Arapça:
وَلَنَبْلُوَنَّكُم بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الْأَمْوَالِ وَالْأَنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ ۗ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
Çeviriyazı:
veleneblüvenneküm bişey'im mine-lḫavfi velcû`i venaḳṣim mine-l'emvâli vel'enfüsi veŝŝemerât. vebeşşiri-ṣṣâbirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!
Diyanet İşleri:
Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Andolsun ki mutlaka sizi birazcık korkuyla, açlıkla, mal, can ve meyve noksanıyla sınayacağız. Müjdele sabredenleri.
Şaban Piriş:
Sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden yana eksiltmekle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele!
Edip Yüksel:
Sizi korkuyla, açlıkla, para, can, ve ürün kaybıyla sınayacağız. Müjde ver sabredenlere…
Ali Bulaç:
Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.
Suat Yıldırım:
Biz mutlaka sizi biraz korku ile, biraz açlık ile, yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla deneriz. Sen sabredenleri müjdele!
Ömer Nasuhi Bilmen:
Vallahi Biz sizleri elbette biraz korku ile, açlık ile mallardan, canlardan, mahsulattan biraz eksiklik ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
Bekir Sadak:
Muhakkak sizi biraz korku, biraz aclik ve mallardan, canlardan, urunlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenlere mujdele.
İbni Kesir:
Andolsun ki sizi, biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiklikle imtihan edeceğiz, sabredenlere müjdele.
Adem Uğur:
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık
İskender Ali Mihr:
Ve sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da maldan, candan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele.
Celal Yıldırım:
And olsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık ile, biraz da maldan, candan ve ürünlerden noksanlık vermekle deneriz. Artık sabredenleri müjdele..
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, biz sizi bir parça korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.
Fransızca:
Très certainement, Nous vous éprouverons par un peu de peur, de faim et de diminution de biens, de personnes et de fruits. Et fais la bonne annonce aux endurants,
İspanyolca:
Vamos a probaros con algo de miedo, de hambre, de pérdida de vuestra hacienda, de vuestra vida, de vuestros frutos. Pero ¡anuncia buenas nuevas a los que tienen paciencia.
İtalyanca:
Sicuramente vi metteremo alla prova con terrore, fame e diminuzione dei beni, delle persone e dei raccolti. Ebbene, dà la buona novella a coloro che perseverano,
Almanca:
Und unweigerlich werden WIR euch mit etwas Angst, Hunger und Rückgang von Vermögen, Bevölkerung und Erzeugnissen prüfen. Und überbringe den Duldsamen frohe Botschaft -
Çince:
我必以些微的恐怖和饥馑,以及资产、生命、收获等的损失,试验你们,你当向坚忍的人报喜。
Hollandaca:
Waarlijk wij willen u beproeven door vrees en honger, en door schade, welke gij aan vermogen, leven en vruchten zult lijden. Maar verkondig heil aan de vrome lijdenden.
Rusça:
Мы непременно испытаем вас незначительным страхом, голодом, потерей имущества, людей и плодов. Обрадуй же терпеливых,
Somalice:
waxaan idin ku Imtixaannaynaa wax Cabsi ah iyo Gaajo, iyo Nusqaamin Xoolaha iyo Nafta iyo midhaha, ee u Bishaaree kuwa Samra.
Swahilice:
Hapana shaka tutakujaribuni kwa chembe ya khofu, na njaa, na upungufu wa mali na watu na matunda. Na wabashirie wanao subiri,
Uygurca:
بىز سىلەرنى بىرئاز قورقۇنچ بىلەن، بىرئاز قەھەتچىلىك بىلەن ۋە ماللىرىڭلارغا، جانلىرىڭلارغا، بالىلىرىڭلارغا، زىرائەتلىرىڭلارغا يېتىدىغان زىيان بىلەن چوقۇم سىنايمىز. (بېشىغا كەلگەن مۇسىبەت، زىيان - زەخمەتلەرگە) سەۋر قىلغۇچىلارغا (جەننەت بىلەن) خۇش خەۋەر بەرگىن
Japonca:
われは,恐れや飢え,と共に財産や生命,(あなたがたの労苦の)果実の損失で,必ずあなたがたを試みる。だが耐え忍ぶ者には吉報を伝えなさい。
Arapça (Ürdün):
«ولنبلونكم بشيء من الخوف» للعدو «والجوع» القحط «ونقص من الأموال» بالهلاك «والأنفس» بالقتل والموت والأمراض «والثمرات» بالحوائج أي لنختبرنكم فننظر أتصبرون أم لا «وبشر الصابرين» على البلاء بالجنة.
Hintçe:
और हम तुम्हें कुछ खौफ़ और भूख से और मालों और जानों और फलों की कमी से ज़रुर आज़माएगें और (ऐ रसूल) ऐसे सब्र करने वालों को ख़ुशख़बरी दे दो
Tayca:
และแน่นอน เราจะทดลองพวกเจ้าด้วยสิ่งใดสิ่งหนึ่งจากความกลัว และความหิวและด้วยความสูญเสีย(อย่างใดอย่างหนึ่ง)จากทรัพย์สมบัติ ชีวิต และพืชผล และเจ้าจงแจ้งข่าวดีแก่บรรดาผู้อดทนเถิด
İbranice:
אנו נעמיד אתכם בניסיון על-ידי פחד, רעב ומחסור בכספים ובנפש ויבולים. ובשר טובות לסבלנים
Hırvatça:
Mi ćemo vas u iskušenje dovoditi, malo strahom i gladovanjem, te gubljenjem imetka, života i ljetine. A ti obraduj strpljive,
Rumence:
Uneori vă punem la încercare cu frica, cu foametea, cu neajunsurile lumeşti şi sufleteşti, cu puţinătatea recoltelor. Dă vestea cea bună celor răbdători,
Transliteration:
Walanabluwannakum bishayin mina alkhawfi waaljooAAi wanaqsin mina alamwali waalanfusi waalththamarati wabashshiri alssabireena
Türkçe:
Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
Sahih International:
And We will surely test you with something of fear and hunger and a loss of wealth and lives and fruits, but give good tidings to the patient,
İngilizce:
Be sure we shall test you with something of fear and hunger, some loss in goods or lives or the fruits (of your toil), but give glad tidings to those who patiently persevere,
Azerbaycanca:
Əlbəttə, Biz sizi bir az qorxu, bir az aclıq, bir az da mal, can (övlad) və məhsul qıtlığı ilə imtahan edərik. (Ya Rəsulum! Belə imtahanlara) səbr edən şəxslərə müjdə ver!
Süleyman Ateş:
Andolsun, sizi korku, açlık, mallar(ınız)dan canlar(ınız)dan ve ürünler(iniz)den eksiltmek gibi şeylerle deneriz; sabredenleri müjdele.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele!
Erhan Aktaş:
Kesinlikle sizi belâlandıracağız:(1) Korku ve açlıkla; mallarınızı, canlarınızı ve ürünlerinizi kayba uğratarak. Sabredenleri müjdele.
Kral Fahd:
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!
Hasan Basri Çantay:
Andolsun, sizi biraz korku, (biraz) açlık, (biraz da) mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenlere (lutf-ü keremimi) müjdele.
Muhammed Esed:
Muhakkak ki, ölüm tehlikesiyle ve açlıkla, dünya malının, canın ve (alın teri) ürünlerinin kaybı ile sizi sınayacağız. Ama zorluklara karşı sabredenlere iyi haberler müjdele.
Gültekin Onan:
Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabır gösterenleri müjdele.
Ali Fikri Yavuz:
Ey müminler, (itaatkârı âsi olandan ayırd etmek için) sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsüllerden yana eksiltme ile, andolsun imtahan edeceğiz. (Ey Habibim) sabredenlere (lütuf ve ihsanlarımı) müjdele.
Portekizce:
Certamente que vos poremos à prova mediante o temor, a fome, a perda dos bens, das vidas e dos frutos. Mas tu (óMensageiro), anuncia (a bem-aventurança) aos perseverantes -
İsveççe:
Vi skall helt visst låta er utstå prövningar genom fruktan, hungersnöd, förlust av egendom och liv och frukten [av ert arbete]. Förkunna för de tålmodiga och uthålliga ett glatt budskap -
Farsça:
و بی تردید شما را به چیزی اندک از ترس و گرسنگی و کاهش بخشی از اموال و کسان و محصولات [نباتی یا ثمرات باغ زندگی از زن و فرزند] آزمایش می کنیم. و صبرکنندگان را بشارت ده.
Kürtçe:
سوێند بەخوا تاقیتان دەکەینەوە بە ھەندێک لەترس و برسێتی و کەم بوونی ماڵ و دارایی و خەڵکی (کەس وکارتان) و بەرووبووم جامژدە بدە بە خۆڕاگران
Özbekçe:
Албата, Биз сизларни бир оз қўрқинч ва очлик билан, мол-мулкга, жонга меваларга нуқсон етказиш билан синаймиз. Ва сабрлиларга башорат бер.
Malayca:
Demi sesungguhnya! Kami akan menguji kamu dengan sedikit perasaan takut (kepada musuh) dan (dengan merasai) kelaparan, dan (dengan berlakunya) kekurangan dari harta benda dan jiwa serta hasil tanaman. Dan berilah khabar gembira kepada orang-orang yang sabar:
Arnavutça:
Na do t’ju provojmë me ndonjë gjë: me pak frikë, uri, me dëmtim të pasurisë, dëmtim të njerëzve dhe të të lashtave. Ti sihariqoji durimtarët!
Bulgarca:
И непременно ще ви изпитаме с малко страх и глад, и с отнемане от имотите, душите и плодовете. И благовествай търпеливите,
Sırpça:
Ми ћемо вас у искушење доводити, мало страхом и гладовањем, и губљењем иметка, живота и летине. А ти обрадуј стрпљиве.
Çekçe:
Budeme vás zkoušet trochu strachem a hladem a ztrátou na majetku i lidech a plodech - avšak oznam zvěst radostnou trpělivým,
Urduca:
اور ہم ضرور تمہیں خوف و خطر، فاقہ کشی، جان و مال کے نقصانات اور آمدنیوں کے گھاٹے میں مبتلا کر کے تمہاری آزمائش کریں گے
Tacikçe:
Албатта, шуморо ба андаке тарс ва гуруснагиву бенавоӣ ва бемориву нуқсон дар зироот меозмоем. Ва сабркунандагонро хушхабар деҳ.
Tatarca:
Ий мөэминнәр! Без сезне, әлбәттә, сыныйбыз куркынычлардан бер куркыныч биреп, ачлык биреп, малларыгызны киметеп, сәләмәтлекләрегезне киметеп, кетмәгәндә якыннарыгызны үтереп, игеннәрегезне һәм бакча җимешләрегезне киметеп. Аллаһудан сынар өчен бирелгән төрле авырлыкларга риза булып һаман Аллаһ юлыннан баручы чыдамлы мөэминнәрне Аллаһуның рәхмәте вә җәннәте белән шатландыр!
Endonezyaca:
Dan sungguh akan Kami berikan cobaan kepadamu, dengan sedikit ketakutan, kelaparan, kekurangan harta, jiwa dan buah-buahan. Dan berikanlah berita gembira kepada orang-orang yang sabar.
Amharca:
ከፍርሃትና ከረኃብም በጥቂት ነገር፣ ከገንዘቦችና ከነፍሶችም፣ ከፍራፍሬዎችም በመቀነስ በእርግጥ እንሞክራችኋለን፡፡ ታጋሾችንም (በገነት) አብስር፡፡
Tamilce:
இன்னும், பயத்தினாலும் பசியினாலும், செல்வங்கள், உயிர்கள், விளைச்சல்களுடைய (சிறிது) நஷ்டத்தினாலும் நிச்சயமாக நாம் உங்களைச் சோதிப்போம். (நபியே!) பொறுமையாளர்களுக்கு நற்செய்தி கூறுவீராக!
Korece:
하나님은 두려움과 기아로 써 재산과 가족과 곡식들을 손실 케하여 너회들을 시험할 것이라 그러나 인내하는 자들에게는 복음 이 있으리라
Vietnamca:
TA chắc chắn thử thách các ngươi với nỗi sợ hãi, với cơn đói khát, với việc mất mát tài sản, với sự nguy hại tính mạng và với việc thiệt hại trái quả (thất bát mùa màng). Tuy nhiên, Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy báo tin vui cho những người biết kiên nhẫn.
Ayet Linkleri: