
iẕ testegîŝûne rabbeküm festecâbe leküm ennî mümiddüküm bielfim mine-lmelâiketi mürdifîn.
Arapça:
إِذْ تَسْتَغِيثُونَ رَبَّكُمْ فَاسْتَجَابَ لَكُمْ أَنِّي مُمِدُّكُم بِأَلْفٍ مِّنَ الْمَلَائِكَةِ مُرْدِفِينَ
Türkçe:
Hani siz, Rabbinizden yardım ve destek diliyordunuz; O, sizin dileğinize şöyle cevap vermişti: "Hiç kuşkunuz olmasın, ben size, meleklerden birbiri ardınca bin tanesiyle yardım ulaştıracağım."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O vakit siz Rabbinizden yardım diliyordunuz. O da: "Ben işte ardarda bin melekle size yardım ediyorum" diye duanızı kabul buyurmuştu.
Diyanet Vakfı:
Hatırlayın ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da, ben peşpeşe gelen bin melek ile size yardım edeceğim, diyerek duanızı kabul buyurdu.
İngilizce:
Remember ye implored the assistance of your Lord, and He answered you: "I will assist you with a thousand of the angels, ranks on ranks."
Fransızca:
(Et rappelez-vous) le moment où vous imploriez le secours de votre Seigneur et qu'Il vous exauça aussitôt : "Je vais vous aider d'un millier d'Anges déferlant les uns à la suite des autres.
Almanca:
(Und erinnere daran), als ihr euren HERRN um Hilfe gebeten habt und ER euch dann erhört hat: "Gewiß, ICH werde euch mit tausend Engeln reihenweise Verstärkung gewähren."
Rusça:
Вот вы попросили своего Господа о помощи, и Он ответил вам: "Я помогу вам тысячью ангелов, следующих друг за другом".
Açıklama:

vemâ ce`alehü-llâhü illâ büşrâ velitaṭmeinne bihî ḳulûbüküm. veme-nnaṣru illâ min `indi-llâh. inne-llâhe `azîzün ḥakîm.
Arapça:
وَمَا جَعَلَهُ اللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِ قُلُوبُكُمْ ۚ وَمَا النَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِندِ اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Türkçe:
Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve o sayede kalpleriniz huzur ve rahatlık bulsun diye yaptı. Yardım yalnız ve yalnız Allah katındandır. Hiç şüphesiz Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunu da Allah size sırf bir müjde olsun ve bununla kalbleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa zafer ancak Allah katındandır. Gerçekten Allah mutlak galiptir ve hikmet sahibidir.
Diyanet Vakfı:
Allah bunu (meleklerle yardımı) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı. Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegane hüküm ve hikmet sahibidir.
İngilizce:
Allah made it but a message of hope, and an assurance to your hearts: (in any case) there is no help except from Allah: and Allah is Exalted in Power, Wise.
Fransızca:
Allah ne fit cela que pour (vous) apporter une bonne nouvelle et pour qu'avec cela vos coeurs se tranquillisent. Il n'y a de victoire que de la part d'Allah. Allah est Puissant est Sage.
Almanca:
Und ALLAH hat dies ausschließlich als frohe Botschaft vollbracht und damit eure Herzen Ruhe finden. Und den Sieg verleiht nur ALLAH. Gewiß, ALLAH ist allwürdig, allweise.
Rusça:
Аллах сделал это доброй вестью, дабы ваши сердца обрели покой. Победа может быть только от Аллаха. Воистину, Аллах - Могущественный, Мудрый.
Açıklama:

iẕ yügaşşîkümü-nnü`âse emenetem minhü veyünezzilü `aleyküm mine-ssemâi mâel liyüṭahhiraküm bihî veyüẕhibe `anküm ricze-şşeyṭâni veliyerbiṭa `alâ ḳulûbiküm veyüŝebbite bihi-l'aḳdâm.
Arapça:
إِذْ يُغَشِّيكُمُ النُّعَاسَ أَمَنَةً مِّنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُم مِّنَ السَّمَاءِ مَاءً لِّيُطَهِّرَكُم بِهِ وَيُذْهِبَ عَنكُمْ رِجْزَ الشَّيْطَانِ وَلِيَرْبِطَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ الْأَقْدَامَ
Türkçe:
O zaman sizi, Allah'tan bir güven olmak üzere hafif bir uyku bürüyordu; sizi onunla temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak, ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten bir su indiriyordu.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O sırada size, yine katından bir güven ve esenlik olmak üzere bir uyku sardırıyordu, sizi temizlemek, şeytanın vesvesesini sizden gidermek, yüreklerinize kuvvet vermek ve ayaklarınızı sağlam durdurmak için gökten üzerinize yağmur indiriyordu.
Diyanet Vakfı:
O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu.
İngilizce:
Remember He covered you with a sort of drowsiness, to give you calm as from Himself, and he caused rain to descend on you from heaven, to clean you therewith, to remove from you the stain of Satan, to strengthen your hearts, and to plant your feet firmly therewith.
Fransızca:
Et quand Il vous enveloppa de sommeil comme d'une sécurité de Sa part, et du ciel Il fit descendre de l'eau sur vous afin de vous en purifier, d'écarter de vous la souillure du Diable, de renforcer les coeurs et d'en raffermir les pas ! [vos pas].
Almanca:
(Und erinnere daran), als ER die Schläfrigkeit euch überkommen ließ - (als Zeichen der) Sicherheit von Ihm, und das Wasser über euch vom Himmel fallen ließ, um euch damit zu reinigen, von euch das Einflüstern des Satans wegzunehmen, eure Herzen zu stärken und euch (im Kampf) standhaft zu machen.
Rusça:
Вот Он наслал на вас дремоту, чтобы вы почувствовали себя в безопасности, и ниспослал вам с неба воду, чтобы очистить вас ею и удалить с вас скверну сатаны, чтобы сделать ваши сердца стойкими и утвердить этим ваши стопы.
Açıklama:

iẕ yûḥî rabbüke ile-lmelâiketi ennî me`aküm feŝebbitü-lleẕîne âmenû. seülḳî fî ḳulûbi-lleẕîne keferü-rru`be faḍribû fevḳa-l'a`nâḳi vaḍribû minhüm külle benân.
Arapça:
إِذْ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى الْمَلَائِكَةِ أَنِّي مَعَكُمْ فَثَبِّتُوا الَّذِينَ آمَنُوا ۚ سَأُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ فَاضْرِبُوا فَوْقَ الْأَعْنَاقِ وَاضْرِبُوا مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ
Türkçe:
Rabbin, meleklere şöyle vahyediyordu: "Ben sizinle beraberim. İmanı olanları sağlamlaştırın. İnkâr edenlerin kalpleri içine korku salacağım; vurun boyunların üstüne, vurun onların her parmağına."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun".
Diyanet Vakfı:
Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kafirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu.
İngilizce:
Remember thy Lord inspired the angels (with the message): "I am with you: give firmness to the Believers: I will instil terror into the hearts of the Unbelievers: smite ye above their necks and smite all their finger-tips off them."
Fransızca:
Et ton Seigneur révéla aux Anges : "Je suis avec vous : affermissez donc les croyants. Je vais jeter l'effroi dans les coeurs des mécréants. Frappez donc au-dessus des cous et frappez-les sur tous les bouts des doigts.
Almanca:
Als dein HERR den Engeln Wahy zuteil werden ließ: "Gewiß, ICH bin mit euch, so festigt diejenigen, die den Iman verinnerlicht haben. In die Herzen derjenigen, die Kufr betrieben haben, werde ich Angst einjagen, so schlagt (sie) auf die Nacken und schlagt ihnen jeden Finger ab!"
Rusça:
Вот твой Господь внушил ангелам: "Я - с вами. Укрепите тех, которые уверовали! Я же вселю ужас в сердца тех, которые не веруют. Рубите им головы и рубите им все пальцы".
Açıklama:

ẕâlike biennehüm şâḳḳu-llâhe verasûleh. vemey yüşâḳiḳi-llâhe verasûlehû feinne-llâhe şedîdü-l`iḳâb.
Arapça:
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ شَاقُّوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ وَمَن يُشَاقِقِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Türkçe:
Bu böyledir. Çünkü onlar Allah'a ve resulüne kafa tuttular. Kim Allah'a ve resulüne kafa tutarsa kuşkusuz ki, Allah'ın azabı şiddetli olur.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çünkü onlar Allah'a ve Resulüne karşı geldiler. Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse, bilsin ki Allah'ın azabı çok çetindir.
Diyanet Vakfı:
Bu söylenenler, onların Allah'a ve Resulüne karşı gelmelerinden ötürüdür. Kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır.
İngilizce:
This because they contended against Allah and His Messenger: If any contend against Allah and His Messenger, Allah is strict in punishment.
Fransızca:
Ce, parce qu'ils ont désobéi à Allah et à Son messager." Et quiconque désobéit à Allah et à Son messager... Allah est certainement dur en punition !
Almanca:
Dies ist so, weil sie sich doch gegen ALLAH und Seinen Gesandten aufgelehnt haben. Und wer sich gegen ALLAH und Seinen Gesandten auflehnt, so ist ALLAH gewiß hart im Strafen.
Rusça:
Это - потому, что они воспротивились Аллаху и Его Посланнику. А если кто противится Аллаху и Его Посланнику, то ведь Аллах суров в наказании.
Açıklama:

ẕâliküm feẕûḳûhü veenne lilkâfirîne `aẕâbe-nnâr.
Arapça:
ذَٰلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابَ النَّارِ
Türkçe:
İşte gördünüz! Hadi tadın onu! Küfre sapanlar için ateş azabı da var.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte gördünüz ya, şimdilik siz bunu tadın, şu da kesindir ki, ahirette kâfirlere cehennem azabı vardır.
Diyanet Vakfı:
İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kafirlere bir de cehennem ateşinin azabı vardır.
İngilizce:
Thus (will it be said): "Taste ye then of the (punishment): for those who resist Allah, is the penalty of the Fire."
Fransızca:
Voilà (votre sort); goûtez-le donc ! Et aux mécréants le châtiment du Feu (sera réservé).
Almanca:
Dies ist (die Peinigung), so erfahrt sie! Und für die Kafir ist gewiß noch die Peinigung des Feuers bestimmt.
Rusça:
Вот так! Вкусите же его! Воистину, неверующим уготованы мучения в Огне.
Açıklama:

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû iẕâ leḳîtümü-lleẕîne keferû zaḥfen felâ tüvellûhümü-l'edbâr.
Arapça:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا زَحْفًا فَلَا تُوَلُّوهُمُ الْأَدْبَارَ
Türkçe:
Ey iman edenler! İnkâr edenlerle savaşmak üzere karşılaştığınızda, sakın onlara arkalarınızı dönmeyin!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey iman edenler! Toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arkalarınızı dönmeyin (kaçmayın).
Diyanet Vakfı:
Ey müminler! Toplu halde kafirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkanızı dönmeyin. (Korkup kaçmayın).
İngilizce:
O ye who believe! when ye meet the Unbelievers in hostile array, never turn your backs to them.
Fransızca:
ô vous qui croyez quand vous rencontrez (l'armée) des mécréants en marche , ne leur tournez point le dos.
Almanca:
Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Wenn ihr auf die Kafir im Kampf trefft, so kehrt ihnen nicht die Rücken!
Rusça:
О те, которые уверовали! Когда вы встретитесь с неверующими на поле битвы, то не поворачивайтесь к ним спиной.
Açıklama:

vemey yüvellihim yevmeiẕin dübürahû illâ müteḥarrifel liḳitâlin ev müteḥayyizen ilâ fietin feḳad bâe bigaḍabim mine-llâhi veme'vâhü cehennem. vebi'se-lmeṣîr.
Arapça:
وَمَن يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُ إِلَّا مُتَحَرِّفًا لِّقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزًا إِلَىٰ فِئَةٍ فَقَدْ بَاءَ بِغَضَبٍ مِّنَ اللَّهِ وَمَأْوَاهُ جَهَنَّمُ ۖ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Türkçe:
Her kim böyle bir günde, savaşmak için başka bir yer tutmak yahut başka bir birliğe katılmaya gitmek dışında onlara arkasını dönerse, Allah'tan bir gazaba çarpılmış olur. Varacağı yer cehennemdir onun. Ne kötü varış yeridir o!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Böyle bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpışmak için geri çekilmek veya diğer bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri dışında, arkasını dönerse, muhakkak Allah'dan bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemdir, orası da ne kötü bir akıbettir.
Diyanet Vakfı:
Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o, Allah'ın gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir. Orası, varılacak ne kötü yerdir!
İngilizce:
If any do turn his back to them on such a day - unless it be in a stratagem of war, or to retreat to a troop (of his own)- he draws on himself the wrath of Allah, and his abode is Hell,- an evil refuge (indeed)!
Fransızca:
Quiconque, ce jour-là, leur tourne le dos, - à moins que ce soit par tactique de combat, ou pour rallier un autre groupe, - celui-là encourt la colère d'Allah et son refuge sera l'Enfer. Et quelle mauvaise destination !
Almanca:
Und wer an diesem Tag ihnen den Rücken kehrt - außer um sich an anderen Kampfhandlungen zu beteiligen oder um sich einer anderen Einheit anzuschließen, hat das Erzürnen ALLAHs auf sich geladen und seine Unterkunft ist Dschahannam. Und erbärmlich ist das Werden.
Rusça:
Те, которые в такой день повернутся спиной к неверующим, кроме тех, кто разворачивается для боя или для присоединения с отрядом, навлекут на себя гнев Аллаха. Их пристанищем будет Геенна. Как же скверно это место прибытия!
Açıklama:
