Türkçe:
Bu böyledir, çünkü, onlar şu iğreti hayatı âhirete tercih etmişlerdir. Ve Allah, küfre sapanlar topluluğunu doğruya kılavuzlamaz.
Sahih International:
That is because they preferred the worldly life over the Hereafter and that Allah does not guide the disbelieving people.
İngilizce:
This because they love the life of this world better than the Hereafter: and Allah will not guide those who reject Faith.
Azerbaycanca:
Bu (əzab) ona görədir ki, onlar dünyanı (fani dünya malını) axirətdən (axirət ne’mətlərindən) üstün tutarlar. Allah kafirləri doğru yola salmaz!
Süleyman Ateş:
Bu, onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın, inkar eden kavmi doğru yola iletmeyeceğinden ötürü böyledir.
Diyanet Vakfı:
Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın kafirler topluluğunu hidayete erdirmemesinden ötürüdür.
Kral Fahd:
Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın kâfirler topluluğunu hidayete erdirmemesinden ötürüdür.
Hasan Basri Çantay:
Bunun sebebi şudur: Çünkü onlar dünyâ hayâtını âhiretden daha üstün sevmişlerdir ve çünkü Allah kâfirler güruhuna hidâyet etmez.
Muhammed Esed:
bütün bunlar, onların dünya hayatını ahirete yeğlemelerinden ve Allah´ın da hakkı inkar eden kimseleri doğru yola yöneltmemesinden ötürüdür.
Gültekin Onan:
Bu, onların dünya hayatını ahirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Tanrı´nın da kafir bir kavmi hidayete erdirmemesi nedeniyledir.
Ali Fikri Yavuz:
Şundan dolayı ki, onlar, dünya hayatını ahiret üzerine tercih edip sevmişlerdir. Allah da kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.
Portekizce:
Isso porque preferiram a vida terra à outra; e Deus não ilumina o povo incrédulo.
İsveççe:
eftersom de sätter det jordiska högre än det eviga livet. Gud vägleder inte dem som förnekar sanningen.
Farsça:
این [خشم و عذاب بزرگ] به سبب آن است که زندگی دنیا [یِ زودگذر] را بر آخرت ترجیح دادند، و مسلماً خدا مردم کفر پیشه را هدایت نمی کند.
Kürtçe:
ئەم (ھەڕەشەیە) لەبەر ئەوەیە بەڕاستی ئەوانە ژیانی دونیا یان لا خۆشەویستر بوو لە ژیانی ڕۆژی دوایی وە بەڕاستی خوا ڕێنمونی کەسانی بێ باوەڕ ناکات
Özbekçe:
Бу уларнинг дунё ҳаётини охиратдан устун қўйганлари сабабидандир. Албатта, Аллоҳ кофир қавмларни ҳидоят этмас.
Malayca:
(Kekufuran mereka) yang demikian, ialah kerana mereka lebih mengutamakan kehidupan dunia daripada hari akhirat, dan kerana Allah tidak memberi hidayah petunjuk yang menyampaikan kaum yang kufur ingkar (kepada kebahagiaan di akhirat).
Arnavutça:
sepse, ata e duan më shumë jetën e kësaj bote se sa jetën e botës tjetër, e Perëndia nuk i udhëzon në rrugë të drejtë mohuesit.
Bulgarca:
Това е, защото възлюбиха земния живот повече от отвъдния и защото Аллах не напътва невярващите хора.
Sırpça:
Зато што су више волели живот на овом свету од Будућег света, а Аллах неће да упути на Прави пут народ који не верује.
Çekçe:
a to proto, že milovali život pozemský více než budoucí, a také proto, že Bůh nevede lid, jenž nevěří.
Urduca:
یہ اس لیے کہ اُنہوں نے آخرت کے مقابلہ میں دنیا کی زندگی کو پسند کر لیا، اور اللہ کا قاعدہ ہے کہ وہ اُن لوگوں کو راہ نجات نہیں دکھاتا جو اُس کی نعمت کا کفران کریں
Tacikçe:
Ва ин ба он сабаб аст, ки инҳо зиндагии дунёро бештар аз зиндагии охират дӯст доранд ва Худо мардуми кофирро ҳидоят намекунад.
Tatarca:
Ул кешеләр ахирәткә караганда дөньяны артык сөеп, дөнья кирәген генә кәсеп иттеләр, ахирәтне оныттылар, әлбәттә, Аллаһ ахирәтне инкяр итүчеләрне туры юлга салмас.
Endonezyaca:
Yang demikian itu disebabkan karena sesungguhnya mereka mencintai kehidupan di dunia lebih dari akhirat, dan bahwasanya Allah tiada memberi petunjuk kepada kaum yang kafir.
Amharca:
ይህ (ቅጣት) እነሱ ቅርቢቱን ሕይወት ከመጨረሻይቱ በመምረጣቸው ምክንያትና አላህም ከሓዲዎችን ሕዝቦች የማያቀና በመኾኑ ነው፡፡
Tamilce:
அது, “நிச்சயமாக அவர்கள் மறுமையைவிட உலக வாழ்க்கையை விரும்பினார்கள்; இன்னும், நிராகரிக்கின்ற மக்களை நிச்சயமாக அல்லாஹ் நேர்வழி செலுத்த மாட்டான்” என்ற காரணத்தினால் ஆகும்.
Korece:
이것은 그들이 내세의 삶보다 현세의 삶을 더 좋아하기 때문 이라 실로 하나님은 불신하는 백 성들을 인도하지 아니 하시니라
Vietnamca:
Đó là bởi vì chúng yêu thích cuộc sống trần gian này hơn (cuộc sống) Đời Sau, và Allah không hướng dẫn nhóm người vô đức tin.