Arapça:
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Çeviriyazı:
veyeḳûlûne metâ hâẕe-lva`dü in küntüm ṣâdiḳîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar, "Eğer doğru söylüyorsanız bu vaad ne zaman yerine gelecek?" diyorlar.
Diyanet İşleri:
Bu iddiada samimi iseniz, bu azabın gerçekleşmesi ne zamandır? söyle derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve derler ki: Gerçekseniz bu vait ne zaman yerine gelecek
Şaban Piriş:
Doğru söylüyorsanız bu vaat ne zaman gerçekleşecektir?’ derler.
Edip Yüksel:
"Bu söz ne zaman gerçekleşecek," diyorlar.
Ali Bulaç:
Derler ki: "Eğer doğru sözlüyseniz, bu belirttiğiniz süre (va'd) ne zamanmış?"
Suat Yıldırım:
Onlar: “Eğer dediğiniz doğru ise, peki bu vaadin ne zaman gerçekleşeceğini söyleyin!” derler. [42,18]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve derler ki: «Eğer siz sâdık kimseler iseniz bu vaad ne zamandır?»
Yaşar Nuri Öztürk:
Diyorlar ki: "Doğru sözlülerseniz bu vaat ne zaman?"
Bekir Sadak:
«Y gercek midir?» diye senden sorarlar. De ki: «Evet, Rabbim hakki icin o gercektir, siz Allah´i aciz kilamazsiniz.»
İbni Kesir:
Derler ki: Doğru sözlülerden iseniz bu vaad ne zamanmış?
Adem Uğur:
Doğru iseniz bu vaad (azap) ne zamandır? diyorlar.
İskender Ali Mihr:
Ve: “Eğer siz, sözünüzde sadıklarsanız bu vaad, ne zaman?” derler.
Celal Yıldırım:
Bu va´d(edilen azâb) ne zaman ? Eğer doğrulardan iseniz (bize haber verin) derler.
Tefhim ul Kuran:
Derler ki: «Eğer doğru sözlüler iseniz, bu belirttiğiniz süre (va´d) ne zamanmış?»
Fransızca:
Et ils disent : "A quand cette promesse , si vous êtes véridiques" ?
İspanyolca:
Dicen: «¿Cuándo se cumplirá esta amenaza, si es verdad lo que decís...?»
İtalyanca:
E dicono: «Quando [si realizzerà] questa promessa, se siete sinceri?».
Almanca:
Und sie sagen: "Wann wird dieses Versprechen denn eingelöst, wenn ihr wahrhaftig seid?"
Çince:
他们说:这个警告什么时候实现呢?如果你们是诚实的人。
Hollandaca:
De ongeloovigen zeggen: Wanneer zullen deze bedreigingen vervuld worden, indien gij waarheid spreekt?
Rusça:
Они говорят: "Когда же исполнится это обещание, если вы говорите правду?"
Somalice:
waxayna odhan gaaladu waa goorma yaboohaas (Gooddiga) haddaad runsheegaysaan.
Swahilice:
Na wanasema: Lini ahadi hii, ikiwa mnasema kweli?
Uygurca:
ئۇلار: «ئەگەر سىلەر راستچىل بولساڭلار (بىزگە ئېيتىپ بېرىڭلاركى) بۇ ۋەدە قاچان ئىشقا ئاشۇرۇلىدۇ؟» دەيدۇ
Japonca:
かれらは言う。「あなたがたの言葉が真実なら,この約束が果たされるのは何時なのですか。」
Arapça (Ürdün):
«ويقولون متى هذا الوعد» بالعذاب «إن كنتم صادقين» فيه.
Hintçe:
ये लोग कहा करते हैं कि अगर तुम सच्चे हो तो (आख़िर) ये (अज़ाब का वायदा) कब पूरा होगा
Tayca:
และพวกเขาจะกล่าวว่า “เมื่อใดเล่าสัญญานี้(จะปรากฏ) หากพวกท่านสัจจริง?”
İbranice:
והם (הכופרים) אומרים: 'מתי יתגשם האיום הזה (יום הדין) אם בצדק אתם צודקים
Hırvatça:
Oni govore: "Kada će već jednom to prijeteće obećanje, ako istinu govorite?"
Rumence:
Ei spun: “Pe când această făgăduială, dacă spuneţi adevărul?”
Transliteration:
Wayaqooloona mata hatha alwaAAdu in kuntum sadiqeena
Türkçe:
Diyorlar ki: "Doğru sözlülerseniz bu vaat ne zaman?"
Sahih International:
And they say, "When is [the fulfillment of] this promise, if you should be truthful?"
İngilizce:
They say: "When will this promise come to pass,- if ye speak the truth?"
Azerbaycanca:
(Kafirlər: ) “Əgər doğru danışırsınızsa, (bir xəbər verin görək) bu və’d etdiyiniz qiyamət (və ya əzab) nə vaxt olacaq?” – deyə soruşarlar.
Süleyman Ateş:
Doğru iseniz bu bizi tehdid(ettiğiniz) azab ne zaman? diyorlar.
Diyanet Vakfı:
Doğru iseniz bu vaad (azap) ne zamandır? diyorlar.
Erhan Aktaş:
“Eğer doğru söylüyorsanız, yaptığınız bu uyarı ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.
Kral Fahd:
Doğru iseniz bu vaad (azap) ne zamandır? diyorlar.
Hasan Basri Çantay:
«Eğer (İddianızda) doğrucu iseniz bu va´d (ve tehdîdin tehakkuku) ne zaman? (Söyleyin)» derler.
Muhammed Esed:
Buna rağmen yine de (hakkı inkar edenler:) "(kıyamet ve (nihai) yargı hakkındaki) bu söz ne zaman gerçekleşecek? Eğer doğru sözlü kimselerseniz (buna cevap verin, ey siz inananlar)!" diye sorup duruyorlar.
Gültekin Onan:
Derler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Kâfirler, alay yollu şöyle derler: “Eğer sadık kimselerseniz, bu azabın veya kıyametin vâdi ne zaman?”
Portekizce:
E dizem (os incrédulos): Quando se cumprirá esta promessa? Dize-o, se estiverdes certo!
İsveççe:
Och [förnekarna av sanningen] frågar: "När skall detta löfte [uppfyllas], om ni talar sanning?"
Farsça:
و [به صورتی مسخره آمیز] می گویند: این وعده [آمدن قیامت و محاسبه اعمال] چه زمانی است، اگر راستگویید؟
Kürtçe:
دەڵێن کەی دەبێت ئەو بەڵێن و ھەڕەشەیە ئەگەر ئێوە ڕاست دەکەن
Özbekçe:
Улар: «Агар ростгўйлардан бўлсангиз, бу ваъда қачон бўладир?» дерлар.
Malayca:
Dan mereka (yang kafir) bertanya: "Bilakah berlakunya azab yang telah dijanjikan itu, jika betul kamu orang-orang yang benar?"
Arnavutça:
Ata thonë: “Kur do të plotësohet ky premtim, nëse thoni të vërtetën?”
Bulgarca:
И казват: “Кога [ще се сбъдне] това обещание, ако говорите истината?”
Sırpça:
Они говоре: „Када ће већ једном та претња да се оствари, ако истину говорите?“
Çekçe:
A ptají se: 'Kdy splní se hrozba tato, jste-li pravdomluvní?'
Urduca:
کہتے ہیں اگر تمہاری یہ دھمکی سچّی ہے تو آخر یہ کب پُوری ہو گی؟
Tacikçe:
Мегӯянд: «Агар рост мегӯед, пас ин ваъда чӣ вақт хоҳад буд?»
Tatarca:
Кәферләр көлеп әйтәләр: "Вәгъдә кылган кыямәт көнегез һәм ґәзабыгыз кайчан була? Әгәр дөрес сөйләүче булсагыз безгә әйтеп бирегез".
Endonezyaca:
Mereka mengatakan: "Bilakah (datangnya) ancaman itu, jika memang kamu orang-orang yang benar?"
Amharca:
«እውነተኞችም ከሆናችሁ ይህ (የቅጣቱ) ቀጠሮ መቼ ነው» ይላሉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், (நபியே! உம்மையும் முஃமின்களையும் நோக்கி) “நீங்கள் உண்மையாளர்களாக இருந்தால் (தண்டனையின்) இந்த வாக்கு எப்போது (வரும்)?” என்று அவர்கள் கேட்கிறார்கள்.
Korece:
그들이 말하길 그대가 진실 이라면 언제 이 약속이 오느뇨 라고 묻더라
Vietnamca:
(Những kẻ vô đức tin) nói: “Bao giờ lời hứa (về sự trừng phạt) này sẽ xảy ra nếu các ngươi nói thật?”
Ayet Linkleri: