
elleẕîne iẕe-ktâlû `ale-nnâsi yestevfûn.
Türkçe:
Ki onlar insanlardan alırken ölçüyü tam yaparlar,
İngilizce:
Those who, when they have to receive by measure from men, exact full measure,
Fransızca:
qui, lorsqu'ils font mesurer pour eux-mêmes exigent la pleine mesure,
Almanca:
diejenigen, wenn sie sich von den Menschen zumessen lassen, über das Maß Hinausgehendes nehmen,
Rusça:
которые хотят получить сполна, когда люди отмеривают им,
Arapça:
الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler.
Diyanet Vakfı:
Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam,

veiẕâ kâlûhüm ev vezenûhüm yuḫsirûn.
Türkçe:
Onlara vermek üzere tartıp ölçtükleri zaman, eksiltmeye giderler.
İngilizce:
But when they have to give by measure or weight to men, give less than due.
Fransızca:
et qui lorsqu'eux-mêmes mesurent ou pèsent pour les autres, [leur] causent perte.
Almanca:
und wenn sie ihnen zumessen oder abwiegen, vermindern.
Rusça:
а когда сами мерят или взвешивают для других, то наносят им урон.
Arapça:
وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar.
Diyanet Vakfı:
Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar.

elâ yeżunnü ülâike ennehüm meb`ûŝûn.
Türkçe:
Peki, bunlar kendilerinin diriltileceğini sanmıyorlar mı?
İngilizce:
Do they not think that they will be called to account?-
Fransızca:
Ceux-là ne pensent-ils pas qu'ils seront ressuscités,
Almanca:
Denken diese etwa nicht, daß sie erweckt werden
Rusça:
Разве не думают они, что будут воскрешены
Arapça:
أَلَا يَظُنُّ أُولَٰئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?
Diyanet Vakfı:
Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler!
Sayfalar
