Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

38

Sûredeki Ayet No: 

4

Ayet No: 

3974

Sayfa No: 

453

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَعَجِبُوا أَن جَاءَهُم مُّنذِرٌ مِّنْهُمْ ۖ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ

Çeviriyazı: 

ve`acibû en câehüm münẕirum minhüm. veḳâle-lkâfirûne hâẕâ sâḥirun keẕẕâb.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İçlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da kâfirler: "Bu bir sihirbazdır, yalancıdır" dediler.

Diyanet İşleri: 

Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaşmışlardı. İnkarcılar: "Bu, pek yalancı bir sihirbazdır; tanrıları tek bir tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir" demişlerdi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onların cinsinden bir korkutucu geldi mi şaşıp kalırlar da kafirler derler ki: Bu, bir büyücü ve pek yalancı.

Şaban Piriş: 

Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaşırdılar. Kâfirler dedi ki: Bu, yalancı bir sihirbaz!

Edip Yüksel: 

Onlara, kendilerinden bir uyarıcının gelmesini yadırgadılar. İnkarcılar, "Bu pek yalancı bir büyücüdür," dediler,

Ali Bulaç: 

İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kafirler dedi ki: "Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür."

Suat Yıldırım: 

İçlerinden kendilerini uyarıp irşad edecek birinin gelmesine her nedense şaşırdılar ve o kâfirler: “Bu bir sihirbaz, bir yalancı! İşte tutmuş bunca ilahı bir tek ilah yapmış! Bu gerçekten şaşılacak, çok tuhaf bir şey!” dediler. [10,2]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(4-5) Ve kendilerine içlerinden bir korkutucunun gelmesinden dolayı taaccübe düştüler ve o kâfirler dedi ki: «Bu, bir yalancı sâhirdir.» «İlâhları bir ilâh mı kılmış? Şüphe yok bu, elbette pek ziyâde acaip bir şey.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kendi içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. Ve şöyle dedi bu nankörler: "Bu adam yalanlar düzen bir büyücü..."

Bekir Sadak: 

Yahut, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin hukumranligi onlarin elinde midir? Oyle ise sebeplere tevessul edip goge yukselsinler!

İbni Kesir: 

Küfredenler içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaşırmışlardı da demişlerdi ki: Bu, çok yalancı bir sihirbazdır.

Adem Uğur: 

Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır!

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesi acayiplerine gitti (şaşırdılar). Ve kâfirler: &quot

Celal Yıldırım: 

Kendilerine uyarıcı bir peygamber geldi diye hayret ediyorlar ve kâfirler: Bu çok yalancı bir sihirbazdır,

Tefhim ul Kuran: 

İçlerinden kendilerine bir uyarıcı korkutucunun gelmiş olmasına şaştılar. Kâfirler dedi ki: «Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür.»

Fransızca: 

Et ils (les Mecquois) s'étonnèrent qu'un avertisseur parmi eux leur soit venu, et les infidèles disent : "C'est un magicien et un grand menteur,

İspanyolca: 

Se asombran de que uno salido de ellos haya venido a advertirles. Y dicen los infieles: «¡Éste es un mago mentiroso!

İtalyanca: 

Essi stupiscono che sia giunto un ammonitore della loro gente. I miscredenti dicono: «E' uno stregone, un gran bugiardo.

Almanca: 

Und sie wunderten sich darüber, daß zu ihnen ein Warner von ihnen kam, und die Kafir sagten: "Dieser ist ein lügnerischer Magier.

Çince: 

他们惊讶,因为他们本族中的警告者来临他们。不信道的人们说:这是一个术士,是一个说谎者。

Hollandaca: 

Zij zijn verbaasd, dat een uit hen geboren waarschuwer tot hen is gekomen. En de ongeloovigen zeggen: Deze man is een toovenaar en een leugenaar.

Rusça: 

Они удивились тому, что к ним явился предостерегающий увещеватель из них самих, и неверующие сказали: "Это - лживый колдун!

Somalice: 

Waxayna layaabeen gaaladii inuu uyimaado dige ka mid ah waxayna dhaheen gaaladii kani waa sixirroow beenaale ah.

Swahilice: 

Na walistaajabu kuwajia mwonyaji anaye tokana nao wenyewe, na makafiri wakasema: Huyu ni mchawi, mwongo.

Uygurca: 

ئۇلارغا ئۆزلىرىنىڭ ئىچىدىن بىر ئاگاھلاندۇرغۇچى (يەنى پەيغەمبەر) كەلگەنلىكىگە ئۇلار ھەيران قېلىشتى، كاپىرلار ئېيتتى: «بۇ بىر يالغانچى سېھىرگەردۇر

Japonca: 

またかれらは,自分たちの中から警告者が出たことに驚き,不信心者は言う。「これは魔術師です。嘘付きです。

Arapça (Ürdün): 

«وعجبوا أن جاءهم منذر منهم» رسول من أنفسهم ينذرهم ويخوفهم النار بعد البعث وهو النبي * صلى الله عليه وسلم «وقال الكافرون» فيه وضع الظاهر موضع المضمر «هذا ساحر كذاب».

Hintçe: 

और उन लोगों ने इस बात से ताज्जुब किया कि उन्हीं में का (अज़ाबे खुदा से) एक डरानेवाला (पैग़म्बर) उनके पास आया और काफिर लोग कहने लगे कि ये तो बड़ा (खिलाड़ी) जादूगर और पक्का झूठा है

Tayca: 

และพวกเขาประหลาดใจที่มีผู้ตักเตือนจากหมู่พวกเขามายังพวกเขา และพวกปฏิเสธศรัทธาได้กล่าวว่า “นี่คือมายากร นักโกหกตัวฉกาจ

İbranice: 

והם תמהו שבא אליהם מזהיר מקרבם, ואמרו הכופרים, זה קוסם שקרן

Hırvatça: 

Oni se čude što im je jedan od njih došao da ih upozorava, i govore nevjernici: "Ovo je čarobnjak, lažov?

Rumence: 

Ei se miră că vine la ei un predicator dintre ei. Tăgăduitorii spun: “Acesta este un vrăjitor mincinos!

Transliteration: 

WaAAajiboo an jaahum munthirun minhum waqala alkafiroona hatha sahirun kaththabun

Türkçe: 

Kendi içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. Ve şöyle dedi bu nankörler: "Bu adam yalanlar düzen bir büyücü..."

Sahih International: 

And they wonder that there has come to them a warner from among themselves. And the disbelievers say, "This is a magician and a liar.

İngilizce: 

So they wonder that a Warner has come to them from among themselves! and the Unbelievers say, "This is a sorcerer telling lies!

Azerbaycanca: 

Onlar öz içərilərindən özlərinə (Allahın əzabı ilə) qorxudan bir peyğəmbər gəlməsinə təəccüb etdilər və kafirlər belə dedilər: “Bu, yalançı bir sehrbazdır!

Süleyman Ateş: 

Onlara kendilerinden bir uyarıcı (peygamber) gelmesine hayret ettiler de o kafirler dediler ki: "Bu yalancı bir sihirbazdır."

Diyanet Vakfı: 

Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kafirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır!

Erhan Aktaş: 

İçlerinden, kendilerine bir uyarıcı gelmesine şaşırdılar. Kâfirler: “Bu, yalancı bir büyücüdür.” dediler.

Kral Fahd: 

Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır!

Hasan Basri Çantay: 

O kâfirler içlerinden (kendilerinin başına çökecek) tehlikeleri bildiren (bir peygamber) geldiğine şaşdılar, «Bu, dedi (ler), bir büyücü, bir yalancıdır»

Muhammed Esed: 

Şimdi bu (insanlar) aralarından bir uyarıcının çıkmasına şaşmaktadırlar; ve hakikati inkar edenler şöyle diyorlar: "O (sadece) bir büyücü, bir yalancıdır!

Gültekin Onan: 

İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kafirler dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Kureyş oğulları) içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da, o kâfirler şöyle dediler: “- Bu, bir sihirbazdır, bir yalancıdır.

Portekizce: 

Assombraram-se (os maquenses) de lhes haver sido apresentado um admoestador de sua graça. E os incrédulos dizem:Este é um mago mendaz.

İsveççe: 

De förvånas över att [en man] ur deras egen krets kommer till dem för att varna dem, och förnekarna av sanningen säger: "Hans vältalighet bländar oss, men det är bara lögn.

Farsça: 

و از اینکه بیم دهنده ای از جنس خودشان به سوی آنان آمده است تعجب کردند، و کافران گفتند: این جادوگری بسیار دروغگوست.

Kürtçe: 

سەریان سوڕدەما کە ترسێنەرێکیان لە خۆیان بۆ ھاتووە وە بێ باوەڕان دەیانووت ئەم (پێغەمبەرە) جادوگەرێکی زۆر درۆزنە

Özbekçe: 

Уларнинг ичларига ўзларидан огоҳлантиргувчи келганидан ажабландилар ва кофирлар: «Бу (одам) сеҳргар ва каззобдир.

Malayca: 

Dan mereka (yang mengingkari kerasulan Nabi Muhammad itu) merasa hairan, bahawa mereka didatangi oleh seorang Rasul pemberi amaran, dari kalangan mereka sendiri. Dan mereka yang kafir itu berkata: "Orang ini adalah seorang ahli sihir, lagi pendusta.

Arnavutça: 

Ata janë çuditur për ardhjen e një paralajmëruesi nga mesi i tyre, dhe jobesimtarët kanë thënë: “Ky është magjistar dhe gënjeshtar;

Bulgarca: 

И се удивиха, че им е дошъл предупредител измежду тях. И рекоха неверниците: “Този е магьосник-измамник.

Sırpça: 

Они се чуде што им је дошао један од њих да их упозорава, и говоре неверници: „Ово је чаробњак, лажов!

Çekçe: 

Diví se nevěřící, že k nim přišel varovatel z jejich řad vzešlý, a říkají: 'Tohle je kouzelník a lhář prolhaný.

Urduca: 

اِن لوگوں کو اس بات پر بڑا تعجب ہوا کہ ایک ڈرانے والا خود اِنہی میں سے آگیا منکرین کہنے لگے کہ "یہ ساحرہے، سخت جھوٹا ہے

Tacikçe: 

Дар тааҷҷуб шуданд аз ин ки бимдиҳандае аз миёни худашон бархост. Ва кофирон гуфтанд: «Ин ҷодугаре дурӯғгӯст.

Tatarca: 

Кәферләр үзләренең арасына Аллаһ ґәзабы белән куркытучы пәйгамбәр килүгә ґәҗәбләнделәр һәр кәферләр әйттеләр: "Ошбу мин пәйгамбәр дигән Мухәммәд г-м бик ялганчы вә сихерче бер кешедер.

Endonezyaca: 

Dan mereka heran karena mereka kedatangan seorang pemberi peringatan (rasul) dari kalangan mereka; dan orang-orang kafir berkata: "Ini adalah seorang ahli sihir yang banyak berdusta".

Amharca: 

ከእነርሱ የሆነ አስፈራሪም ስለ መጣላቸው ተደነቁ፡፡ ከሓዲዎቹም «ይህ ድግምተኛ (ጠንቋይ) ውሸታም ነው» አሉ፡፡

Tamilce: 

அவர்களில் இருந்தே ஓர் எச்சரிப்பாளர் அவர்களிடம் வந்ததால் அவர்கள் ஆச்சரியப்பட்டனர். இன்னும், நிராகரிப்பாளர்கள் (அவரைப் பற்றி,) “இவர் ஒரு சூனியக்காரர், ஒரு பெரும் பொய்யர்” என்று கூறினார்கள்.

Korece: 

그들에게 한 경고자가 이르렀을 때 불신자들은 놀라며 말하길 이는 거짓하는 마술사라

Vietnamca: 

Họ ngạc nhiên về việc một người cảnh báo xuất thân từ họ đến với họ. Những kẻ vô đức tin nói: “Đây là một tên phù thủy, một kẻ nói dối.”

Etiketler: 

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: