Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

170

Ayet No: 

177

Sayfa No: 

26

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا ۗ أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ

Çeviriyazı: 

veiẕâ ḳîle lehümü-ttebi`û mâ enzele-llâhü ḳâlû bel nettebi`u mâ elfeynâ `aleyhi âbâenâ. evelev kâne âbâühüm lâ ya`ḳilûne şey'ev velâ yehtedûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlara: "Allah'ın indirdiğine uyun." dendiği vakit de: "Yok, atalarımızı neyin üzerinde bulduysak ona uyarız." dediler. Ya ataları bir şeye akıl erdiremez ve doğruyu seçemez idiyseler de mi onlara uyacaklar?

Diyanet İşleri: 

Onlara: "Allah'ın indirdiğine uyun" denilince, "Hayır, atalarımızı yapar bulduğumuz şeye uyarız" derler; ya ataları bir şey akledemeyen ve doğru olmayan kimseler idiyseler?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlara, Allah neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?

Şaban Piriş: 

Onlara, Allah’ın indirdiğine uyun denilince: "Hayır, biz, atalarımızı yapar bulduğumuz şeye uyarız" derler. Ya ataları bir şeye akıl erdiremeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyseler?

Edip Yüksel: 

Onlara, "ALLAH'ın indirdiğine uyun," dense, "Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz," derler. Peki, ataları bir şey düşünemiyen ve doğru yolu bulamıyan kimseler olsalar da mı?!

Ali Bulaç: 

Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?

Suat Yıldırım: 

Onlara: “Gelin Allah'ın indirdiği buyruklara tâbi olun!” denildiğinde: “Hayır, biz babalarımızı hangi inanç üzerinde bulduysak ona uyarız.” derler. Babaları bir şeye akıl erdirememiş ve doğruyu bulamamış olsalar da mı onlara uyacaklar?

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlara, «Allah´ın indirdiğine uyun» denildiği zaman, dediler ki: «Hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.» Ataları bir şeye akıl erdirememiş, doğru bir yola gitmez oldukları halde de mi (onlara uyacaklar)?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...

Bekir Sadak: 

Onlara: «Allah´in indirdigine uyun» denilince, «Hayir, atalarimizi yapar buldugumuz seye uyariz» derler

İbni Kesir: 

Onlara

Adem Uğur: 

Onlara (müşriklere): Allah´ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara: “Allah´ın indirdiği şeye tâbî olun!” denildiğinde

Celal Yıldırım: 

Onlara, «Allah´ın indirdiğine uyun» denilince, «hayır biz baba ve dedelerimizi üzerinde bulduğumuz şeye uyarız» derler. Ya baba ve dedeleri bir şey akledememiş ve doğru yolu bulamamışlarsa ?

Tefhim ul Kuran: 

Ne zaman onlara: «Allah´ın indirdiklerine uyun» denilse, onlar: «Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız» derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulmamış idiyseler?

Fransızca: 

Et quand on leur dit : "Suivez ce qu'Allah a fait descendre", ils disent : "Non, mais nous suivrons les coutumes de nos ancêtres." - Quoi ! et si leurs ancêtres n'avaient rien raisonné et s'ils n'avaient pas été dans la bonne direction ?

İspanyolca: 

Y cuando se les dice: «¡Seguid lo que Alá ha revelado!», dicen: «¡No! Seguiremos las tradiciones de nuestros padres». Pero ¿y si sus padres eran incapaces de razonar y no estaban bien dirigidos?

İtalyanca: 

E quando si dice loro: "Seguite quello che Allah ha fatto scendere", essi dicono: "Seguiremo piuttosto quello che seguivano i nostri antenati!". E ciò anche se i loro antenati non comprendevano e non erano ben guidati.

Almanca: 

Und wenn ihnen gesagt wurde: "Folgt dem, was ALLAH hinabsandte." sagen sie: "Nein, sondern wir folgen dem, was wir bereits bei unseren Ahnen fanden." Auch dann, wenn ihre Ahnen sich nichts besannen und keine Rechtleitung fanden?!

Çince: 

有人劝他们说:你们应当遵守真主所降示的经典。他们就说:不然,我们要遵守我们祖先的遗教。即使他们的祖先无知无识,不循正道(他们仍要遵守他们的遗教)吗?

Hollandaca: 

Als men hun zegt: Volgt datgene wat God heeft gezonden! dan antwoordt gij: Neen, wij volgen de gebruiken onzer vaderen. Maar waren hunne vaderen dan geen onverstandigen en verkeerd geleiden?

Rusça: 

Когда им говорят: "Следуйте тому, что ниспослал Аллах", - они отвечают: "Нет! Мы будем следовать тому, на чем застали наших отцов". А если их отцы ничего не разумели и не следовали прямым путем?

Somalice: 

marka lahu dhaho Gaalada raaca wuxuu soo dajiyey Eebe, waxay dhihi saas ma aha ee waxaanu eaaci waxaan ka helley Aabayowganno (oo caabudi) oo hadday yihiin Aabayowgood kuwaan wax kasayn Hanuunsanayna (miyey raaci),

Swahilice: 

Na wanapo ambiwa: Fuateni aliyo yateremsha Mwenyezi Mungu; wao husema: Bali tutafuata tuliyo wakuta nayo baba zetu. Je, hata ikiwa baba zao walikuwa hawaelewi kitu, wala hawakuongoka?

Uygurca: 

ھەرقاچان ئۇلارغا (يەنى مۇشرىكلارغا): «اﷲ نازىل قىلغان نەرسىگە (يەنى اﷲ پەيغەمبىرىگە نازىل قىلغان ۋەھيىگە، قۇرئانغا) ئەگىشىڭلار» دېيىلسە، ئۇلار: «ياق، ئاتا - بوۋىلىرىمىزدىن قالغان دىنغا ئەگىشىمىز» دېيىشىدۇ. ئاتا - بوۋىلىرى ھېچ نەرسىنى چۈشەنمىگەن ۋە توغرا يولدا بولمىغان تۇرسا، يەنە ئۇلارغا ئەگىشەمدۇ؟

Japonca: 

かれらに,「アッラーが啓示されたところに従え。」と言えば,かれらは,「いや,わたしたちは祖先の道に従う。」と言う。何と,かれらの祖先は全く蒙味で,(正しく)導かれなかったではないか。

Arapça (Ürdün): 

«وإذا قيل لهم» أي الكفار «اتبعوا ما أنزل الله» من التوحيد وتحليل الطيبات «قالوا» لا «بل نتبع ما ألفينا» وجدنا «عليه آباءنا» من عبادة الأصنام وتحريم السوائب والبحائر قال تعالى: «أ» يتبعونهم «وَلو كان آباؤهم لا يعقلون شيئا» من أمر الدين «ولا يهتدون» إلى الحق والهمزةُ للإنكار.

Hintçe: 

और जब उन से कहा जाता है कि जो हुक्म ख़ुदा की तरफ से नाज़िल हुआ है उस को मानो तो कहते हैं कि नहीं बल्कि हम तो उसी तरीक़े पर चलेंगे जिस पर हमने अपने बाप दादाओं को पाया अगरचे उन के बाप दादा कुछ भी न समझते हों और न राहे रास्त ही पर चलते रहे हों

Tayca: 

และเมื่อได้ถูกกล่าวแก่พวกเขาว่าจงปฏิบัติตามสิ่งที่อัลลอฮ์ได้ทรงประทานลงมาเถิดพวกเขาก็กล่าวว่า มิได้ เราจะแฏิบัติสิ่งที่เราได้พบบรรดาบรรพบุรุษของเราเคยปฏิบัติมาเท่านั้นและแม้ได้ปรากฏว่า บรรพบุรุษของพวกเขาไม่เข้าใจสิ่งใด และทั้งไม่ได้รับแนวทางอันถูกต้องก็ตามกระนั้นหรือ?

İbranice: 

ואם אומרים להם (אלה אשר כפרו:) 'התנהגו לפי מה שאלוהים הוריד,' יגידו: 'לא! נלך בעקבות מה שמצאנו את אבותינו עושים.' אף-על- פי שאבותיהם לא הבינו דבר ולא היו מודרכים

Hırvatça: 

A kada im se kaže: "Slijedite ono što je Allah objavio!" - oni odgovaraju: "Ne, nego ćemo slijediti ono na čemu smo naše pretke zatekli." Zar i onda kada im preci nisu ništa shvaćali, niti su na Pravom putu bili?!

Rumence: 

Când li se spune: “Urmaţi ceea ce Dumnezeu a pogorât!”, ei spun: “Ba nu! Urmăm cele aflate de la taţii noştri.” Dacă taţii lor nu pricipeau însă nimic? Dacă nu erau însă pe drumul cel drept?

Transliteration: 

Waitha qeela lahumu ittabiAAoo ma anzala Allahu qaloo bal nattabiAAu ma alfayna AAalayhi abaana awalaw kana abaohum la yaAAqiloona shayan wala yahtadoona

Türkçe: 

Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...

Sahih International: 

And when it is said to them, "Follow what Allah has revealed," they say, "Rather, we will follow that which we found our fathers doing." Even though their fathers understood nothing, nor were they guided?

İngilizce: 

When it is said to them: "Follow what Allah hath revealed:" They say: "Nay! we shall follow the ways of our fathers." What! even though their fathers Were void of wisdom and guidance?

Azerbaycanca: 

Onlara (bütpərəstlərə) : “Allahın göndərdiyinə (Qur’ana) tabe olun!” –deyildiyi zaman, onlar: “Biz ancaq atalarımızın getdiyi yolla gedəcəyik!” –deyirlər. Bəs ataları bir şey anlamayıb doğru yolda deyildilərsə necə? (Yenədəmi onlara tabe olacaqlar?)

Süleyman Ateş: 

Onlara: "Allah'ın indirdiğine uyun!" dense, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz(yol)a uyarız!" derler. Peki ama, ataları bir şey düşünmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (atalarının yoluna uyacaklar)?

Diyanet Vakfı: 

Onlara (müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?

Erhan Aktaş: 

Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun.” denildiği zaman, onlar: “Hayır! Biz, atalarımızdan gördüğümüz şeylere uyarız.” derler. Ya ataları akıllarını kullanmayan ve doğru yolu bulamamış kimselerse?

Kral Fahd: 

Onlara (müşriklere): Allah’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, «Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız» dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?

Hasan Basri Çantay: 

Onların (müşriklere)

Muhammed Esed: 

Ama onlara, "Allah´ın indirdiğine uyun!" denildiğinde bazıları: "Hayır, biz (yalnız) atalarımızdan gördüğümüz (inanç ve eylemler)e uyarız!" diye cevap verirler. Ya ataları akıllarını hiç kullanmamış ve hidayetten nasip almamış iseler?

Gültekin Onan: 

Ne zaman onlara: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O müşriklere: “-Allah’ın indirdiğine (Kur’an’daki helâl ve harama) inanın ve tâbi olun.” denildiği zaman onlar: “Hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa ona uyarız.” dediler. Ya ataları bir şey anlıyamaz ve doğruyu seçemez idiyseler de mi? (onlara uyacaklar).

Portekizce: 

Quando lhes é dito: Segui o que Deus revelou! Dizem: Qual! Só seguimos as pegadas dos nossos pais! Segui-las-iamainda que seus pais fossem destituídos de compreensão e orientação?

İsveççe: 

Men när de uppmanas att följa de [regler] som Gud har uppenbarat, svarar de: "Vi följer dem som våra förfäder följde." - Men om deras förfäder inte använde sitt förstånd och saknade vägledning

Farsça: 

و هنگامی که به آنان [که مشرک و کافرند] گویند: از آنچه خدا نازل کرده پیروی کنید، می گویند: نه، بلکه از آیینی که پدرانمان را بر آن یافتیم، پیروی می کنیم. آیا هر چند پدرانشان چیزی نمی فهمیدند و راه [حق را به سبب کوردلی] نمی یافتند [باز هم کورکورانه از آنان پیروی خواهند کرد؟!]

Kürtçe: 

کاتێک پێتان بووترێت شوێن ئەو (قورئانه) بکەون کە خوا ناردویەتە خوارەوە دەڵێن: نەخێر بەڵکو شوێن ئەوە دەکەوین کە باوو باپیرانمان لەسەری بوون ئەگەر چی باوو باپیرانیشیان ھیچ تێ نەگەیشتبن و گومڕا بووبن (ڕێنمایش وەرنەگرن)

Özbekçe: 

Уларга: «Аллоҳ нозил қилган нарсага эргашингиз», дейилса, улар: «Йўк, биз оталаримизни нимада топсак, шунга эргашамиз», дейдилар. Оталари ҳеч нарсага ақли етмаган ва ҳидоят топмаган бўлсалар ҳам-а?!

Malayca: 

Dan apabila dikatakan kepada mereka" Turutlah akan apa yang telah diturunkan oleh Allah" mereka menjawab: "(Tidak), bahkan kami (hanya) menurut apa yang kami dapati datuk nenek kami melakukannya". Patutkah (mereka menurutnya) sekalipun datuk neneknya itu tidak faham sesuatu (apa pun tentang perkara- perkara ugama), dan tidak pula mendapat petunjuk hidayah (dari Allah)?

Arnavutça: 

E kur atyre t’ju thuhet: “ndiqeni Shpalljen (Kur’anin) e Perëndisë!” – Ata përgjigjen: “Jo! Na ndjekim atë udhë në të cilën i kemi gjetur të parët tanë” – Vallë! Edhe atëherë kur të parët e tyre nuk kanë ditur asgjë dhe kur nuk kanë qenë në rrugën e drejtë?!

Bulgarca: 

И когато им се каже: “Следвайте онова, което Аллах е низпослал!” - казват: “Не, ще следваме онова, с което заварихме предците си!” Ала нима и ако техните предци не са проумели нищо и не са били напътени?

Sırpça: 

А када им се каже: "Следите оно што је Аллах објавио!" - Они одговарају: "Не, него ћемо да следимо оно на чему смо наше претке затекли." Зар и онда када им преци нису ништа схватали, нити су били на Правом путу?!

Çekçe: 

A když je nevěřícím řečeno: 'Následujte to, co Bůh seslal!', odpovídají: 'Nikoliv, my budeme následovat zvyklosti, jež u otců svých jsme nalezli.' Avšak což když otcové jejich ničemu nerozuměli a nebyli správnou cestou vedeni?

Urduca: 

ان سے جب کہا جاتا ہے کہ اللہ نے جو احکام نازل کیے ہیں اُن کی پیروی کرو تو جواب دیتے ہیں کہ ہم تو اسی طریقے کی پیروی کریں گے جس پر ہم نے اپنے باپ دادا کو پایا ہے اچھا اگر ان کے باپ دادا نے عقل سے کچھ بھی کام نہ لیا ہو اور راہ راست نہ پائی ہو تو کیا پھر بھی یہ انہیں کی پیروی کیے چلے جائیں گے؟

Tacikçe: 

Чун ба онҳо гуфта шавад, ки ба он чӣ Худо нозил кардааст, пайравӣ кунед, гӯянд: «На, мо ба ҳамон роҳе меравем, ки падаронамон мерафтанд». Ҳатто агар падаронашон бехираду гумроҳ буданд.

Tatarca: 

Мөшрикләргә һәм бидеґәтче мөселманнарга һичкемгә, һичнәрсәгә иярмәгез, фәкать Аллаһ иңдергән Коръән хөкемнәренә иярегез, дип әйтелсә, алар әйтәләр: "Ата-бабаларыбызны нинди юлда тапсак, шул юлга иярәбез, алар кылган гамәлләрне кылабыз, алар юлыннан чыкмыйбыз", – диләр. Әйә, аларның ата-бабалары ислам диненең хаклыгыннан һич нәрсә белмәүче һәм туры юлны тапмаучы иделәр түгелме? "Әүвәлгеләр белмәгәнме әллә", – дип сукыр хәлендә сукырларга ияргән кеше, туры юлны һич тә тапмас!

Endonezyaca: 

Dan apabila dikatakan kepada mereka: "Ikutilah apa yang telah diturunkan Allah," mereka menjawab: "(Tidak), tetapi kami hanya mengikuti apa yang telah kami dapati dari (perbuatan) nenek moyang kami". "(Apakah mereka akan mengikuti juga), walaupun nenek moyang mereka itu tidak mengetahui suatu apapun, dan tidak mendapat petunjuk?".

Amharca: 

ለእነርሱም «አላህ ያወረደውን ተከተሉ» በተባሉ ጊዜ «አይደለም አባቶቻችንን በርሱ ላይ ያገኘንበትን ነገር እንከተላለን» ይላሉ፡፡ አባቶቻቸው ምንም የማያውቁና (ወደ እውነት) የማይመሩም ቢኾኑ (ይከተሉዋቸዋልን?)

Tamilce: 

இன்னும், அல்லாஹ் இறக்கியதைப் பின்பற்றுங்கள் என அவர்களுக்குக் கூறப்பட்டால், “(நாங்கள் அதைப் பின்பற்ற மாட்டோம்.) மாறாக, நாங்கள் எங்கள் மூதாதைகளை எதில் (-எந்தக் கொள்கையில்) இருக்கக் கண்டோமோ அதையே பின்பற்றுவோம்” எனக் கூறுகிறார்கள். அவர்களுடைய மூதாதைகள் எதையும் அறியாதவர்களாகவும் நேர்வழி பெறாதவர்களாகவும் இருந்தாலுமா (அவர்களை இவர்கள் பின்பற்றுவார்கள்)?

Korece: 

불신자들에게 하나님이 계 시한 길을 따르라 하니 선조의 길을 따르겠다고 말하더라 가로되 그들 선조들은 지혜도 없었으며 안내도 못 받았지 않했더뇨

Vietnamca: 

(Thế nhưng) khi có lời khuyên bảo họ (những người vô đức tin): “Các ngươi hãy noi theo những điều được Allah mặc khải.” Họ đáp: “Không, chúng tôi chỉ đi theo những gì được tổ tiên chúng tôi truyền lại.” Chẳng lẽ (họ theo) ngay cả khi tổ tiên của họ không hiểu cũng như không được hướng dẫn ư?