Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

218

Ayet No: 

225

Sayfa No: 

34

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أُولَٰئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللَّهِ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Çeviriyazı: 

inne-lleẕîne âmenû velleẕîne hâcerû vecâhedû fî sebîli-llâhi ülâike yercûne raḥmete-llâh. vellâhü gafûrur raḥîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Şüphesiz ki iman edenlere, Allah yolunda hicret edip, cihad edenlere gelince, işte onlar, Allah'ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Diyanet İşleri: 

İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İnananlar, Allah yolunda muhacir olanlar ve savaşanlarsa, onlar Allah rahmetini umarlar. Allah da suçları örtücüdür, rahimdir.

Şaban Piriş: 

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler, işte onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah günahları bağışlayandır, çokça merhamet edendir.

Edip Yüksel: 

İnananlar, ALLAH yolunda göç edenler ve çaba harcayanlar ALLAH'ın rahmetini umar. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

Ali Bulaç: 

Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Suat Yıldırım: 

İman edip (gerektiğinde) Allah yolunda hicret ve cihad edenler var ya, işte bunlar Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Şüphe yok ki imân edenler ve hicret edip de Allah yolunda mücâhedede bulunanlar Allah´ın rahmetini umarlar. Allah Teâlâ da gafûrdur, rahîmdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İnanıp hicret eden ve Allah yolunda uğraşıp didinenlere gelince, onlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

Bekir Sadak: 

Inananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah´in rahmetini umarlar. Allah bagislar ve merhamet eder.

İbni Kesir: 

Muhakkak ki, iman edenler, hicret edip de Allah yolunda savaşanlar

Adem Uğur: 

İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah´ın rahmetini umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki âmenû olanlar ve hicret (göç) edenler ve Allah yolunda cihad edenler

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz ki, imân edenler, Allah yolunda yurdunu terkedip bütün güçleriyle Allah yolunda savaşanlar yok mu, işte onlar Allah´ın rahmetini umarlar. Allah ise çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.

Tefhim ul Kuran: 

Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler

Fransızca: 

Certes, ceux qui ont cru, émigré et lutté dans le sentier d'Allah, ceux-là espèrent la miséricorde d'Allah. Et Allah est Pardonneur et Miséricordieux.

İspanyolca: 

Quienes creyeron y quienes dejaron sus hogares, combatiendo esforzadamente por Alá, pueden esperar la misericordia de Alá. Alá es indulgente, misericordioso.

İtalyanca: 

In verità, coloro che hanno creduto, sono emigrati e hanno combattuto sulla via di Allah, questi sperano nella misericordia di Allah. Allah è perdonatore, misericordioso.

Almanca: 

Gewiß, diejenigen, die den Iman verinnerlicht haben, und diejenigen, die Hidschra unternommen und Dschihad fi-sabilillah geleistet haben, diese hoffen auf ALLAHs Gnade. Und ALLAH ist allvergebend, allgnädig.

Çince: 

信道的人,离别故乡并且为主道而奋斗的人,这等人他们的确希望真主的慈恩。真主是至赦的,是至慈的。

Hollandaca: 

Zij echter die gelooven en hun land verlaten, en strijden voor Gods zaak, zij mogen op Gods genade hopen; want God is genadig en barmhartig.

Rusça: 

Воистину, те, которые уверовали, совершили переселение и сражались на пути Аллаха, надеются на милость Аллаха. А ведь Аллах - Прощающий, Милосердный.

Somalice: 

kuwa rumeeyey Xaqa iyo kuwii Hijrooday ee ku jahaaday Jidka Eebe kuwaasi waxay rajayn naxariista Eebe, Eebana waa dambidhaafe naxariista.

Swahilice: 

Hakika wale walio amini na wale walio hama na wakapigania Njia ya Mwenyezi Mungu, hao ndio wanao taraji rehema za Mwenyezi Mungu. Na Mwenyezi Mungu ni Mwenye kusamehe na Mwenye kurehemu.

Uygurca: 

شۈبھىسىزكى، ئمان ئېيتقانلار، ھىجرەت قىلغانلار ۋە اﷲ نىڭ يولىدا جىھاد قىلغانلار ئەنە شۇنداق كىشىلەر اﷲ نىڭ رەھمىتىنى ئۈمىد قىلىدۇ، اﷲ ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر، ناھايىتى مېھرىباندۇر

Japonca: 

本当に信仰する者,(迫害を避けて)移り住む者,そしてアッラーの道のために奮闘努力する者,これらの者は,アッラーの慈悲に浴するであろう。アッラーは寛容にして慈悲深き方であられる。

Arapça (Ürdün): 

ولما ظن السرية أنهم إن سلموا من الإثم فلا يحصل لهم أجر نزل «إن الذين آمنوا والذين هاجروا» فارقوا أوطانهم «وجاهدوا في سبيل الله» لإعلاء دينه «أولئك يرجون رَحْمَتَ الله» ثوابه «والله غفور» للمؤمنين «رحيم» بهم.

Hintçe: 

बेशक जिन लोगों ने ईमान क़ुबूल किया और ख़ुदा की राह में हिजरत की और जिहाद किया यही लोग रहमते ख़ुदा के उम्मीदवार हैं और ख़ुदा बड़ा बख्शने वाला मेहरबान है

Tayca: 

แท้จริงบรรดาผู้ศรัทธา และบรรดาผู้ที่อพยพ และได้เสียสละต่อสู้ในทางของอัลลอฮ์นั้น ชนเหล่านี้แหละที่หวังในความเมตตาของอัลลอฮ์ และอัลลอฮ์นั้นเป็นผู้ทรงอภัยโทษ ผู้ทรงเมตตาเสมอ

İbranice: 

אלה אשר האמינו והיגרו והתאמצו בדרך והקריבו למען אלוהים, הם מקווים לרחמי אלוהים, כי אלוהים הוא הסלחן הרחום

Hırvatça: 

Zaista, oni koji vjeruju, i koji se isele i na Allahovom putu bore, oni žele milost Allahovu. A Allah je Onaj Koji oprašta grijehe i milostiv je.

Rumence: 

Cei care cred, cei care au plecat în pribegie, cei care luptă pentru Calea lui Dumnezeu sunt cei care nădăjduiesc în milostivenia lui Dumnezeu. Dumnezeu este Iertător, Milostiv.

Transliteration: 

Inna allatheena amanoo waallatheena hajaroo wajahadoo fee sabeeli Allahi olaika yarjoona rahmata Allahi waAllahu ghafoorun raheemun

Türkçe: 

İnanıp hicret eden ve Allah yolunda uğraşıp didinenlere gelince, onlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

Sahih International: 

Indeed, those who have believed and those who have emigrated and fought in the cause of Allah - those expect the mercy of Allah. And Allah is Forgiving and Merciful.

İngilizce: 

Those who believed and those who suffered exile and fought (and strove and struggled) in the path of Allah,- they have the hope of the Mercy of Allah: And Allah is Oft-forgiving, Most Merciful.

Azerbaycanca: 

Həqiqətən, Allaha iman gətirənlər, (Məkkədən Mədinəyə) köçüb gələn və Allah yolunda cihad edən kimsələr Allahın mərhəmətinə ümidvardırlar. Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!

Süleyman Ateş: 

Onlar ki inandılar, göç ettiler, Allah yolunda savaştılar; işte onlar, Allah'ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

Diyanet Vakfı: 

İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah, gafur ve rahimdir.

Erhan Aktaş: 

Îmân Edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad(1) edenler; ancak bunlar, Allah’ın rahmetini umabilirler. Allah, Çok Bağışlayıcı’dır, Rahmeti Kesintisiz’dir.

Kral Fahd: 

İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte Allah'ın rahmetini umanlar da bunlardır. Allah, çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.

Hasan Basri Çantay: 

Hakıykat, iman edenler, bir de Allah yolunda (yurdlarından) hicret edib de savaşanlar (yok mu?) işte onlar Allahın rahmetini umarlar. Allah (mü´minleri) hakkıyle yarlığayıcı, (onları) cidden esirgeyicidir.

Muhammed Esed: 

Şüphe yok ki, imana ermiş olanlar, zulüm ve kötülük diyarından uzaklaşanlar ve Allah yolunda üstün gayret gösterenler, işte (ancak) onlar Allah´ın rahmetini umabilirler: Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır.

Gültekin Onan: 

Kuşkusuz inananlar, hicret edenler ve Tanrı yolunda cihad edenler

Ali Fikri Yavuz: 

Allah’a ve Rasûlüne gerçek iman edenler ve vatanlarından hicret edip Allah yolunda savaşanlar (var ya!) İşte onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah pek çok mağfiret ve rahmet edicidir.

Portekizce: 

Aqueles que creram, migraram e combateram pela causa de Deus poderão esperar de Deus a misericórdia, porque Deusé Indulgente, Misericordiosíssimo.

İsveççe: 

De som har blivit troende och har övergett ondskans rike och som strävar och kämpar för Guds sak [har skäl att] hoppas på Guds barmhärtighet - Gud är ständigt förlåtande, barmhärtig.

Farsça: 

یقیناً کسانی که ایمان آورده، و آنان که هجرت کرده و در راه خدا به جهاد برخاستند، به رحمت خدا امید دارند؛ و خدا بسیار آمرزنده و مهربان است.

Kürtçe: 

بە ڕاستی ئەوانەی بڕوایان ھێنا وئەوانەی کۆچیان کرد و تێکۆشان لەڕێی خوادا ئائەوانە چاوەڕوانی میھرەبانی خودان وەخوا لێ خۆش بوو میھرەبانە

Özbekçe: 

Албатта, иймон келтирганлар, ҳижрат қилганлар ва Аллоҳнинг йўлида жиҳод қилганлар–ана ўшалар Аллоҳнинг раҳматини умид қиладилар. Аллоҳ мағфиратли ва раҳмли зотдир. (Ҳукм умумий: ким бўлишидан қатъий назар, иймон келтирса. мўминлик сифатига эришса, динию диёнатини сақлаб қолиш ниятида ҳижрат қилса, Аллоҳнинг йўлида жиҳод қилса, улар Аллоҳнинг раҳматидан умид қиладилар. Аллоҳнинг раҳмати уларга бўлмаса, кимга бўлар эди!)

Malayca: 

Sesungguhnya orang-orang yang beriman, dan orang-orang yang berhijrah serta berjuang pada jalan Allah (untuk menegakkan ugama Islam), mereka itulah orang- orang yang mengharapkan rahmat Allah. Dan (ingatlah), Allah Maha Pengampun, lagi Maha Mengasihani.

Arnavutça: 

Ata që besuan dhe emigruan, e luftuan në udhën e Perëndisë, ata shpresojnë në mëshirën e Perëndisë. Se Perëndia është mëshirues dhe falë.

Bulgarca: 

Които повярваха и които се преселиха, и се бореха по пътя на Аллах, те се надяват на милостта от Аллах. Аллах е опрощаващ, милосърден.

Sırpça: 

Заиста, они који верују, и који се иселе и на Аллаховом путу боре, они желе милост Аллахову. А Аллах је Онај Који опрашта грехе и милостив је.

Çekçe: 

Avšak ti, kdož uvěřili, vystěhovali se a na cestě Boží bojují, ti mohou doufat v milost Boží - a Bůh věru je odpouštějící, slitovný.'

Urduca: 

بخلا ف اِس کے جو لوگ ایمان لائے ہیں اور جنہوں نے خدا کی راہ میں اپنا گھر بار چھوڑا اور جہاد کیا ہے، وہ رحمت الٰہی کے جائز امیدوار ہیں اور اللہ ان کی لغزشوں کو معاف کرنے والا اور اپنی رحمت سے انہیں نوازنے والا ہے

Tacikçe: 

Касоне, ки имон овардаанд ва онон, ки ватанро тарк кардаанд ва дар роҳи Худо ҷиҳод намуданд, ба раҳмати Худо умед медоранд ва Худо бахшоянда ва меҳрубон аст!

Tatarca: 

Дөреслектә, иман китергән хак мөэминнәр ислам динен куәтләр өчен Коръән белән гамәл кыйлучы хак мөселманнар янына күчеп киттеләр һәм ислам динен яклап көферләргә каршы сугыштылар, алар бу эшләрне Аллаһуның рәхмәтен өмет итеп эшләделәр. Аллаһ әнә шундый мөэминнәрне ярлыкаучы һәм рәхмәт кылучы.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya orang-orang yang beriman, orang-orang yang berhijrah dan berjihad di jalan Allah, mereka itu mengharapkan rahmat Allah, dan Allah Maha Pengampun lagi Maha Penyayang.

Amharca: 

እነዚያ ያመኑትና እነዚያም (ከአገራቸው) የተሰደዱት በአላህም መንገድ ላይ የተጋደሉት እነዚያ የአላህን እዝነት ይከጅላሉ፡፡ አላህም እጅግ መሓሪ አዛኝ ነው፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக எவர்கள் நம்பிக்கை கொண்டார்களோ, இன்னும் எவர்கள் ஹிஜ்ரத் செய்து, அல்லாஹ்வுடைய பாதையில் ஜிஹாது செய்தார்களோ அவர்கள் அல்லாஹ்வுடைய கருணையை ஆசை வைக்கிறார்கள். இன்னும் அல்லாஹ் மகா மன்னிப்பாளன், மகா கருணையாளன் ஆவான்.

Korece: 

믿음을 가진자 이주를 한자하나님의 길에서 투쟁한자 이들 모두는 하나님의 은혜를 갈구하나니 하나님은 관용과 은혜로 충만 하심이라

Vietnamca: 

Những người có đức tin, những người di cư và anh dũng chiến đấu vì chính nghĩa của Allah đích thực là những người đang kỳ vọng nơi lòng thương xót của Allah. Quả thật Allah là Đấng Tha Thứ, Đấng Khoan Dung.