Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

19

Sûredeki Ayet No: 

50

Ayet No: 

2300

Sayfa No: 

308

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَوَهَبْنَا لَهُم مِّن رَّحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا

Çeviriyazı: 

vevehebnâ lehüm mir raḥmetinâ vece`alnâ lehüm lisâne ṣidḳin `aliyyâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz onlara rahmetimizden lütuflarda bulunduk. Hepsine de dillerde güzel ve yüksek bir övgü verdik.

Diyanet İşleri: 

Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onların her dilde üstün şekilde anılmalarını sağladık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onlara rahmetimizden ihsanlar ettik, gerçek şöhretlerini yaydık, adlarını yücelttik.

Şaban Piriş: 

Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve Onlara dillerde yüksek ve sadakat (bir nam) bıraktık.

Edip Yüksel: 

Onlara rahmetimizden verdik. Onlara, doğru ve onurlu bir dil bağışladık.

Ali Bulaç: 

Onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.

Suat Yıldırım: 

Onlara rahmetimizden ihsanlarda bulunduk. Onlara dillerde ve dinlerde yüksek ve güzel bir nam bıraktık.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlara rahmetimizden ihsan ettik ve onlar için dillerde yüksek, doğru bir sena nâsip kıldık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk.

Bekir Sadak: 

Kitap´da Idris´i de zikret, cunku o dosdogru bir peygamberdi.

İbni Kesir: 

Bunlara rahmetimizden lutfettik. Onlar için yüce bir doğruluk dili verdik

Adem Uğur: 

Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara, rahmetimizden bahşettik (karşılıksız verdik). Ve onları (Hz. İbrâhîm ve oğullarını), (bütün) dillerde, lisanlarda sadık ve âlî (üstün, yüce) kıldık.

Celal Yıldırım: 

Onlara rahmetimizden sunduk ve onlar için çok yüce bir doğruluk dili verdik.

Tefhim ul Kuran: 

Onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.

Fransızca: 

Et Nous leur donnâmes de par Notre miséricorde, et Nous leur accordâmes un langage sublime de vérité.

İspanyolca: 

Les regalamos de Nuestra misericordia y les dimos una reputación buenísima.

İtalyanca: 

Concedemmo loro la Nostra misericordia e un sublime, veritiero eloquio.

Almanca: 

Und WIR haben ihnen von Unserer Gnade geschenkt und ihnen eine wahrhaftige, überragende Anerkennung zukommen lassen!

Çince: 

我把我的恩惠赏赐他们,我使他们亨有真实的、崇高的声望。

Hollandaca: 

En wij gaven hun, door onze genade de profetiën en kinderen en welvaart, en wij deden hen de hoogste aanbeveling verdienen.

Rusça: 

Мы одарили их из Нашей милости и оставили о них правдивую молву.

Somalice: 

waxaana ka siinnay naxariistanada (wanaag) waxaana u yeellay amaan run ah oo sarraysa.

Swahilice: 

Na tukawapa rehema zetu na tukawajaalia kupewa sifa za kweli tukufu.

Uygurca: 

ئۇلارغا بىزنىڭ رەھمىتىمىزنى ئاتا قىلدۇق، ئۇلارنىڭ نامىنى بەلەن ۋە يۇقىرى قىلدۇق

Japonca: 

われは,かれらの上に慈悲を垂れ,また崇高な其実を伝える舌を授けた。

Arapça (Ürdün): 

«ووهبنا لهم» للثلاثة «من رحمتنا» المال والولد «وجعلنا لهم لسان صدق عليا» رفيعا هو الثناء الحسن في جميع أهل الأديان.

Hintçe: 

और उन सबको अपनी रहमत से कुछ इनायत फ़रमाया और हमने उनके लिए आला दर्जे का ज़िक्रे ख़ैर (दुनिया में भी) क़रार दिया

Tayca: 

และเราได้ให้ความเมตตาของเราแก่พวกเขา และเราได้ทำให้พวกเขาได้รับการกล่าวขวัญที่ดี (ในหมู่มวลมนุษย์)

İbranice: 

והענקנו להם מרחמינו, ונתנו להם לשון דוברת מרים

Hırvatça: 

i darovasmo im svako dobro i učinismo da budu hvaljeni i po dobru spominjani.

Rumence: 

Noi le-am dăruit din milostivenia Noastră şi le-am rânduit o limbă măreaţă a adevărului.

Transliteration: 

Wawahabna lahum min rahmatina wajaAAalna lahum lisana sidqin AAaliyyan

Türkçe: 

Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk.

Sahih International: 

And We gave them of Our mercy, and we made for them a reputation of high honor.

İngilizce: 

And We bestowed of Our Mercy on them, and We granted them lofty honour on the tongue of truth.

Azerbaycanca: 

(Onların üçünü də) öz mərhəmətimizdən (ruzimizdən) ehsan buyurub tə’riflərini dillər əzbəri etdik. (Bütün din sahiblərinin, mö’minlərin yanında onların ehtiramını və mərtəbəsini ucaltdıq).

Süleyman Ateş: 

Onlara rahmetimizden (mal ve çocuk) lutfettik ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.

Diyanet Vakfı: 

Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik.

Erhan Aktaş: 

Ve rahmetimizden onlara lütfettik.(1) Onların doğrulukla anılmalarını sağladık.

Kral Fahd: 

Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve onlar için üstün güzel övgüler kıldık.

Hasan Basri Çantay: 

Bunlara rahmetimizden (peygamberlik, mal ve evlâd) lûtfetdik. Onlar için çok yüce sadâkat dili de verdik.

Muhammed Esed: 

ve o´nları rahmetimizle ödüllendirdik. Ve o´nlara doğru olanı (başkalarına) ulaştırmaları için üstün bir anlatım gücü bahşettik.

Gültekin Onan: 

Onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.

Ali Fikri Yavuz: 

Hem bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik (çokca mal ve evlâd verdik). Hepsine de dillerde (bütün dinlerde) güzel ve yüksek bir övgü verdik.

Portekizce: 

E os recompensamos com a Nossa misericórdia, e lhes garantimos honra e a língua veraz.

İsveççe: 

Och Vi gav dem del av Vår nåd och lät [senare släkten] hålla dem högt i ära som sanningens män.

Farsça: 

و به آنان از رحمت خود بخشیدیم، وبرای آنان [در میان مردم] نامی نیک و ستایشی والامرتبه قرار دادیم.

Kürtçe: 

لە ڕەحمەتی خۆمان ئەوانمان بەھرەمەند کرد باسی چاکەی ئەوانمان خستە سەر زمانی (خەڵکی)

Özbekçe: 

Ва уларга Ўз раҳматимиздан ҳадя этдик ҳамда уларга ростгўй ва олий тил бердик.

Malayca: 

Dan Kami kurniakan kepada mereka dari rahmat Kami, dan Kami jadikan bagi mereka sebutan dan pujian yang tinggi dalam kalangan umat manusia.

Arnavutça: 

Dhe, Na, ata i dhuruam nga mëshira Jonë dhe bëmë që ata, me të vërtetë, të lavdërohen me mirësi.

Bulgarca: 

И им дарихме милост от Нас, и им отредихме голяма прослава.

Sırpça: 

и даровасмо им Нашу милост и учинисмо да буду хваљени и по добру спомињани.

Çekçe: 

A uštědřili jsme jim část z Našeho milosrdenství a jejich vznešený jazyk jsme pravdivým učinili.

Urduca: 

اور ان کو اپنی رحمت سے نوازا اور ان کو سچی ناموری عطا کی

Tacikçe: 

ва раҳмати Худро ба онҳо арзонӣ доштем ва сухани некӯ ва овозаи баланд додем.

Tatarca: 

Вә Без аларга рәхмәтебездән мал вә балалар һәм пәйгамбәрлек бирдек, дәхи аларга һәрбер дин әһәле каршында яхшы вә дөрес сөйләүче тел бирдек, һәр дин әһәле аларны мактап сөйлиләр.

Endonezyaca: 

Dan Kami anugerahkan kepada mereka sebagian dari rahmat Kami dan Kami jadikan mereka buah tutur yang baik lagi tinggi.

Amharca: 

ለእነሱም ከችሮታችን ሰጠናቸው፡፡ ለእነርሱም ከፍ ያለ ምስጉን ዝናን አደረግንላቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்களுக்கு நமது அருளிலிருந்து வழங்கினோம். உயர்வான உண்மையான நிலையான புகழையும் நாம் அவர்களுக்கு ஏற்படுத்தினோம்.

Korece: 

하나님은 그들에게 은혜를 베풀었고 진실의 말로 그들을 높 였노라

Vietnamca: 

Và TA đã ban hồng ân cho họ (con cháu của Ibrahim) và làm vinh danh họ qua tiếng nói trung thực.

Rubu tag: 

Hizb tag: