Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 179
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1181 179 8 21 9 وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ قَالُوا سَمِعْنَا وَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ velâ tekûnû kelleẕîne ḳâlû semi`nâ vehüm lâ yesme`ûn. Ey inananlar! Allah'a ve Peygamberine itaat edin, Kuran'ı dinleyip dururken yüz çevirmeyin, dinlemedikleri halde "dinledik" diyenler gibi olmayın. And do not be like those who say, "We have heard," while they do not hear. Sayfa 179, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1182 179 8 22 9 ۞ إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِندَ اللَّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ inne şerra-ddevâbbi `inde-llâhi-ṣṣummü-lbükmü-lleẕîne lâ ya`ḳilûn. Allah katında, yeryüzündeki canlıların en kötüsü gerçeği akletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. Indeed, the worst of living creatures in the sight of Allah are the deaf and dumb who do not use reason. Sayfa 179, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1183 179 8 23 9 وَلَوْ عَلِمَ اللَّهُ فِيهِمْ خَيْرًا لَّأَسْمَعَهُمْ ۖ وَلَوْ أَسْمَعَهُمْ لَتَوَلَّوا وَّهُم مُّعْرِضُونَ velev `alime-llâhü fîhim ḫayral leesme`ahüm. velev esme`ahüm letevellev vehüm mü`riḍûn. Allah onlarda bir iyilik görseydi onlara işittirirdi. Onlara işittirmiş olsaydı yine de yüz çevirirlerdi, zaten dönektirler. Had Allah known any good in them, He would have made them hear. And if He had made them hear, they would [still] have turned away, while they were refusing. Sayfa 179, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1184 179 8 24 9 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-stecîbû lillâhi velirrasûli iẕâ de`âküm limâ yuḥyîküm. va`lemû enne-llâhe yeḥûlü beyne-lmer'i veḳalbihî veennehû ileyhi tuḥşerûn. Ey inananlar! Allah ve Peygamber, sizi, hayat verecek şeye çağırdığı zaman icabet edin. Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve sonunda O'nun katında toplanacağınızı bilin. O you who have believed, respond to Allah and to the Messenger when he calls you to that which gives you life. And know that Allah intervenes between a man and his heart and that to Him you will be gathered. Sayfa 179, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1185 179 8 25 9 وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَّا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنكُمْ خَاصَّةً ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ vetteḳû fitnetel lâ tüṣîbenne-lleẕîne żalemû minküm ḫâṣṣah. va`lemû enne-llâhe şedîdü-l`iḳâb. Aranızdan yalnız zalimlere erişmekle kalmayacak fitneden sakının, Allah'ın azabının şiddetli olduğunu bilin. And fear a trial which will not strike those who have wronged among you exclusively, and know that Allah is severe in penalty. Sayfa 179, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 180
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1186 180 8 26 9 وَاذْكُرُوا إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِي الْأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ veẕkürû iẕ entüm ḳalîlüm müstaḍ`afûne fi-l'arḍi teḫâfûne ey yeteḫaṭṭafekümü-nnâsü feâvâküm veeyyedeküm binaṣrihî verazeḳaküm mine-ṭṭayyibâti le`alleküm teşkürûn. Yeryüzünde az sayıda olduğunuz ve zayıf sayıldığınız için insanların sizi esir olarak alıp götürmesinden korktuğunuz zamanları, hatırlayın. Allah, şükredesiniz diye sizi barındırmış, yardımıyla desteklemiş, temiz şeylerle rızıklandırmıştır. And remember when you were few and oppressed in the land, fearing that people might abduct you, but He sheltered you, supported you with His victory, and provided you with good things - that you might be grateful. Sayfa 180, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1187 180 8 27 9 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ yâ eyyühe-lleẕîne âmenû lâ teḫûnü-llâhe verrasûle veteḫûnû emânâtiküm veentüm ta`lemûn. Ey inananlar! Allah'a ve Peygambere karşı hainlik etmeyin, size güvenilen şeylere bile bile hıyanet etmiş olursunuz. O you who have believed, do not betray Allah and the Messenger or betray your trusts while you know [the consequence]. Sayfa 180, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1188 180 8 28 9 وَاعْلَمُوا أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللَّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ va`lemû ennemâ emvâlüküm veevlâdüküm fitnetüv veenne-llâhe `indehû ecrun `ażîm. Mallarınızın ve çocuklarınızın, aslında bir sınama olduğunu ve büyük ecrin Allah katında bulunduğunu bilin. And know that your properties and your children are but a trial and that Allah has with Him a great reward. Sayfa 180, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1189 180 8 29 9 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَتَّقُوا اللَّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَانًا وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ yâ eyyühe-lleẕîne âmenû in tetteḳu-llâhe yec`al leküm fürḳânev veyükeffir `anküm seyyiâtiküm veyagfir leküm. vellâhü ẕü-lfaḍli-l`ażîm. Ey inananlar! Allah'tan sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırdedecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük, bol nimet sahibidir. O you who have believed, if you fear Allah, He will grant you a criterion and will remove from you your misdeeds and forgive you. And Allah is the possessor of great bounty. Sayfa 180, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1190 180 8 30 9 وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ ۚ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ ۖ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ veiẕ yemküru bike-lleẕîne keferû liyüŝbitûke ev yaḳtülûke ev yuḫricûk. veyemkürûne veyemküru-llâh. vellâhü ḫayru-lmâkirîn. İnkar edenler, seni bağlayıp bir yere kapamak veya öldürmek, ya da sürmek için düzen kuruyorlardı. Onlar düzen kurarken, Allah da düzenlerini bozuyordu. Allah düzen yapanların en iyisidir. And [remember, O Muhammad], when those who disbelieved plotted against you to restrain you or kill you or evict you [from Makkah]. But they plan, and Allah plans. And Allah is the best of planners. Sayfa 180, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1191 180 8 31 9 وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا قَالُوا قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَاءُ لَقُلْنَا مِثْلَ هَٰذَا ۙ إِنْ هَٰذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ veiẕâ tütlâ `aleyhim âyâtünâ ḳâlû ḳad semi`nâ lev neşâü leḳulnâ miŝle hâẕâ in hâẕâ illâ esâṭîru-l'evvelîn. Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman, "İşittik, işittik! İstesek biz de aynını söyleyebiliriz; bu sadece eskilerin masallarıdır" derlerdi. And when Our verses are recited to them, they say, "We have heard. If we willed, we could say [something] like this. This is not but legends of the former peoples." Sayfa 180, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1192 180 8 32 9 وَإِذْ قَالُوا اللَّهُمَّ إِن كَانَ هَٰذَا هُوَ الْحَقَّ مِنْ عِندِكَ فَأَمْطِرْ عَلَيْنَا حِجَارَةً مِّنَ السَّمَاءِ أَوِ ائْتِنَا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ veiẕ ḳâlü-llâhümme in kâne hâẕâ hüve-lḥaḳḳa min `indike feemṭir `aleynâ ḥicâratem mine-ssemâi evi-'tinâ bi`aẕâbin elîm. Allah'ımız! Eğer bu Kitap, gerçekten Senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver demişlerdi. And [remember] when they said, "O Allah, if this should be the truth from You, then rain down upon us stones from the sky or bring us a painful punishment." Sayfa 180, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1193 180 8 33 9 وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنتَ فِيهِمْ ۚ وَمَا كَانَ اللَّهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ vemâ kâne-llâhü liyü`aẕẕibehüm veente fîhim. vemâ kâne-llâhü mü`aẕẕibehüm vehüm yestagfirûn. Oysa, sen içlerinde iken Allah onlara azabetmez. Onlar bağışlanma dilerlerken de elbette Allah azab edecek değildir. But Allah would not punish them while you, [O Muhammad], are among them, and Allah would not punish them while they seek forgiveness. Sayfa 180, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 181
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
1194 181 8 34 9 وَمَا لَهُمْ أَلَّا يُعَذِّبَهُمُ اللَّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُوا أَوْلِيَاءَهُ ۚ إِنْ أَوْلِيَاؤُهُ إِلَّا الْمُتَّقُونَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ vemâ lehüm ellâ yü`aẕẕibehümü-llâhü vehüm yeṣuddûne `ani-lmescidi-lḥarâmi vemâ kânû evliyâh. in evliyâühû ille-lmütteḳûne velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn. Yoksa Mescidi Haram'a girmekten menederlerken Allah onlara niçin azab etmesin? Hem de O'nun dostu değiller; O'nun dostları ancak karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat çoğu bunu bilmiyorlar. But why should Allah not punish them while they obstruct [people] from al-Masjid al- Haram and they were not [fit to be] its guardians? Its [true] guardians are not but the righteous, but most of them do not know. Sayfa 181, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1195 181 8 35 9 وَمَا كَانَ صَلَاتُهُمْ عِندَ الْبَيْتِ إِلَّا مُكَاءً وَتَصْدِيَةً ۚ فَذُوقُوا الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ vemâ kâne ṣalâtühüm `inde-lbeyti illâ mükâev vetaṣdiyeh. feẕûḳu-l`aẕâbe bimâ küntüm tekfürûn. Kabe'deki tapınmaları sadece ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. İnkarınıza karşılık artık azabı tadın. And their prayer at the House was not except whistling and handclapping. So taste the punishment for what you disbelieved. Sayfa 181, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1196 181 8 36 9 إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ ۚ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ ۗ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَىٰ جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ inne-lleẕîne keferû yünfiḳûne emvâlehüm liyeṣuddû `an sebîli-llâh. feseyünfiḳûnehâ ŝümme tekûnü `aleyhim ḥasraten ŝümme yuglebûn. velleẕîne keferû ilâ cehenneme yuḥşerûn. Doğrusu inkar edenler mallarını Allah'ın yolundan insanları alıkoymak için sarfederler ve daha da sarfedeceklerdir; ama sonra içleri yanacak, hem de mağlup olacaklardır. Bu, Allah'ın, temizi murdardan ayırması ve murdarları üstüste koyup hepsini yığarak cehenneme yerleştirmesi içindir; inkar edenler cehenneme toplanacaklardır. İşte onlar mahvolanlardır. Indeed, those who disbelieve spend their wealth to avert [people] from the way of Allah. So they will spend it; then it will be for them a [source of] regret; then they will be overcome. And those who have disbelieved - unto Hell they will be gathered. Sayfa 181, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1197 181 8 37 9 لِيَمِيزَ اللَّهُ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ وَيَجْعَلَ الْخَبِيثَ بَعْضَهُ عَلَىٰ بَعْضٍ فَيَرْكُمَهُ جَمِيعًا فَيَجْعَلَهُ فِي جَهَنَّمَ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ liyemîze-llâhü-lḫabîŝe mine-ṭṭayyibi veyec`ale-lḫabîŝe ba`ḍahû `alâ ba`ḍin feyerkümehû cemî`an feyec`alehû fî cehennem. ülâike hümü-lḫâsirûn. Doğrusu inkar edenler mallarını Allah'ın yolundan insanları alıkoymak için sarfederler ve daha da sarfedeceklerdir; ama sonra içleri yanacak, hem de mağlup olacaklardır. Bu, Allah'ın, temizi murdardan ayırması ve murdarları üstüste koyup hepsini yığarak cehenneme yerleştirmesi içindir; inkar edenler cehenneme toplanacaklardır. İşte onlar mahvolanlardır. [This is] so that Allah may distinguish the wicked from the good and place the wicked some of them upon others and heap them all together and put them into Hell. It is those who are the losers. Sayfa 181, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1198 181 8 38 9 قُل لِّلَّذِينَ كَفَرُوا إِن يَنتَهُوا يُغْفَرْ لَهُم مَّا قَدْ سَلَفَ وَإِن يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْأَوَّلِينَ ḳul lilleẕîne keferû iy yentehû yugfer lehüm mâ ḳad selef. veiy ye`ûdû feḳad meḍat sünnetü-l'evvelîn. İnkar edenlere, eğer savaştan vazgeçerlerse, geçmişlerinin bağışlanacağını ve tekrar başlarlarsa evvelkilerin hükmünün uygulanacağını söyle. Say to those who have disbelieved [that] if they cease, what has previously occurred will be forgiven for them. But if they return [to hostility] - then the precedent of the former [rebellious] peoples has already taken place. Sayfa 181, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1199 181 8 39 9 وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلَّهِ ۚ فَإِنِ انتَهَوْا فَإِنَّ اللَّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ بَصِيرٌ veḳâtilûhüm ḥattâ lâ tekûne fitnetüv veyekûne-ddînü küllühû lillâh. feini-ntehev feinne-llâhe bimâ ya`melûne beṣîr. Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini kalana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse bilsinler ki Allah onların işlediklerini şüphesiz görür. And fight them until there is no fitnah and [until] the religion, all of it, is for Allah. And if they cease - then indeed, Allah is Seeing of what they do. Sayfa 181, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال
1200 181 8 40 9 وَإِن تَوَلَّوْا فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَوْلَاكُمْ ۚ نِعْمَ الْمَوْلَىٰ وَنِعْمَ النَّصِيرُ vein tevellev fa`lemû enne-llâhe mevlâküm. ni`me-lmevlâ veni`me-nneṣîr. Eğer yüz çevirirlerse Allah'ın sizin dostunuz olduğunu bilin; O ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır! But if they turn away - then know that Allah is your protector. Excellent is the protector, and Excellent is the helper. Sayfa 181, Cuz 9, الأنفال, Al-Anfal--الأنفال

Sayfalar

CSV