
vemâ hâẕihi-lḥayâtü-ddünyâ illâ lehvüv vele`ib. veinne-ddâra-l'âḫirate lehiye-lḥayevân. lev kânû ya`lemûn.
Türkçe:
Şu iğreti dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka şey değil. Âhiret yurduna gelince, asıl hayat işte odur. Ah, bilebilselerdi!
İngilizce:
What is the life of this world but amusement and play? but verily the Home in the Hereafter,- that is life indeed, if they but knew.
Fransızca:
Cette vie d'ici-bas n'est pas qu'amusement et jeu. La Demeure de l'au-delà est assurément la vraie vie. S'ils savaient !
Almanca:
Und dieses diesseitige Leben ist nichts anderes außer Vergnügen und sinnlosem Treiben. Und gewiß, die jenseitige Wohnstätte ist doch das wahre Leben, würden sie es nur wissen!
Rusça:
Мирская жизнь - всего лишь игра и потеха, а Последняя обитель - это настоящая жизнь. Если бы они только знали это!
Arapça:
وَمَا هَٰذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ ۚ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ ۚ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.
Diyanet Vakfı:
Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!

feiẕâ rakibû fi-lfülki de`avu-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîn. felemmâ neccâhüm ile-lberri iẕâ hüm yüşrikûn.
Türkçe:
Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın ortak koşuyorlar;
İngilizce:
Now, if they embark on a boat, they call on Allah, making their devotion sincerely (and exclusively) to Him; but when He has delivered them safely to (dry) land, behold, they give a share (of their worship to others)!-
Fransızca:
Quand ils montent en bateau, ils invoquent Allah Lui vouant exclusivement leur culte. Une fois qu'Il les a sauvés [des dangers de la mer en les ramenant] sur la terre ferme, voilà qu'ils [Lui] donnent des associés.
Almanca:
Und als sie das Schiff bestiegen haben, richteten sie Bittgebete an ALLAH aufrichtig im Din Ihm gegenüber, und nachdem ER sie auf das Land gerettet hatte, da betreiben sie Schirk.
Rusça:
Когда они садятся на корабль, то взывают к Аллаху, очищая перед Ним свою веру. Когда же Он спасает их и выводит на сушу, они тотчас начинают приобщать сотоварищей.
Arapça:
فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ إِذَا هُمْ يُشْرِكُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Diyanet Vakfı:
Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.

liyekfürû bimâ âteynâhüm veliyetemette`û. fesevfe ya`lemûn.
Türkçe:
Verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve birazcık zevklensinler diye... Yakında bilecekler.
İngilizce:
Disdaining ungratefully Our gifts, and giving themselves up to (worldly) enjoyment! But soon will they know.
Fransızca:
Qu'ils nient ce que nous leur avons donné et jouissent des biens de ce monde ! Ils sauront bientôt !
Almanca:
Sie sollen nur Kufr dem gegenüber betreiben, was WIR ihnen zuteil werden ließen und sie sollen sich nur vergnügen! Denn sie werden es noch wissen.
Rusça:
Это происходит для того, чтобы они проявили неблагодарность за то, чем Мы их одарили, и могли попользоваться благами, но скоро они узнают.
Arapça:
لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ وَلِيَتَمَتَّعُوا ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve sefa sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler!

evelem yerav ennâ ce`alnâ ḥaramen âminev veyüteḫaṭṭafü-nnâsü min ḥavlehüm. efebilbâṭili yü'minûne vebini`meti-llâhi yekfürûn.
Türkçe:
Görmediler mi ki, çevrelerinde insanlar çarpılıp götürülürken Harem'i güven içinde tuttuk. Hâlâ bâtıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
İngilizce:
Do they not then see that We have made a sanctuary secure, and that men are being snatched away from all around them? Then, do they believe in that which is vain, and reject the Grace of Allah?
Fransızca:
Ne voient-ils pas que vraiment Nous avons fait un sanctuaire sûr [la Mecque], alors que tout autour d'eux on enlève les gens ? Croiront-ils donc au faux et nieront-ils les bienfaits d'Allah ?
Almanca:
Sehen sie etwa nicht, daß WIR ein sicheres Ha-ramm errichteten, während die Menschen um sie herum weggerissen werden?! Verinnerlichen sie etwa den Iman an das für nichtig Erklärte und betreiben ALLAHs Wohltaten gegenüber Kufr?!
Rusça:
Неужели они не видят, что Мы сделали Мекку безопасным святилищем, тогда как вокруг них людей хватают? Неужели они веруют в ложь и не веруют в милость Аллаха?
Arapça:
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا جَعَلْنَا حَرَمًا آمِنًا وَيُتَخَطَّفُ النَّاسُ مِنْ حَوْلِهِمْ ۚ أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَةِ اللَّهِ يَكْفُرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken (öldürülürken, ya da esir edilirken), bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâlâ batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
Diyanet Vakfı:
Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken, bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsi bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hala batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?

vemen ażlemü mimmeni-fterâ `ale-llâhi keẕiben ev keẕẕebe bilḥaḳḳi lemmâ câeh. eleyse fî cehenneme meŝvel lilkâfirîn.
Türkçe:
Yalan düzüp Allah'a iftira eden, yahut kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayan kişiden daha zalim kim vardır? Cehennemde değil midir kâfirlerin barınağı?
İngilizce:
And who does more wrong than he who invents a lie against Allah or rejects the Truth when it reaches him? Is there not a home in Hell for those who reject Faith?
Fransızca:
Et quel pire injuste que celui qui invente un mensonge contre Allah, ou qui dément la Vérité quand elle lui parvient ? N'est-ce pas dans l'Enfer une demeure pour les mécréants ?
Almanca:
Und keiner begeht mehr Unrecht als derjenige, der im Namen ALLAHs Lügen erdichtet oder das Wahre ableugnet, nachdem es zu ihm gekommen war! Gibt es etwa nicht in Dschahannam eine Bleibe für die Kafir?!
Rusça:
Кто может быть несправедливее того, кто возводит навет на Аллаха или считает ложью истину, которая явилась к нему? Разве не в Геенне будет обитель неверующих?
Arapça:
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ ۚ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok?
Diyanet Vakfı:
Allah'a karşı yalan uyduran yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? Cehennemde kafirlere yer mi yok!

velleẕîne câhedû fînâ lenehdiyennehüm sübülenâ. veinne-llâhe leme`a-lmuḥsinîn.
Türkçe:
Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir.
İngilizce:
And those who strive in Our (cause),- We will certainly guide them to our Paths: For verily Allah is with those who do right.
Fransızca:
Et quant à ceux qui luttent pour Notre cause, Nous les guiderons certes sur Nos sentiers, Allah est en vérité avec les bienfaisants.
Almanca:
Und diejenigen, die Unseretwegen Dschihad leisteten, werden WIR doch zu Unserem Weg rechtleiten. Und gewiß, ALLAH ist doch mit den Muhsin.
Rusça:
А тех, которые сражаются ради Нас, Мы непременно поведем Нашими путями. Воистину, Аллах - с творящими добро!
Arapça:
وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا ۚ وَإِنَّ اللَّهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama bizim yolumuzda cihad edenleri, elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.
Diyanet Vakfı:
Ama bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.
Sayfalar
