
و هر که کارهای شایسته انجام دهد، در حالی که مؤمن باشد، نه از ستمی [درباره حقّش] بیم و هراس خواهد داشت و نه از کاستی و نقصانی [در اجر و مزدش.]
Kürtçe:
ئەوەش کردەوە چاکەکانی کردبێت باوەڕداریش بوو بێت ئەوە نەلە ستەم دەترسێت (لێی بکرێت) نەلە کەم کردنەوەی پاداشتی (دەترسێت)
Özbekçe:
Ким мўмин ҳолида яхши амаллардан қилган бўлса, зулмдан ҳам, нуқсондан ҳам қўрқмас», деб айт.
Malayca:
Dan sesiapa yang mengerjakan sebarang apa dari amal-amal yang soleh, sedang ia beriman, maka tidaklah (seharusnya) ia merasa takut dianiaya atau dikurangkan sedikitpun dari pahalanya.
Arnavutça:
e ai që punon vepra të mira dhe është besimtar, nuk do të druajë nga padrejtësia (shtimi i dënimit), as nga të manguarit (e shpërblimit).
Bulgarca:
А който върши праведни дела и е вярващ, не ще се страхува нито от угнетяване, нито от ощетяване.
Sırpça:
а онај ко је добра дела чинио, а верник био, неће се неправде ни закидања награде плашити.
Çekçe:
A kdo zbožné skutky činil a přitom věřící byl, ten nemusí se obávat ani křivdy, ani poškození.
Urduca:
اور کسی ظلم یا حق تلفی کا خطرہ نہ ہوگا اُس شخص کو جو نیک عمل کرے اور اِس کے ساتھ وہ مومن بھی ہو
Tacikçe:
Ва ҳар кас, ки корҳои шоиста кунад ва мӯъмин бошад, набояд аз ҳеҷ ситаме ва шикасте битарсад.
Tatarca:
Берәү мөэмин хәлендә изге гамәлләрдән кылса, ул кешегә гөнаһын арттырып һәм сәвабын киметеп золым итү куркынычы булмас.
Endonezyaca:
Dan barangsiapa mengerjakan amal-amal yang saleh dan ia dalam keadaan beriman, maka ia tidak khawatir akan perlakuan yang tidak adil (terhadapnya) dan tidak (pula) akan pengurangan haknya.
Amharca:
እርሱ አማኝ ኾኖ ከመልካም ሥራዎችም የሠራ ሰው በደልንም መጉደልንም አይፈራም፡፡
Tamilce:
இன்னும், யார், அவரோ நம்பிக்கையாளராக இருக்கும் நிலையில் நன்மைகளை செய்வாரோ அவர் அநியாயத்தையும் (-பிறர் குற்றங்கள் தன்மீது சுமத்தப்படுவதையும்) (தனது நன்மைகள்) குறைக்கப்படுவதையும் பயப்பட மாட்டார்.
Korece:
그러나 믿음을 갖고 선을 행하는 자는 절망도 보상의 손실 도 염려하지 않노라
Vietnamca:
Ai làm việc thiện tốt và có đức tin thì sẽ không lo sợ bị đối xử bất công và mất phần.
Ayet Linkleri: