Arapça:
جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّهُ كَانَ وَعْدُهُ مَأْتِيًّا
Çeviriyazı:
cennâti `adnini-lletî ve`ade-rraḥmânü `ibâdehû bilgayb. innehû kâne va`dühû me'tiyyâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O cennet, Rahmân (olan Allah)ın kullarına görmedikleri halde vadettiği "Adn" cennetleridir. Şüphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır.
Diyanet İşleri:
Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman'ın kullarına gaybde vadettiği cennete, Adn cennetlerine gireceklerdir. Şüphesiz, O'nun sözü yerini bulacaktır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ebedi Adn cennetlerine girerler ki rahman, kullarının gıyabında, onlara vaadetmiştir bu cennetleri. Şüphe yok ki onun vaadi, mutlaka yerine gelir.
Şaban Piriş:
(Bu) Rahman’ın kullarına görmedikleri halde vadettiği Adn Cennetleri'dir. Onun vaadi şüphesiz yerine gelecektir.
Edip Yüksel:
Rahman'ın kulları için söz verdiği, duyular ötesi Adn cennetlerine... O'nun sözü, kuşkusuz yerine gelecektir.
Ali Bulaç:
Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) Kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O'nun va'di yerine gelecektir.
Suat Yıldırım:
Evet, onlar Rahman'ın kullarına gıyabî olarak vâd ettiği, dünyada iken görmeksizin inandıkları Adn cennetlerine gireceklerdir. Allah’ın vâdi muhakkak ki yerini bulacaktır. [73,18]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Âdn cennetleri ki, Rahmân, kullarına gayb olarak vaad buyurmuştur. Şüphe yok ki, O´nun vaadi vücuda getirilmekte bulunmuştur.
Yaşar Nuri Öztürk:
Rahman'ın, kullarına gaybda vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O'nun vaadi yerine gelir.
Bekir Sadak:
Bir insan kendisi onceden bir sey degilken onu yaratmis oldugumuzu hatirlamaz mi?
İbni Kesir:
Rahman´ın kullarına gıyaben vaad ettiği Adn cennetlerine. Şüphesiz O´nun sözü yerini bulacaktır.
Adem Uğur:
O cennet, çok merhametli olan Allah´ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetleridir. Şüphesiz O´nun vâdi yerini bulacaktır.
İskender Ali Mihr:
Adn cennetleri ki onları, Rahmân, kullarına gıyaben vaadetti. Muhakkak ki o (adn cennetleri), O´nun (Allah´ın) vaadidir, yerine gelecektir.
Celal Yıldırım:
Rahmân´ın kullarına gıyaben va´dettiği ÂDN Cennetlerine girecekler. Şüphesiz ki O´nun va´di yerine gelecektir.
Tefhim ul Kuran:
Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphe yok, O´nun va´di yerine gelecektir.
Fransızca:
aux jardins du séjours (éternel) que le Tout Miséricordieux a promis à Ses serviteurs, [qui ont cru] au mystère. Car Sa promesse arrivera sans nul doute.
İspanyolca:
en los jardines del edén prometidos por el Compasivo a Sus siervos en lo oculto. Su promesa se cumplirá.
İtalyanca:
nei Giardini di Eden, che il Compassionevole ha promesso ai Suoi servi che
Almanca:
(Sie treten ein in) Dschannat von 'Adn , die Der Allgnade Erweisende Seinen Dienern von der Welt des Verborgenen versprochen hat. Sein Versprechen wird zweifelsohne erfüllt werden!
Çince:
那是常住的乐园,至仁主在幽玄中应许其众仆的,他的诺言确是要履行的。
Hollandaca:
Tuinen van eeuwig verblijf zullen hunne belooning zijn, welke de Barmhartige zijnen dienaren heeft beloofd, als een onderwerp des geloofs; en zijne belofte zal zekerlijk vervuld worden.
Rusça:
Это будут сады Эдема, обещанные Милостивым Его рабам, которые не видели их воочию. Воистину, обещание Его исполнится.
Somalice:
jannooyinka cadnin (yey gali) ee ah tuu u yaboohay (Eebaha) Raxmaana addoomadiisa, iyagoo maqan, wuuna ahaan yaboohiisu kii yimaadda.
Swahilice:
Bustani za milele alizo waahidi Rahmani waja wake katika siri. Hakika ahadi yake hapana shaka itafika.
Uygurca:
ئۇ دائىمىي تۇرالغۇ بولغان، مەرھەمەتلىك اﷲ بەندىلىرىگە ۋەدە قىلغان، ئۇلار كۆرمەي تۇرۇپ (ئىشەنگەن) جەننەتلەردۇر، اﷲ نىڭ (جەننەت بىلەن قىلغان) ۋەدىسى چوقۇم ئىشقا ئاشىدۇ
Japonca:
アドン(エデン)の楽園,それは信じていても目には見えないものだが,慈悲深い御方がそのしもべたちに約束なされたものである。本当にかれの約束は,いつも完遂される。
Arapça (Ürdün):
«جنات عدن» إقامة بدل من الجنة «التي وعد الرحمن عباده بالغيب» حال، أي غائبين عنها «إنه كان وعده» أي موعده «مأتيا» بمعنى آتيا وأصله مأتوي أو موعوده هنا الجنة يأتيه أهله.
Hintçe:
जिनका खुदा ने अपने बन्दों से ग़ाएबाना वायदा कर लिया है बेशक उसका वायदा पूरा होने वाला है
Tayca:
สวนสวรรค์หลากหลายอันสถาพร ซึ่งพระผู้ทรงกรุณาปรานีทรงสัญญาแก่ปวงบ่าวของพระองค์ด้วยความเร้นลับ แท้จริงสัญญาของพระองค์นั้นจะมีมาอย่างแน่นอน
İbranice:
גני העדן אשר הבטיח הרחמן לעבדיו בסתר, והבטחתו תתקיים בלי ספק
Hırvatça:
U vrtove Adna koje je Svemilosni robovima Svojim kao nešto što je čulima nedokučivo obećao, a obećanje Njegovo će se, doista, ispuniti,
Rumence:
Grădinile Edenului sunt făgăduite de Milostiv robilor Săi care cred în Taină. Făgăduiala Sa se va împlini curând.
Transliteration:
Jannati AAadnin allatee waAAada alrrahmanu AAibadahu bialghaybi innahu kana waAAduhu matiyyan
Türkçe:
Rahman'ın, kullarına gaybda vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O'nun vaadi yerine gelir.
Sahih International:
[Therein are] gardens of perpetual residence which the Most Merciful has promised His servants in the unseen. Indeed, His promise has ever been coming.
İngilizce:
Gardens of Eternity, those which (Allah) Most Gracious has promised to His servants in the Unseen: for His promise must (necessarily) come to pass.
Azerbaycanca:
Rəhmanın (Allahın) Öz bəndələrinə və’d etdiyi və onların görmədiyi Ədn cənnətlərinə. Onun və’di mütləq yerinə yetəcəkdir.
Süleyman Ateş:
Rahman'ın kullarına gıyaben va'dettiği Adn cennetleri(ne gireceklerdir). Şüphesiz O'nun va'di yerine gelecektir.
Diyanet Vakfı:
O cennet, çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vadettiği Adn cennetleridir. Şüphesiz O'nun vadi yerini bulacaktır.
Erhan Aktaş:
Rahmân, kullarına gıyaben Adn Cennetleri söz verdi. Kuşkusuz O’nun sözü gerçekleşecektir.
Kral Fahd:
çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetlerine girecekler. Şüphesiz O'nun vaadi yerini bulacaktır.
Hasan Basri Çantay:
Çok esirgeyici (Allahın) kullarına gıyaben va´d buyurduğu Adn cennetlerine gireceklerdir. Onun va´di şübhesiz yerini bulacakdır.
Muhammed Esed:
sınırsız bağış Sahibi´nin, kullarına, her türlü beşeri algı ve tasavvurun ötesinde söz verdiği o asude hasbahçeler (onların olacaktır); O´nun sözü elbette yerini bulacaktır!
Gültekin Onan:
Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Tanrı, onu) kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O´nun vaadi yerine gelecektir.
Ali Fikri Yavuz:
Rahman’ın kullarına gıyabî olarak vaad ettiği “Adn” cennetlerine... Muhakkak ki Allah’ın vaadi yerini bulagelmiştir.
Portekizce:
(Repousarão nos) Jardins do Éden, que o Clemente prometeu aos Seus servos por meio de revelação,incognoscivelmente, e Sua promessa é infalível.
İsveççe:
[det är] Edens lustgårdar, som den Nåderike har lovat Sina tjänare [och vars salighet] övergår allt vad de kan föreställa sig. Hans löfte blir alltid verklighet.
Farsça:
بهشت های جاویدی که [خدای] رحمان به بندگانش وعده داده در حالی که اکنون از نظرها پنهان است، یقیناً وعده خدا آمدنی است.
Kürtçe:
بەھەشتانی جێی مانەوەی ھەمیشەییە کەخوای میھرەبان بەڵێنی داوە بە بەندەکانی کە نادیارو پەنھانە وبەچاو نەیانبینیوە بەڕاستی خوا بەڵێنی بەدی دێت
Özbekçe:
Роҳман Ўз бандаларига ғайбдан ваъда қилган адн жаннатларидир. Албатта, Унинг ваъдаси келгусидир.
Malayca:
(Iaitu) Syurga " Adn " yang telah dijanjikan oleh (Allah) Ar-Rahman kepada hamba-hambaNya disebabkan kepercayaan mereka akan perkara-perkara yang ghaib; sesungguhnya Tuhan itu, janjiNya tetap berlaku.
Arnavutça:
(do të hyjnë) në xhennetin e Adnit, të cilin Mëshiruesi ua ka premtuar robërve të vet, edhe pse ende nuk e kanë parë atë (xhennetin). Me të vërtetë, premtimi i Tij është i sigurtë, -
Bulgarca:
в Градините на Адн, които Всемилостивия обеща на Своите раби от неведомото. Неговото обещание винаги се изпълнява.
Sırpça:
У еденским вртовима које је Свемилосни Својим верницима обећао иако их нису видели – а обећање Његово ће заиста да се испуни.
Çekçe:
do zahrad Edenu, jež přislíbil Milosrdný služebníkům Svým v nepoznatelné věřícím. A pak věru slib Jeho se splní!
Urduca:
ان کے لیے ہمیشہ رہنے والی جنتیں ہیں جن کا رحمان نے اپنے بندوں سے در پردہ وعدہ کر رکھا ہے اور یقیناً یہ وعدہ پُورا ہو کر رہنا ہے
Tacikçe:
Биҳиштҳои ҷовид, ки Худои раҳмон дар ғайб ба бандагони худ ваъда кардааст ва ваъдаи ӯ фаро хоҳад расид.
Tatarca:
Алар кереп торачак җәннәтне Аллаһ үзенең сөекле колларына вәгъдә кылды ул җәннәтне күрсәтмичә, тәхкыйк Аллаһудан вәгъдә кылынган җәннәт вәгъдә кылынган кешеләргә килүче булды, килми калмас.
Endonezyaca:
yaitu surga 'Adn yang telah dijanjikan oleh Tuhan Yang Maha Pemurah kepada hamba-hamba-Nya, sekalipun (surga itu) tidak nampak. Sesungguhnya janji Allah itu pasti akan ditepati.
Amharca:
የመኖሪያን ገነቶች ያችን አልረሕማን ለባሮቹ በሩቅ ኾነው ሳሉ ተስፋ ቃል የገባላቸውን (ይገባሉ)፡፡ እርሱ ተስፋው ተፈጻሚ ነውና፤
Tamilce:
(அவர்கள்) ‘அத்ன்’ சொர்க்கங்களில் (நுழைவார்கள்). ரஹ்மான் தன் அடியார்களுக்கு மறைவில் (அவற்றை) வாக்களித்துள்ளான். நிச்சயமாக அவனுடைய வாக்கு நிறைவேறக்கூடியதாக இருக்கிறது.
Korece:
하나님께서 그분의 종들에게 보이지 않는 에덴의 천국을 약속 하셨으니 그분의 약속이 곧 오리 라
Vietnamca:
Các Ngôi Vườn Thiên Đàng Vĩnh Cửu mà Đấng Độ Lượng đã hứa với các bề tôi của Ngài tuy vô hình nhưng Lời Hứa của Ngài là điều chắc chắn sẽ được thể hiện.
Ayet Linkleri: