Arapça:
ثُمَّ تَوَلَّيْتُم مِّن بَعْدِ ذَٰلِكَ ۖ فَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَكُنتُم مِّنَ الْخَاسِرِينَ
Çeviriyazı:
ŝümme tevelleytüm mim ba`di ẕâlik. felevlâ faḍlü-llâhi `aleyküm veraḥmetühû leküntüm mine-lḫâsirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra verdiğiniz sözün arkasından yüz çevirdiniz, eğer üzerinizde Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasa idi herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Diyanet İşleri:
Bundan sonra yine yüz çevirdiniz; eğer Allah'ın size bol nimeti ve merhameti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bundan sonra gene yüz çevirmiştiniz. Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı ziyankarlardan olurdunuz ya.
Şaban Piriş:
Bundan sonra yine yüz çevirmiştiniz; eğer Allah’ın size bol lütfu ve merhameti olmasaydı, elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Edip Yüksel:
Fakat bundan sonra da yüz çevirdiniz. ALLAH'ın size bol nimeti ve merhameti olmasaydı kaybederdiniz.
Ali Bulaç:
Siz ise, bundan sonra da yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı (lütuf ve ihsanı) ve rahmeti olmasaydı, siz gerçekten hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Suat Yıldırım:
Bundan sonra yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sonra o misâkı müteakip yüz çevirdiniz. Eğer üzerinize Allah Teâlâ´nın fazl ve rahmeti olmasaydı elbette hüsrâna uğrayanlardan olurdunuz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunun ardından da yüz çevirip döndünüz. Eğer Allah'ın size lütfu ve rahmeti olmasaydı, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olacaktınız.
Bekir Sadak:
Bundan sonra yine yuz cevirdiniz
İbni Kesir:
Sonra o sözü müteakip yine yüz çevirdiniz. Eğer üstünüzde Allah´ın fazlu rahmeti olmasaydı hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.
Adem Uğur:
Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah´ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz.
İskender Ali Mihr:
Siz bundan (bu sözü verdikten) sonra döndünüz. Eğer Allah´ın fazlı ve O´nun rahmeti sizin üzerinize olmasaydı, siz muhakkak ki hüsrandaki (kimse)lerden olurdunuz.
Celal Yıldırım:
Bundan sonra yine yüzçevirmiştiniz. Allah´ın size fazl-u rahmeti olmasaydı, nerhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Tefhim ul Kuran:
Siz ise, bundan sonra da yüz çevirdiniz. Eğer Allah´ın üzerinizdeki fazlı (lutuf ve ihsanı) ve rahmeti olmasaydı, siz gerçekten kayba uğrayanlardan olurdunuz.
Fransızca:
Puis vous vous en détournâtes après vos engagements, n'eût été donc la grâce d'Allah et Sa miséricorde, vous seriez certes parmi les perdants.
İspanyolca:
Luego, después de eso, os volvisteis atrás y, si no llega a ser por el favor de Alá en vosotros y por Su misericordia, habriáis sido de los que pierden.
İtalyanca:
Ma poi volgeste le spalle, e senza la grazia di Allah e la Sua misericordia per voi, sareste certamente stati tra i perdenti.
Almanca:
Dann habt ihr euch danach abgewandt. Und gäbe es keine Gunst von ALLAH und keine Gnade von Ihm, wäret ihr unweigerlich von den Verlierern.
Çince:
以後,你们背叛。假若没有真主赏赐你们的恩惠和慈恩,你们必定变成亏折者。
Hollandaca:
Maar gij zijt daarop er van afgekeerd; en had God u niet beschermd en zich over u erbarmd, dan waart ge reeds lang verdelgd.
Rusça:
После этого вы отвернулись, и если бы не милость и милосердие Аллаха к вам, вы непременно оказались бы в числе потерпевших убыток.
Somalice:
markaasaad jeedsateen intaas ka dib, hadduusan jirin fadliga Eebe ee korkiina iyo naxariistiisa waxaad ahaan lahaydeen kuwa Khasaaray.
Swahilice:
Kisha mligeuka baada ya haya. Na lau kuwa si fadhila za Mwenyezi Mungu juu yenu na rehema zake, mngeli kuwa miongoni mwa wenye kukhasirika.
Uygurca:
شۇنىڭدىن كېيىن (بەرگەن ۋەدەڭلاردىن) يۈز ئۆرۈدۈڭلار، سىلەرگە اﷲ نىڭ پەزلى - مەرھەمىتى بولمىسا ئىدى، چوقۇم زىيان تارتقۇچىلاردىن بولاتتىڭلار
Japonca:
だがあなたがたは,その後背き去った。もしあなたがたにアッラーの恵みと慈悲がなかったならば,あなたがたは,きっと失敗にうちひしがれていたであろう。
Arapça (Ürdün):
«ثم توليتم» أعرضتم «من بعد ذلك» الميثاق عن الطاعة «فلولا فضل الله عليكم ورحمته» لكم بالتوبة أو تأخير العذاب «لكنتم من الخاسرين» الهالكين.
Hintçe:
ताकि तुम परहेज़गार बनो फिर उसके बाद तुम (अपने एहदो पैमान से) फिर गए पस अगर तुम पर खुदा का फज़ल और उसकी मेहरबानी न होती तो तुमने सख्त घाटा उठाया होता
Tayca:
แล้วหลังจากนั้น พวกเจ้าก็ผินหลังให้ หากอัลลอฮ์ไม่ทรงโปรดปราน และกรุณาเมตตาแก่พวกเจ้าแล้ว แน่นอนพวกเจ้าย่อมกลายเป็นพวกที่ขาดทุน
İbranice:
לאחר כל זאת הפניתם עורף, ולולא חסדי אלוהים כלפיכם ורחמיו עליכם, כי אז הייתם בין המפסידים
Hırvatça:
Zatim ste odustali, i da nije bilo Allahove darežljivosti prema vama i milosti Njegove, vi biste, uistinu, među gubitnicima bili.
Rumence:
Însă, după aceea, voi aţi întors spatele! Fără harul şi milostivenia lui Dumnezeu aţi fi fost pierduţi.
Transliteration:
Thumma tawallaytum min baAAdi thalika falawla fadlu Allahi AAalaykum warahmatuhu lakuntum mina alkhasireena
Türkçe:
Bunun ardından da yüz çevirip döndünüz. Eğer Allah'ın size lütfu ve rahmeti olmasaydı, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olacaktınız.
Sahih International:
Then you turned away after that. And if not for the favor of Allah upon you and His mercy, you would have been among the losers.
İngilizce:
But ye turned back thereafter: Had it not been for the Grace and Mercy of Allah to you, ye had surely been among the lost.
Azerbaycanca:
Bundan sonra siz (əhdinizdən) döndünüz (əvvəlcə əməl etdiyiniz Tövrata sonra əməl etmədiniz). Əgər sizə Allahın yazığı və rəhmi gəlməsəydi (tövbə etmək üçün möhlət verilməsəydi), əlbəttə, (böyük) zərər çəkənlərdən olardınız.
Süleyman Ateş:
Ardından yine dönmüştünüz; eğer Allah'ın size iyiliği ve merhameti olmasaydı, elbette ziyana uğrayanlardan olurdunuz.
Diyanet Vakfı:
Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Erhan Aktaş:
Yine de yüz çevirdiniz. Eğer Allah’ın iyilikseverliği ve bağışlayıcılığı olmasaydı elbette kaybedenlerden olurdunuz.
Kral Fahd:
bundan sonra sözünüzden (yine) dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz.
Hasan Basri Çantay:
Sonra onun (Tevrâtı kabul edişinizin) arkasından yine yüz çevirmişdiniz. İşte eğer üzerinizde Allanın fazl-u rahmeti olmasaydı elbette maddî ve ma´nevî en büyük zarara uğrayanlardan olacakdınız (mahvolacakdınız).
Muhammed Esed:
Ama siz ondan sonra sözünüzden döndünüz! Eğer Allah´ın size lütfu ve merhameti olmasaydı kendinizi muhakkak ziyana uğrayanlar arasında bulurdunuz.
Gültekin Onan:
Siz ise bundan sonra da yüz çevirdiniz / döneklik ettiniz (tevelleytüm). Tanrı´nın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı kaybedenlerden / hüsrana uğrayanlardan / kendini aldatanlardan / aldatılanlardan (hasiriyn) olurdunuz.
Ali Fikri Yavuz:
İtaat için sağlam söz verdikten sonra, arkasından döneklik ettiniz. Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti üzerinize inmeyeydi, elbette kendini aldatmışlardan olurdunuz.
Portekizce:
Apesar disso, recusaste-lo depois e, se não fosse pela graça de Deus e pela Sua misericórdia para convosco,contar-vos-íeis entre os desventurados.
İsveççe:
Men ni vände om [från denna väg]! Och om inte Gud i Sin nåd hade förbarmat Sig över er skulle ni helt säkert ha stått som förlorare;
Farsça:
آن گاه بعد از [پیمان گرفتن، از وفاکردن به آن] سرپیچی کردید، و اگر فضل و رحمت خدا بر شما نبود، قطعاً از زیانکاران بودید.
Kürtçe:
پاشان پشتتان ھەڵکرد دوای پەیمان وەرگرتنەکە ئەمجا ئەگەر بەخشش و میھرەبانی خوا نەبوایە بەسەر تانەوە ئەوە ئێوە لەزەرەرمەندان دەبوون
Özbekçe:
Сўнгра ўшандан кейин юз ўгирдингиз. Сизга Аллоҳнинг фазли бўлмаганида, албатта ютқазганлардан бўлардингиз.
Malayca:
Kemudian sesudah itu kamu membelakangkan perjanjian setia kamu itu (tidak menyempurnakannya); maka kalau tidaklah kerana limpah kurnia Allah dan belas kasihanNya kepada kamu (dengan membuka pintu taubat), nescaya menjadilah kamu dari golongan orang-orang yang rugi.
Arnavutça:
Por, ju pastaj abstenuat (nuk e mbajtët fjalën), e sikur të mos ishte mirësia e Zotit ndaj jush dhe mëshira e tij, ju do të ishit të humbur.
Bulgarca:
После се отвърнахте и ако не бе над вас щедростта на Аллах и Неговата милост, щяхте да сте от губещите.
Sırpça:
Затим сте одустали, и да није било Аллахове дарежљивости према вама и милости Његове, ви бисте, уистину, међу губитницима били.
Çekçe:
Pak jste se však odvrátili, a kdyby nebylo přízně a milosrdenství Božího vůči vám, byli byste již věru mezi těmi, kdož ztrátu utrpěli.
Urduca:
مگر اس کے بعد تم اپنے عہد سے پھِر گئے اس پر بھی اللہ کے فضل اور اس کی رحمت نے تمہارا ساتھ نہ چھوڑا، ورنہ تم کبھی کے تباہ ہو چکے ہوتے
Tacikçe:
Вале з-он пас аз фармон Сар тобидед ва агар фазлу раҳмати Худо набуд, аз зиёнкорон мебудед.
Tatarca:
Тур тавының өстегезгә төшүеннән Без сезне коткарганыбыздан соң күп вакыт үтмәде, Тәүрат белән гамәл кылырга биргән вәгъдәгезне бозып, аның белән гамәл кылмый башладыгыз. Әгәр сезгә Аллаһуның фазълы вә рәхмәте булмаса иде, әлбәттә, һәммәләрегез һәлак булыр идегез.
Endonezyaca:
Kemudian kamu berpaling setelah (adanya perjanjian) itu, maka kalau tidak ada karunia Allah dan rahmat-Nya atasmu, niscaya kamu tergolong orang yang rugi.
Amharca:
ከዚያም ከዚህ በኋላ (ኪዳኑን) ተዋችሁ፡፡ በናንተም ላይ የአላህ ችሮታና እዝነቱ ባልነበረ ኖሮ በእርግጥ ከጠፊዎቹ በኾናችሁ ነበር፡፡
Tamilce:
பிறகு, அதன் பின்னர் புறக்கணித்து விட்டீர்கள். ஆக, உங்கள் மீது அல்லாஹ்வின் அருளும் அவனின் கருணையும் இல்லையென்றால் நீங்கள் நஷ்டவாளிகளில் ஆகியிருப்பீர்கள்.
Korece:
그러나 너회는 이를 볼신했 나니 하나님이 너희에게 은총과 자비를 베풀지 않으셨다면 너희는명망하는 자 중에 있을 것이라
Vietnamca:
Nhưng rồi các ngươi lại quay mặt làm ngơ, nếu Allah không ưu ái và thương xót các ngươi thì chắc chắn các ngươi đã trở thành những kẻ thất bại mất rồi.
Ayet Linkleri: