Sayfa 536

eferaeytümü-nnâra-lletî tûrûn.

Türkçe:
Çakıp çakıp çıkardığınız o ateşi gördünüz mü?
İngilizce:
See ye the Fire which ye kindle?
Fransızca:
Voyez-vous donc le feu que vous obtenez par frottement ?
Almanca:
Wie seht ihr das Feuer, das ihr entzündet?!
Rusça:
Видели ли вы огонь, который вы высекаете?
Arapça:
أَفَرَأَيْتُمُ النَّارَ الَّتِي تُورُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yaktığınız ateşi gördünüz mü?
Diyanet Vakfı:
Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi,

eentüm enşe'tüm şeceratehâ em naḥnü-lmünşiûn.

Türkçe:
Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratıp oluşturan bizler miyiz?
İngilizce:
Is it ye who grow the tree which feeds the fire, or do We grow it?
Fransızca:
Est-ce vous qui avez créé son arbre ou [en] sommes Nous le Créateur ?
Almanca:
Seid ihr diejenigen, die dessen Baum entstehen ließen, oder sind WIR Der Hervorbringende?!
Rusça:
Вы ли создаете деревья для него или Мы создаем?
Arapça:
أَأَنتُمْ أَنشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنشِئُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
Diyanet Vakfı:
Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?

naḥnü ce`alnâhâ teẕkiratev vemetâ`al lilmuḳvîn.

Türkçe:
Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.
İngilizce:
We have made it a memorial (of Our handiwork), and an article of comfort and convenience for the denizens of deserts.
Fransızca:
Nous en avons fait un rappel (de l'Enfer), et un élément utile pour ceux qui en ont besoin .
Almanca:
WIR machten es als Ermahnung und Verbrauchsgut für die Umherziehenden.
Rusça:
Мы сделали его напоминанием и предметом пользования для путников.
Arapça:
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِّلْمُقْوِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
Diyanet Vakfı:
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.

fesebbiḥ bismi rabbike-l`ażîm.

Türkçe:
O halde o yüce Rabbinin adını tespih et!
İngilizce:
Then celebrate with praises the name of thy Lord, the Supreme!
Fransızca:
Glorifie donc le nom de ton Seigneur, le Très Grand !
Almanca:
So lobpreise mit dem Namen deines allerhabenen HERRN.
Rusça:
Прославляй же имя Великого Господа твоего!
Arapça:
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öyleyse büyük Rabbinin adını yücelt.
Diyanet Vakfı:
Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et.

felâ uḳsimü bimevâḳi`i-nnücûm.

Türkçe:
İş onların sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum.
İngilizce:
Furthermore I call to witness the setting of the Stars,-
Fransızca:
Non ! ... Je jure par les positions des étoiles (dans le firmament).
Almanca:
Also schwöre ICH bei den Phasen der Sterne,
Rusça:
Клянусь местами заката звезд (или ниспослания частей Корана)!
Arapça:
۞ فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır, yıldızların yerlerine yemin ederim.
Diyanet Vakfı:
Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki,

veinnehû leḳasemül lev ta`lemûne `ażîm.

Türkçe:
Ve eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir bu.
İngilizce:
And that is indeed a mighty adjuration if ye but knew,-
Fransızca:
Et c'est vraiment un serment solennel, si vous saviez.
Almanca:
und gewiß, es ist zweifelsohne ein gewaltiger Schwur, würdet ihr nur wissen!
Rusça:
Если бы вы только знали, что это - клятва великая.
Arapça:
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bilirseniz bu büyük bir yemindir.
Diyanet Vakfı:
Bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir.

Sayfalar

Sayfa 536 beslemesine abone olun.