Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

15

Sûredeki Ayet No: 

45

Ayet No: 

1847

Sayfa No: 

264

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

Çeviriyazı: 

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv ve`uyûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar.

Diyanet İşleri: 

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise, cennetlerde, pınar başlarındadırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerde ve ırmak başlarındadır.

Şaban Piriş: 

Takva sahipleri, Cennet'lerde ve pınarlardadır.

Edip Yüksel: 

Erdemliler ise bahçeler ve pınarlar içindedir.

Ali Bulaç: 

Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.

Suat Yıldırım: 

Şeytana uymaktan korunan müttakiler ise cennetlerde ve pınar başlarındadırlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Muttakî olanlar ise muhakkak ki, cennetler ve pınarlar içindedirler.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sakınılması gereken şeylerden sakınanlar ise cennetlerde pınarlar içindedir.

Bekir Sadak: 

15:49

İbni Kesir: 

Müttakiler ise

Adem Uğur: 

(Allah´ın azabından korkup rahmetine sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz ki takva sahipleri (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlar) Cennetlerde pınarlar (başlarında zevk-u safa içinde)dirier.

Tefhim ul Kuran: 

Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.

Fransızca: 

Certes, les pieux seront dans des jardins avec des sources.

İspanyolca: 

Los temerosos de Alá estarán entre jardines y fuentes.

İtalyanca: 

I timorati [invece] saranno tra giardini e fonti,

Almanca: 

Gewiß, die Muttaqi sind in Dschannat und an Quellen.

Çince: 

敬畏者们必定在一些乐园和源泉之间,

Hollandaca: 

Maar zij, die God vreezen, zullen in tuinen wonen, te midden van fonteinen.

Rusça: 

Воистину, богобоязненные пребудут в Райских садах и среди источников.

Somalice: 

kuwa Eebe ka dhawrsadana waxay gali Janooyin iyo Ilo (durduri).

Swahilice: 

Hakika wachamngu watakuwa katika Mabustani na chemchem.

Uygurca: 

تەقۋادارلار ھەقىقەتەن (ئاخىرەتتە ياپيېشىل) باغ - بوستانلاردىن، سۇ، ھەسەل ۋە مەي ئېقىپ تۇرىدىغان) بۇلاقلاردىن بەھرىمەن بولىدۇ

Japonca: 

本当に主を畏れる者は,泉のある楽園に入る。

Arapça (Ürdün): 

«إن المتقين في جنات» بساتين «وعيون» تجري فيها.

Hintçe: 

और परहेज़गार तो बेहश्त के बाग़ों और चश्मों मे यक़ीनन होंगे

Tayca: 

แท้จริง บรรดาผู้ยำเกรงอยู่ในสวนสวรรค์มากหลาย และตาน้ำพุ

İbranice: 

אך היראים מפניי יהיו בגני עדן עם מעיינות

Hırvatça: 

Zaista će bogobojazni u džennetskim baščama i pored izvora biti.

Rumence: 

iar cei temători vor fi în grădini, lângă izvoare.

Transliteration: 

Inna almuttaqeena fee jannatin waAAuyoonin

Türkçe: 

Sakınılması gereken şeylerden sakınanlar ise cennetlerde pınarlar içindedir.

Sahih International: 

Indeed, the righteous will be within gardens and springs.

İngilizce: 

The righteous (will be) amid gardens and fountains (of clear-flowing water).

Azerbaycanca: 

Allahdan qorxub pis əməllərdən çəkinənlər isə cənnətlərdə və bulaqlar başında olacaqlar.

Süleyman Ateş: 

(Şeytana uymaktan, küfür ve isyandan) korunanlar ise cennetlerde, pınar başlarındadırlar.

Diyanet Vakfı: 

(Allah'ın azabından korkup rahmetine sığınan) takva sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar.

Erhan Aktaş: 

Takvâ sahipleri, Cennetlerde ve pınarların başlarındadırlar.

Kral Fahd: 

(Allah'ın azabından korkup rahmetine sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar.

Hasan Basri Çantay: 

Takvaa sâhibleri muhakkak cennetlerde, pınar (baş) larındadır.

Muhammed Esed: 

Allah´a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler ise, onlar (kendilerini) hasbahçeler içinde gözelerin, kaynakların başında (bulacaklar),

Gültekin Onan: 

Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.

Ali Fikri Yavuz: 

Takva sahipleri, elbette cennetlerde ve pınarlardadırlar.

Portekizce: 

Entretanto, os tementes estarão entre jardins e manaciais.

İsveççe: 

DE GUDFRUKTIGA [skall vistas] i lustgårdar med [porlande] källor,

Farsça: 

به یقین، پرهیزکاران در بهشت ها و چشمه سارها هستند.

Kürtçe: 

بەڕاستی خۆپارێزو لە خواترسان لەناو باخات و کانیاودان

Özbekçe: 

Албатта, тақводорлар жаннатлар ва чашмалардадир.

Malayca: 

Sesungguhnya orang-orang yang bertaqwa adalah ditempatkan di dalam beberapa taman Syurga, dengan matair-matair terpancar padanya.

Arnavutça: 

Me të vërtetë, ata që ruhen nga mëkatet, do të gjenden në kopshtet e xhennetit pranë burimeve.

Bulgarca: 

Богобоязливите ще бъдат сред градини и извори:

Sırpça: 

Они који су се Аллаха бојали и оног што им је забрањено клонили, они ће у Рајским баштама поред извора бити.

Çekçe: 

Naopak bohabojní mezi zahradami a u pramenů budou přebývat:

Urduca: 

بخلاف اِس کے متقی لوگ باغوں اور چشموں میں ہوں گے

Tacikçe: 

Парҳезгорон дар биҳиштҳо, канори чашмасоронанд.

Tatarca: 

Тәхкыйк Аллаһ хөкемнәренә хыйлафлык кылудан һәм гөнаһлардан сакланучы тәкъва мөселманнар җәннәтләрдә тәмле елгалар буенда рәхәттә булырлар.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya orang-orang yang bertakwa itu berada dalam surga (taman-taman) dan (di dekat) mata air-mata air (yang mengalir).

Amharca: 

«እነዚያ (ከኀጢአት) የተጠነቀቁት በአትክልቶችና በምንጮች ውስጥ ናቸው፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக, அல்லாஹ்வை அஞ்சியவர்கள் சொர்க்கங்களிலும் (அவற்றில் உள்ள) நீரருவிகளிலும் இருப்பார்கள்.

Korece: 

그러나 실로 정의롭게 사는 자는 우물이 있는 천국으로

Vietnamca: 

“Quả thật, những người ngoan đạo sẽ ở giữa những khu vườn và suối nước (nơi Thiên Đàng).”