
velenüẕîḳannehüm mine-l`aẕâbi-l'ednâ dûne-l`aẕâbi-l'ekberi le`allehüm yerci`ûn.
Arapça:
وَلَنُذِيقَنَّهُم مِّنَ الْعَذَابِ الْأَدْنَىٰ دُونَ الْعَذَابِ الْأَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Türkçe:
Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şu bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakın azabdan (dünyada) da tattıracağız. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.
Diyanet Vakfı:
En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
İngilizce:
And indeed We will make them taste of the Penalty of this (life) prior to the supreme Penalty, in order that they may (repent and) return.
Fransızca:
Nous leur ferons certainement goûter au châtiment ici-bas, avant le grand châtiment afin qu'ils retournent (vers le chemin droit) !
Almanca:
Und WIR werden sie doch von der kleineren Peinigung vor der größeren Peinigung erfahren lassen, damit sie umkehren.
Rusça:
Но помимо величайших мучений Мы непременно дадим им вкусить меньшие мучения, чтобы они могли вернуться на прямой путь.
Açıklama:
