Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

39

Ayet No: 

1940

Sayfa No: 

271

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لِيُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي يَخْتَلِفُونَ فِيهِ وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّهُمْ كَانُوا كَاذِبِينَ

Çeviriyazı: 

liyübeyyine lehümü-lleẕî yaḫtelifûne fîhi veliya`leme-lleẕîne keferû ennehüm kânû kâẕibîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah ölüleri diriltecek ki, o kâfirlerin, hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıkça göstersin ve bunu inkâr edenler kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler.

Diyanet İşleri: 

Ölen kimseyi Allah'ın diriltmeyeceği üzerine bütün güçleriyle Allah'a yemin ederler. Hayır; öyle değil, ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklamayı, inkar edenlerin kendilerinin yalancı olduklarını bileceklerini, Allah gerçekten vadetmiştir, fakat insanların çoğu bilmezler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İhtilaf ettikleri şeylerin kendilerince apaçık anlaşılması için ve kafir olanların, yalancı olduklarını bilmeleri için diriltecek onları.

Şaban Piriş: 

(Bu diriliş,) Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi açıklamak ve kâfirlerin bizatihi kendilerinin yalancı olduklarını bilmesi içindir.

Edip Yüksel: 

Anlaşmazlığa düştükleri konuları onlara açıklasın ve kafirler de kendilerinin yalancı olduğunu öğrensin.

Ali Bulaç: 

Hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaması ve inkar edenlerin kendilerinin yalancı olduklarını bilmesi için (diriltecektir).

Suat Yıldırım: 

Diriltecek ki hakkında ihtilaf ettikleri o ba's, o diriliş gerçeğini meydana çıkarsın ve bunu inkâr edenler de kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler. [53,31; 52,14-16; 20,15]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Evet. Cenâb-ı Hak ölüleri diriltecektir ki onlara kendisinde ihtilâf ettikleri şeyi açıklasın ve kâfir olanlar da kendilerinin hakikaten ne yalancı kimseler olmuş olduklarını bilsinler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Diriltecek ki, onlara, ihtilafa düştükleri şeyi açık-seçik göstersin ve küfre sapanlar kendilerinin yalancılar olduğunu bilsinler.

Bekir Sadak: 

16:43

İbni Kesir: 

Üzerinde ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklasın ve küfredenler gerçekten yalancı olduklarını bilsinler diye, diriltecektir.

Adem Uğur: 

Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıklaması ve kâfir olanların da kendilerinin yalancılar olduklarını bilmeleri için (Allah onları diriltecek).

İskender Ali Mihr: 

(Bu diriltme) hakkında ihtilâfa düştükleri şeyin, onlara beyan edilmesi (açıklanması) için ve inkâr edenlerin (kâfirlerin), kendilerinin şüphesiz (kesinlikle) yalancı olduklarını bilmeleri içindir.

Celal Yıldırım: 

(Diriltip kaldıracak) ki, onlara, hakkında ayrılığa düştükleri şeyi açıklasın

Tefhim ul Kuran: 

Hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaması ve küfre sapanların kendilerinin yalancı olduklarını bilmesi için (diriltecektir)

Fransızca: 

(Ils les ressuscitera) afin qu'Il leur expose clairement ce en quoi ils divergeaient, et pour que ceux qui ont mécru sachent qu'ils ont été des menteurs.

İspanyolca: 

Para mostrarles aquello en que discrepaban y para que sepan los infieles que han mentido.

İtalyanca: 

[promessa che realizzerà] per mostrar loro con chiarezza ciò a proposito di cui divergevano e affinché i miscredenti sappiano di essere stati bugiardi.

Almanca: 

Damit ER ihnen das erklärt, worüber sie uneins sind, und damit diejenigen wissen, die den Kufr betrieben haben, daß sie doch Lügner waren.

Çince: 

(他将使他们复活),以便他为他们阐明他们所争论的是非,并且让不信道者知道自己原是说谎的。

Hollandaca: 

Hij zal hen doen verrijzen, opdat hij hun duidelijk de waarheid zou kunnen toonen, waaromtrent zij thans verschillen, en opdat de ongeloovigen weten dat zij leugenaars zijn.

Rusça: 

Он разъяснит им то, в чем они расходились во мнениях, и неверующие узнают, что они были лжецами.

Somalice: 

inuu u caddeeyo waxay isku diidanyihiin iyo inay ogaadaan kuwii Gaaloobay inay ahaayeen Beenaalayaal.

Swahilice: 

Ili kuwabainishia yale waliyo khitalifiana, na ili wajue walio kufuru kwamba wao walikuwa ni waongo.

Uygurca: 

اﷲ ئۇلار ئىختىلاپ قىلىشقان ھەق بىلەن ناھەقنى ئۇلارغا ئايرىپ بېرىش ۋە كاپىرلارغا ئۇلارنىڭ يالغانچىلىقلىرىنى بىلدۈرۈپ قويۇش ئۈچۈن (ئۇلارنى قايتىدىن تىرىلدۈرىدۇ)

Japonca: 

(復活の日において)かれら(不信者)の異論を唱えたことに就き,かれらに明白にし,また真理を拒否した者に,自分が蟻つきであったことを知らせるためである。

Arapça (Ürdün): 

«ليبين» متعلق ببعثهم المقدر «لهم الذي يختلفون» مع المؤمنين «فيه» من أمر الدين بتعذيبهم وإثابة المؤمنين «وليعلم الذين كفروا أنهم كانوا كاذبين» في إنكار البعث.

Hintçe: 

(दोबारा ज़िन्दा करना इसलिए ज़रुरी है) कि जिन बातों पर ये लोग झगड़ा करते हैं उन्हें उनके सामने साफ वाज़ेए कर देगा और ताकि कुफ्फार ये समझ लें कि ये लोग (दुनिया में) झूठे थे

Tayca: 

เพื่อพระองค์จะทรงชี้แจงแก่พวกเขาถึงสิ่งที่พวกเขาขัดแย้งกันในเรื่องนั้น และเพื่อพระองค์จะทรงให้บรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาได้รู้ว่าแท้จริงพวกเขานั้นเป็นผู้โกหก

İbranice: 

זאת כדי לבאר את כל אשר נחלקו בו, וזאת כדי שיידעו אלה אשר כפרו כי הם היו משקרים

Hırvatça: 

Da bi im objasnio ono u čemu su se razilazili, i da bi saznali oni koji nisu vjerovali da su lašci bili.

Rumence: 

Pentru a li se desluşi de ce se învrăjbesc şi pentru ca cei care tăgăduiesc să ştie că sunt mincinoşi,

Transliteration: 

Liyubayyina lahumu allathee yakhtalifoona feehi waliyaAAlama allatheena kafaroo annahum kanoo kathibeena

Türkçe: 

Diriltecek ki, onlara, ihtilafa düştükleri şeyi açık-seçik göstersin ve küfre sapanlar kendilerinin yalancılar olduğunu bilsinler.

Sahih International: 

[It is] so He will make clear to them [the truth of] that wherein they differ and so those who have disbelieved may know that they were liars.

İngilizce: 

(They must be raised up), in order that He may manifest to them the truth of that wherein they differ, and that the rejecters of Truth may realise that they had indeed (surrendered to) Falsehood.

Azerbaycanca: 

(Allah hər bir mö’mini və kafiri öləndən sonra dirildəcəkdir ki) ixtilafda olduqları məsələləri izah etsin və (qiyamət günü ölülərin diriləcəyini) inkar edənlər də özlərinin yalançı olduqlarını bilsinlər.

Süleyman Ateş: 

(Diriltecektir ki) Hakkında ihtilaf ettikleri gerçeği onlara açıklasın ve inkar edenler de yalancı olduklarını bilsinler.

Diyanet Vakfı: 

Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıklaması ve kafir olanların da kendilerinin yalancılar olduklarını bilmeleri için (Allah onları diriltecek).

Erhan Aktaş: 

Karşı çıktıkları şeyin(1) onlara açıklanması ve Kâfirlerin yalancılar olduklarını bilmeleri için diriltileceklerdir.

Kral Fahd: 

Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıklaması ve kâfir olanların da kendilerinin yalancılar olduklarını bilmeleri için (Allah onları diriltecek).

Hasan Basri Çantay: 

(Allah diriltecek) onlara hakkında ihtilâf edegeldiklerini açıklasın, küfr (ve inkâr) edenler de kendilerinin ne yalancı kimseler idiklerini bilsin (ler) diye.

Muhammed Esed: 

(Oysa, Allah ölüleri diriltecektir) ki, üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeği onlara bütün açıklığıyla göstersin ve o hakkı inkara kalkışanlar da kendilerinin yalancı olduklarını görüp de anlayabilsinler.

Gültekin Onan: 

Hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaması ve küfredenlerin kendilerinin yalancı olduklarını bilmesi için (diriltecektir).

Ali Fikri Yavuz: 

Allah, öldükten sonra diriltecek ki, o kâfirlere ihtilâf ettikleri, (kabul etmedikleri) din işlerini beyan etsin ve bunu inkâr edenler, kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler.

Portekizce: 

Ele o fará, para elucidá-los na sua divergência, a fim de que os incrédulos reconheçam que eram mentirosos.

İsveççe: 

[Han skall låta dem återuppstå] för att klargöra för dem det som de tvistade om och för att de som förnekade sanningen skall få veta att de var lögnare.

Farsça: 

[یقیناً مردگان را زنده می کند] تا حقایقی را که در آن اختلاف می کنند، برای آنان روشن سازد. و تا کافران بدانند که همواره [در انکارشان نسبت به زنده شدن مردگان] دروغ می گفتند.

Kürtçe: 

بۆئەوەی ڕوونی بکاتەوە بۆخەڵکی ئەوەی تیایدا جیاوازن وەتا ئەوانەش کە بێ باوەڕ بوون بزانن کە بەڕاستی ئەوان درۆزن بوون

Özbekçe: 

Уларга ихтилоф қилиб юрган нарсаларини баён қилиб бериш учун, куфр келтирганлар ўзларининг шубҳасиз ёлғончи эканларини билишлари учун (қайта тирилтиради).

Malayca: 

(Allah menghidupkan semula orang-orang yang mati) untuk menerangkan kepada mereka apa yang mereka berselisihan padanya, dan supaya orang-orang kafir mengetahui bahawa mereka adalah orang-orang yang berdusta.

Arnavutça: 

(Do t’i ringjallë ata Perëndia) për t’ju shpjeguar, atë, për të cilën përçaheshin ata dhe që ta kuptojnë mohuesit se kanë qenë gënjeshtarë.

Bulgarca: 

[Аллах ще ги възкреси], за да им обясни онова, по което бяха в разногласие, и за да узнаят неверниците, че са лъжци.

Sırpça: 

Да би им објаснио оно у чему су се разилазили, и да би сазнали они који нису веровали да су били лажови.

Çekçe: 

aby jim objasnil to, o čem se hádali; a aby poznali ti, kdož nevěřili, že lháři byli.

Urduca: 

اور ایسا ہونا اس لیے ضروری ہے کہ اللہ اِن کے سامنے اُس حقیقت کو کھول دے جس کے بارے میں یہ اختلاف کر رہے ہیں اور منکرین حق کو معلوم ہو جائے کہ وہ جھوٹے تھے

Tacikçe: 

То он чиро ки дар он ихтилоф мекарданд, барояшон ошкор кунад ва кофирон бидонанд, ки дурӯғ мегуфтаанд.

Tatarca: 

Булачагын да ихтилаф кылышкан кыямәт көнен күрсәтмәк өчен Аллаһ барча кешеләрне тергезер һәм кәферләрне дә үзләренең ялганчы икәнлекләрен белсеннәр өчен тергезер.

Endonezyaca: 

agar Allah menjelaskan kepada mereka apa yang mereka perselisihkan itu, agar orang-orang kafir itu mengetahui bahwasanya mereka adalah orang-orang yang berdusta.

Amharca: 

(የሚቀሰቅሳቸውም) ለእነሱ ያንን በእርሱ የሚለያዩበትን ሊገልጽላቸው፤ እነዚያ የካዱትም እነሱ ውሸታሞች የነበሩ መኾናቸውን እንዲያውቁ ነው፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் எதில் கருத்து வேறுபாடு கொள்கிறார்களோ அதை (அல்லாஹ்) அவர்களுக்கு தெளிவுபடுத்துவதற்காகவும், நிராகரித்தவர்கள் நிச்சயமாக தாம் பொய்யர்களாக இருந்தோம் என்பதை அறிவதற்காகவும் (மறுமையில் அவர்களை அல்லாஹ் உயிர்ப்பிப்பான்).

Korece: 

그들은 부활되리니 이는 그 들이 달리하는 것을 설명하고 불 신자들에게는 그들이 거짓하는 자들이라는 것을 알려 주고자 함이 라

Vietnamca: 

(Allah sẽ phục sinh loài người từ cõi chết) để Ngài chứng minh cho họ thấy thực tế về những điều mà họ đã từng tranh cãi, và để những kẻ vô đức tin có thể biết rằng chúng chính là những kẻ nói dối.