Arapça:
لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
Çeviriyazı:
le`amruke innehüm lefî sekratihim ya`mehûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
Diyanet İşleri:
Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ömrün hakkı için onlar, gafletten adeta sarhoştular, gaflet içinde şaşkın bir haldeydiler.
Şaban Piriş:
(Ey Muhammed!) Hayatına and olsun ki onlar sarhoşlukları içerisinde bocalayıp duruyorlar.
Edip Yüksel:
Ne yazık ki onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Ali Bulaç:
Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler.
Suat Yıldırım:
(Resulüm!) “Hayatın hakkı için onlar, kendilerini öylesine kaybetmişlerdi ki sarhoşlukları içinde sürünüp gitmekte idiler.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ömrüne andolsun ki, şüphe yok, onlar kendi sarhoşlukları içinde şaşırıp durur kimseler idi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı.
Bekir Sadak:
Bunda inananlar icin ibret vardir.
İbni Kesir:
Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde muhakkak serseri bir halde idiler.
Adem Uğur:
(Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
İskender Ali Mihr:
Ömrüne andolsun ki
Celal Yıldırım:
(Peygamberim !) hayatına yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde ne yaptıklarını bilmiyorlardı.
Tefhim ul Kuran:
Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler.
Fransızca:
Par ta vie ! ils se confondaient dans leur délire.
İspanyolca:
¡Por tu vida!, que erraban en su ofuscación.
İtalyanca:
Per la tua vita, [o Muhammad, ] erano accecati dalla loro lussuria.
Almanca:
- Mein Schwur bei deinem Leben: sie sind durch ihr heftiges Verlangen verwirrt -
Çince:
指你的寿命发誓,他们必将彷徨于自己的癫狂之中。
Hollandaca:
Zoo waar gij leeft, zij dwaalden in beschonkenheid.
Rusça:
Клянусь твоей жизнью! Они слепо блуждали, опьяненные.
Somalice:
Cimrigaagee iyagu Baadibay ku Wareersan Yihiin.
Swahilice:
Naapa kwa umri wako! Hakika hao walikuwa katika ulevi wao, wakihangaika ovyo.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) سېنىڭ ھاياتىڭ بىلەن قەسەمكى، ئۇلار ئەلۋەتتە گۇمراھلىقلىرىدا تېڭىرقاپ يۈرۈشىدۇ
Japonca:
(預言者よ)あなたの生命にかけて(誓う)。本当にかれらは心を乱して,当てもなくさ迷う者である。
Arapça (Ürdün):
«لعمرك» خطاب للنبي صلى الله عليه وسلم أي وحياتك «إنهم لفي سكرتهم يعمهون» يترددون.
Hintçe:
(इनसे निकाह कर लो) ऐ रसूल तुम्हारी जान की कसम ये लोग (क़ौम लूत) अपनी मस्ती में मदहोश हो रहे थे
Tayca:
ขอสาบานด้วยชีวิตของเจ้า แน่นอนแท้จริงพวกเขาอยู่ในการมึนเมาหลงทาง
İbranice:
בחייך! (הנביא מוחמד) הם היו מבולבלים משכרונם
Hırvatça:
A života mi tvoga, oni su u pijanstvu svom lutali.
Rumence:
Pe viaţa ta! În beţia lor umblau ca orbii!
Transliteration:
LaAAamruka innahum lafee sakratihim yaAAmahoona
Türkçe:
Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı.
Sahih International:
By your life, [O Muhammad], indeed they were, in their intoxication, wandering blindly.
İngilizce:
Verily, by thy life (O Prophet), in their wild intoxication, they wander in distraction, to and fro.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Canına and olsun ki, onlar məstlikləri (küfrləri) içində sərgərdan (şaşqın) vəziyyətdə durub qaldılar. (Lutun nəsihətini qəbul etmədilər).
Süleyman Ateş:
Senin ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Erhan Aktaş:
Ömrüne ant olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
Kral Fahd:
(Rasûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Hasan Basri Çantay:
(Habîbim) seni ebedî yâd-ı cemîline yemîn ederim ki onlar serhoşlukları (azgınlıkları) içinde muhakkak serserî bir halde idiler.
Muhammed Esed:
(Fakat melekler Lut´a:) "Canı sağolasıca!" dediler, "(Onlar bu durumda seni hiç dinlerler mi?) Baksana, (şehvetten) gözleri dönmüş, körcesine sendeleyip, öteye beriye sarkıntılık yapıp duruyorlar!"
Gültekin Onan:
Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler.
Ali Fikri Yavuz:
(Rasûlüm!) Ömrün hakkı için, doğrusu onlar sarhoşlukları içinde azgın bir halde idiler.
Portekizce:
Por tua vida (ó Mohammad), eles vacilam em sua ebriedade!
İsveççe:
[De utsända sade:] "Så sant du lever [kommer de inte att lyssna till dig]! I sin upphetsning vet de inte vad de gör."
Farsça:
[ای پیامبر!] به جان تو سوگند، آنان در مستی خود فرو رفته و سرگردان بودند.
Kürtçe:
سوێند بە تەمەن و ژیانی تۆ (ئەی موحەممەد ﷺ) بەڕاستی ئەوانە لەسەر خۆشی خۆیاندا سەرگەردانن
Özbekçe:
Сенинг умринг ила қасамки, албатта, улар ўз сархушликларида тентирамоқдалар.
Malayca:
Demi umurmu (wahai Muhammad), sesungguhnya mereka membuta tuli dalam kemabukan maksiat mereka.
Arnavutça:
(O Muhammed!) Pasha jetën tënde, me të vërtetë, ata janë déjur në iluzionet e veta.
Bulgarca:
Кълна се в твоя живот [о, Мухаммад], те в своето опиянение се лутат!
Sırpça:
А живота ми твога, они су у пијанству свом лутали.
Çekçe:
Při tvém životě, tito lidé věru tápali v opilství svém,
Urduca:
تیری جان کی قسم اے نبیؐ، اُس وقت اُن پر ایک نشہ سا چڑھا ہوا تھا جس میں وہ آپے سے باہر ہوئے جاتے تھے
Tacikçe:
Ба ҷони ту савганд, ки онҳо дар мастии худ саргашта буданд.
Tatarca:
Фәрештәләр әйттеләр: "Ий Лут, синең гомер белән ант итеп әйтәбез, алар шәһвәт исереклеге белән хәйран калып йөриләр, синең нәсыйхәтеңне ишетмәсләр".
Endonezyaca:
(Allah berfirman): "Demi umurmu (Muhammad), sesungguhnya mereka terombang-ambing di dalam kemabukan (kesesatan)".
Amharca:
በዕድሜህ እንምላለን እነሱ በእርግጥ በስከራቸው ውስጥ ይዋልላሉ፡፡
Tamilce:
(நபியே!) உம் வாழ்க்கையின் மீது சத்தியம்! நிச்சயமாக இவர்கள் (-சிலை வணங்கிகள்) தங்கள் மயக்கத்தில் (வழிகேட்டில் கடுமையாக) தடுமாறுகிறார்கள்.
Korece:
맹세하건대 실로 그들은 그들의 불신에 도취되어 방황하고 있노라
Vietnamca:
(Allah phán:) Thề bởi sinh mạng của Ngươi (hỡi Lut) rằng bọn chúng đang lang thang một cách mù quáng trong cơn say.
Ayet Linkleri: