Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

91

Ayet No: 

1992

Sayfa No: 

277

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَوْفُوا بِعَهْدِ اللَّهِ إِذَا عَاهَدتُّمْ وَلَا تَنقُضُوا الْأَيْمَانَ بَعْدَ تَوْكِيدِهَا وَقَدْ جَعَلْتُمُ اللَّهَ عَلَيْكُمْ كَفِيلًا ۚ إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَ

Çeviriyazı: 

veevfû bi`ahdi-llâhi iẕâ `âhettüm velâ tenḳuḍü-l'eymâne ba`de tevkîdihâ veḳad ce`altümü-llâhe `aleyküm kefîlâ. inne-llâhe ya`lemü mâ tef`alûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bir de anlaşma yaptığınızda Allah'ın ahdini yerine getirin ve pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Allah'ı üzerinize şahid tuttuğunuz halde, nasıl olur da bozarsınız! Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı bilir.

Diyanet İşleri: 

Ahitleştiğiniz zaman Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah'ı kendinize kefil kılarak sağlama bağladığınız yeminleri bozmayın. Allah yaptıklarınızı şüphesiz bilir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Karşılıklı bir ahde girişince Allah ahdine vefa edin ve Allah'ı kefil göstererek ettiğiniz yeminleri, bu suretle pekiştirdikten sonra bozmayın; şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsini de bilir.

Şaban Piriş: 

Ahitleştiğiniz zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize kefil kılarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Allah, sizin ne yaptığınızı elbette bilir.

Edip Yüksel: 

Anlaşma yaptığınızda ALLAH'ın ahdini yerine getirin. Pekiştirdiğiniz yeminleri bozmayın. ALLAH'ı kendinize kefil kılmıştınız. ALLAH yaptıklarınızı bilir.

Ali Bulaç: 

Ahidleştiğiniz zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah'ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir.

Suat Yıldırım: 

Bir de sözleşme yaptığınızda Allah'ın huzurunda verdiğiniz sözü yerine getirin.Allah’ı kefil ederek bağlandığınız yeminleri te’kid ettikten sonra bozmayın.Hiç şüphe yok ki Allah yaptığınız her şeyi bilir. [2,224; 5,89]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve muâhede yaptığınız zaman da Allah´ın ahdini yerine getiriniz ve yeminleri takviye ettikten sonra bozmayınız. Halbuki, Allah Teâlâ´yı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ yapacağınız şeyi tamamen bilir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Antlaşma yaptığınızda, Allah'a verdiğiniz söze vefa gösterin. Bağlayıp pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Çünkü, kendinize Allah'ı kefil yapmış durumdasınız. Allah, yaptıklarınızı biliyor.

Bekir Sadak: 

Sizde olanlar tukenir ama, Allah katinda olanlar sonsuzdur, tukenmez. Sabredenlere ecirlerini, yaptiklarindan daha guzeli ile odeyecegiz.

İbni Kesir: 

Ahidleştiğiniz zaman

Adem Uğur: 

Antlaşma yaptığınız zaman, Allah´ın ahdini yerine getirin ve Allah´ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek iyi bilir.

İskender Ali Mihr: 

(Allah ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi teslim etme konusunda) sizinle ahdleştiği zaman Allah´ın ahdini ifa edin (yerine getirin). Onu, sağlamlaştırdıktan (hidayete erdikten ve nefsinizi tezkiye ettikten) sonra yeminleri bozmayın (ruhunuzu Allah´a ulaştırdıktan ve nefsinizi tezkiye ettikten sonra dalâlete düşmeyin). Ve siz, Allah´ı üzerinize kefil kılmıştınız (Allahû Tealâ, sizi hidayete erdirerek, ruhunuzu Kendisine ulaştırarak verdiği sözü, kefaletini yerine getirmişti). Muhakkak ki Allah, sizin ne yaptığınızı bilir.

Celal Yıldırım: 

Andlaşma - sözleşme yaptığınızda Allah´a karşı sözünüzü yerine getirin. Sağlama bağladıktan sonra yeminlerinizi bozmayın

Tefhim ul Kuran: 

Ahidleştiğiniz zaman, Allah´ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın

Fransızca: 

Soyez fidèles au pacte d'Allah après l'avoir contracté et ne violez pas vos serments après les avoir solennellement prêtés et avoir pris Allah comme garant [de votre bonne foi]. Vraiment Allah sait ce que vous faites !

İspanyolca: 

Cuando concertéis una alianza con Alá, sed fieles a ella. No violéis los juramentos después de haberlos ratificado. Habéis puesto a Alá como garante contra vosotros. Alá sabe lo que hacéis.

İtalyanca: 

Obbedite al patto di Allah dopo che l'avete accettato e non mancate ai giuramenti solenni che avete prestato, chiamando Allah garante contro voi stessi. In verità Allah conosce il vostro agire.

Almanca: 

Und erfüllt das ALLAH gegenüber gemachte Versprechen, wenn ihr etwas versprecht, und brecht die Eide nicht, nachdem ihr sie bestätigt habt und ihr ALLAH als Bürgen für euch bereits genommen habt. Gewiß, ALLAH weiß, was ihr tut.

Çince: 

当你们缔结盟约的时候,你们应当履行。你们既以真主为你们的保证者,则缔结盟约之后就不要违背誓言。真主的确知道你们的行为。

Hollandaca: 

Vervul uw verbond met God, als gij een verbond met hem aangaat, en schend uwe eeden niet, nadat gij die plechtig hebt afgelegd. Gij hebt God tot getuige over u gesteld, en waarlijk God weet wat gij doet.

Rusça: 

Будьте верны завету с Аллахом, который вы заключили; не нарушайте клятв после того, как вы их скрепите, ведь вы сделали Аллаха своим Поручителем. Воистину, Аллах ведает о том, что вы совершаете.

Somalice: 

Oofiya Ballanka Eebe markaad Ballantantaan hana burinina Dhaarta ka dib intaad adkayseen ood uga yeesheen Eebe korkiina Kafiil (ilaaliye), Eebana waa ogyahay Waxaad falaysaan.

Swahilice: 

Na timizeni ahadi ya Mwenyezi Mungu mnapo ahidi, wala msivunje viapo baada ya kuvithibitisha, ilihali mmekwisha mfanya Mwenyezi Mungu ndiye mdhamini wenu. Hakika Mwenyezi Mungu anayajua myatendayo.

Uygurca: 

سىلەر ئەھدە تۈزۈشكەنلىرىڭلاردا، اﷲ نىڭ ئەھدىگە ۋاپا قىلىڭلار، قەسىمىڭلارنى (اﷲ نىڭ نامىنى تىلغا ئېلىپ) پۇختىلىغاندىن كېيىن بۇزماڭلار، چۈنكى سىلەر اﷲ نى گۇۋاھچى قىلدىڭلار. شۈبھىسىزكى، اﷲ قىلمىشىڭلارنى بىلىپ تۇرىدۇ

Japonca: 

あなたがたがアッラーと約束を結んだ時は,誓約を成し遂げなさい。誓いを確証した後,それを破ってはならない。あなたがたはアッラーを,はっきり立証者としたのである。本当にアッラーは,あなたがたの行うことを知っておられる。

Arapça (Ürdün): 

«وأوْفوا بعهد الله» من البيع والأيمان وغيرها «إذا عاهدتم ولا تنقضوا الأيمان بعد توكيدها» توثيقها «وقد جعلتم الله عليكم كفيلاً» بالوفاء حيث حلفتم به والجملة حال «إن الله يعلم ما تفعلون» تهديد لهم.

Hintçe: 

और जब तुम लोग बाहम क़ौल व क़रार कर लिया करो तो ख़ुदा के एहदो पैमान को पूरा करो और क़समों को उनके पक्का हो जाने के बाद न तोड़ा करो हालॉकि तुम तो ख़ुदा को अपना ज़ामिन बना चुके हो जो कुछ भी तुम करते हो ख़ुदा उसे ज़रुर जानता है

Tayca: 

และพวกเจ้าจงปฏิบัติให้ครบตามพันธสัญญาของอัลลอฮ์ เมื่อพวกเจ้าได้ให้สัญญาไว้ และพวกเจ้าอย่าได้ทำลายคำสาบานหลังจากได้ยืนยันมัน และแน่นอน พวกเจ้าได้ตั้งอัลลอฮ์เป็นพยานแก่พวกเจ้า แท้จริงอัลลอฮ์ทรงรอบรู้สิ่งที่พวกเจ้ากระทำ

İbranice: 

וקיימו את התחייבותכם אל אלוהים אם התחייבתם ,ואל תפרו את התחייבותכם לאחר שאישרתם אותה בשבועה בעשותכם את אלוהים ערב לכם, כי אלוהים יודע את כל מה שאתם עושים

Hırvatça: 

I ispunjavajte obaveze na koje ste se Allahu obavezali i ne kršite zakletve kad ste ih čvrsto dali, a Allaha kao jamca sebi uzeli, jer Allah zna ono što radite.

Rumence: 

Ţineţi legământul cu Dumnezeu atunci când l-aţi făcut. Nu încălcaţi jurămintele ce le-aţi întărit luându-l pe Dumnezeu chezaş între voi. Dumnezeu ştie prea bine ce faceţi.

Transliteration: 

Waawfoo biAAahdi Allahi itha AAahadtum wala tanqudoo alaymana baAAda tawkeediha waqad jaAAaltumu Allaha AAalaykum kafeelan inna Allaha yaAAlamu ma tafAAaloona

Türkçe: 

Antlaşma yaptığınızda, Allah'a verdiğiniz söze vefa gösterin. Bağlayıp pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Çünkü, kendinize Allah'ı kefil yapmış durumdasınız. Allah, yaptıklarınızı biliyor.

Sahih International: 

And fulfill the covenant of Allah when you have taken it, [O believers], and do not break oaths after their confirmation while you have made Allah, over you, a witness. Indeed, Allah knows what you do.

İngilizce: 

Fulfil the Covenant of Allah when ye have entered into it, and break not your oaths after ye have confirmed them; indeed ye have made Allah your surety; for Allah knoweth all that ye do.

Azerbaycanca: 

Əhd etdiyiniz zaman Allaha verdiyiniz əhdi yerinə yetirin. Allahı özünüzə zamin edib möhkəm and içdikdən sonra onu pozmayın. Həqiqətən, Allah nə etdiyinizi bilir!

Süleyman Ateş: 

Andlaşma yaptığınız zaman Allah'ın ahdini tam yerine getirin (verdiğiniz sözü tutun), pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Çünkü Allah'ı üzerinize kefil (şahid) yaptınız. Allah yaptıklarınızı bilir.

Diyanet Vakfı: 

Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek iyi bilir.

Erhan Aktaş: 

Söz verdiğiniz zaman, verdiğiniz sözü Allah için tutun. Allah’ı kendinize kefil kılarak, pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Allah ne yaptığınızı bilir.

Kral Fahd: 

Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek iyi bilir.

Hasan Basri Çantay: 

Karşılıklı muaahede yapdığınız vakit Allahın ahdini yerine getirin. Sapasağlam etdiğiniz yeminleri bozmayın. (Nasıl otur ki) üzerinize Allâhı kefil yapmışsınızdır. Şübhe yok ki Allah ne yapacağınızı bilir.

Muhammed Esed: 

Bir de, bir sözleşme yaparak bağlanma içine girdiğinizde Allah´la olan sözleşmenize sadakat gösterin; ve yeminlerinizi, iyi niyetinize Allah´ı tanık tutarak iyice pekiştirdikten sonra bozmayın; unutmayın ki, yaptığınız her şeyi Allah mutlaka biliyor.

Gültekin Onan: 

Ahidleştiğiniz zaman, Tanrı´nın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın

Ali Fikri Yavuz: 

Bir de andlaşma (bağlantı) yaptığınız zaman Allah’ın ahdini yerine getirin ve yeminleri sağlama bağladıktan sonra, onları bozmayın

Portekizce: 

Cumpri o pacto com Deus, se houverdes feito, e não perjureis, depois de haverdes jurado solenemente, uma vez quehaveis tomado Deus por garantia, porque Deus sabe tudo quanto fazeis.

İsveççe: 

Stå fast vid förbundet med Gud när ni gör ett högtidligt åtagande, och bryt inte [era] eder efter att ha bekräftat dem och tagit Gud till er borgensman; Gud har kännedom om vad ni gör.

Farsça: 

و به پیمان خدا چون پیمان بستید، وفا کنید و سوگند را پس از محکم کردنش [به وسیله عزم و قصد قطعی] در حالی که خدا را بر خود ضامن و کفیل قرار داده اید، نشکنید؛ یقیناً خدا آنچه را انجام می دهید، می داند.

Kürtçe: 

وە بەڵێنی خوا بەجێ بھێنن کاتێک کە بەڵێن دەدەن و بەڵێن و پەیمانەکانتان مەشکێنن لە پاش بەستن و دووپاتکردنەوەیان لە کاتێکدا خواتان کردووە بەشایەت و چاودێر بەسەر خۆتانەوە بەڕاستی ھەرچی دەکەن خوا دەیزانێت

Özbekçe: 

Агар аҳдлашсангиз Аллоҳнинг аҳдига вафо қилинг. Қасамларни таъкид қилинганидан сўнг бузманг. Батаҳқиқ, Аллоҳни ўзингизга кафил қилгансиз-а! Албатта, Аллоҳ нима қилаётганингизни билур.

Malayca: 

Dan sempurnakanlah pesanan-pesanan dan perintah-perintah Allah apabila kamu berjanji; dan janganlah kamu merombak (mencabuli) sumpah kamu sesudah kamu menguatkannya (dengan nama Allah), sedang kamu telah menjadikan Allah sebagai Penjamin kebaikan kamu; sesungguhnya Allah sedia mengetahui akan apa yang kamu lakukan.

Arnavutça: 

Dhe, zbatoni obligimet e Perëndisë kur t’i merrni mbi vete dhe mos e thyeni betimin – pasi që e keni forcuar, meqë Perëndinë e keni bërë mbikëqyrës tuajin; Perëndia, me të vërtetë di ç’punoni ju.

Bulgarca: 

И изпълнявайте обета към Аллах, щом сте обещали, и не нарушавайте клетвите, след като сте ги потвърдили и вече сте приели Аллах за ваш Свидетел! Аллах знае вашите дела.

Sırpça: 

И испуњавајте обавезе на које сте се обавезали Аллаху и не кршите заклетве кад сте их чврсто дали, а Аллаха као јамца себи узели, јер Аллах зна оно што радите.

Çekçe: 

Dodržujte věrně úmluvu Boží, když jste ji jednou uzavřeli, a nenarušujte přísahy, když jste je potvrdili a Boha si jako jejich ručitele vzali - vždyť Bůh dobře ví, co děláte.

Urduca: 

اللہ کے عہد کو پورا کرو جبکہ تم نے اس سے کوئی عہد باندھا ہو، اور اپنی قسمیں پختہ کرنے کے بعد توڑ نہ ڈالو جبکہ تم اللہ کو اپنے اوپر گواہ بنا چکے ہو اللہ تمہارے سب افعال سے باخبر ہے

Tacikçe: 

Чун бо Худо паймон бастед, ба он вафо кунед ва чун савганд хӯрдед, онро машканед, ки Худоро зомини худ кардаед ва Ӯ медонад, ки чӣ мекунед!

Tatarca: 

Әгәр Аллаһуга ґәһед яки вәгъдә бирсәгез, әлбәттә, аны үтәгез! Аллаһ исеме белән әйткән антларыгызны бозмагыз! Тәхкыйк сез Аллаһ исеме белән ант иткәндә Аллаһуны кәфил иткән буласыз. Әлбәттә, Аллаһ сезнең кылган эшләрегезне беләдер.

Endonezyaca: 

Dan tepatilah perjanjian dengan Allah apabila kamu berjanji dan janganlah kamu membatalkan sumpah-sumpah(mu) itu, sesudah meneguhkannya, sedang kamu telah menjadikan Allah sebagai saksimu (terhadap sumpah-sumpahmu itu). Sesungguhnya Allah mengetahui apa yang kamu perbuat.

Amharca: 

ቃል ኪዳንም በገባችሁ ጊዜ በአላህ ቃል ኪዳን ሙሉ፡፡ መሓሎቻችሁንም ከአጠነከራችኋት በኋላ አላህን በእናንተ ላይ በእርግጥ መስካሪ ያደረጋችሁ ስትኾኑ አታፍርሱ፡፡ አላህ የምትሠሩትን ሁሉ ያውቃልና፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நீங்கள் உடன்படிக்கை செய்தால் அல்லாஹ்வின் (பெயரால் செய்யப்பட்ட அந்த) உடன்படிக்கையை முழுமையாக நிறைவேற்றுங்கள். மேலும், சத்தியங்களை - அவற்றை உறுதிபடுத்திய பின்பு - முறிக்காதீர்கள். நீங்களோ அல்லாஹ்வை உங்கள் மீது பொறுப்பாளனாக ஆக்கிவிட்டீர்கள். நிச்சயமாக அல்லாஹ் நீங்கள் செய்வதை நன்கறிவான்.

Korece: 

너희가 약속한 하나님의 성 약을 수행하되 너희가 하나님을 증인으로 확증한 맹세를 깨뜨리지말라 하나님께서는 너희가 행하는모든 것을 알고 계시나라

Vietnamca: 

(Hỡi những người có đức tin!) Các ngươi hãy thực hiện giao ước với Allah khi các ngươi đã cam kết với Ngài, các ngươi chớ đừng vi phạm lời thề của các ngươi sau khi các ngươi đã trịnh trọng (nhân danh Allah). Quả thật, Allah biết mọi việc các ngươi làm.