Arapça:
وَلَنُذِيقَنَّهُم مِّنَ الْعَذَابِ الْأَدْنَىٰ دُونَ الْعَذَابِ الْأَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Çeviriyazı:
velenüẕîḳannehüm mine-l`aẕâbi-l'ednâ dûne-l`aẕâbi-l'ekberi le`allehüm yerci`ûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şu bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakın azabdan (dünyada) da tattıracağız. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.
Diyanet İşleri:
Belki yollarından dönerler diye and olsun onlara büyük azabdan önce dünya azabından tattırırız.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz, belki dönerler diye pek büyük azaptan önce de onlara yakın bir azabı tattıracağız mutlaka.
Şaban Piriş:
Belki dönerler diye onlara büyük azaptan önce daha yakın (dünyada) bir azap tattıracağız.
Edip Yüksel:
Belki (ibret alıp) dönerler diye büyük azaptan önce biz onlara yakın (dünya) azabı tattırırız.
Ali Bulaç:
Andolsun, Biz onlara belki (inkarcılıktan) dönerler diye o büyük (uhrevi) azapdan önce, yakın (dünyevi) azaptan da taddıracağız.
Suat Yıldırım:
O kâfirlerin dönüş yapmaları ümidiyle, onlara en büyük azaptan önce, dünyada açlık, musîbet, esaret, ölüm gibi peşin bir azap tattıracağız.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve elbette onlara o en büyük azaptan önce o yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki, onlar ric´at ediverirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız.
Bekir Sadak:
Kuru yerlere suyu gonderip onunla hayvanlarinin ve kendilerinin yedikleri ekinleri cikardigimizi gormezler mi? Gormuyorlar mi?
İbni Kesir:
Belki dönerler diye andolsun ki onlara büyük azabdan önce de mutlaka yakın azabdan tattıracağız.
Adem Uğur:
En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız
İskender Ali Mihr:
Ve Biz, mutlaka büyük azaptan önce, daha yakın olan azaptan onlara elbette tattıracağız. Umulur ki, böylece onlar (Allah´a ulaşmayı dileyerek, Allah´a) dönerler.
Celal Yıldırım:
And olsun ki biz onlara —belki dönerler diye— o en büyük azâbdan önce yakın azabı mutlaka tattıracağız.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, biz onlara belki (küfürden İslam´a) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabtan önce, yakın (dünyevi) azabtan da taddıracağız.
Fransızca:
Nous leur ferons certainement goûter au châtiment ici-bas, avant le grand châtiment afin qu'ils retournent (vers le chemin droit) !
İspanyolca:
Hemos de darles a gustar del castigo de aquí abajo antes del castigo mayor. Quizás, así, se conviertan.
İtalyanca:
Daremo loro un castigo immediato prima del castigo più grande, affinché ritornino [sulla retta via].
Almanca:
Und WIR werden sie doch von der kleineren Peinigung vor der größeren Peinigung erfahren lassen, damit sie umkehren.
Çince:
. 在最大的刑罚之前,我必使他们尝试最近的刑罚,以便他们悔悟。
Hollandaca:
En wij zullen hun de lichtere straf dezer wereld doen lijden, buiten de strengere straf der volgende wereld; misschien zullen zij berouw gevoelen.
Rusça:
Но помимо величайших мучений Мы непременно дадим им вкусить меньшие мучения, чтобы они могли вернуться на прямой путь.
Somalice:
waxaana dhadhansiinaynaa cadaab hoose cadaab wayn kasokow inay noqdaan darteed.
Swahilice:
Na tutawaonjesha adhabu khafifu kabla ya adhabu kubwa, huenda labda watarejea.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ تەۋبە قىلىشى ئۈچۈن بىز ئۇلارغا چوقۇم ئەڭ چوڭ ئازابتىن (يەنى ئاخىرەت ئازابىدىن) ئىلگىرى ئەڭ يېقىنقى ئازاب (يەنى دۇنيا ئازابى) نى تېتىتىمىز
Japonca:
われは大きい懲罰の前に,必ず手近な懲罰をかれらに味わせる。そうすればかれらも(悔悟してわれに)帰るであろう。
Arapça (Ürdün):
«ولنذيقنهم من العذاب الأدنى» عذاب الدنيا بالقتل والأسر والجدب سنين والأمراض «دون» قبل «العذاب الأكبر» عذاب الآخرة «لعلهم» أي من بقي منهم «يرجعون» إلى الإيمان.
Hintçe:
और हम यक़ीनी (क़यामत के) बड़े अज़ाब से पहले दुनिया के (मामूली) अज़ाब का मज़ा चखाएँगें जो अनक़रीब होगा ताकि ये लोग अब भी (मेरी तरफ) रुज़ू करें
Tayca:
และแน่นอน เราจะให้พวกเขาได้ลิ้มรสการลงโทษอันใกล้ (ในโลกนี้) ก่อนการลงโทษอันยิ่งใหญ่ (ในปรโลก)เพื่อว่าพวกเขาจะกลับมาสำนึกผิด
İbranice:
אך לפני העונש הגדול ניתן להם לטעום עונש קל יותר (בעולם-הזה) ואולי הם ישובו אל דרך הישר
Hırvatça:
A mi ćemo, doista, dati da iskuse patnju manju prije patnje velike, ne bi li se oni povratili.
Rumence:
Noi îi vom face să guste osânda cea blândă înainte de osânda cea mare. Poate se vor întoarce!
Transliteration:
Walanutheeqannahum mina alAAathabi aladna doona alAAathabi alakbari laAAallahum yarjiAAoona
Türkçe:
Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız.
Sahih International:
And we will surely let them taste the nearer punishment short of the greater punishment that perhaps they will repent.
İngilizce:
And indeed We will make them taste of the Penalty of this (life) prior to the supreme Penalty, in order that they may (repent and) return.
Azerbaycanca:
Biz ən böyük əzabdan (axirət əzabından) əvvəl onlara mütləq dünya əzabından daddıracağıq. Bəlkə, (tövbə edib düz yola) qayıdalar!
Süleyman Ateş:
Belki dön(üp yola gel)irler diye, mutlaka onlara o büyük azabdan ayrı olarak, daha yakın azabı da taddıracağız.
Diyanet Vakfı:
En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
Erhan Aktaş:
Onlara, büyük azâptan(1) önce, daha yakın(2) olan azâptan tattıracağız. Belki dönerler.(3)
Kral Fahd:
En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
Hasan Basri Çantay:
Biz, o en büyük azâbdan önce de onlara mutlakaa yakın azâbdan tatdıracağız. Tâki ric´et etsinler.
Muhammed Esed:
Fakat o şiddetli azab(a onları mahkum etme)den önce belki (pişman olup) yollarını düzeltirler diye hemen yanı başlarındaki azabı tattıracağız.
Gültekin Onan:
Andolsun, biz onlara belki (inkarcılıktan) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabdan önce, yakın (dünyevi) azabtan da tattıracağız.
Ali Fikri Yavuz:
Şu da muhakkak ki, o kâfirlere, o en büyük azabdan (cehennem azabından) önce, yakın azabdan (dünyadaki esaret, ölüm, açlık gibi felâketlerden) taddıracağız. Olur ki, (küfürlerinden) dönerler, tevbe ederler.
Portekizce:
Em verdade, infligir-lhes-emos o castigo terreno, antes do castigo supremo, para que se arrependam.
İsveççe:
Innan de får smaka det eviga straffet skall Vi helt visst straffa dem i denna värld - kanske [grips de då av ånger och] vänder tillbaka [till Gud].
Farsça:
و بی تردید آنان را غیر از عذاب بزرگ تر [در قیامت] از عذاب نزدیک تر [در دنیا] می چشانیم، باشد که [از فسق و فجور] برگردند.
Kürtçe:
وە بەڕاستی ئێمە سزای دونیایان پێ دەچێژین جگە لە سزای ھەرە گەورە (ی دۆزەخ) تابگەڕێنەوە (بۆ لای خوا)
Özbekçe:
Албатта, Биз уларга буюк азобдан олдин яқин азобни тоттирамиз. Шоядки қайтсалар. (Яъни, ўша фосиқларга охиратнинг буюк азобидан олдин бу дунёдаги яқин азобни тоттирамиз. Шоядки улар бундан сабоқ олиб, куфр ва фисқу фужурдан, ёмонликлардан қайтсалар.)
Malayca:
Dan demi sesungguhnya, Kami akan merasakan mereka sedikit dari azab dunia sebelum azab yang besar (di akhirat kelak), supaya mereka rujuk kembali bertaubat.
Arnavutça:
Dhe Ne, do të bëjmë që të shijojnë dënimin e kësaj jete para (atij) dënimit të madh, për t’u penduar ata.
Bulgarca:
И им даваме да вкусят от най-близкото мъчение преди най-голямото мъчение, за да се покаят.
Sırpça:
И Ми ћемо учинити да блажу казну искусе, пре оне највеће, не би ли се покајали.
Çekçe:
A dáme jim okusit trestu bližšího kromě trestu většího - snad se z bludu svého navrátí.
Urduca:
اُس بڑے عذاب سے پہلے ہم اِسی دنیا میں (کسی نہ کسی چھوٹے) عذاب کا مزا اِنہیں چکھاتے رہیں گے، شاید کہ یہ (اپنی باغیانہ روش سے) باز آ جائیں
Tacikçe:
Ва азоби дунёро пеш аз он азоби бузургтар ба онҳо бичашонем, шояд, ки бозгарданд!
Tatarca:
Аларга ахирәтнең олугъ ґәзабыннан элек дөньяда да, әлбәттә, газапны татытачакбыз, шаять калганнары тәүбә итеп иманга килерләр.
Endonezyaca:
Dan Sesungguhnya Kami merasakan kepada mereka sebahagian azab yang dekat (di dunia) sebelum azab yang lebih besar (di akhirat), mudah-mudahan mereka kembali (ke jalan yang benar).
Amharca:
ይመለሱ ዘንድም ከትልቁ ቅጣት በፊት (በዚህ ዓለም) ከትንሹ ቅጣት በእርግጥ እናቀምሳቸዋለን፡፡
Tamilce:
அவர்கள் (நேர்வழியின் பக்கம்) திரும்புவதற்காக மிகப் பெரிய தண்டனைக்கு முன்னர் சிறிய தண்டனையை நிச்சயமாக நாம் அவர்களுக்கு சுவைக்க வைப்போம்.
Korece:
하나님은 가장 큰 벌에 앞서 가까운 현세의 벌을 그들로 하여 금 맛보게 하리니 이는 그들이 속 죄하기 위함이라
Vietnamca:
TA (Allah) chắc chắn sẽ bắt họ nếm hình phạt (trên thế gian) trước khi đến với đại hình phạt (ở cõi Đời Sau), mong rằng họ biết quay về (với Thượng Đế của họ).
Ayet Linkleri: