Arapça:
وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَٰلِكَ الْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰؤُلَاءِ مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ
Çeviriyazı:
veḳaḍaynâ ileyhi ẕâlike-l'emra enne dâbira hâülâi maḳṭû`um muṣbiḥîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz, Lût'a şu kesin emri vahyettik: "Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır."
Diyanet İşleri:
Böylece Lut'a bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlıyacaklarını bildirdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve bu işi ona vahyettik de hiç şüphe yok ki dedik, sabah çağı bunların kökleri kesilir.
Şaban Piriş:
Ona, sabahleyin onların arkasının/kökünün kesileceğini vahyettik.
Edip Yüksel:
'Şu halk, sabahleyin yok edilecektir' şeklindeki emri kendisine bildirdik.
Ali Bulaç:
Ve onlara şu emri verdik: "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir."
Suat Yıldırım:
Ona şu kesin emri vahyettik: “Sabaha çıkarlarken onların kökü kesilmiş olacaktır!” [11,81]
Ömer Nasuhi Bilmen:
15:65
Yaşar Nuri Öztürk:
Ona şu emri bir hüküm olarak ilettik: Şunlar, kökleri kesilmiş olarak sabahlayacaklardır.
Bekir Sadak:
Lut: «Alacaksaniz,iste benim kizlarim» dedi.
İbni Kesir:
Böylece ona bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlayacaklarını bildirdik.
Adem Uğur:
Ona (Lût´a) şu hükmümüzü vahyettik: "
İskender Ali Mihr:
Ve onların “arkası kesilmiş (nesli tükenmiş)” olarak sabahlayacakları (helâk olup yok olacakları) emrini, ona bildirdik.
Celal Yıldırım:
Lût´a şu emri hükmettiğimizi bildirdik: «Sabahladıklarında bunların kökü kesilmiş olacak.»
Tefhim ul Kuran:
Ve onlara şu emri verdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir.»
Fransızca:
Et Nous lui annonçâmes cet ordre : que ces gens-là, au matin, seront anéantis jusqu'au dernier.
İspanyolca:
Y decidimos respecto a él este asunto: iban a amanecer todos ellos, hasta el último, despedazados.
İtalyanca:
Questo decidemmo nei suoi confronti: ché in verità tutti gli altri al mattino
Almanca:
Und WIR haben ihm diese Bestimmung erteilt: "Diese werden doch beim Morgengrauen bis auf den Letzten vernichtet."
Çince:
我启示他这个判决:就是这等人,在早晨将被根除。
Hollandaca:
En wij gaven hem dit bevel, daar dit volk, tot op den laatsten man, vóór den volgenden dag moest zijn verdelgd.
Rusça:
Мы объявили ему приговор о том, что к утру все они будут уничтожены.
Somalice:
Waxaana u waxayoonay Amarkaas ah in Cidhibta Kuwaas la goyn Subaxdii.
Swahilice:
Na tukamfunulia hukumu hiyo, ya kwamba hata wa mwisho wao hao ikifika asubuhi atakuwa kesha katiliwa mbali.
Uygurca:
سەھەردە بۇلار (يەنى لۇتنىڭ قەۋم) نىڭ يىلتىزى قۇرۇتۇلىدۇ (يەنى تەلتۆكۈس ھالاك قىلىنىدۇ) دېگەن ھۆكۈمنى لۇتقا ۋەھىي قىلدۇق
Japonca:
われがこの決定をかれに知らせたのは,残ったこれらの(罪深い)者たちを(翌)朝滅ぼすためである。
Arapça (Ürdün):
«وقضينا» أوحينا «إليه ذلك الأمر» وهو «أن دابر هؤلاء مقطوع مصبحين» حال أي يتم استئصالهم في الصباح.
Hintçe:
कि बस सुबह होते होते उन लोगों की जड़ काट डाली जाएगी
Tayca:
และเราได้แจ้งแก่เขาถึงเรื่องนั้นว่า คนสุดท้ายของพวกเหล่านี้จะถูกตัดขาดในยามเช้า
İbranice:
וכך הודענו לו על הדבר הזה, אכן סופם של אלה שיוכחדו עם (תחילת) הבוקר
Hırvatça:
I Mi smo mu objavili ono što će se zbiti: da će oni, svi do posljednjeg, u svitanje uništeni biti.
Rumence:
Aşa am hotărât pentru a vă mântui, căci mâine dimineaţă aceştia vor fi retezaţi.
Transliteration:
Waqadayna ilayhi thalika alamra anna dabira haolai maqtooAAun musbiheena
Türkçe:
Ona şu emri bir hüküm olarak ilettik: Şunlar, kökleri kesilmiş olarak sabahlayacaklardır.
Sahih International:
And We conveyed to him [the decree] of that matter: that those [sinners] would be eliminated by early morning.
İngilizce:
And We made known this decree to him, that the last remnants of those (sinners) should be cut off by the morning.
Azerbaycanca:
Və ona (Luta da) vəhy etdik ki, səhər çağı onların (kafirlərin) kökü kəsilmiş olacaq.
Süleyman Ateş:
Ona: "Şunlar sabaha girerlerken arkaları kesilecektir!" buyruğunu bildirdik.
Diyanet Vakfı:
Ona (Lut'a) şu hükmümüzü vahyettik: "Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır."
Erhan Aktaş:
Sabaha girerlerken, onların kökünün kesileceği kararımızı, ona bildirdik.
Kral Fahd:
Ona (Lût'a) şu hükmümüzü vahyettik: «Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır.»
Hasan Basri Çantay:
Ona şu (kat´î) emri vahyetdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası behemehal kesilmiş olacakdır».
Muhammed Esed:
Ve (elçilerimiz aracılığıyla) o´na şu hükmü tebliğ ettik: "Bu (günahkar)ların son kalıntıları da sabaha varmadan silinip ortadan kaldırılacaktır".
Gültekin Onan:
Ve onlara şu buyruğu verdik (kaza): "
Ali Fikri Yavuz:
Biz, Lût’a şu kesin emri vahyettik: Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır.
Portekizce:
E lhe revelamos a notícia de que aquela gente seria aniquilada ao amanhecer.
İsveççe:
Och Vi uppenbarade för honom detta [Vårt] beslut: "När dagen bryter in, skall alla dessa syndare ha förintats."
Farsça:
ما [کیفیت] این حادثه [بزرگ] را به او وحی کردیم که هنگامی که می رمان وارد صبح شوند، بنیادشان برکنده خواهد شد.
Kürtçe:
ئەم کارەمان بەنیگا بە لوط ڕاگەیاند کە بێگومان لە بەرەبەیاندا ئەوانە دوا بڕاو دەبن (ھەموویان لەناو دەچن)
Özbekçe:
Ва унга ушбу амрни ваҳий қилдик: «Албатта, анавиларнинг орқаси субҳ чоғи кесилажакдир».
Malayca:
Dan Kami wahyukan kepadanya tentang kesudahan perkara itu; iaitu mereka akan dibinasakan pada waktu pagi, sehingga mereka punah ranah dan terputus keturunannya.
Arnavutça:
Dhe Ne, ia kemi shpallur atij, atë që do të ngjajë: që ata të gjithë – deri në të mbramin, do të zhduken, në agim.
Bulgarca:
И го предизвестихме с тази повеля, че коренът на тези ще бъде отсечен на сутринта.
Sırpça:
И Ми смо му објавили оно што ће да се догоди: да ће они, сви до последњег, у свитање да буду уништени.
Çekçe:
A sdělili jsme mu tento rozkaz, neboť ten z nich, kdo pozadu zůstane, měl zahuben být ráno.
Urduca:
اور اُسے ہم نے اپنا یہ فیصلہ پہنچا دیا کہ صبح ہوتے ہوتے اِن لوگوں کی جڑ کاٹ دی جائے گی
Tacikçe:
Ва барои ӯ ҳодисаро ҳикоят кардем, ки чун субҳ фаро расад, решаи онҳо барканда шавад.
Tatarca:
Шәһәрдән чыгып китәргә Лутка әмер бирдек, чөнки таң вакытында кауменең арты киселәсе, ягъни һичберсе калмыйча һәлак булачаклар".
Endonezyaca:
Dan telah Kami wahyukan kepadanya (Luth) perkara itu, yaitu bahwa mereka akan ditumpas habis di waktu subuh.
Amharca:
ወደርሱም ያንን ትእዛዝ አወረድን፡፡ (እርሱም) የእነዚህ (ሕዝቦች) መጨረሻ ያነጉ ሲኾኑ (ሥራቸው) መቆረጥ ነው፡፡
Tamilce:
“நிச்சயமாக இவர்களின் வேர், (இவர்கள்) பொழுது விடிந்தவர்களாக காலையில் இருக்கும்போது துண்டிக்கப்படும்” என்று (அவர்களின்) காரியத்தை முடிவு செய்து அவருக்கு அறிவித்தோம்.
Korece:
그리고 아침이 될 때 죄인들모두에게 은혜가 단절되리라는 소식을 그에게 전하였더니
Vietnamca:
TA (Allah) đã truyền (sắc lệnh) cho Y (Lut) về vấn đề đó: rằng những (tội nhân) đó sẽ bị loại bỏ vào sáng sớm.
Ayet Linkleri: