
velev neşâü lemesaḫnâhüm `alâ mekânetihim feme-steṭâ`û müḍiyyev velâ yerci`ûn.
Arapça:
وَلَوْ نَشَاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ
Türkçe:
Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
Diyanet Vakfı:
Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!
İngilizce:
And if it had been Our Will, We could have transformed them (to remain) in their places; then should they have been unable to move about, nor could they have returned (after error).
Fransızca:
Et si Nous voulions, Nous les métamorphoserions sur place; alors ils ne sauront ni avancer ni revenir.
Almanca:
Und wollten WIR es, würden WIR sie auf ihrer Stelle (in eine andere Schöpfung) doch verwandeln, so würden sie weder weitergehen, noch zurückkehren können.
Rusça:
Если Мы пожелаем, то обезобразим их на их местах, и тогда они не смогут ни двинуться вперед, ни вернуться.
