Arapça:
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُوا إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ
Çeviriyazı:
elleẕîne iẕâ eṣâbethüm müṣîbetün ḳâlû innâ lillâhi veinnâ ileyhi râci`ûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: "Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz." derler.
Diyanet İşleri:
Onlara bir musibet geldiğinde: "Biz Allah'ınız ve elbette O'na döneceğiz" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O sabredenleri ki onlar, bir musibete uğradılar mı biz Allah'ınız, gene de gerisin geriye ona döneceğiz derler.
Şaban Piriş:
Onlar, bir musibete uğrayınca: "Biz, Allah’a aidiz ve elbette O’na döneceğiz" derler.
Edip Yüksel:
Ki onlara bir musibet geldiğinde, "Biz ALLAH'a aidiz ve O'na dönücüyüz," derler
Ali Bulaç:
Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz."
Suat Yıldırım:
Sabırlılar o kimselerdir ki başlarına musîbet geldiğinde, “Biz Allah'a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O’na döneceğiz” derler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar ki, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman, «Biz Allah içiniz ve biz nihâyet ona döneceğiz,» derler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler: "Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz."
Bekir Sadak:
Onlara bir musibet geldiginde: «Biz Allah´iniz ve elbette O´na donecegiz» derler.
İbni Kesir:
Ki onlara bir musibet geldiği zaman
Adem Uğur:
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah´ın kullarıyız ve biz O´na döneceğiz, derler.
İskender Ali Mihr:
Onlar ki
Celal Yıldırım:
Onlar ki kendilerine bir musibet dokunduğu zaman «Biz Allah´a aidiz ve sonunda O´na döndürüleceğiz» derler.
Tefhim ul Kuran:
Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki
Fransızca:
qui disent, quand un malheur les atteint : "Certes nous sommes à Allah, et c'est à Lui que nous retournerons".
İspanyolca:
que, cuando les acaece una desgracia, dicen: «Somos de Alá y a Él volvemos»!
İtalyanca:
coloro che quando li coglie una disgrazia dicono: " Siamo di Allah e a Lui ritorniamo".
Almanca:
die, wenn sie Unglück trifft, sagen: "inna lilahi wa inna ilaihi radschi'un."
Çince:
他们遭难的时候,说:我们确是真主所有的,我们必定只归依他。
Hollandaca:
Hun die bij een ongeluk uitroepen: Wij behooren God en keeren eens tot hem terug.
Rusça:
которые, когда их постигает беда, говорят: "Воистину, мы принадлежим Аллаху и к Нему вернемся".
Somalice:
kuwaas markuu dhib ku dhoeo yidhaahda Eebaa na leh isagaana u noqonaynaa.
Swahilice:
Wale ambao ukiwasibu msiba husema: Hakika sisi ni wa Mwenyezi Mungu, na kwake Yeye hakika tutarejea.
Uygurca:
ئۇلارغا بىرەر مۇسىبەت كەلگەن چاغدا، ئۇلار: «بىز ئەلۋەتتە اﷲ نىڭ ئىگىدارچىلىقىدىمىز (يەنى اﷲ نىڭ بەندىلىرىمىز)، چوقۇم اﷲ نىڭ دەرگاھىغا قايتىمىز» دەيدۇ
Japonca:
災難に遭うと,「本当にわたしたちは,アッラーのもの。かれの御許にわたしたちは帰ります。」と言う者,
Arapça (Ürdün):
هم «الذين إذا أصابتهم مصيبة» بلاء «قالوا إنا لله» ملكا وعبيدا يفعل بنا ما يشاء «وإنا إليه راجعون» في الآخرة فيجازينا وفي الحديث (من استرجع عند المصيبة أجره الله فيها وأخلف الله عليه خيرا) وفيه أن مصباح النبي صلى الله عليه وسلم طفئ فاسترجع فقالت عائشة: إنما هذا مصباح فقال: (كل ما أساء المؤمن فهو مصيبة) رواه أبو داود في مراسيله.
Hintçe:
कि जब उन पर कोई मुसीबत आ पड़ी तो वह (बेसाख्ता) बोल उठे हम तो ख़ुदा ही के हैं और हम उसी की तरफ लौट कर जाने वाले हैं
Tayca:
คือบรรดาผู้ที่เมื่อมีเคราะห์ร้ายมาประสบแก่พวกเขา พวกเขาก็กล่าวว่า แท้จริงพวกเราเป็นกรรมสิทธิ์ของอัลลอฮ์ และแท้จริงพวกเราจะกลับไปยังพระองค์
İbranice:
אלה אשר בפגוע בהם אסון יאמרו: 'לאלוהים אנו שייכים ואליו אנו חוזרים
Hırvatça:
one koji, kada ih kakva nevolja zadesi, samo kažu: "Mi smo, doista, Allahovi i Njemu ćemo se, sigurno, vratiti."
Rumence:
celor care spun atunci când îi loveşte o năpastă: “Noi suntem ai lui Dumnezeu şi la El ne vom întoarce!
Transliteration:
Allatheena itha asabathum museebatun qaloo inna lillahi wainna ilayhi rajiAAoona
Türkçe:
Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler: "Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz."
Sahih International:
Who, when disaster strikes them, say, "Indeed we belong to Allah, and indeed to Him we will return."
İngilizce:
Who say, when afflicted with calamity: "To Allah We belong, and to Him is our return":-
Azerbaycanca:
O kəslər ki, başlarına bir müsibət gəldiyi zaman: “Biz Allahınıq (Allahın bəndələriyik) və (öləndən sonra) Ona tərəf (Onun dərgahına) qayıdacağıq!” deyirlər.
Süleyman Ateş:
Ki onlara bir bela eriştiği zaman: "Biz Allah içiniz ve biz O'na döneceğiz," derler.
Diyanet Vakfı:
O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.
Erhan Aktaş:
Onlar, bir musibetle karşılaştıkları zaman, “Bizler, Allah için varız ve muhakkak O’na döneceğiz.” derler.
Kral Fahd:
O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: «Biz Allah'a âidiz ve biz O'na döneceğiz» derler.
Hasan Basri Çantay:
Ki onlar kendilerine bir belâ geldiği zaman «Biz (dünyâda) Allanın (teslim olmuş kulları) yız ve biz (âhiretde de) ancak ona dönücüleriz» diyenlerdir.
Muhammed Esed:
Ki, onların başına bir musibet gelince, "Doğrusu biz Allah´a aidiz ve muhakkak O´na döneceğiz!" derler.
Gültekin Onan:
Onlara bir musibet isabet ettiğinde, "
Ali Fikri Yavuz:
Onlar, o kimselerdir ki, kendilerine bir belâ geldiği zaman teslimiyet göstererek: “-Biz Allah’ın kuluyuz ve (öldükten sonra da) yine ona döneceğiz” derler.
Portekizce:
Aqueles que, quando os aflige uma desgraça, dizem: Somos de Deus e a Ele retornaremos -
İsveççe:
för dem som när de drabbas av olycka och motgång säger: "Vi tillhör Gud och till Honom skall vi återvända" -
Farsça:
همان کسانی که چون بلا و آسیبی به آنان رسد گویند: ما مملوک خداییم و یقیناً به سوی او بازمی گردیم.
Kürtçe:
ئەوانەی کە لەگەڵ دووچاری سەختی ونەھامەتی وناخۆشیەک بوون دەڵێن ئێمە ھەر ھی خواین و ھەر بۆلای ئەویش دەگەڕێینەوە
Özbekçe:
Улар мусибат етганда: «Албатта, биз Аллоҳникимиз ва, албатта, биз Унга қайтувчимиз», дерлар.
Malayca:
(Iaitu) orang-orang yang apabila mereka ditimpa oleh sesuatu kesusahan, mereka berkata: "Sesungguhnya kami adalah kepunyaan Allah dan kepada Allah jualah kami kembali."
Arnavutça:
Atyre të cilët kur i godit ndonjë fatkeqësi thonë: “Të Zotit jemi dhe vetëm tek Ai do të kthehemi!”
Bulgarca:
които, щом беда ги сполети, казват: “Ние на Аллах принадлежим и при Него се завръщаме.”
Sırpça:
Оне који, када их каква невоља задеси, само кажу: "Ми смо, доиста, Аллахови и Њему ћемо се, сигурно, вратити."
Çekçe:
kteří, když postihne je neštěstí, hovoří: 'My Bohu patříme a my k Němu se navrátíme!'
Urduca:
اِن حالات میں جو لوگ صبر کریں اور جب کوئی مصیبت پڑے، تو کہیں کہ: "ہم اللہ ہی کے ہیں اور اللہ ہی کی طرف ہمیں پلٹ کر جانا ہے"
Tacikçe:
Касоне, ки чун мусибате ба онҳо расид, гуфтанд: «Мо аз они Худо ҳастем ва ба назди Ӯ бозмегардем».
Tatarca:
Ул чыдамлы мөэминнәргә бер кайгы килсә: "Без, әлбәттә, Аллаһ бәндәләре һәм хөкемгә Аллаһуга кайтучыларбыз, шуның өчен Аллаһ биргән казаларга сабыр итебез", – диләр.
Endonezyaca:
(yaitu) orang-orang yang apabila ditimpa musibah, mereka mengucapkan: "Inna lillaahi wa innaa ilaihi raaji'uun".
Amharca:
እነዚያን መከራ፤ በነካቻቸው ጊዜ «እኛ ለአላህ፤ ነን እኛም ወደርሱ ተመላሾች» ነን የሚሉትን (አብስር)፡፡
Tamilce:
அவர்களுக்கு ஒரு சோதனை ஏற்பட்டால், “நிச்சயமாக நாம் அல்லாஹ்விற்காகவே இருக்கிறோம். நிச்சயமாக நாம் அவனிடமே திரும்புகிறவர்கள்’’ எனக் கூறுவார்கள்.
Korece:
재앙이 있을때 오 주여 우 리는 주안에 있으며 주께로 돌아 가나이다 라고 기도하는 자 있나니
Vietnamca:
Những ai mà họ khi gặp phải tai ương thì nói: “Quả thật, bầy tôi thuộc về Allah và bầy tôi phải quay về với Ngài!”(8) (8) Đây là câu nói mà người Muslim nên nói khi gặp phải tai họa hoặc bị mất mát một thứ gì đó. Nó khẳng định đức tin nơi sự sắp đặt và an bài của Allah và thể hiện lòng kiên nhẫn trước những thiệt hại và mất mát. Nếu có thể, người Muslim nên nói câu này bằng nguyên văn lời Qur’an: إِنَّا لِلّهِِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَ اجِعُوْنَ (In naa lil la wa in naa i lay hi ro ji ’un).
Ayet Linkleri: