Nuzul 4715

 
00:00

feeḫaẕnâhü vecünûdehû fenebeẕnâhüm fi-lyemmi vehüve mülîm.

Arapça:

فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ

Türkçe:

Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.

Diyanet Vakfı:

Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.

İngilizce:

So We took him and his forces, and threw them into the sea; and his was the blame.

Fransızca:

Nous le saisîmes ainsi que ses troupes, puis les jetâmes dans les flots, pour son comportement blâmable.

Almanca:

Dann bestraften WIR ihn mit seinen Soldaten, dann warfen WIR sie in den Fluß, während er tadelnswert war.

Rusça:

Мы схватили его вместе с войском и бросили их в море, и он был достоин порицания.

Açıklama:
Nuzul 4715 beslemesine abone olun.