ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1141 | 174 | 7 | 187 | 9 | يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا ۖ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ رَبِّي ۖ لَا يُجَلِّيهَا لِوَقْتِهَا إِلَّا هُوَ ۚ ثَقُلَتْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ لَا تَأْتِيكُمْ إِلَّا بَغْتَةً ۗ يَسْأَلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَا ۖ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ اللَّهِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ | yes'elûneke `ani-ssâ`ati eyyâne mürsâhâ. ḳul innemâ `ilmühâ `inde rabbî. lâ yücellîhâ livaḳtihâ illâ hû. ŝeḳulet fi-ssemâvâti vel'arḍ. lâ te'tîküm illâ bagteten. yes'elûneke keenneke ḥafiyyün `anhâ. ḳul innemâ `ilmühâ `inde-llâhi velâkinne ekŝera-nnâsi lâ ya`lemûn. | Sana, kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar, de ki: "Onu ancak Rabbim bilir, onun vaktini, O'ndan başka belirtecek yoktur. Göklerin ve yerin, ağırlığını kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir." Sen sanki öğrenmişsin gibi sana soruyorlar, de ki: "Onu bilmek ancak Allah'a mahsustur, ama insanların çoğu bu gerçeği bilmezler." | They ask you, [O Muhammad], about the Hour: when is its arrival? Say, "Its knowledge is only with my Lord. None will reveal its time except Him. It lays heavily upon the heavens and the earth. It will not come upon you except unexpectedly." They ask you as if you are familiar with it. Say, "Its knowledge is only with Allah, but most of the people do not know." | Sayfa 174, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1142 | 175 | 7 | 188 | 9 | قُل لَّا أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلَا ضَرًّا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ ۚ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لَاسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ ۚ إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ | ḳul lâ emlikü linefsî nef`av velâ ḍarran illâ mâ şâe-llâh. velev küntü a`lemü-lgaybe lestekŝertü mine-lḫayr. vemâ messeniye-ssûü in ene illâ neẕîruv vebeşîrul liḳavmiy yü'minûn. | De ki: "Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Görülmeyeni bileydim, daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de gelmezdi. Ben sadece, inanan bir milleti uyaran ve müjdeleyen bir peygamberim." | Say, "I hold not for myself [the power of] benefit or harm, except what Allah has willed. And if I knew the unseen, I could have acquired much wealth, and no harm would have touched me. I am not except a warner and a bringer of good tidings to a people who believe." | Sayfa 175, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1143 | 175 | 7 | 189 | 9 | ۞ هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا ۖ فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلًا خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ ۖ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللَّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحًا لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ | hüve-lleẕî ḫaleḳaküm min nefsiv vâḥidetiv vece`ale minhâ zevcehâ liyesküne ileyhâ. felemmâ tegaşşâhâ ḥamelet ḥamlen ḫafîfen femerrat bih. felemmâ eŝḳalet de`ave-llâhe rabbehümâ lein âteytenâ ṣâliḥal lenekûnenne mine-şşâkirîn. | Sizi bir nefisten yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de ondan var eden Allah'tır. Eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklendi ve bu halde bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, karı-koca, Rableri olan Allah'a: "Bize kusursuz bir çocuk verirsen, and olsun ki şükredenlerden oluruz" diye yalvardılar. | It is He who created you from one soul and created from it its mate that he might dwell in security with her. And when he covers her, she carries a light burden and continues therein. And when it becomes heavy, they both invoke Allah, their Lord, "If You should give us a good [child], we will surely be among the grateful." | Sayfa 175, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1144 | 175 | 7 | 190 | 9 | فَلَمَّا آتَاهُمَا صَالِحًا جَعَلَا لَهُ شُرَكَاءَ فِيمَا آتَاهُمَا ۚ فَتَعَالَى اللَّهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ | felemmâ âtâhümâ ṣâliḥan ce`alâ lehû şürakâe fîmâ âtâhümâ. fete`âle-llâhü `ammâ yüşrikûn. | Allah onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği şey hakkında Allah'a ortaklar koştular. Allah, onların ortak koştukları şeylerden yücedir. | But when He gives them a good [child], they ascribe partners to Him concerning that which He has given them. Exalted is Allah above what they associate with Him. | Sayfa 175, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1145 | 175 | 7 | 191 | 9 | أَيُشْرِكُونَ مَا لَا يَخْلُقُ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ | eyüşrikûne mâ lâ yaḫlüḳu şey'ev vehüm yuḫleḳûn. | Kendileri yaratılmışken, bir şey yaratamayan putları mı ortak koşuyorlar? | Do they associate with Him those who create nothing and they are [themselves] created? | Sayfa 175, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1146 | 175 | 7 | 192 | 9 | وَلَا يَسْتَطِيعُونَ لَهُمْ نَصْرًا وَلَا أَنفُسَهُمْ يَنصُرُونَ | velâ yesteṭî`ûne lehüm naṣrav velâ enfüsehüm yenṣurûn. | Oysa putlar ne onlara yardım edebilir ve ne de kendilerine bir yardımları olur. | And the false deities are unable to [give] them help, nor can they help themselves. | Sayfa 175, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1147 | 175 | 7 | 193 | 9 | وَإِن تَدْعُوهُمْ إِلَى الْهُدَىٰ لَا يَتَّبِعُوكُمْ ۚ سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ أَدَعَوْتُمُوهُمْ أَمْ أَنتُمْ صَامِتُونَ | vein ted`ûhüm ile-lhüdâ lâ yettebi`ûküm. sevâün `aleyküm ede`avtümûhüm em entüm ṣâmitûn. | Onları doğru yola çağırırsanız, size uymazlar; çağırmanız da, susmanız da onlar için birdir. | And if you [believers] invite them to guidance, they will not follow you. It is all the same for you whether you invite them or you are silent. | Sayfa 175, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1148 | 175 | 7 | 194 | 9 | إِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ عِبَادٌ أَمْثَالُكُمْ ۖ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَجِيبُوا لَكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ | inne-lleẕîne ted`ûne min dûni-llâhi `ibâdün emŝâlüküm fed`ûhüm felyestecîbû leküm in küntüm ṣâdiḳîn. | Allah'tan başka taptıklarınız putlar da, sizin gibi yaratıklardır. Eğer doğru sözlü iseniz, onları çağırın da size cevap versinler bakalım. | Indeed, those you [polytheists] call upon besides Allah are servants like you. So call upon them and let them respond to you, if you should be truthful. | Sayfa 175, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1149 | 175 | 7 | 195 | 9 | أَلَهُمْ أَرْجُلٌ يَمْشُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ أَيْدٍ يَبْطِشُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ أَعْيُنٌ يُبْصِرُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا ۗ قُلِ ادْعُوا شُرَكَاءَكُمْ ثُمَّ كِيدُونِ فَلَا تُنظِرُونِ | elehüm ercülüy yemşûne bihâ. em lehüm eydiy yebṭişûne bihâ. em lehüm a`yünüy yübṣirûne bihâ. em lehüm âẕânüy yesme`ûne bihâ. ḳuli-d`û şürakâeküm ŝümme kîdûni felâ tünżirûn. | Onların yürüyecek ayakları mı var, yoksa tutacak elleri mi var, ya da görecek gözleri mi var, veya işitecek kulakları mı var? De ki: "Ortaklarınızı çağırın elinizden gelirse bana tuzak kurun, göz açtırmayın." | Do they have feet by which they walk? Or do they have hands by which they strike? Or do they have eyes by which they see? Or do they have ears by which they hear? Say, [O Muhammad], "Call your 'partners' and then conspire against me and give me no respite. | Sayfa 175, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1150 | 176 | 7 | 196 | 9 | إِنَّ وَلِيِّيَ اللَّهُ الَّذِي نَزَّلَ الْكِتَابَ ۖ وَهُوَ يَتَوَلَّى الصَّالِحِينَ | inne veliyyiye-llâhü-lleẕî nezzele-lkitâb. vehüve yetevelle-ṣṣâliḥîn. | Çünkü benim dostum, Kitap'ı indiren Allah'tır. O, iyileri dost edinir. | Indeed, my protector is Allah, who has sent down the Book; and He is an ally to the righteous. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1151 | 176 | 7 | 197 | 9 | وَالَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِهِ لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَكُمْ وَلَا أَنفُسَهُمْ يَنصُرُونَ | velleẕîne ted`ûne min dûnihî lâ yesteṭî`ûne naṣraküm velâ enfüsehüm yenṣurûn. | O'nu bırakıp da taptıklarınız, kendilerine yardım edemezler ki size yardım etsinler. | And those you call upon besides Him are unable to help you, nor can they help themselves." | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1152 | 176 | 7 | 198 | 9 | وَإِن تَدْعُوهُمْ إِلَى الْهُدَىٰ لَا يَسْمَعُوا ۖ وَتَرَاهُمْ يَنظُرُونَ إِلَيْكَ وَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ | vein ted`ûhüm ile-lhüdâ lâ yesme`û. veterâhüm yenżurûne ileyke vehüm lâ yübṣirûn. | Onları doğru yola çağırırsanız duymazlar. Sana baktıklarını görürsün, oysa görmezler. | And if you invite them to guidance, they do not hear; and you see them looking at you while they do not see. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1153 | 176 | 7 | 199 | 9 | خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ | ḫuẕi-l`afve ve'mür bil`urfi vea`riḍ `ani-lcâhilîn. | Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret, bilgisizlere aldırış etme. | Take what is given freely, enjoin what is good, and turn away from the ignorant. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1154 | 176 | 7 | 200 | 9 | وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ ۚ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ | veimmâ yenzeganneke mine-şşeyṭâni nezgun feste`iẕ billâh. innehû semî`un `alîm. | Şeytan seni dürtecek olursa Allah'a sığın, doğrusu O işitir ve bilir. | And if an evil suggestion comes to you from Satan, then seek refuge in Allah. Indeed, He is Hearing and Knowing. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1155 | 176 | 7 | 201 | 9 | إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَوْا إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِّنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَإِذَا هُم مُّبْصِرُونَ | inne-lleẕîne-tteḳav iẕâ messehüm ṭâifüm mine-şşeyṭâni teẕekkerû feiẕâ hüm mübṣirûn. | Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, Allah'ı anarlar ve hemen gerçeği görürler. | Indeed, those who fear Allah - when an impulse touches them from Satan, they remember [Him] and at once they have insight. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1156 | 176 | 7 | 202 | 9 | وَإِخْوَانُهُمْ يَمُدُّونَهُمْ فِي الْغَيِّ ثُمَّ لَا يُقْصِرُونَ | veiḫvânühüm yemüddûnehüm fi-lgayyi ŝümme lâ yuḳṣirûn. | Şeytanın kardeşleri onları azgınlığa sürüklerler ve bundan hiç geri durmazlar. | But their brothers - the devils increase them in error; then they do not stop short. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1157 | 176 | 7 | 203 | 9 | وَإِذَا لَمْ تَأْتِهِم بِآيَةٍ قَالُوا لَوْلَا اجْتَبَيْتَهَا ۚ قُلْ إِنَّمَا أَتَّبِعُ مَا يُوحَىٰ إِلَيَّ مِن رَّبِّي ۚ هَٰذَا بَصَائِرُ مِن رَّبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ | veiẕâ lem te'tihim biâyetin ḳâlû levle-ctebeytehâ. ḳul innemâ ettebi`u mâ yûḥâ ileyye mir rabbî. hâẕâ beṣâiru mir rabbiküm vehüdev veraḥmetül liḳavmiy yü'minûn. | Onlara bir ayet getirmediğin zaman, "Sen bir tane yapsaydın ya" derler. De ki: "Ben ancak Rabbim tarafından bana vahyolunana uyarım. Bu Kitap inanan millete Rabbinizden açık belgeler, yol gösterme ve rahmettir." | And when you, [O Muhammad], do not bring them a sign, they say, "Why have you not contrived it?" Say, "I only follow what is revealed to me from my Lord. This [Qur'an] is enlightenment from your Lord and guidance and mercy for a people who believe." | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1158 | 176 | 7 | 204 | 9 | وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَأَنصِتُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ | veiẕâ ḳurie-lḳur'ânü festemi`û lehû veenṣitû le`alleküm türḥamûn. | Kuran okunduğu zaman ona kulak verin, dinleyin ki merhamet olunasınız. | So when the Qur'an is recited, then listen to it and pay attention that you may receive mercy. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1159 | 176 | 7 | 205 | 9 | وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعًا وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ وَلَا تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ | veẕkür rabbeke fî nefsike teḍarru`av veḫîfetev vedûne-lcehri mine-lḳavli bilgudüvvi vel'eṣâli velâ teküm mine-lgâfilîn. | Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah akşam an, gafillerden olma. | And remember your Lord within yourself in humility and in fear without being apparent in speech - in the mornings and the evenings. And do not be among the heedless. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |
1160 | 176 | 7 | 206 | 9 | إِنَّ الَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَيُسَبِّحُونَهُ وَلَهُ يَسْجُدُونَ ۩ | inne-lleẕîne `inde rabbike lâ yestekbirûne `an `ibâdetihî veyüsebbiḥûnehû velehû yescüdûn. | Doğrusu Rabbinin katında olanlar, O'na kulluk etmekten büyüklenmezler, O'nu tenzih ederler ve yalnız O'na secde ederler. | Indeed, those who are near your Lord are not prevented by arrogance from His worship, and they exalt Him, and to Him they prostrate. | Sayfa 176, Cuz 9, الأعراف, Al-Araf-- الأعراف |