Arapça:
وَلَمْ تَكُن لَّهُ فِئَةٌ يَنصُرُونَهُ مِن دُونِ اللَّهِ وَمَا كَانَ مُنتَصِرًا
Çeviriyazı:
velem tekül lehû fietüy yenṣurûnehû min dûni-llâhi vemâ kâne münteṣirâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onun Allah'tan başka yardım edecek adamları yoktur ve Allah'a karşı kendi nefsini de kurtaramadı.
Diyanet İşleri:
Ona, Allah'tan başka yardım edebilecek adamları da yoktu, kendi kendini de kurtaramadı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ona Allah'tan başka yardım edecek bir topluluk olmadığı gibi onun da bu zararı gidermeye bir kudreti yoktu.
Şaban Piriş:
Allah’tan başka ona yardım edecek topluluk da yoktu. Kendindi kendine bile yardım edemedi.
Edip Yüksel:
ALLAH'tan başka kendisine yardım edecek bir destek bulamadı. Kendini de kurtaramadı.
Ali Bulaç:
Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
Suat Yıldırım:
Hasılı o, Allah'tan başka kendisine sahip çıkacak bir topluluk da bulamadı, kendi kendini de kurtaramadı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onun için Allah´tan başka yardım edecek bir cemaat de yok idi ve kendisine yardım edebilecek bir halde değildi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah dışında kendisine yardım edecek bir topluluğu da çıkmadı. Kendi kendini de kurtaramadı.
Bekir Sadak:
Dizi dizi Rabbine sunulduklarinda onlara: «And olsun ki, sizi ilk defa yarattigimiz gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak icin soz vermedigimizi iddia etmistiniz degil mi?» denir.
İbni Kesir:
Allah´tan başka ona yardım edecek adamları da yoktu. Yardım edilen de olmadı.
Adem Uğur:
Kendisine Allah´tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.
İskender Ali Mihr:
Ve Allah´tan başka ona yardım edecek kimseler yoktu. Ve o, yardım alan (yardım edilen) olmadı.
Celal Yıldırım:
Ona Allah´tan başka yardım edecek bir çevre ve topluluğu da yoktu
Tefhim ul Kuran:
Allah´ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
Fransızca:
Il n'eut aucun groupe de gens pour le secourir contre (la punition) d'Allah. Et il ne put se secourir lui-même.
İspanyolca:
No hubo grupo que, fuera de Alá, pudiera auxiliarle, ni pudo defenderse a sí mismo.
İtalyanca:
E non ci fu schiera che potesse essergli d'aiuto contro Allah ed egli stesso non potè aiutarsi.
Almanca:
Und für ihn gab es keine Gruppe, die ihm anstelle von ALLAH beisteht, und er war keineswegs ein Siegender.
Çince:
除真主外,没有群众援助他,他也不能自助。
Hollandaca:
Er was geen leger dat hem tegen God kon verdedigen, en hij was niet in staat om zich tegen zijne wraak te beschermen.
Rusça:
Не было у него людей, которые бы помогли ему вместо Аллаха, и он не мог помочь самому себе.
Somalice:
uma ahaanin koox u gargaarta oo ka soo hadhay Eebe mana aha mid gargaarta.
Swahilice:
Wala hakuwa nacho kikundi cha kumsaidia badala ya Mwenyezi Mungu, wala mwenyewe hakuweza kujisaidia.
Uygurca:
ئۇنىڭغا اﷲ تىن باشقا ياردەم قىلىدىغان (يەنى ئۇنىڭدىن بۇ بالانى دەپئى قىلىدىغان) ھېچ جامائە بولمىدى، ئۆزىگىمۇ ئۆزى ياردەم قىلالمىدى (يەنى بالانى ئۆزىدىن دەپئى قىلالمىدى)
Japonca:
かれには,アッラーの外に援助する人もなく,自分を守ることも出来なかった。
Arapça (Ürdün):
«ولم تكن» بالتاء والياء «له فئة» جماعة «ينصرونه من دون الله» عند هلاكها «وما كان منتصرا» عن هلاكها بنفسه.
Hintçe:
और ख़ुदा के सिवा उसका कोई जत्था भी न था कि उसकी मदद करता और न वह बदला ले सकता था इसी जगह से (साबित हो गया
Tayca:
และเขาไม่มีพรรคพวกจะช่วยเขาได้ นอกจากอัลลอฮ์ และเขาก็มิได้เป็นผู้ช่วยเหลือ
İbranice:
לא היה מי שיעזור לו מפני אלוהים, והוא נשאר חסר אונים
Hırvatça:
I nije imao nikoga ko bi mu mogao pomoći, osim Allaha; a sam sebi nije mogao pomoći.
Rumence:
Şi nu a avut pe nimeni care să-l ajute în afară de Dumnezeu. Şi nu a fost ajutat.
Transliteration:
Walam takun lahu fiatun yansuroonahu min dooni Allahi wama kana muntasiran
Türkçe:
Allah dışında kendisine yardım edecek bir topluluğu da çıkmadı. Kendi kendini de kurtaramadı.
Sahih International:
And there was for him no company to aid him other than Allah, nor could he defend himself.
İngilizce:
Nor had he numbers to help him against Allah, nor was he able to deliver himself.
Azerbaycanca:
Allahdan başqa ona yardım edə biləcək kəslər yox idi və o da (öz-özünə) kömək edə biləcək bir halda deyildi.
Süleyman Ateş:
Allah'tan başka, kendisine yardım eden bir topluluğu da olmadı, kendi kendisini de kurtaramadı.
Diyanet Vakfı:
Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.
Erhan Aktaş:
Allah’tan başka kendisine yardım edecek kimseler olmadı. Ve kendi kendisini de koruyamadı.
Kral Fahd:
Kendisine Allah’tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.
Hasan Basri Çantay:
Ona Allahdan başka yardım edecek bir cemaat yokdu. Kendisi de öc alabilecek değildi.
Muhammed Esed:
Çünkü şimdi artık onun ne Allah yerine kendisine yardım ulaştıracak kimsesi vardı, ne de kendi başının çaresine bakabilecek durumdaydı.
Gültekin Onan:
Tanrı´nın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
Ali Fikri Yavuz:
Allah’dan gayri, kendisine yardım edecek bir topluluğu da yoktu, Allah’ın intikamından kendi nefsini de kurtaramadı.
Portekizce:
E não houve ajuda que o defendesse de Deus, nem pôde salvar-se.
İsveççe:
Han hade inga hjälpare utom Gud och han kunde inte hjälpa sig själv.
Farsça:
و برایش گروهی نبود که او را در برابر خدا یاری دهند، و خودش هم قدرت نداشت که عذاب را از خود برطرف کند.
Kürtçe:
کەسانێک نەبوو یارمەتی بدەن و بێن بەھانایەوە بێجگە لە خوا خۆیشی سەرکەوتوو نەبوو
Özbekçe:
Унга Аллоҳдан бошқа ёрдам берадиган гуруҳ бўлмади, ўзи ҳам нусрат қозона олмади.
Malayca:
Dan ia tidak mendapat sebarang golongan yang boleh menolongnya, selain dari Allah; dan ia pula tidak dapat membela dirinya sendiri.
Arnavutça:
Dhe, ai nuk kishte kurrfarë shoqërie, që t’i ndihmonte atij, përpos Perëndisë, e ai nuk ishte i ndihmuar as nga vetvetja.
Bulgarca:
И нямаше той хора, които да го защитят от Аллах, нито сам се защити.
Sırpça:
И није имао никога ко би могао да му помогне, осим Аллаха; а сам себи није могао да помогне.
Çekçe:
A neměl čeleď žádnou, jež by mu pomohla kromě Boha, a nedočkal se pomoci.
Urduca:
نہ ہوا اللہ کو چھوڑ کر اس کے پاس کوئی جتھا کہ اس کی مدد کرتا، اور نہ کر سکا وہ آپ ہی اس آفت کا مقابلہ
Tacikçe:
Ғайри Худо гурӯҳе, ки ба ёриаш бархезанд, набуд ва худи ӯ қудрат надошт.
Tatarca:
Вә ул кәфергә Аллаһудан башка ярдәм бирүчеләр булмады һәм үз көче белән дә котыла алмады.
Endonezyaca:
Dan tidak ada bagi dia segolonganpun yang akan menolongnya selain Allah; dan sekali-kali ia tidak dapat membela dirinya.
Amharca:
ለእርሱም ከአላህ ሌላ የሚረዱት ጭፍሮች አልነበሩትም፡፡ ተረጂም አልነበረም፡፡
Tamilce:
மேலும், அல்லாஹ்வை அன்றி அவனுக்கு உதவுகிற கூட்டம் எதுவும் அவனுக்கு இருக்கவில்லை. இன்னும், அவன் தன்னைத் தானே பாதுகாப்பவனாகவும் இருக்கவில்லை.
Korece:
하나님 외에도 그를 도와줄 무리가 없었고 또한 스스로를 보 호할 수도 없었노라
Vietnamca:
Và ngoài Allah, y không có một phái đảng nào giúp đỡ y và y cũng không tự cứu lấy được mình.
Ayet Linkleri: