
feḳara'ehû `aleyhim mâ kânû bihî mü'minîn.
Arapça:
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِم مَّا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ
Türkçe:
O onu onlara okusaydı, yine de ona inanmayacaklardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.
Diyanet Vakfı:
Bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi.
İngilizce:
And had he recited it to them, they would not have believed in it.
Fransızca:
et que celui-ci le leur eut récité, ils n'y auraient pas cru.
Almanca:
und hätte er ihnen ihn vorgetragen, würden sie keineMumin an ihn sein.
Rusça:
и если бы он прочел его им, то они не уверовали бы в него.
Açıklama:
