Arapça:
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِّلْمُقْوِينَ
Çeviriyazı:
naḥnü ce`alnâhâ teẕkiratev vemetâ`al lilmuḳvîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
Diyanet İşleri:
Biz onu bir ibret ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz onu, cehennem ateşini bir andırma ve çöllerde konup göçenlere bir fayda olarak halkettik.
Şaban Piriş:
Biz onu bir ibret ve gelip geçen yolcuların istifadesi için yarattık.
Edip Yüksel:
Kullananlar için biz onu bir ibret ve yararlı yaptık.
Ali Bulaç:
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Suat Yıldırım:
Biz onu çölde, yolda bulunanlar ve muhtaçlar için hem bir ders, hem de istifade vesilesi kıldık.
Ömer Nasuhi Bilmen:
56:72
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.
Bekir Sadak:
56:77
İbni Kesir:
Biz, onu bir ibret ve konaklayanlar için faydalı kıldık.
Adem Uğur:
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
İskender Ali Mihr:
Biz, onu (ateşi) bir ibret ve çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar) için bir meta (ısı ve ışık kaynağı) kıldık.
Celal Yıldırım:
Biz, onu bir öğüt ve ibret ve hem de boş arazide yolculuk yapanlar (gezip dolaşanlar, rahat ve temiz hava almak isteyenler) için bir fayda kıldık.
Tefhim ul Kuran:
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu) hem de ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Fransızca:
Nous en avons fait un rappel (de l'Enfer), et un élément utile pour ceux qui en ont besoin .
İspanyolca:
Nosotros hemos hecho eso como recuerdo y utilidad para los habitantes del desierto.
İtalyanca:
Ne abbiamo fatto un monito e un'utilità per i viaggiatori del deserto.
Almanca:
WIR machten es als Ermahnung und Verbrauchsgut für die Umherziehenden.
Çince:
我以它为教训,并且以它为荒野的居民的慰藉,
Hollandaca:
Wij hebben dit als eene vermaning bevolen en tot een voordeel voor hen, die door de woestijnen reizen.
Rusça:
Мы сделали его напоминанием и предметом пользования для путников.
Somalice:
Annagaa ka dhignay Dabka waano iyo nacfiga kuwa Safarka ah (iyo cidlada).
Swahilice:
Sisi tumeufanya uwe ni ukumbusho na manufaa kwa walioko nyikani.
Uygurca:
ئۇنى بىز ئىبرەت ۋە يولۇچىلار پايدىلىنىدىغان نەرسە قىلدۇق
Japonca:
われはそれを教訓とし,また荒野の住民の便利のために創った。
Arapça (Ürdün):
«نحن جعلناها تذكرة» لنار جهنم «ومتاعا» بُلْغَة «للمقوين» للمسافرين من أقوى القوم: أي صاروا بالقوى بالقصر والمد أي القفر وهو مفازة لا نبات فيها ولا ماء.
Hintçe:
हमने आग को (जहन्नुम की) याद देहानी और मुसाफिरों के नफे के (वास्ते पैदा किया)
Tayca:
เราได้ทำให้มันมีขึ้นเพื่อเป็นการเตือนสติ และอำนวนประโยชน์แก่ผู้เดินทางรอนแรม
İbranice:
אנחנו עשינו אותה לאות הזכרה (מאש הגיהינום,) ולטובת הנוודים
Hırvatça:
Mi činimo da ona podsjeća i da bude korisna putnicima kada konače;
Rumence:
Noi am făcut toate acestea drept amintire şi bucurie pentru călătorii pustiului.
Transliteration:
Nahnu jaAAalnaha tathkiratan wamataAAan lilmuqweena
Türkçe:
Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.
Sahih International:
We have made it a reminder and provision for the travelers,
İngilizce:
We have made it a memorial (of Our handiwork), and an article of comfort and convenience for the denizens of deserts.
Azerbaycanca:
Biz onu (sizi cəhənnəm odu ilə qorxutmaqdan ötrü) ibrət dərsi və səhrada olan müsafirlərin faydalanması üçün yaratdıq.
Süleyman Ateş:
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
Diyanet Vakfı:
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Erhan Aktaş:
Biz, onu bir hatırlatma ve ihtiyaç sahipleri için bir yararlanma kaynağı yaptık.
Kral Fahd:
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Hasan Basri Çantay:
Biz onu hem bir ibret, hem çöl yolcularına bir fâide kıldık.
Muhammed Esed:
Onu (Bizi) hatırlamanı(zı)n bir vasıtası ve (hayatlarının) yabaniliği içinde kaybolmuş ve acıkıp susamış bütün insanlar için bir rahatlama vasıtası yaptık.
Gültekin Onan:
Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Ali Fikri Yavuz:
Biz bu ateşi, (cehennem ateşine) bir ibret ve sahradaki yolculara bir menfaat kıldık.
Portekizce:
Nós fizemos disso um portento e conforto para os nômades.
İsveççe:
Vi har skapat det som en påminnelse [till er] och till nytta och glädje för den vilsne och hungrige vandraren i ödemarken.
Farsça:
ما آن را وسیله تذکر و مایه استفاده برای صحرانشینان و بیابانگردان قرار داده ایم.
Kürtçe:
ئێمە ئەو (ئاگرە)مان کردووە بەھۆی یادخەرەوە(ی ئاگری دۆزەخ) وە (کردومانەتە) ھۆی کەڵک لێ وەرگرتن بۆ گەشتیاران
Özbekçe:
Биз у(олов)ни эслатма ва йўловчилар учун манфаъат қилиб қўйдик.
Malayca:
Kami jadikan api (yang tercetus dari kayu basah) itu sebagai peringatan (bagi orang-orang yang lalaikan kebenaran hari akhirat) dan sebagai benda yang memberi kesenangan kepada orang-orang musafir.
Arnavutça:
Ne, e kemi bërë zjarrin përkujtues (të zjarrit të skëterrës) dhe që t’u sjellë dobi nevojtarëve,
Bulgarca:
Ние го сторихме за поучение и за ползване от онези, които се нуждаят.
Sırpça:
Ми смо је учинили као упозорење, и као корист путницима;
Çekçe:
A učinili jsme jej připomenutím a užitkem pro ty, kteří v poušti jsou.
Urduca:
ہم نے اُس کو یاد دہانی کا ذریعہ اور حاجت مندوں کے لیے سامان زیست بنایا ہے
Tacikçe:
Мо онро хушдоре (аз дӯзах) ва барои мусофирони роҳнавард матоъе сохтем.
Tatarca:
Без ул утны халык кылдык ахирәт утын искә төшермәк өчен вә юлда йөрүчеләргә файдаланмак өчен.
Endonezyaca:
Kami jadikan api itu untuk peringatan dan bahan yang berguna bagi musafir di padang pasir.
Amharca:
እኛ (ለገሀናም) ማስታወሻ ለመንገደኞችም መጠቀሚያ አደረግናት፡፡
Tamilce:
நாம் அதை (-உலக நெருப்பை மறுமையின் நரக நெருப்பைப் பற்றி உங்களுக்கு நினைவூட்டுகிற) ஒரு நினைவூட்டலாகவும் பயணிகளுக்கு பலன் தரக்கூடியதாகவும் ஆக்கினோம்.
Korece:
하나님은 그것으로 교훈이 되게 하였고 여행자들에게 유용 하도록 하였노라
Vietnamca:
TA đã làm cho (lửa) thành một vật nhắc nhở (về Hỏa Ngục) và TA đã làm cho nó thành một vật dụng cho những ai là khách lữ hành (trong các ngươi).
Ayet Linkleri: