Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

88

Ayet No: 

2228

Sayfa No: 

303

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَمَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُ جَزَاءً الْحُسْنَىٰ ۖ وَسَنَقُولُ لَهُ مِنْ أَمْرِنَا يُسْرًا

Çeviriyazı: 

veemmâ men âmene ve`amile ṣâliḥan felehû cezâen-lḥusnâ. veseneḳûlü lehû min emrinâ yüsrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Amma her kim de iman edip iyi bir iş yaparsa, buna da en güzel mükâfat vardır. Biz ona dünyada kolaylık gösterir zor işlere koşmayız.

Diyanet İşleri: 

Haksızlık yapana azap edeceğiz, sonra Rabbine döndürülür, onu görülmemiş bir azaba uğratır; ama inanıp yararlı iş işleyene, mükafat olarak güzel şeyler vardır, ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleriz dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Fakat inanan ve iyi iş işleyene güzel bir karşılık var ve biz ona emirlerimizden kolay olanını emredecek, o çeşit emirler vereceğiz.

Şaban Piriş: 

Fakat, kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona da iyi bir mükâfat vardır. Ona emrimizden kolay olanı söyleriz.

Edip Yüksel: 

İnanıp erdemli davranana gelince, ona güzel bir ödül vardır. Ona kolaylık göstereceğiz.

Ali Bulaç: 

Kim iman eder ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanını söyleyeceğiz."

Suat Yıldırım: 

Fakat iman edip makbul ve güzel davranışlar içinde olana, en güzel karşılık verilir ve ona kolay olan buyruklarımızı emrederiz, kolaylık gösteririz.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Amma her kim imân eder ve sâlih amelde bulunursa artık onun için çok güzel bir mükâfaat vardır ve ona emrettiğimiz şeylerden bir kolaylık söyleriz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapana gelince, onun için ödül olarak en güzeli var. Ve ona, buyruğumuzdan, kolay olanı söyleyeceğiz.

Bekir Sadak: 

Sonunda, iki dagin arasina varinca, orada nerdeyse hic laf anlamayan bir millete rastladi.

İbni Kesir: 

Fakat kim de, iman eder ve salih ameller işlerse

Adem Uğur: 

İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz.

İskender Ali Mihr: 

Fakat kim âmenû olursa (ölmeden evvel Allah´a ulaşmayı dilerse) ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlerse, bundan sonra onun mükâfatı güzeldir (cennettir ve dünya saadetidir). Ve ona, emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz (uygulayacağız).

Celal Yıldırım: 

Ama kim imân edip iyi-yararlı amelde bulunursa, ona da en güzel mükâfat vardır ve ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz.

Tefhim ul Kuran: 

Kim de iman eder ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan da kolay olanını söyleyeceğiz.»

Fransızca: 

Et quant à celui qui croit et fait bonne oeuvre, il aura, en retour, la plus belle récompense. Et nous lui donnerons des ordres faciles à exécuter".

İspanyolca: 

Pero quien crea y obre bien tendrá como retribución lo mejor y le ordenaremos cosas fáciles».

İtalyanca: 

E chi crede e compie il bene avrà la migliore delle ricompense e gli daremo ordini facili».

Almanca: 

Doch hinsichtlich dessen, der den Iman verinnerlichte und gottgefällig Gutes tat, für den ist die gute Belohnung bestimmt, und wir werden ihm Leichtes gebieten."

Çince: 

至于信道而且行善者,将享受最优厚的报酬,我将命令他做简易的事情。

Hollandaca: 

Maar hij die gelooft en doet wat goed is, zal de uitmuntendste belooning ontvangen, en wij zullen hem slechts gemakkelijk uit te voeren bevelen geven.

Rusça: 

Тому же, кто уверовал и поступает праведно, будет наилучшее воздаяние, и мы скажем ему наши легкие повеления".

Somalice: 

ruuxiise rumeeya oo fala wanaag wuxuu mudan abaal fiican waxaana u dhihi amarkannaga fudayd.

Swahilice: 

Na ama aliye amini na akatenda mema basi atapata malipo mazuri. Nasi tutamwambia lilio jepesi katika amri yetu.

Uygurca: 

كىمكى ئىمان ئېيتسا ۋە ياخشى ئەمەل قىلسا، ئۇنىڭغا ئەڭ ياخشى مۇكاپات بېرىلىدۇ، ئۇنى قولاي ئىشقا بۇيرۇيمىز»

Japonca: 

また誰でも信仰して,善行に動しむ者には,良い報奨があろう。またわたしたちは,安易なことを命じるであろう。」

Arapça (Ürdün): 

«وأما من آمن وعمل صالحا فله جزاء الحسنى» أي الجنة والإضافة للبيان وفي قراءة بنصب جزاء وتنوينه قال الفراء: ونصبه على التفسير أي لجهة النسبة «وسنقول له من أمرنا يُسرا» أي نأمره بما سهل عليه.

Hintçe: 

और जो शख्स ईमान कुबूल करेगा और अच्छे काम करेगा तो (वैसा ही) उसके लिए अच्छे से अच्छा बदला है और हम बहुत जल्द उसे अपने कामों में से आसान काम (करने) को कहेंगे

Tayca: 

“และส่วนผู้ศรัทธาและประกอบความดีนั้น สำหรับเขาคือการตอบแทนที่ดี และเราจะพูดกับเขาในกิจการงานของเราอย่างง่ายๆ “

İbranice: 

ולאשר מאמין ועושה את הטוב, מגיע גמול טוב ונתייחס אליו בטוב וביושר

Hırvatça: 

"A onome ko bude vjerovao i dobra djela činio pripada nagrada najljepša, i njemu ćemo samo naredbe koje su lahke upućivati."

Rumence: 

iar cel care crede şi săvârşeşte fapte bune, o frumoasă răsplată îl aşteaptă, iar Noi îi vom da porunci lesne de împlinit.”

Transliteration: 

Waamma man amana waAAamila salihan falahu jazaan alhusna wasanaqoolu lahu min amrina yusran

Türkçe: 

"İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapana gelince, onun için ödül olarak en güzeli var. Ve ona, buyruğumuzdan, kolay olanı söyleyeceğiz."

Sahih International: 

But as for one who believes and does righteousness, he will have a reward of Paradise, and we will speak to him from our command with ease."

İngilizce: 

But whoever believes, and works righteousness,- he shall have a goodly reward, and easy will be his task as We order it by our Command.

Azerbaycanca: 

İman gətirib yaxşı iş görənləri isə ən gözəl mükafat (Cənnət) gözləyir. Biz ona asan bir şey əmr edəcəyik!” (Onu Allaha yaxınlaşdırmaq üçün bacardığımız hər şeyi – oruc, namaz, zəkat, cihad və s. öyrədəcək, gücü çatmayan bir işi isə görməyə vadar etməyəcəyik).

Süleyman Ateş: 

Fakat inanıp iyi iş yapan kimseye de en güzel mükafat vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz (onu zor işlere koşmayacağız).

Diyanet Vakfı: 

"İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."

Erhan Aktaş: 

“Kim îmân eder ve sâlihâtı(1) yaparsa, en iyi karşılık onundur. Biz, ona her türlü kolaylığı göstereceğiz.”

Kral Fahd: 

İman eden ve sâlih amel işleyene gelince, ona da en güzel mükâfat vardır. Ona emrimizin kolay olanını söyleyeceğiz".

Hasan Basri Çantay: 

«Amma kim îman eder, güzel de amel (ve hareket) eylerse onun için en güzel bir mükâfat vardır. Ona emrimizden kolay (taraf) ını da söyleyeceğiz».

Muhammed Esed: 

Ama inanıp dürüst ve erdemli davranışlarda bulunan kimseye gelince, böyle biri (yaptıklarının) karşılığı olarak (ahiret hayatının) nihai güzelliğine, iyiliğine ulaşacaktır; ve Biz de onu (yalnızca) yerine getirilmesi kolay olanla yükümlü tutacağız".

Gültekin Onan: 

Kim inanır ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan bir kolaylık söyleyeceğiz.&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Amma her kim de iman edip iyi bir iş yaparsa, bunu da mükafat olarak en güzel akıbet (cennet) vardır

Portekizce: 

Quanto ao crente que praticar o bem, obterá por recompensa a bem-aventurança, e o trataremos com brandura.

İsveççe: 

Men den som tror och lever ett gott och rättskaffens liv skall i belöning få det högsta goda, och Vi skall göra Våra befallningar lätta [att utföra] för honom."

Farsça: 

و اما هر که ایمان آورده و کار شایسته انجام داده است، پس بهترین پاداش برای اوست، و ما هم از سوی خود تکلیفی آسان به او خواهیم داد.

Kürtçe: 

بەڵام ئەوەی باوەڕ بھێنێت و کردەوەی چاکیش بکات ئەوە پاداشتی ھەرە چاک (لە دواڕۆژدا) بۆ ئەوە و کارو فەرمانی خۆمانی بۆ سووک و ئاسان دەکەین

Özbekçe: 

Аммо иймон келтириб яхши амаллар қилганларга эса, уларга гўзал мукофот бордир ва унга ўз ишимиздан осонини айтурмиз», деди.

Malayca: 

Adapun orang yang beriman serta beramal soleh, maka baginya balasan yang sebaik-baiknya; dan kami akan perintahkan kepadanya perintah-perintah kami yang tidak memberati".

Arnavutça: 

E, ai që beson dhe bënë vepra të mira, dhe Ne, do t’i premtojmë lehtësira atij”.

Bulgarca: 

А онзи, който вярва и върши праведни дела, негова е Най-прекрасната награда и ще му отредим нашата най-лека повеля.”

Sırpça: 

А оног ко буде веровао и добра дела чинио чека награда најлепша, и с њиме ћемо благо поступити.”

Çekçe: 

A co týká se toho, kdo věří a zbožné skutky konal, tomu dostane se odměny překrásné a rozkaz, jejž dáme mu, bude snadný.'

Urduca: 

اور جو ان میں سے ایمان لائے گا اور نیک عمل کرے گا اُس کے لیے اچھی جزا ہے اور ہم اس کو نرم احکام دیں گے"

Tacikçe: 

Ва аммо ҳар кас, ки имон оварад ва коруҳои шоиста кунад, аҷре некӯ дорад. Ва дар бораи ӯ фармонҳои осон хоҳем ронд».

Tatarca: 

Әмма берәү иман китереп изге гамәлләр кылса, әлбәттә, аңа изге җәза яхшылык булыр, вә әмерләребездән җиңел булганын аңа әмер итәрбез".

Endonezyaca: 

Adapun orang-orang yang beriman dan beramal saleh, maka baginya pahala yang terbaik sebagai balasan, dan akan kami titahkan kepadanya (perintah) yang mudah dari perintah-perintah kami".

Amharca: 

«ያመነም ሰውማ መልካምንም ሥራ የሠራ ለእርሱ ከምንዳ በኩል መልካሚቱ (ገነት) አለችው፡፡ ለእርሱም ከትእዛዛችን ገርን ነገር እናዘዋለን» (አለ)፡፡

Tamilce: 

“ஆக, எவர் நம்பிக்கை கொண்டு, நற்செயலை செய்தாரோ அவருக்கு (இறைவனிடத்தில்) அழகிய சொர்க்கம் கூலியாக இருக்கிறது. இன்னும், நாம் நம் காரியத்தில் இலகுவானதை அவருக்கு விரைவில் கூறுவோம்.”

Korece: 

그러나 믿음으로 선을 행하 는 그에게는 고귀한 보상이 있을 것이며 또한 우리는 그의 일을 편하게 하여 주리라

Vietnamca: 

“Còn đối với ai có đức tin và làm việc thiện tốt thì y sẽ được một phần thưởng tốt đẹp và Ta sẽ nói chuyện với y về mệnh lệnh của Ta bằng lời lẽ nhẹ nhàng và tử tế.”