Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

15

Sûredeki Ayet No: 

66

Ayet No: 

1868

Sayfa No: 

265

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَٰلِكَ الْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰؤُلَاءِ مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ

Çeviriyazı: 

veḳaḍaynâ ileyhi ẕâlike-l'emra enne dâbira hâülâi maḳṭû`um muṣbiḥîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz, Lût'a şu kesin emri vahyettik: "Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır."

Diyanet İşleri: 

Böylece Lut'a bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlıyacaklarını bildirdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve bu işi ona vahyettik de hiç şüphe yok ki dedik, sabah çağı bunların kökleri kesilir.

Şaban Piriş: 

Ona, sabahleyin onların arkasının/kökünün kesileceğini vahyettik.

Edip Yüksel: 

'Şu halk, sabahleyin yok edilecektir' şeklindeki emri kendisine bildirdik.

Ali Bulaç: 

Ve onlara şu emri verdik: "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir."

Suat Yıldırım: 

Ona şu kesin emri vahyettik: “Sabaha çıkarlarken onların kökü kesilmiş olacaktır!” [11,81]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

15:65

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ona şu emri bir hüküm olarak ilettik: Şunlar, kökleri kesilmiş olarak sabahlayacaklardır.

Bekir Sadak: 

Lut: «Alacaksaniz,iste benim kizlarim» dedi.

İbni Kesir: 

Böylece ona bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlayacaklarını bildirdik.

Adem Uğur: 

Ona (Lût´a) şu hükmümüzü vahyettik: &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve onların “arkası kesilmiş (nesli tükenmiş)” olarak sabahlayacakları (helâk olup yok olacakları) emrini, ona bildirdik.

Celal Yıldırım: 

Lût´a şu emri hükmettiğimizi bildirdik: «Sabahladıklarında bunların kökü kesilmiş olacak.»

Tefhim ul Kuran: 

Ve onlara şu emri verdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir.»

Fransızca: 

Et Nous lui annonçâmes cet ordre : que ces gens-là, au matin, seront anéantis jusqu'au dernier.

İspanyolca: 

Y decidimos respecto a él este asunto: iban a amanecer todos ellos, hasta el último, despedazados.

İtalyanca: 

Questo decidemmo nei suoi confronti: ché in verità tutti gli altri al mattino

Almanca: 

Und WIR haben ihm diese Bestimmung erteilt: "Diese werden doch beim Morgengrauen bis auf den Letzten vernichtet."

Çince: 

我启示他这个判决:就是这等人,在早晨将被根除。

Hollandaca: 

En wij gaven hem dit bevel, daar dit volk, tot op den laatsten man, vóór den volgenden dag moest zijn verdelgd.

Rusça: 

Мы объявили ему приговор о том, что к утру все они будут уничтожены.

Somalice: 

Waxaana u waxayoonay Amarkaas ah in Cidhibta Kuwaas la goyn Subaxdii.

Swahilice: 

Na tukamfunulia hukumu hiyo, ya kwamba hata wa mwisho wao hao ikifika asubuhi atakuwa kesha katiliwa mbali.

Uygurca: 

سەھەردە بۇلار (يەنى لۇتنىڭ قەۋم) نىڭ يىلتىزى قۇرۇتۇلىدۇ (يەنى تەلتۆكۈس ھالاك قىلىنىدۇ) دېگەن ھۆكۈمنى لۇتقا ۋەھىي قىلدۇق

Japonca: 

われがこの決定をかれに知らせたのは,残ったこれらの(罪深い)者たちを(翌)朝滅ぼすためである。

Arapça (Ürdün): 

«وقضينا» أوحينا «إليه ذلك الأمر» وهو «أن دابر هؤلاء مقطوع مصبحين» حال أي يتم استئصالهم في الصباح.

Hintçe: 

कि बस सुबह होते होते उन लोगों की जड़ काट डाली जाएगी

Tayca: 

และเราได้แจ้งแก่เขาถึงเรื่องนั้นว่า คนสุดท้ายของพวกเหล่านี้จะถูกตัดขาดในยามเช้า

İbranice: 

וכך הודענו לו על הדבר הזה, אכן סופם של אלה שיוכחדו עם (תחילת) הבוקר

Hırvatça: 

I Mi smo mu objavili ono što će se zbiti: da će oni, svi do posljednjeg, u svitanje uništeni biti.

Rumence: 

Aşa am hotărât pentru a vă mântui, căci mâine dimineaţă aceştia vor fi retezaţi.

Transliteration: 

Waqadayna ilayhi thalika alamra anna dabira haolai maqtooAAun musbiheena

Türkçe: 

Ona şu emri bir hüküm olarak ilettik: Şunlar, kökleri kesilmiş olarak sabahlayacaklardır.

Sahih International: 

And We conveyed to him [the decree] of that matter: that those [sinners] would be eliminated by early morning.

İngilizce: 

And We made known this decree to him, that the last remnants of those (sinners) should be cut off by the morning.

Azerbaycanca: 

Və ona (Luta da) vəhy etdik ki, səhər çağı onların (kafirlərin) kökü kəsilmiş olacaq.

Süleyman Ateş: 

Ona: "Şunlar sabaha girerlerken arkaları kesilecektir!" buyruğunu bildirdik.

Diyanet Vakfı: 

Ona (Lut'a) şu hükmümüzü vahyettik: "Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır."

Erhan Aktaş: 

Sabaha girerlerken, onların kökünün kesileceği kararımızı, ona bildirdik.

Kral Fahd: 

Ona (Lût'a) şu hükmümüzü vahyettik: «Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır.»

Hasan Basri Çantay: 

Ona şu (kat´î) emri vahyetdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası behemehal kesilmiş olacakdır».

Muhammed Esed: 

Ve (elçilerimiz aracılığıyla) o´na şu hükmü tebliğ ettik: "Bu (günahkar)ların son kalıntıları da sabaha varmadan silinip ortadan kaldırılacaktır".

Gültekin Onan: 

Ve onlara şu buyruğu verdik (kaza): &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, Lût’a şu kesin emri vahyettik: Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır.

Portekizce: 

E lhe revelamos a notícia de que aquela gente seria aniquilada ao amanhecer.

İsveççe: 

Och Vi uppenbarade för honom detta [Vårt] beslut: "När dagen bryter in, skall alla dessa syndare ha förintats."

Farsça: 

ما [کیفیت] این حادثه [بزرگ] را به او وحی کردیم که هنگامی که می رمان وارد صبح شوند، بنیادشان برکنده خواهد شد.

Kürtçe: 

ئەم کارەمان بەنیگا بە لوط ڕاگەیاند کە بێگومان لە بەرەبەیاندا ئەوانە دوا بڕاو دەبن (ھەموویان لەناو دەچن)

Özbekçe: 

Ва унга ушбу амрни ваҳий қилдик: «Албатта, анавиларнинг орқаси субҳ чоғи кесилажакдир».

Malayca: 

Dan Kami wahyukan kepadanya tentang kesudahan perkara itu; iaitu mereka akan dibinasakan pada waktu pagi, sehingga mereka punah ranah dan terputus keturunannya.

Arnavutça: 

Dhe Ne, ia kemi shpallur atij, atë që do të ngjajë: që ata të gjithë – deri në të mbramin, do të zhduken, në agim.

Bulgarca: 

И го предизвестихме с тази повеля, че коренът на тези ще бъде отсечен на сутринта.

Sırpça: 

И Ми смо му објавили оно што ће да се догоди: да ће они, сви до последњег, у свитање да буду уништени.

Çekçe: 

A sdělili jsme mu tento rozkaz, neboť ten z nich, kdo pozadu zůstane, měl zahuben být ráno.

Urduca: 

اور اُسے ہم نے اپنا یہ فیصلہ پہنچا دیا کہ صبح ہوتے ہوتے اِن لوگوں کی جڑ کاٹ دی جائے گی

Tacikçe: 

Ва барои ӯ ҳодисаро ҳикоят кардем, ки чун субҳ фаро расад, решаи онҳо барканда шавад.

Tatarca: 

Шәһәрдән чыгып китәргә Лутка әмер бирдек, чөнки таң вакытында кауменең арты киселәсе, ягъни һичберсе калмыйча һәлак булачаклар".

Endonezyaca: 

Dan telah Kami wahyukan kepadanya (Luth) perkara itu, yaitu bahwa mereka akan ditumpas habis di waktu subuh.

Amharca: 

ወደርሱም ያንን ትእዛዝ አወረድን፡፡ (እርሱም) የእነዚህ (ሕዝቦች) መጨረሻ ያነጉ ሲኾኑ (ሥራቸው) መቆረጥ ነው፡፡

Tamilce: 

“நிச்சயமாக இவர்களின் வேர், (இவர்கள்) பொழுது விடிந்தவர்களாக காலையில் இருக்கும்போது துண்டிக்கப்படும்” என்று (அவர்களின்) காரியத்தை முடிவு செய்து அவருக்கு அறிவித்தோம்.

Korece: 

그리고 아침이 될 때 죄인들모두에게 은혜가 단절되리라는 소식을 그에게 전하였더니

Vietnamca: 

TA (Allah) đã truyền (sắc lệnh) cho Y (Lut) về vấn đề đó: rằng những (tội nhân) đó sẽ bị loại bỏ vào sáng sớm.