Arapça:
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَىٰ تِسْعَ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ ۖ فَاسْأَلْ بَنِي إِسْرَائِيلَ إِذْ جَاءَهُمْ فَقَالَ لَهُ فِرْعَوْنُ إِنِّي لَأَظُنُّكَ يَا مُوسَىٰ مَسْحُورًا
Çeviriyazı:
veleḳad âteynâ mûsâ tis`a âyâtim beyyinâtin fes'el benî isrâîle iẕ câehüm feḳâle lehû fir`avnü innî leeżunnüke yâ mûsâ mesḥûrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun biz Musa'ya apaçık dokuz mucize verdik. (Ey Peygamber!) İsrailoğullarına sor, Musa kendilerine geldiğinde Firavun ona: "Ey Musa! Ben senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum" demişti.
Diyanet İşleri:
And olsun ki, Musa'ya dokuz tane apaçık mucize verdik. İsrailoğullarına sor, Musa onlara geldiğinde, Firavun kendisine: "Ey Musa! Ben seni büyülenmiş sanıyorum" demişti.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Andolsun ki biz, Musa'ya dokuz tane apaçık delil vermiştik; sor İsrailoğullarına; Musa, onlara gelince Firavun ya Musa demişti, şüphe yok ki ben seni büyülenmiş sanıyorum.
Şaban Piriş:
Andolsun ki Musa’ya apaçık dokuz ayet verdik. İsrailoğulları'na sor! Musa onlara geldiğinde Firavun kendisine: Ey Musa! Ben senin kesinlikle büyülenmiş olduğunu zannediyorum, demişti.
Edip Yüksel:
Musa'ya apaçık dokuz mucize verdik. Dilersen İsrail oğullarına sor. Onlara gittiğinde, Firavun ona, "Musa, senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum," demişti
Ali Bulaç:
Andolsun, Biz Musa'ya apaçık dokuz ayet (mucize) vermiştik; işte İsrailoğulları'na sor; onlara geldiği zaman Firavun ona: "Gerçekten ben seni büyülenmiş sanıyorum" demişti.
Suat Yıldırım:
Mûsâ'ya, açık açık dokuz mûcize (açık belge) verdik. İşte İsrailoğullarına sor: Mûsâ kendilerine geldiğinde Firavun ona: (“Bana bak) Mûsâ!” dedi, “Ben senin büyülendiğini zannediyorum.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Kasem olsun ki, Biz Mûsa´ya açık açık dokuz âyet verdik. İşte İsrailoğullarına sor. Onlara geldiği zaman O´na Fir´avun dedi ki: «Ey Mûsa! Şüphe ki ben seni elbette büyülenmiş zannetmekteyim.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun, biz, Mûsa'ya açık-seçik dokuz mucize verdik. İsrailoğullarına sor: Hani, Mûsa onlara geldiğinde Firavun ona şöyle demişti: "Ben senin kesinlikle büyülendiğini düşünüyorum, ey Mûsa!"
Bekir Sadak:
Kuran´i, insanlara agir agir okuman icin, bolum bolum indirdik ve onu gerektikce indirdik.
İbni Kesir:
Andolsun ki
Adem Uğur:
Andolsun biz, Musa´ya açık açık dokuz âyet verdik. Haydi İsrailoğullarına sor. Musa onlara geldiğinde Firavun ona, "
İskender Ali Mihr:
Andolsun Biz, Musa (A.S)´a apaçık 9 âyet (mucize) verdik. Bunları benî İsraile (İsrailoğullarına) sor. Onlara (Musa A.S) gelmişti. O zaman firavun şöyle demişti: “Ey Musa! Ben, sana mutlaka sihir yapıldığına kesin şekilde inanıyorum.”
Celal Yıldırım:
And olsun ki, Musa´ya, İsrail oğulları´na geldiği zaman dokuz âyet (mu´cize, açık belge) verdik. Sen onu İsrail oğulları´na bir sor. Fir´avn ona : Ey Musa! Doğrusu seni büyülenmiş sanıyorum, demişti.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, biz Musa´ya apaçık dokuz ayet (mucize) vermiştik
Fransızca:
Et certes, Nous donnâmes à Moïse neuf miracle évidents . Demande donc aux Enfants d'Israël, lorsqu'il leur vint et que Pharaon lui dit : "ô Moïse, je pense que tu es ensorcelé".
İspanyolca:
Dimos a Moisés nueve signos claros. Pregunta a los Hijos de Israel qué pasó, cuando vino a ellos y Faraón le dijo: «¡Moisés! ¡Yo creo, sí, que estás hechizado!»
İtalyanca:
In verità abbiamo dato a Mosè nove segni evidenti. Chiedi ai Figli di Israele di quando giunse a loro e Faraone gli disse: "O Mosè, io credo che tu sia stregato".
Almanca:
Und gewiß, bereits ließen WIR Musa neun eindeutige Ayat zuteil werden. So frage die Kinder Israils, als er zu ihnen kam und Pharao dann ihm sagte: "Gewiß, ich denke doch über dich, du Musa! - daß du verzaubert bist."
Çince:
当穆萨来临以色列人的时候,我确已赏赐穆萨九种明显的迹象。你问一问以色列人吧,法老对他说:穆萨啊!我的确猜想你是中了魔术的人。
Hollandaca:
Wij gaven vroeger aan Mozes de macht om negen duidelijke teekens te toonen. En vraag de kinderen Israëls nopens het verhaal van Mozes, toen hij tot hen kwam en Pharao tot hem zeide: Waarlijk, ik geloof dat gij, o Mozes! door eene betoovering beheerscht zijt.
Rusça:
Мы даровали Мусе (Моисею) девять ясных знамений. Спроси сынов Исраила (Израиля) о том, как Муса (Моисей) пришел к ним, и Фараон сказал ему: "О Муса (Моисей)! Воистину, я полагаю, что ты околдован".
Somalice:
waxaan dhab u siinay (Nabi) Muuse sagaal Aayadood (Mucjiso) oo cad cad ee warso Binii Israa'iil markuu u yimid oo ku yidhi Fircoon waxaan kuu malayn Muusow mid la sixray.
Swahilice:
Na kwa yakini tulimpa Musa ishara tisa zilizo wazi. Waulize Wana wa Israili alipo wafikia, na Firauni akawaambia: Hakika mimi nakuona wewe Musa umerogwa!
Uygurca:
بىز مۇساغا ھەقىقەتەن توققۇز روشەن مۆجىزە ئاتا قىلدۇق، مۇسا پىرئەۋنگە ۋە ئۇنىڭ قەۋمىگە كەلگەن چاغدا بىز مۇساغا: «(ئۇلاردىن) ئىسرائىل ئەۋلادىنى (قويۇۋېتىشنى) سۆرىغىن» (دېدۇق). پىرئەۋن ئۇنىڭغا: «ئى مۇسا! سېنى مەن چوقۇم جادۇ قىلىنغان دەپ ئويلايمەن» دېدى
Japonca:
本当にわれはムーサーに9つの明証を授けた。イスラエルの子孫に聞け,かれ(ムーサー)がかれらのもとに来た時フィルアウンは,「ムーサーよ,わたしはあなたを(ほ?)かれた者であると思う。」と言った。
Arapça (Ürdün):
«ولقد آتينا موسى تسع آيات بينات» وهي اليد والعصا والطوفان والجراد والقمل والضفادع والدم أو الطمس ونقص الثمرات «فاسأل» يا محمد «بني إسرائيل» عنه سؤال تقرير للمشركين على صدقك، أو فقلنا له: اسأل وفي قراءة بلفظ الماضي «إذ جاءهم فقال له فرعون إني لأظنك يا موسى مسحورا» مخدوعا مغلوبا على عقلك.
Hintçe:
और हमने यक़ीनन मूसा को खुले हुए नौ मौजिज़े अता किए तो (ऐ रसूल) बनी इसराईल से (यही) पूछ देखो कि जब मूसा उनके पास आए तो फिरऔन ने उनसे कहा कि ऐ मूसा मै तो समझता हूँ कि किसी ने तुम पर जादू करके दीवाना बना दिया है
Tayca:
และโดยแน่นอน เราได้ให้แก่มูซาสัญญาณต่างๆ อันแจ่มชัด 9 ประการ ดังนั้น เจ้าจงถามวงศ์วานของอิสรออีลเมื่อเขา (มูซา) มายังพวกเขาฟิรเอานได้พูดกับเขาว่า “โอ้ มูซาเอ๋ย แท้จริงฉันคิดว่าท่านถูกเวทมนต์อย่างแน่นอน”
İbranice:
וכבר נתנו למשה תשעה אותות ברורים. אז שאל את בני-ישראל כאשר בא אליהם ,ופרעה אמר לו: 'אני חושב, משה, כי אתה אחוז קסם
Hırvatça:
Mi smo Musau devet očevidnih znamenja dali, pa upitaj sinove Israilove kad je precima njihovim došao i kada mu je faraon rekao: "Ja mislim, o Musa, da si ti doista opčinjen",
Rumence:
Noi i-am dat lui Moise nouă semne ca dovezi vădite. Întreabă-i pe fiii lui Israel! Când el a venit la ei, Faraon i-a spus: “O, Moise! Eu cred că eşti vrăjit!”
Transliteration:
Walaqad atayna moosa tisAAa ayatin bayyinatin faisal banee israeela ith jaahum faqala lahu firAAawnu innee laathunnuka ya moosa mashooran
Türkçe:
Yemin olsun, biz, Mûsa'ya açık-seçik dokuz mucize verdik. İsrailoğullarına sor: Hani, Mûsa onlara geldiğinde Firavun ona şöyle demişti: "Ben senin kesinlikle büyülendiğini düşünüyorum, ey Mûsa!"
Sahih International:
And We had certainly given Moses nine evident signs, so ask the Children of Israel [about] when he came to them and Pharaoh said to him, "Indeed I think, O Moses, that you are affected by magic."
İngilizce:
To Moses We did give Nine Clear Signs: As the Children of Israel: when he came to them, Pharaoh said to him: "O Moses! I consider thee, indeed, to have been worked upon by sorcery!
Azerbaycanca:
Biz Musaya doqquz aşkar mö’cüzə (əsa, günəş kimi parlayan yədi-beyza, çəyirtkə və digər həşərat, qurbağa, qan, qıtlıq, daşların arasından fəvvarə verib çıxan su, dənizin yarılması və Tur dağının qaldırılıb İsrail oğullarının başları üstündə saxlanılması) verdik. İsrail oğullarından soruş: (Musa) onların yanına gəldikdə, Fir’on ona: “Ya Musa! Mənə elə gəlir ki, sən ovsunlanmışsan (ağlın başında deyildir)”, - demişdi.
Süleyman Ateş:
Andolsun biz Musa'ya açık açık dokuz mu'cize vermiştik. İşte İsrail oğullarına sor: Musa onlara gelmiş; Fir'avn ona: "Ey Musa, ben seni büyülenmiş sanıyorum" demişti.
Diyanet Vakfı:
Andolsun biz, Musa'ya açık açık dokuz ayet verdik. Haydi İsrailoğullarına sor. Musa onlara geldiğinde Firavun ona, "Ey Musa! dedi, senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum!"
Erhan Aktaş:
Ant olsun ki Biz Mûsâ’ya apaçık dokuz âyet(1) verdik. İsrâîloğulları’na sor. Onlara geldiğinde, Firavun ona, “Ey Mûsâ! Ben kesinlikle büyülenmiş olduğunu görüyorum.” demişti.
Kral Fahd:
Andolsun biz, Musa'ya açık açık dokuz âyet verdik. Haydi İsrailoğullarına sor. Musa onlara geldiğinde Firavun ona, «Ey Musa! dedi, senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum!»
Hasan Basri Çantay:
Andolsun ki biz Musâya açık açık dokuz âyet verdik. İşte İsrail oğullarına sor: O, bunlara geldiği vakit Fir´avn ona: «Musa, ben seni herhalde büyülenmiş sanıyorum» demişdi.
Muhammed Esed:
Ve gerçek şu ki, Biz Musa´ya dokuz açık mesaj verdik. Nitekim, sor İsrailoğulları´na, (Musa) onlara geldiğinde (ve Firavun´a başvurduğunda neler olduğunu sana anlatsınlar). Firavun ona: "Ey Musa!" demişti, "Gerçek şu ki, ben senin büyüyle donanmış olduğunu düşünüyorum!"
Gültekin Onan:
Andolsun, biz Musa´ya apaçık dokuz ayet vermiştik
Ali Fikri Yavuz:
Yemin olsun ki, biz Mûsa’ya apaçık dokuz mûcize verdik. İsrailoğullarına sor, Mûsa onlara geldiği vakit, Firavun ona şöyle demişti: “Ya Mûsa! Ben seni, muhakkak büyülenmiş zannediyorum.”
Portekizce:
Concedemos a Moisés nove sinais evidentes - pergunta, pois, aos israelitas, sobre isso -; então o Faraó lhe disse:Creio, ó Moisés, que estás enfeitiçado!
İsveççe:
VI GAV Moses nio tydliga tecken. Fråga nu Israels barn hur [det gick till] när han kom till dem [för att lösa dem ur slaveriet] och Farao sade till honom: "Jag tror att du, Moses, är ett offer för trolldom!"
Farsça:
و به راستی به موسی آن گاه که نزد بنی اسرائیل آمد، نه معجزه روشن دادیم، بنابراین از [آگاهان] بنی اسرائیل بپرس [که آن معجزه ها چه بود؟] پس فرعون [با دیدن معجزات] به او گفت: ای موسی! بی تردید من تو را جادوشده می پندارم!!
Kürtçe:
وە سوێند بە خوا بەڕاستی بەخشیمان بەموسا نۆ موعجیزەی ڕوون وئاشکرا (ئەی موحەممەد ﷺ) دەی پرسیار لە نەوەی ئیسرائیل بکە (سەبارەت بە ڕوداوی مووسا و فیرعەون) کاتێ (موسا) ھاتە لایان ئەمجا فیرعەون پێی ووت بەڕاستی ئەی موسا من واگومان دەبەم کە تۆ جادو لێکراو بیت
Özbekçe:
Батаҳқиқ, Биз Мусога тўққизта очиқ-ойдин оят-мўъжиза бердик. Бани Исроилдан уларга у (Мусо) келган пайтини ўрагин. Бас, Фиръавн унга: «Албатта, мен сени, эй Мусо, сеҳрлангансан деб ўйлайман», деди. (Мазкур тўққиз мўъжиза–қўл, асо, тўфон, чигиртка, бит, бақалар, қон, очарчилик йиллари ва меваларнинг камчил бўлиши эди. Бу мўъжизалар ҳақида Аъроф сурасида ва бошқа сураларда сўз кетган.)
Malayca:
Dan sesungguhnya Kami telah memberi kepada Nabi Musa sembilan mukjizat yang jelas nyata (membuktikan kebenarannya); maka bertanyalah (wahai Muhammad) kepada Bani Israil (tentang itu): Ketika Nabi Musa datang kepada Firaun dan kaumnya (serta menunjukkan mukjizatnya), lalu berkatalah Firaun kepadanya: "Sesungguhnya aku fikir, engkau ini wahai Musa, seorang yang terkena sihir"
Arnavutça:
Na i kemi dhënë Musait nëntë argumente të qarta, e pyeti bijt e Israelit, kur u erdhi të parëve të tyre dhe kur Faraoni i tha atij: “O Musa, unë të konsideroj ty për të magjepsur”,
Bulgarca:
И вече дадохме на Муса девет ясни знамения. И питай [о, Мухаммад] синовете на Исраил как той дойде при тях и Фараонът му рече: “Мисля, о, Муса, че наистина си омагьосан.”
Sırpça:
Ми смо Мојсију девет очигледних знамења дали, па упитај Израиљеве синове кад је њиховим прецима дошао и када му је фараон рекао: „Ја мислим, о Мојсије, да си ти заиста опчињен“,
Çekçe:
A kdysi jsme dali Mojžíšovi devět znamení zřetelných. Zeptej se dítek Izraele na to, jak přišel k oněm a Faraón mu řekl: 'Mojžíši, já domnívám se, žes očarovaný!'
Urduca:
ہم نے موسیٰؑ کو تو نشانیاں عطا کی تھیں جو صریح طور پر دکھائی دے رہی تھیں اب یہ تم خود بنی اسرائیل سے پوچھ لو کہ جب وہ سامنے آئیں تو فرعون نے یہی کہا تھا نا کہ "اے موسیٰؑ، میں سمجھتا ہوں کہ تو ضرور ایک سحر زدہ آدمی ہے"
Tacikçe:
Аз банӣ-Исроил бипурс, ки чун Мӯсо назди онон омад, ба ӯ нӯҳ нишонаи ошкоро дода будем. Ва Фиръавн ба ӯ гуфт: «Эй Мӯсо пиндорам, ки туро ҷоду карда бошанд».
Tatarca:
Дөреслектә Муса г-мгә тугыз төрле могҗиза бирдек, Муса белән Фиргаун арасында булган хәлләрне Ягъкуб балаларыннан сора! Фиргаун Муса г-мгә әйтте: "Ий Муса! Мин сине сихерләнгән кеше дип беләмен", – дип.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya Kami telah memberikan kepada Musa sembilan buah mukjizat yang nyata, maka tanyakanlah kepada Bani Israil, tatkala Musa datang kepada mereka lalu Fir'aun berkata kepadanya: "Sesungguhnya aku sangka kamu, hai Musa, seorang yang kena sihir".
Amharca:
ለሙሳም ግልጽ የኾኑን ዘጠኝ ተዓምራቶች በእርግጥ ሰጠነው፡፡ በመጣቸውም ጊዜ የእስራኤልን ልጆች (ከፈርዖን እንዲለቀቁ) ጠይቅ (አልነው)፡፡ ፈርዖንም «ሙሳ ሆይ! እኔ የተደገመብህ መኾንህን በእርግጥ እጠረጥራለሁ» አለው፡፡
Tamilce:
மேலும், திட்டவட்டமாக, நாம் மூஸாவிற்கு தெளிவான ஒன்பது அத்தாட்சிகளைக் கொடுத்தோம். ஆக, (நபியே) இஸ்ராயீலின் சந்ததிகளைக் கேட்பீராக, அவர் (மூஸா) அவர்களிடம் வந்தபோது (நடந்தது என்ன? என்று). ஆக, ஃபிர்அவ்ன் அவரை நோக்கி “மூஸாவே! நிச்சயமாக நான் உம்மை சூனியக்காரராக கருதுகிறேன்” என்று கூறினான்.
Korece:
하나님은 모세에게 명백한 아흡가지의 예증을 주었나니 이 스라엘 자손에게 물으라 그가 그 들에게 이르렀을 때 파라오가 그 에게 말하였더라 모세여 나는 그 대가 마술에 걸려 있다고 생각하 니라
Vietnamca:
Quả thật, TA (Allah) đã ban cho Musa (Môi-sê) chín phép lạ rõ rệt(7). Ngươi (Thiên Sứ) hãy hỏi người dân Israel xem (có phải) khi Y (Musa) mang (các phép lạ đó) đến trình họ thì Pha-ra-ông đã bảo Y: “Này Musa, quả thật ta đoán Ngươi chính là tên phù thủy”. (7) Cây gậy, bàn tay, hạn hán, mất mùa, lũ lụt, nạn cào cào, nạn chấy rận, nạn ếch nhái và máu.
Ayet Linkleri: