Arapça:
وَمِنْهُم مَّن يَقُولُ ائْذَن لِّي وَلَا تَفْتِنِّي ۚ أَلَا فِي الْفِتْنَةِ سَقَطُوا ۗ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ
Çeviriyazı:
veminhüm mey yeḳûlü-'ẕel lî velâ teftinnî. elâ fi-lfitneti seḳaṭû. veinne cehenneme lemüḥîṭatüm bilkâfirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İçlerinden "Aman bana izin ver, başımı derde sokma" diyen de var. Dikkat et, başlarını asıl kendileri derde soktular. Hiç şüphesiz cehennem, kâfirleri elbette kuşatacaktır.
Diyanet İşleri:
Onlardan, "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" diyen vardır. Bilin ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdi. Cehennem, inkar edenleri şüphesiz kuşatacaktır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlardan bana izin ver de bir muhalefete, bir fitneye düşürme beni diyenler de var. Bil ki onlar, muhalefetin tam içine düşmüşlerdir ve şüphe yok ki cehennem, kafirleri muhakkak surette tamamıyla kavramış, kuşatmıştır.
Şaban Piriş:
Onlardan: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme!" diyenler vardır. Bilin ki onlar fitneye düşmüşlerdi. Cehennem ise o kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır.
Edip Yüksel:
Onlardan bazıları, "Bana izin ver, beni sıkıntıya sokma," diyor. Onlar zaten bu tavırlarıyla sıkıntının içine düşmüşlerdir; kafirleri cehennem kuşatmaktadır.
Ali Bulaç:
Onlardan bir kısmı: "Bana izin ver ve beni fitneye katma" der. Haberin olsun, onlar fitnenin (ta) içine düşmüşlerdir. Hiç şüphesiz cehennem, o inkar edenleri mutlaka çepeçevre kuşatıcıdır.
Suat Yıldırım:
İçlerinden bazıları: “Bana izin ver, beni fitneye ve isyana düşürme, başımı derde sokma!” der. Bilmiş ol ki, fitneye zaten kendileri düşmüşlerdir. Cehennem elbette kâfirleri her taraftan kuşatacaktır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlardan, «Bana izin ver ve beni fitneye düşürme,» diyen de vardır. Haberiniz olsun ki, onlar fitnenin içine düşmüşlerdir. Ve şüphesiz ki cehennem, kâfirleri elbette kuşatmıştır.
Yaşar Nuri Öztürk:
İçlerinden bazısı: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme." der. Dikkat edin, fitnenin ta içine kendileri düşmüşlerdir. Ve cehennem o nankörleri elbete çepeçevre kuşatacaktır.
Bekir Sadak:
Verdiklerinin kabul olunmasina engel olan, Allah´i ve peygamberini inkar etmeleri, namaza tembel tembel gelmeleri, istemeye istemeye vermeleridir.
İbni Kesir:
Onlardan kimi de: Bana izin ver, beni fitneye düşürme, der. İyi bilin ki
Adem Uğur:
Onlardan öylesi de var ki: "
İskender Ali Mihr:
Ve onlardan biri: “Bana izin ver ve beni fitneye düşürme.” der. Onlar fitneye düşmüş değiller mi? Ve muhakkak ki
Celal Yıldırım:
Onlardan bir kısmı «Bana izin ver de beni fitneye düşürme» diyordu. Haberiniz olsun ki kendileri fitneye düşmüşlerdir ve şüphesiz ki Cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır.
Tefhim ul Kuran:
Onlardan bir kısmı: «Bana izin ver ve beni fitneye katma» der. Haberin olsun, onlar fitnenin (ta) içine düşmüşlerdir. Hiç şüphesiz cehennem, o küfre sapanları mutlaka çepeçevre kuşatıcıdır.
Fransızca:
Parmi eux il en est qui dit : "Donne-moi la permission (de rester) et ne me mets pas en tentation." Or, c'est bien dans la tentation qu'ils sont tombés; l'Enfer est tout autour des mécréants .
İspanyolca:
Hay entre ellos quien dice: «Dispénsame y no me tientes!» Pero ¿es que no han caído ya en la tentación? La gehena, ciertamente, cercará a los infieles.
İtalyanca:
Fra di loro vi è chi dice: «Dispensami dalla lotta, non mettermi alla prova». Che? Non sono già stati messi alla prova? In verità l'Inferno circonderà i miscredenti.
Almanca:
Und manch einer von ihnen sagt: "Gewähre mir Erlaubnis (zurückzubleiben) und setze mich keiner Fitna aus!" Doch sie sind bereits in die Fitna gefallen. Und gewiß Dschahannam umfaßt unweigerlich die Kafir.
Çince:
他们中有人说:请你准我的假吧。不要使我遭遇祸害。其实,他们正堕入祸害之中。火狱确是包围著不信道者的。
Hollandaca:
Sommigen van hen zeggen tot u: Geef mij verlof achter te blijven, en stel mij aan geene verzoeking bloot. Zijn zij er niet reeds toe vervallen? Maar de hel zal de ongeloovigen verwoesten.
Rusça:
Среди них есть и такой, который говорит: "Позволь мне остаться дома и не искушай меня!" Безусловно, они уже впали в искушение. Воистину, Геенна объемлет неверующих.
Somalice:
waxaa ka mid ah kuwo dhihi i fasax hana i fidneyn waxayse ku dhaceen fidno jahannamana way koobtay gaalada.
Swahilice:
Na miongoni mwao wapo wanao sema: Niruhusu wala usinitie katika fitina. Kwa yakini wao hivyo wamekwisha tumbukia katika fitina. Na hakika Jahannamu imewazunguka.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ ئارىسىدا: «ماڭا (يەنى مېنىڭ قېلىشىمغا) رۇخسەت قىلغىن، مېنى بالاغا گىرىپتار قىلمىغىن (يەنى رۇمنىڭ ئاياللىرى بىلەن گۇناھ قىلىپ سېلىشىمغا سەۋەبچى بولمىغىن)» دېگۈچىلەرمۇ بار. ئەمەلدە ئۇلار (مۇناپىقلىقتىن ئىبارەت چوڭ) بالاغا گىرىپتار بولدى. شۈبھىسىزكى، جەھەننەم كاپىرلارنى ئوراپ تۇرغۇچىدۇر
Japonca:
かれらの中,「わたしを許して(家に留め),試みに会わせないで下さい。」と言う者もある。聞け,かれらは既に試みの中にいるではないか。本当に地獄は,(凡ての方向から)不信者たちを取り囲んでいる。
Arapça (Ürdün):
«ومنهم من يقول ائذن لي» في التخلف «ولا تفتنِّي» وهو الجد بن قيس قال له النبي صلى الله عليه وسلم هل لك في جلاد بني الأصفر؟ فقال: إني مغرّم بالنساء وأخشى إن رأيت ُ نساء بني الأصفر ألا أصبر عنهن فأُفتتن، قال تعالى: «ألا في الفتنة سقطوا» بالتخلُّف، وقرئ سقط «وإن جهنم لمحيطة بالكافرين» لا محيص لهم عنها.
Hintçe:
उन लोगों में से बाज़ ऐसे भी हैं जो साफ कहते हैं कि मुझे तो (पीछे रह जाने की) इजाज़त दीजिए और मुझ बला में न फॅसाइए (ऐ रसूल) आगाह हो कि ये लोग खुद बला में (औंधे मुँह) गिर पड़े और जहन्नुम तो काफिरों का यक़ीनन घेरे हुए ही हैं
Tayca:
“และในหมู่พวกเขา นั้นมีผู้ที่กล่าว ว่า จงอนุมัติแก่ฉันเถิด และอย่าให้ฉันตกอยู่ในการทำความชั่ว เลย พึงรู้เถิดว่า พวกเขาได้ตกอยู่ในการทำความชั่ว นั้นแล้ว และแท้จริงนรกญะฮันนัมนั้นล้อมบรรดาผู้ปฏิเสธการศรัทธาอยู่แล้ว”
İbranice:
ויש ביניהם מי שאומר, 'הרשה לי לא להצטרף אליך, ואל תעמידני במבחן,' וכבר נכשלו במבחן, וגיהינום מקיפה את הכופרים מכל הצדדים
Hırvatça:
Ima ih koji govore: "Dozvoli mi i ne dovedi me u iskušenje!" Eto, baš u iskušenje su pali! A Džehennem će sigurno nevjernike skoliti.
Rumence:
Unul dintre ei spuse: “Scuteşte-mă de luptă, nu mă împinge în ispită!” Oare nu sunt ei căzuţi în ispită? Gheena îi va învălui pe tăgăduitori.
Transliteration:
Waminhum man yaqoolu ithan lee wala taftinnee ala fee alfitnati saqatoo wainna jahannama lamuheetatun bialkafireena
Türkçe:
İçlerinden bazısı: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme." der. Dikkat edin, fitnenin ta içine kendileri düşmüşlerdir. Ve cehennem o nankörleri elbete çepeçevre kuşatacaktır.
Sahih International:
And among them is he who says, "Permit me [to remain at home] and do not put me to trial." Unquestionably, into trial they have fallen. And indeed, Hell will encompass the disbelievers.
İngilizce:
Among them is (many) a man who says: "Grant me exemption and draw me not into trial." Have they not fallen into trial already? and indeed Hell surrounds the Unbelievers (on all sides).
Azerbaycanca:
Onlardan (münafiqlərdən): “Mənə (döyüşə getməməyə) izin ver, məni fitnəyə salma!”– deyənlər də var. Bilin ki, onlar (özləri) fitnəyə düşmüşlər. Şübhəsiz ki, Cəhənnəm kafirləri bürüyəcəkdir!
Süleyman Ateş:
İçlerinden öylesi var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der. İyi bilinki, onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem de kafirleri kuşatacaktır.
Diyanet Vakfı:
Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der. Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem, kafirleri mutlaka kuşatacaktır.
Erhan Aktaş:
Onlardan kimi de: “Bana izin ver, beni fitneye düşürme.(1)” der. İyi bilmiş ol ki, onlar, fitneye düşmüşlerdir. Cehennem onları kuşatacaktır.
Kral Fahd:
Onlardan öylesi de var ki: «Bana izin ver, beni fitneye düşürme» der. Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem, kâfirleri mutlaka kuşatacaktır.
Hasan Basri Çantay:
Onlardan kimi de: «Bana izin ver, beni fitneye (isyana ve muhaalefete) düşürme» diyeceklerdir. Haberin olsun ki onlar zâten fitne çukuruna düşmüşlerdir. Cehennem ise o kâfirleri her halde ve her halde çepçevre kuşatıcıdır.
Muhammed Esed:
Ve onların arasında, "(Evde kalmam için) bana izin ver; beni böylesine çetin bir sınava sokma!" diyen (niceleri) vardı. Ama işte (tam da böyle bir istekte bulunmakla sınavı zaten başından kaybetmiş ve) kötülüğün ayartısına yenik düşmüş oldular; ve (bunun bir sonucu olarak da) bilin ki, cehennem, hakkı tanımaktan kaçınanların hepsini er geç kuşatacaktır.
Gültekin Onan:
Onlardan bir kısmı: "
Ali Fikri Yavuz:
O münafıklardan kimi de şöyle diyecektir: “-Bana izin ver, (bu savaştan geri kalayım), beni fitne ve isyana düşürme. “ Bilmiş ol ki fitneye onlar düşmüşlerdir. Şüphe yok ki, cehennem, kâfirleri kuşatıcıdır.
Portekizce:
E entre eles há quem te diga: Isenta-me, e não me tentes! Acaso, não caíram em tentação? Em verdade, o inferno cercaráos incrédulos (por todos os lados).
İsveççe:
Bland dem fanns några som sade: "Ge mig tillstånd [att stanna hemma] och bespara mig denna svåra prövning!" [Redan deras begäran innebär att] de har satts på prov och inte bestått [provet]! Helvetets [lågor] kommer helt visst att innesluta förnekarna [som en mur].
Farsça:
و از منافقان کسانی هستند که می گویند: ما را اجازه ترک نبرد ده و به فتنه و گناه دچار مکن. آگاه باش که [آنان با این درخواست ناهنجارشان] به فتنه و گناه افتاده اند؛ و یقیناً دوزخ بر کافران احاطه دارد.
Kürtçe:
وە ھەندێک کەس لەوانە دەڵێن (ئەی موحەممەد ﷺ) ڕوخسەتم بدە (با نەیەم بۆ جیھادکردن) و تووشی گوناھو خراپەم مەکە ئاگاداربن (لەئێستەوە) کەوتوونەتە ناو گوناھو خراپەوە و بێگومان دۆزەخ دەوری بێ باوەڕانی داوە
Özbekçe:
Улардан: «Менга изн бер, мени фитнага солма», дейдигани ҳам бор. Ажабо, улар фитнага тушмадиларми? Албатта, жаҳаннам кофирларни ўраб олгувчидир. (Ушбу ояти кариманинг сабаби нузули ҳақида Муҳаммад ибн Исҳоқ қуйидаги ривоятни келтирадилар: «Расулуллоҳ (с. а. в.) бир куни жангга ҳозирлик кўриб (Табук жангига) Жадд ибн Қайсга: «Эй Жадд, Бани Асфарга (яъни, румликларга) қарши курашга тайёрмисан?» дедилар. У бўлса: «Эй Аллоҳнинг Расули, менга изн бер, мени фитнага солма. Мен Бани Асфар (сариқлар)нинг хотинларини кўрсам, чидай олмайман, деб қўрқаман», деди. Шунда Расулуллоҳ (с. а. в.) ундан юз ўгирдилар ва: «Сенга изн бердим», дедилар.)
Malayca:
Dan di antara mereka (yang munafik itu) ada yang berkata: "Izinkanlah aku (supaya tidak pergi berperang) dan janganlah engkau menjadikan daku dipengaruhi oleh fitnah ". Ketahuilah, mereka telah pun tercebur ke dalam fitnah (dengan dalihan yang dusta itu). Dan sesungguhnya azab Jahannam meliputi orang-orang yang kafir.
Arnavutça:
Disa prej tyre thonë: “Më lejo (të mungoj në luftë) dhe mos më ço në sprovë!” Qe, ata, ranë pikërisht në sprovë. Me të vërtetë, skëterra i përfshinë mohuesit.
Bulgarca:
Сред тях някой казва: “Позволи ми [да остана] и не ме въвличай в изкушение!” А нима те не бяха въвлечени в изкушение? Адът обгръща неверниците.
Sırpça:
Има их који говоре: „Дозволи ми и не доведи ме у искушење!“ Ето, баш су пали у искушење! А Пакао ће сигурно да обухвати невернике.
Çekçe:
A jsou mezi nimi někteří, kdož říkají: 'Dovol mi neúčastnit se a neuváděj mne v pokušení!' Což však již neupadli do pokušení? A věru peklo již obklopuje nevěřící.
Urduca:
ان میں سے کوئی ہے جو کہتا ہے کہ "مجھے رخصت دے دیجیے اور مجھ کو فتنے میں نہ ڈالیے" سن رکھو! فتنے ہی میں تو یہ لوگ پڑے ہوئے ہیں اور جہنم نے ان کافروں کو گھیر رکھا ہے
Tacikçe:
Баъзе аз онон мегӯянд: «Маро рухсат деҳ ва ба гуноҳ маяндоз». Огоҳ бош, ки инҳо худ дар гуноҳ афтодаанд ва ҷаҳаннам бар кофирон иҳота дорад,
Tatarca:
Янә кайберләре әйтер: "Ий расүлүллаһ! Миңа сугыштан калырга рөхсәт биргел! Мине фетнәгә салмагыл, чөнки мин хатыннарны бик тә яратам, сугышка чыксам, хатыннарга бәйләнермен дип куркам", – дип. Ий Мухәммәд г-м, әгаһ бул! Алар күңелләрендә монафикълык чире булган өчен фетнәгә төштеләр. Җәһәннәм, әлбәттә, кәферләрне вә монафикъларны чорнап алучы.
Endonezyaca:
Di antara mereka ada orang yang berkata: "Berilah saya keizinan (tidak pergi berperang) dan janganlah kamu menjadikan saya terjerumus dalam fitnah". Ketahuilah bahwa mereka telah terjerumus ke dalam fitnah. Dan sesungguhnya Jahannam itu benar-benar meliputi orang-orang yang kafir.
Amharca:
ከነሱም ውስጥ «ለእኔ ፍቀድልኝ አትሞክረኝም» የሚል ሰው አልለ፡፡ ንቁ! በመከራ ውስጥ ወደቁ፡፡ ገሀነምም ከሓዲዎችን በእርግጥ ከባቢ ናት፡፡
Tamilce:
இன்னும், (நபியே!) “எனக்கு அனுமதி தருவீராக, என்னைச் சோதிக்காதீர்” என்று கூறுபவரும் அவர்களில் உண்டு. அறிந்து கொள்ளுங்கள்! அவர்கள் சோதனையில்தான் விழுந்தனர். நிச்சயமாக நரகம் நிராகரிப்பவர்களை சூழ்ந்தே உள்ளது.
Korece:
그들 가운데 저를 제외시켜 주시고 저를 시험하지 마옵소서 라고 말하는 자가 있었으나 그들 은 이미 유혹되어 지옥이 그들 불신자들을 에워싸고 있었노라
Vietnamca:
Trong số chúng có kẻ nói (với Ngươi – Thiên Sứ Muhammad): “Xin cho tôi được miễn tham chiến, vì tôi sợ phải bị thử thách (bởi sắc đẹp của phụ nữ La Mã).” Chẳng phải bọn chúng đã rơi vào vòng thử thách đó sao?! Quả thật, Hỏa Ngục chắc chắn sẽ vây hãm những kẻ vô đức tin.
Ayet Linkleri: