Arapça:
إِنَّا أَنذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنتُ تُرَابًا
Çeviriyazı:
innâ enẕernâküm `aẕâben ḳarîbâ. yevme yenżuru-lmerü mâ ḳaddemet yedâhü veyeḳûlü-lkâfiru yâ leytenî küntü türâbâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım."
Diyanet İşleri:
Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak olaydım" der.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şüphe yok ki biz sizi, yakın bir azapla korkutmadayız; o gün kişi, elleriyle hazırladığına bakar ve kafir de ne olurdu der, keşke toprak olaydım.
Şaban Piriş:
Biz, sizi yakın bir azap ile uyardık. Kişi o gün, elleri ile ne sunduğuna bakar. Kâfir olan da: "Keşke toprak olsaydım!" der.
Edip Yüksel:
Biz, sizi yakın bir azap ile uyarmış bulunuyoruz. O gün kişi yapmış olduklarına bakar ve inkarcı ise, "Keşke toprak olsaydım!" der.
Ali Bulaç:
Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek.
Suat Yıldırım:
Biz, gelmesi yaklaşmış bir azabı bildirerek sizi uyarıyoruz. O gün gelecek,ve her şahıs önünde, yalnız yapıp ettiklerini bulup bakacak ve kâfir: “Ah ne olurdu, keşke toprak olaydım!” diyecek. [18,49; 75,13]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Şüphe yok ki Biz, sizi yakın bir azap ile korkutmuş olduk. O gün ki herkes iki elinin ne takdim etmiş olduğuna bakacaktır. Kâfir de, «Ah! Ben keşke, bir toprak olaydım,» diyecektir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: "Keşke toprak olsaydım!"
Bekir Sadak:
O gun bir sarsinti sarsar.
İbni Kesir:
Biz, sizi yakın bir azabla uyardık. O gün
Adem Uğur:
Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: "
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki, sizi yakın bir azapla uyardık. O gün kişi, elleri ile takdim ettiği şeye bakacak. Ve kâfir olan: “Keşke ben toprak olsaydım.” diyecek.
Celal Yıldırım:
Doğrusu biz, sizi yakın bir azâb ile uyardık
Tefhim ul Kuran:
Gerçekten biz sizi yakın bir azab ile uyarıp korkuttuk. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kâfir olan da
Fransızca:
Nous vous avons avertis d'un châtiment bien proche, le jour où l'homme verra ce que ses deux mains ont préparé; et l'infidèle dira : "Hélas pour moi ! Comme j'aurais aimé n'être que poussière".
İspanyolca:
Os hemos prevenido contra un castigo cercano, el día que el hombre medite en sus obras pasadas y diga el infiel: «¡Ojalá fuera yo tierra!»
İtalyanca:
In verità vi abbiamo avvertito di un castigo imminente, il Giorno in cui l'uomo vedrà quello che le sue mani avranno preparato e dirà il miscredente: «Ahimé, fossi io polvere!».
Almanca:
Gewiß, WIR warnten euch vor einer nahen Peinigung an dem Tag, wenn der Mensch schaut, was er eigenhändig vorlegte, und der Kafir sagt: "Wäre ich doch nur Erde gewesen!"
Çince:
我的确警告你们一种临近的刑罚,在那日,各人将要看见自己所已做的工作,不信道的人们将要说:啊!但愿我原是尘土。
Hollandaca:
Waarlijk, wij bedreigen u met eene straf die nabij ligt. Op den dag waarop de mensch de goede of slechte daden zal aanschouwen, welke zijne handen voor hem uit hebben gezonden, en waarop de on geloovige zal zeggen: God gaf, ik ware stof!
Rusça:
Мы предостерегли вас от наказания близкого. В тот день человек увидит, что уготовили его руки, а неверующий скажет: "Лучше бы мне быть прахом!"
Somalice:
Waxaannu idiinka digaynaa Cadibaad dhaw Maalinta uu arki Ruux walba waxay Gacmihiisu hor marsadeen, Gaalkuna uu dhihi Shallaytadaydee maan Carro noqdo.
Swahilice:
Hakika tumekuhadharisheni adhabu iliyo karibu kufika; Siku ambayo mtu atakapo ona yaliyo tangulizwa na mikono yake; na kafiri atasema: Laiti ningeli kuwa udongo!
Uygurca:
بىز سىلەرنى ھەقىقەتەن (يۈز بېرىشى) يېقىن ئازابتىن (يەنى ئاخىرەت ئازابىدىن) ئاگاھلاندۇردۇق، ئۇ كۈندە كىشى ئىلگىرى قىلغان ئەمەللىرىنى كۆرىدۇ. كاپىر: «كاشكى مەن تۇپراق بولۇپ كەتسەمچۇ!» دەيدۇ
Japonca:
本当にわれは,懲罰が近いと,あなたがたに警告した。その日,人は,自分の両方の手が前もって行ったもの(所業)を見るであろう。不信者は,「ああ,情けない,わたしが塵であったならば。」と言うであろう。
Arapça (Ürdün):
«إنا أنذرناكم» يا كفار مكة «عذابا قريبا» عذاب يوم القيامة الآتي، وكل آت قريب «يوم» ظرف لعذابا بصفته «ينظر المرء» كل امرئ «ما قدمت يداه» من خير وشر «ويقول الكافر يا» حرف تنبيه «ليتني كنت ترابا» يعني فلا أعذب يقول ذلك عندما يقول الله تعالى للبهائم بعد الاقتصاص من بعضها لبعض: كوني ترابا.
Hintçe:
हमने तुम लोगों को अनक़रीब आने वाले अज़ाब से डरा दिया जिस दिन आदमी अपने हाथों पहले से भेजे हुए (आमाल) को देखेगा और काफ़िर कहेगा काश मैं ख़ाक हो जाता
Tayca:
แท้จริงเราได้เตือนพวกเจ้าแล้วถึงการลงโทษอันใกล้ วันที่มนุษย์จะมองไปยังสิ่งที่สองมือของเขาได้ประกอบไว้ และผู้ปฏิเสธศรัทธาจะกล่าวว่า โอ้..ถ้าฉันเป็นฝุ่นดินเสียก็จะดี
İbranice:
הזהרנו אתכם מעונש ממשמש ובא (באחרית הימים,) ביום בו כל אחד יראה את תוצאות מעשיו, וביום בו זה שכפר יגיד הלוואי והייתי נהפך לעפר
Hırvatça:
Mi vas, zaista, na patnju blisku upozoravamo, na Dan u kome će čovjek djela ruku svojih vidjeti, a nevjernik uzviknuti: "Kamo sreće da sam prašina bio!"
Rumence:
Noi v-am prevenit pe voi asupra apropiatei osânde din Ziua în care omul se va uita la ceea ce au făptuit mâinile sale şi când tăgăduitorul va zice: “Ce bine era de-aş fi fost ţărână!”
Transliteration:
Inna antharnakum AAathaban qareeban yawma yanthuru almaro ma qaddamat yadahu wayaqoolu alkafiru ya laytanee kuntu turaban
Türkçe:
Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: "Keşke toprak olsaydım!"
Sahih International:
Indeed, We have warned you of a near punishment on the Day when a man will observe what his hands have put forth and the disbeliever will say, "Oh, I wish that I were dust!"
İngilizce:
Verily, We have warned you of a Penalty near, the Day when man will see (the deeds) which his hands have sent forth, and the Unbeliever will say, "Woe unto me! Would that I were (metre) dust!"
Azerbaycanca:
Həqiqətən, Biz sizi yaxın bir əzabla (qiyamət gününün əzabı ilə) qorxutduq. O gün insan öz əlləri ilə etdiyi (yaxşı, pis) əməlləri görəcək, kafir isə: “Kaş (bu əzabı görməmək üçün) torpaq olaydım!” – deyəcəkdir.
Süleyman Ateş:
Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. O gün kişi, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlere bakar ve kafir: "Keşke ben, toprak olsaydım!" der.
Diyanet Vakfı:
Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkarcı kişi: "Keşke toprak olsaydım!" diyecektir.
Erhan Aktaş:
Sizi yakın bir azâpla uyardık. O gün kişi ellerinin yaptıklarıyla(1) karşı karşıya gelecek ve Kâfir kimse: “Keşke toprak olsaydım.” diyecek.
Kral Fahd:
Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: «Keşke toprak olsaydım!» diyecektir.
Hasan Basri Çantay:
Çünkü hakıykaten biz size yakın bir azabın tehlikesini haber verdik. O gün (her) kes iki elinin önden yolladığı ne ise (ona) bakacak, kâfir ise «Ah, ne olurdu ben bir toprak olaydım» diyecek.
Muhammed Esed:
Gerçek şu ki, Biz sizi yakındaki bir azaba karşı uyarmaktayız; insanın ilerisi için yapıp ettiklerini (açıkça) göreceği ve hakikati inkar edenin: "Eyvah, keşke toprak olsaydım..!" diyeceği Gün(ün azabına)!
Gültekin Onan:
Gerçekten biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "
Ali Fikri Yavuz:
Çünkü biz, size, (ahirette olacak) yakın bir azabı haber verdik. O gün kişi, ellerinin kazanıp öne (ahirete) gönderdiği amellere bakacak ve kâfir şöyle diyecektir: “- Ah ne olurdu, ben bir toprak olaydım!...”
Portekizce:
Sabei que vos temos advertido do castigo iminente, o dia em que o homem verá as obras das suas mãos, e o incrédulo dirá: Oxalá me tivesse convertido em pó!
İsveççe:
Vi har varnat er för ett straff som är nära förestående [och som kommer att drabba er] den Dag då människan ser [klart], vad hon har sänt framför sig [till Domen], och då den som förnekade sanningen skall säga: "Ack, om jag nu hade varit mull och jord!"
Farsça:
ما شما را از عذابی نزدیک هشدار دادیم، روزی که آدم آنچه را [از خیر و شر] پیش فرستاده است بنگرد و کافر گوید: ای کاش من خاک بودم [و موجودی مکلّف آفریده نمی شدم تا چنین روز سختی را ببینم!]
Kürtçe:
بێگومان ئێمە ئێوەمان ئاگادار کرد لە سزایەکی نزییك، لە ڕۆژێکی وادا کە مرۆڤ دەبینێت (پاداشی) ئەو کردەوانەی کە پێشەکی بەدەستی خۆی ناردوونی، وە بێ بڕوا (لەو ڕۆژەدا) دەڵێت: خۆزگە گڵ بوومایە (نەك مرۆڤ)
Özbekçe:
Албатта, Биз сизларни яқин келажакдаги азобдан қўрқитдик. У кунда, ҳар киши (қўли) тақдим қилган нарсага назар соладир. Ва кофир «кошки тупроқ бўлиб кетсам», –дейдир.
Malayca:
Sesungguhnya (dengan keterangan-keterangan yang tersebut), Kami memberi amaran kepada kamu mengenai azab yang dekat (masa datangnya), - iaitu hari seseorang melihat apa yang telah diusahakannya; dan orang yang kafir akan berkata (pada hari itu): "Alangkah baiknya kalau aku menjadi tanah (supaya aku tidak dibangkitkan untuk dihitung amalku dan menerima balasan)".
Arnavutça:
Me të vërtetë, Ne u kemi paralajmëruar se është i afërt dënimi, në Ditën kur njeriu do t’i shohë veprat e tija, dhe, kur jobesimtari, do të thotë: “Ah, të isha dhé!”
Bulgarca:
Предупредихме ви за близко мъчение в Деня, в който всеки ще види какво е сторил преди с ръцете си. И неверникът ще каже: “О, да можех да съм прах!”
Sırpça:
Ми вас, заиста, упозоравамо на блиску патњу, на Дан у коме ће човек дела својих руку да види, а неверник да узвикне: „Камо среће да сам постао прашина!“
Çekçe:
a věru varování jsme vám již dali o blízkém trestu v den, kdy člověk spatří, co rukama svýma předtím učinil, a kdy nevěřící zvolá: 'Ach, kéž bych jen prachem byl!'
Urduca:
ہم نے تم لوگوں کو اُس عذاب سے ڈرا دیا ہے جو قریب آ لگا ہے جس روز آدمی وہ سب کچھ دیکھ لے گا جو اس کے ہاتھوں نے آگے بھیجا ہے، اور کافر پکار اٹھے گا کہ کاش میں خاک ہوتا
Tacikçe:
Мо шуморо аз азобе наздик метарсонем: рӯзе, ки одамӣ ҳар чиро пешопеш фиристодааст, менигарад ва кофир мегӯяд: «Эй кош, ман хок мебудам!»
Tatarca:
Тәхкыйк сезне куркыттык якын һәм хак булган кыямәт ґәзабы белән, ул көндә һәркем үзеннән алда җибәргән гамәл дәфтәренә карар, Коръәнне инкяр итүче яки аның илә гамәл кылмаучы кәфер әйтер: "Әгәр мин туфрак булсамчы", – дип. (Хисаб, хөкем соңында Аллаһ хайваннарны туфрак итәр. Кәферләр дә үзләренең туфрак булуларын теләрләр, ләкин туфрак" була алмаслар.)
Endonezyaca:
Sesungguhnya Kami telah memperingatkan kepadamu (hai orang kafir) siksa yang dekat, pada hari manusia melihat apa yang telah diperbuat oleh kedua tangannya; dan orang kafir berkata: "Alangkah baiknya sekiranya aku dahulu adalah tanah".
Amharca:
እኛ ሰው ሁሉ እጆቹ ያስቀደሙትን በሚያይበትና ከሓዲውም ዋ ምኞቴ! ምንነው ዐፈር በኾንኩ በሚልበት ቀን ቅርብ የኾነን ቅጣት አስጠነቀቅናችሁ፡፡
Tamilce:
மனிதன் தனது இரு கரங்கள் முற்படுத்தியவற்றைப் பார்க்கிற நாளில் (நிகழ இருக்கிற) சமீபமான ஒரு தண்டனையைப் பற்றி நிச்சயமாக நாம் உங்களை எச்சரித்தோம். இன்னும் (அந்நாளில்) நிராகரிப்பாளன் கூறுவான்: “நான் மண்ணாக ஆகிவிடவேண்டுமே” என்று.
Korece:
실로 하나님께서 너희에게 다가올 응벌에 관하여 경고했나니인간은 그가 행한 그 행위들을 지켜볼 그날 불신자들은 저에게 재 앙이 있나니 차라리 \xC3D으로 돌아 갔으면 하고 말하리라
Vietnamca:
Quả Thật, TA đã cảnh báo các ngươi về một sự trừng phạt gần kề; Ngày mà một người sẽ thấy điều mà y đã gởi đi trước, và kẻ vô đức tin sẽ nói: “Ôi, ước gì mình là cát bụi!”
Ayet Linkleri: